dün dünde kaldı, yarın ise meçhul, o halde bugünü 'anı' yaşa, mazi ve müstakbelde veya günümüz kullanımıyla geçmişte ve gelecekte takılıp zaten sistemin tükettiği enerjini, odaklanmanı boşa harcayıp zayi etme, 'anı' yani şu anı değerlendir :))
Robbin Williams ın başrolde oynadığı Ölü Ozanlar Derneği filminde bu konu ile ilgili enfes bir sahne vardır, önerilir efendim, kalın sağlıcakla...
carpe diem hayatı yasamk gerek o anı yasamak tıpkı bir fotograf makınesiyle o anıı yakalmak gibii masmavi denizin ortasında kalmak gibii kanatlarının olmadıgını bildiğpin haldee ucmak ister gibi hayatıı anında yasamak gerekir kii o an hiç aklında kalmamalı insanın
'An'ı yaşamak; bugünü,yarını,sonrasını düşünmemeksizin yapılan çılgınlıklardır benım için..'An'ı yaşamayı, evet bir çılgınlık olarak değerlendiriyorum..'An'ı yaşamak başlı başına bir risktir yaşamda..Çünkü; kaybedebileceklerimiz, kazanacaklarımızdan daha fazla olacaktır gibime geliyor..
oradaydım, çiçek sesleri akıyordu tıkırtısız şoseleri birbirine bağlayan kedilerin uluması, kurtların hırıltısıyla boy ölçüşüyordu meridyenler arası kırpıklaşan naif bir bağcı makasında henüz cinsiyeti belli olmayan yavruydu ispinoz ele avuca sığmaz, ürkek, kararsız, hırçın bir böcek bile hadilese nefes nefese kalıyordu kanatları uçurulduğu zaman gereksiz sesini, sabahın ilk ışıklarıyla yakıyor önemi artıyor bire bir kimsesizliğinin uğultulu bu orman umurunda değilmiş gibi duruyor orada. öyle, öylesine kırmızı karıncalar doluşuyorken gözlerine bir ölünün kim vurdu ya giden ökselerin başucunda horlayarak uyanıyor geceye suya kapılıp can veriyor alkol komasındagillerden bir familya düğümlerini çözemeyen dili tutuluyor kamışçınların ki bir çeşit kuş oldukları varsayılıyor, uzaktan bakılınca nilüferler tutunuyor yok köklerine ırmağın sızıp kalıyor seslerinde yitirilen anımsamalar bir bir hatıralara
iyi misin heyyy aç gözünü bak karışmam, burası niyagara
kazım koyuncu'nun kulağıma fısıldadığı; ' ışık hızıyla geçen zamanı yaşamak belki de çok zor korkuyorum ben geçmişten korkuyorum gelecekten.. ben sadece ben sadece ben olmak istiyorum' bende öyle..! !
Anı yaşarken 'yaka'lamaktır... Eskiden rumuzlarda kullanılmışlığı vardır 'carpe diem' in... O da tutmazsa 'İstanbul'un sevdiğim köşesi' de kullanılabilir...
'En büyük bilgelik 'şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka herşey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez...'Schopenhaure
Ben yarını düşünerekten 100 liranın 10 lirasını kenara atan adamım.
Yarın öleceğimi bilsem belki:)
Kendini rock yapıyor zanneden, piyanist şantör mavisi ceketli oğlan "ıkınarak" şarkı söylüyor..
**Kaç yaşında olduğunu bilmesen, kaç yaşında olurdun?
_''''Anı Yaşıyorumm..''' :)
“Nasıl yaşayayım o çoktan geçmiş zaman oldu bile! ”(Ali Sirmen)
tavsiye ettiğim filmdir.
Aptalca hayaller peşinde koşmayan bir kalp gösterin, ben de size mutlu bir insan göstereyim.
tavsiye ettiğim filmdir.
Aptalca hayaller peşinde koşmayan bir kalp gösterin, ben de size mutlu bir insan göstereyim.
Ölü Ozanlar Derneği(Dead Poets Society)
ne az öncesi
ne de biraz sonrası sadece şimdi
dün dünde kaldı, yarın ise meçhul,
o halde bugünü 'anı' yaşa, mazi ve müstakbelde veya günümüz kullanımıyla geçmişte ve gelecekte takılıp zaten sistemin tükettiği enerjini, odaklanmanı boşa harcayıp zayi etme,
'anı' yani şu anı değerlendir :))
Robbin Williams ın başrolde oynadığı Ölü Ozanlar Derneği filminde bu konu ile ilgili enfes bir sahne vardır, önerilir efendim, kalın sağlıcakla...
carpe diem hayatı yasamk gerek o anı yasamak tıpkı bir fotograf makınesiyle o anıı yakalmak gibii masmavi denizin ortasında kalmak gibii kanatlarının olmadıgını bildiğpin haldee ucmak ister gibi hayatıı anında yasamak gerekir kii o an hiç aklında kalmamalı insanın
anı yasamak özgürkük kantlarının oldugunu bilipte uçmakk masmavi bir denizin ortasında yasamak maviliklerde kaybolmak hayatı yasamak
hayat sloganim ne dunu degistirebiliriz ne de yarina mudahale edebiliriz o halde acisiyla tatlisiyla ani yasa bugune geri donme sansin olmayacak
Anı yaşamaktır anlamı, ama daha çok, ANLIK yaşayanların safsatası.
gördüklerinden çok görmek istediklerinle sarhoş olmak gibi
barok doneminin muthis bir sloganidir bu 'ani yasa' gununu gun et.
'An'ı yaşamak; bugünü,yarını,sonrasını düşünmemeksizin yapılan çılgınlıklardır benım için..'An'ı yaşamayı, evet bir çılgınlık olarak değerlendiriyorum..'An'ı yaşamak başlı başına bir risktir yaşamda..Çünkü; kaybedebileceklerimiz, kazanacaklarımızdan daha fazla olacaktır gibime geliyor..
oradaydım,
çiçek sesleri akıyordu tıkırtısız şoseleri birbirine bağlayan
kedilerin uluması, kurtların hırıltısıyla boy ölçüşüyordu
meridyenler arası kırpıklaşan naif bir bağcı makasında
henüz cinsiyeti belli olmayan yavruydu ispinoz
ele avuca sığmaz, ürkek, kararsız, hırçın
bir böcek bile hadilese nefes nefese kalıyordu
kanatları uçurulduğu zaman
gereksiz sesini, sabahın ilk ışıklarıyla yakıyor
önemi artıyor bire bir kimsesizliğinin
uğultulu bu orman
umurunda değilmiş gibi duruyor orada. öyle, öylesine
kırmızı karıncalar doluşuyorken gözlerine bir ölünün
kim vurdu ya giden ökselerin başucunda horlayarak
uyanıyor geceye
suya kapılıp can veriyor alkol komasındagillerden bir familya
düğümlerini çözemeyen dili tutuluyor kamışçınların
ki bir çeşit kuş oldukları varsayılıyor, uzaktan bakılınca
nilüferler tutunuyor yok köklerine ırmağın
sızıp kalıyor seslerinde yitirilen anımsamalar bir bir
hatıralara
iyi misin heyyy
aç gözünü bak karışmam, burası niyagara
latin atasözü (doğru hatırlıyo olsam bari) ölü ozanlar derneğinde bununla ilgili baya ilgi çekici, çelenler vardı, ilgilenler izlesin
otuz eksi yirmisekiz
eşittir iki
eşittir
an'lar
otuz şehir artı
ayda bir cumartesi pazar
eşittir an'lar
eşittir
hayat..
Anlar, anılara dönüşmediği sürece güzeldir; yoksa hüzünden başka bir şey kalmıyor elinizde.
Teoride; olması gereken
Pratikte; olması zor olan
her zaman işe yaramaz..
anı yaşamak fotoğraf çekmektir.. sonra çektiğin fotoğraflara bakarsın.. bakarken gecen an'ları yaşayamazsın :)) anı yaşayabilen var mı!
kazım koyuncu'nun kulağıma fısıldadığı; ' ışık hızıyla geçen zamanı yaşamak belki de çok zor korkuyorum ben geçmişten korkuyorum gelecekten.. ben sadece ben sadece ben olmak istiyorum' bende öyle..! !
Ölü Ozanlar Derneği isimli
kitaptan sonra -deyimleşmiş- iki kelime.
Anı yaşamak mutlu olmaya çalışmak ve ufak ayrıntılara takılmadan yaşamaktır
Anı yaşarken 'yaka'lamaktır...
Eskiden rumuzlarda kullanılmışlığı vardır 'carpe diem' in...
O da tutmazsa 'İstanbul'un sevdiğim köşesi' de kullanılabilir...
efenim 'aslolan hoşaftır; hoşaf bitene kadar yeme işlemiyle iştigal edilecektir.gayrısı bizi alakadar etmez idir'.......................................harfelsefe
itina ilen...
'En büyük bilgelik 'şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka herşey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez...'Schopenhaure