ÖMER HAYYAM bana duru yalın ve güzel olan nevarsa onu çağrıştırıyor.Bazen sınırsız bir sevgi,bazen içten bir yakarış,bazen en akılcı bilge ses,sıcacık bir kalp.
'Tarihin sayili Bermuda Ucgenlerinden, Nizam-Ul-Mulk, Hasan Sabbah, Omer Hayyam uclusu, kendi mesrebinde, kendi dalinda yucelige erismis uc tur insani: devlet adamini, devrimciyi, sairi ayni cagda, ayni ulkede, ayni kentte, ayni mahallede cocuklugunu yasamisligin, birlikte asik atmisligin tutkakliyla yan yana getirmis oldugu gibi, ayni zamanda da toplumsal yasantinin uc temel ilkesini duzene uymayi, duzeni bozmayi ve duzeni asmayi bir cirpida somutlayip sergilemektedir. Ucgenin bu birlestiriciligine zihinsel su uc kategoriyi, yani zakayi, inanci ve sezgiyi uc ayri tarihsel kisilik olarak sahneye cikarisini da ekliyebilirsiniz... Nizam-ul-Mulk, XI. yuzyil Sunniliginin en buyuk duzen kurucusu ve koruyucusu olarak Tarih'e gecerken, Hasan Sabbah bu duzene aykiriligini Sufilige inanciyla yogurup, Iran'in Alamut Kalesinde kurdugu Hasasin tarikatiyla kurumlastirmis ve Nizal-Ul-Mulk'un katliyle doruguna varan bir dizi suikastla kurulu duzenin temellerini sarsmis, mensuplarini dehsete salmistir. Omer Hayyam ise bu duzen kuruculugu ve kiriciligi ikilemini bilginligi, bilgeligi ve siiriyle asmis gorunmekle birlikte, Sunni-Sii tefrikasini busbutun anafora getirip, dusun alaninda verdigi kuskuculuk felsefesiyle yansitmis oldugu gibi, siiriyle de bu dunya gorusune kalici bir ses kazandirmayi bilmistir...' Can Yucel, Duzunden - Duzyazilar-1, 20 Ekim 1977
Yogrulurken camurum, sence de belliydi özüm, Ne günah isleyeceksem biliyordun onu tüm, Yargin olmazsa eger, isleyemez kimse sucu, Neden öyleyse kiyamette yakarsin a gözüm!
görüyorsunuz ya.. İnsanın kafasını yiyip bitiren cevapsız sorular..
Kim senin yasalarını çiğnemedi ki söyle Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödersen sen Sen ile ben aramda ne fark kalır ki söyle
bu şiir mesela.. Tanrı'nın var olduğunu söylüyor ama bir isyan var.. Bir karmaşık kafa..
Yav hayam okumadığın ne belli, yaş sahibi kanadalı insan (yaş sahibi olmak bir iltifat galiba) Ömer Hayyam hiç de ayaş bir adam değildir.. Şarabı çok sever kendisi ama onu araştıranlar sanılanın aksine onun çok aklı başında sarhoş gezmeyen, dahi ve çağının entelektüeli bir insan olduğunu anlamışlardır.. Rubailerinde Hayyam'ın Allah'a inandığını anlayabiliriz lakin bir isyan vardır mısralarında bazen..
Adil davranmadıktan sonra Hacı, hoca olmuşsun kaç para? Hırka, tesbih, post, seccade güzel Tanrı kanar mı bunlara?
şimdi bu adam yobaz mı aydın mı?
Okuyun kardeşim okuyun...Akıl yaşta değil başta (Kaynak: yaşlı Türk bilgeleri)
Ömer Hayyam anlamayan, Şems hazretlerine, Hallac-ı Mahsur'a ve nice tarihte sapık veya ayyaşmış gibi bahsedilmiş kişilere nasıl bakıyor, acep onlara neler der? Ömer Hayyam şiirlerinde şarap ögesinden dolayı içenler ve karşı çıkanlarlar arasında pek bir fark göremiyorum.
Elimizde olan şiirlerinin bile orjinalliği tartışılırken, döneminde ileri gelen kişilerin saygısını kazanan bir kişi hakkında ileri geri konuşmak bize yakışır mı? Tabi tarihi dünmüş gibi bildiklerini sananlar, gönülleri üzerine yemin edeceklerinden çekineceklerini sanmam...
Şiirilerinde insanın din adına yaptığı haksızlıkları, yobazlıkları, zorbalıkları ince, alaylı, iğneleyici bir dille yerer. Şarap bir ögedir. Çünkü şarap gözün gördüğü günahtır ama gözün görmediği günahlardan biri de insanların ayıplarıyla uğraşıp, din adına zorlama yapmaktır ki bunu bu ögeyle çarpıcı bir şekilde yargılar. Çünkü okuyanın tepki vereceğini ya da şaraba özeneceğini bilir... bu tepkiyle insanın aldanışını yüzüne çarpar, çünkü olaylara düz bakanları ortaya çıkarır, onları deyimi yerindeyse azgınlılarına azgınlık ekler.
Belki diğer sufiler gibi şarabı ilim ya da başka olgularla ile sembol etmemiştir ama onlar gibi bu terimi kullandığı için içiyor anlamına gelmez. Tabi ki şimdi bunu okuyan her dörtlükdeki şarabı gösterip gösterip bu nedir diye sorabilir ama dediğim gibi eğer bu ögeleri ince, alaylı, iğneleyici bir dille kullandığı şekilde bakarsa belki anlayabilir... belki...
Esasında Hayyam yaşama sevincini ortaya koymaya çalışır, cennetin ve cehennemin dünyada olduğunu değil de eğer gönlümüzün rahatlığına göre cennet ve cehennem gibi bir hayatımız olacağını savunur. Bu rahatlığı madde ve dünysal eğlenceyle anlatır ki esasında bunları yaradan Allah'tır ve esas rahatlık hem müslümanım diyen veya demeyenin Allah'a gönül ile ulaşmasıdır. Geçici dünyanın tadını inakarcı olarak değil, bir inanan olarak anlatır ama bunu anlamayan tabiki Yunus'a sapık ilan eden dönemin Şeyhül-İslâm'ı gibi dönemimizde onları karalamaya çalışır.
Şems şarap şisesi taşırdı, hatta ünlü hikeyesi vardır Mevlana ile, Mevlana bile aldanmasına rağmen şişenin kırılmsıyla esasında içinde gül suyu olduğunu bulur. Umarım Ömer Hayyam'ın şiirlerindeki gül suyunu bulabilirsiniz.
Şu olup biten var ya
Boşver ona
Taş yağsa isterse
Aldırma
Ne geçmişe takıl
Ne de gelecekten kork
ÖMER HAYYAM bana duru yalın ve güzel olan nevarsa onu çağrıştırıyor.Bazen sınırsız bir sevgi,bazen içten bir yakarış,bazen en akılcı bilge ses,sıcacık bir kalp.
Cemile diye birine aşıktı hatırımda kaldığı kadarıyla...
cemilede saray şairiydi (saray yalakası gibi bişey) .
Dünyanın en büyük şairi.
bilimselliği maksimum,umursamazlığı maksimum,ehli keyf,şarib'ün leyli ven nehar. faydalı da olmuş kendine de yaşamış adı güzel bi adem oğlu..........
'Tarihin sayili Bermuda Ucgenlerinden, Nizam-Ul-Mulk, Hasan Sabbah, Omer Hayyam uclusu, kendi mesrebinde, kendi dalinda yucelige erismis uc tur insani: devlet adamini, devrimciyi, sairi ayni cagda, ayni ulkede, ayni kentte, ayni mahallede cocuklugunu yasamisligin, birlikte asik atmisligin tutkakliyla yan yana getirmis oldugu gibi, ayni zamanda da toplumsal yasantinin uc temel ilkesini duzene uymayi, duzeni bozmayi ve duzeni asmayi bir cirpida somutlayip sergilemektedir. Ucgenin bu birlestiriciligine zihinsel su uc kategoriyi, yani zakayi, inanci ve sezgiyi uc ayri tarihsel kisilik olarak sahneye cikarisini da ekliyebilirsiniz... Nizam-ul-Mulk, XI. yuzyil Sunniliginin en buyuk duzen kurucusu ve koruyucusu olarak Tarih'e gecerken, Hasan Sabbah bu duzene aykiriligini Sufilige inanciyla yogurup, Iran'in Alamut Kalesinde kurdugu Hasasin tarikatiyla kurumlastirmis ve Nizal-Ul-Mulk'un katliyle doruguna varan bir dizi suikastla kurulu duzenin temellerini sarsmis, mensuplarini dehsete salmistir. Omer Hayyam ise bu duzen kuruculugu ve kiriciligi ikilemini bilginligi, bilgeligi ve siiriyle asmis gorunmekle birlikte, Sunni-Sii tefrikasini busbutun anafora getirip, dusun alaninda verdigi kuskuculuk felsefesiyle yansitmis oldugu gibi, siiriyle de bu dunya gorusune kalici bir ses kazandirmayi bilmistir...'
Can Yucel, Duzunden - Duzyazilar-1, 20 Ekim 1977
hayyam hayatın gerçek yüzünü anlatıyor ama ben hayyamı anlatacak kelime bulamıyorum.
Yogrulurken camurum, sence de belliydi özüm,
Ne günah isleyeceksem biliyordun onu tüm,
Yargin olmazsa eger, isleyemez kimse sucu,
Neden öyleyse kiyamette yakarsin a gözüm!
görüyorsunuz ya.. İnsanın kafasını yiyip bitiren cevapsız sorular..
Kim senin yasalarını çiğnemedi ki söyle
Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödersen sen
Sen ile ben aramda ne fark kalır ki söyle
bu şiir mesela.. Tanrı'nın var olduğunu söylüyor ama bir isyan var.. Bir karmaşık kafa..
Yav hayam okumadığın ne belli, yaş sahibi kanadalı insan (yaş sahibi olmak bir iltifat galiba) Ömer Hayyam hiç de ayaş bir adam değildir.. Şarabı çok sever kendisi ama onu araştıranlar sanılanın aksine onun çok aklı başında sarhoş gezmeyen, dahi ve çağının entelektüeli bir insan olduğunu anlamışlardır.. Rubailerinde Hayyam'ın Allah'a inandığını anlayabiliriz lakin bir isyan vardır mısralarında bazen..
Adil davranmadıktan sonra
Hacı, hoca olmuşsun kaç para?
Hırka, tesbih, post, seccade güzel
Tanrı kanar mı bunlara?
şimdi bu adam yobaz mı aydın mı?
Okuyun kardeşim okuyun...Akıl yaşta değil başta (Kaynak: yaşlı Türk bilgeleri)
Ömer Hayyam anlamayan, Şems hazretlerine, Hallac-ı Mahsur'a ve nice tarihte sapık veya ayyaşmış gibi bahsedilmiş kişilere nasıl bakıyor, acep onlara neler der? Ömer Hayyam şiirlerinde şarap ögesinden dolayı içenler ve karşı çıkanlarlar arasında pek bir fark göremiyorum.
Elimizde olan şiirlerinin bile orjinalliği tartışılırken, döneminde ileri gelen kişilerin saygısını kazanan bir kişi hakkında ileri geri konuşmak bize yakışır mı? Tabi tarihi dünmüş gibi bildiklerini sananlar, gönülleri üzerine yemin edeceklerinden çekineceklerini sanmam...
Şiirilerinde insanın din adına yaptığı haksızlıkları, yobazlıkları, zorbalıkları ince, alaylı, iğneleyici bir dille yerer. Şarap bir ögedir. Çünkü şarap gözün gördüğü günahtır ama gözün görmediği günahlardan biri de insanların ayıplarıyla uğraşıp, din adına zorlama yapmaktır ki bunu bu ögeyle çarpıcı bir şekilde yargılar. Çünkü okuyanın tepki vereceğini ya da şaraba özeneceğini bilir... bu tepkiyle insanın aldanışını yüzüne çarpar, çünkü olaylara düz bakanları ortaya çıkarır, onları deyimi yerindeyse azgınlılarına azgınlık ekler.
Belki diğer sufiler gibi şarabı ilim ya da başka olgularla ile sembol etmemiştir ama onlar gibi bu terimi kullandığı için içiyor anlamına gelmez. Tabi ki şimdi bunu okuyan her dörtlükdeki şarabı gösterip gösterip bu nedir diye sorabilir ama dediğim gibi eğer bu ögeleri ince, alaylı, iğneleyici bir dille kullandığı şekilde bakarsa belki anlayabilir... belki...
Esasında Hayyam yaşama sevincini ortaya koymaya çalışır, cennetin ve cehennemin dünyada olduğunu değil de eğer gönlümüzün rahatlığına göre cennet ve cehennem gibi bir hayatımız olacağını savunur. Bu rahatlığı madde ve dünysal eğlenceyle anlatır ki esasında bunları yaradan Allah'tır ve esas rahatlık hem müslümanım diyen veya demeyenin Allah'a gönül ile ulaşmasıdır. Geçici dünyanın tadını inakarcı olarak değil, bir inanan olarak anlatır ama bunu anlamayan tabiki Yunus'a sapık ilan eden dönemin Şeyhül-İslâm'ı gibi dönemimizde onları karalamaya çalışır.
Şems şarap şisesi taşırdı, hatta ünlü hikeyesi vardır Mevlana ile, Mevlana bile aldanmasına rağmen şişenin kırılmsıyla esasında içinde gül suyu olduğunu bulur. Umarım Ömer Hayyam'ın şiirlerindeki gül suyunu bulabilirsiniz.
' Kim demiş haram nedir bilmez hayyam
Ben helali haramı karıştırmam
Seninle içilen şarap helaldir
Sensiz içtiğimiz su bile haram '
dostluk daha nasıl anlatılabilir? Canım Hayyam..
Hayyam çadırcı demektir...Takma adını dedelerinin yaptığı iş olarak seçen Hayyam ne kadar halkın içinden olduğunu çadırcı takma adıyla gösterir...