Avrupalıların soykırım yeri Amerika kıtası... resmi kaynaklara göre 150 milyon gayri resmi kaynaklara göre 500milyon kızılderili beyazlar ilk kıtaya çıktıklarında mevcuttular... eee nerde hani o kadar insan havaya mı uçtu...nereye gitti şimdiki sayıları birkaç milyonu geçmiyor... Herşeyin herşeyin hesabı sorulacak er yada geç bu dünyada yada kıyamette ve işte o zaman hiçbir halka millete zulm etmemiş Türkler o aziz millet hakettiği yere gelecek...
Yeni dünyanın ilk sahipleri. Damarlarındaki kanı doğaya sunacak kadar toprakanaya saygılı toplum. O bize barbar diyen medeni Amerikalı dostlarımız 400 milyon kızılderiliden sadece 4 milyon bırakmışlar.Onlarda zamanla milli benliklerini kaybetmişler. Amerikalıların Kızılderilileri öldürmekten zevk aldığını... Onları yok etmek için yeni toplu katliam yöntemleri uyguladığını... Onlara çiçek hastalıklı battaniyeler vererek ilk biyolojik silahı geliştirdiğini biliyormuydunuz?
Günümüzde Amerikalı geçinen Avrupalıların Amerikayı keşvinden sonra zorla, kanlarını dökerek vatanlarını ellerinden aldıkları, kendi topraklarında çoğunlukla ataları Afrikadan köle olarak getirilen siyahi halka olduğu gibi aşağılanan, ilk soyları en az 15-20000 yıl öncesine dayanan gerçek Amerikalı ırk.
kendi adını taşıyan bir çizgi filmde bir ingilizle aşklarının hikayesinin anlatıldığı güzel kızılderili kızın hikayesinin yalan olduğunu aslında hiç istemediği bir ingilizle evlenip ingiltere de bir ingiliz adıyla bir ingiliz hastalığı yüzünden öldüğünü biliyor muydunuz güzel kızılderili kızı POCAHANTAS'ın
Sunay Akın'ın Kız Kulesi'ndeki Kızılderili'yi okumanızı tavsiye ederim
We all see black and white When it comes to someone else's fight No one ever gets involved Apathy can never solve
FORCED OUT - Brave and mighty STOLEN LAND - They can't fight it HOLD ON - To pride and tradition Even though they know how much their lives are really missin' WE'RE DISSIN' THEM...
On reservation A hopeless situation
Respect is something that you earn Our Indian brother's getting burned Original American Turned into, second class citizen
Cry for the Indians Die for the Indians Cry for the Indians Cry, Cry, Cry for the Indians
Love the land and fellow man Peace is what we strive to have Some folks have none of this Hatred and prejudice
TERRITORY, It's just the body of the nation The people that inhabit it make its configuration PREJUDICE, Something we all can do without Cause a flag of many colors is what this land's all about
bi rivayete göre daha dorusu amerikada yaşayan türk bi profun yazdığı kitaba göre... kızılderililerin türk olma olasılığı bayağı yüksekmiş... adet ve geleneklerinin çoğu hatta kilim işlemeleri bile neredeyse aynıymış (ten rengide sanırım biraz aynı) ammavelakin.... tek çözemedikleri sırda... o türklerin asyadan amerikaya nasıl veya neyle gittikleriymiş... çalışmalar devam ediyomuş... valla biz türklerden korkulur abicim...günün birinde marsta bi fes bulurlarsa hiç şaşmam
Kızılderililer ölülerini ağaçların dallarına tahtalarla yerleştirirler ve terkederlerdi. Yeraltı mezarlarında ise mezartaşlarına çeşitli hayvan figürleri, resimler yaparlardı.
1854 yılında Kızılderili Şefi Seattle tarafından halkının topraklarını satmasının istenmesi üzerine bir cevap olarak yazılmıştır.
Kızkardeşlerimiz.,
'Beyaz adamın ölüleri yıldızlar arasında yürümeye gittiklerinde,doğdukları ülkeyi unuturlar.Bizim ölülerimiz bu güzel dünyayı asla unutmazlar.Çünkü O Kızılderilinin Anasıdır.Biz Dünyanın parçasıyız ve o da bizim parçamız.Güzel Kokan çiçekler bizim kızkardeşlerimizdir; geyik, at, büyük kartal, Bunlarsa bizim erkek kardeşlerimiz, Kayalık tepeler,çayırlardaki ıslaklık, tayın vücut ısısı ve adam,hepsi aynı aileye aittir.
Öyleyse,Washington'daki büyük şef toprağımızı almak isteyince bizden çok şey istiyor. Büyük şef bize rahatça yaşayabileceğimiz bir yer ayıracağını söylüyor.O bizim babamız ve biz de onun çocukları olacağız.Öyleyse, toprağımızı alma teklifinizi düşüneceğiz,ama bu kolay olmıyacak.Çünkü bu toprak bizim için kutsaldır.Dereler ve nehirlerden akan,parıldayan sular,sadece su değil ama atalarımızın kanlarıdır.Eğer size toprak satarsak,onun kutsal olduğunu hatırlamalısınız ve çocuklarınıza da onun kutsal olduğunu öğretmelisiniz.Göllerin berrak suyundaki her hayali yansıma, halkımın yaşamından olaylar ve anılar anlatır.Suyun mırıltısı babamın babasının sesidir.
Nehirler erkek kardeşlerimizdir,susuzluğumuzu giderirler,nehirler kanolarımızı taşırlar ve çocuklarımızı beslerler.Eğer size toprağımızı satarsak, hatırlamalısınız ve çocuklarınıza öğretmelisiniz ki nehirler bizim kardeşlerimizdir ve sizin de; bundan dolayı nehirlere herhangi bir kardeşe göstereceğiniz kibarlığı göstermelisiniz.
Kızılderili her zaman ilerleyen beyaz adam önünde geri çekilmiştir.Dağlardaki sisin sabah güneşi önünde kaçışı gibi. Ama babalarımızın külleri kutsaldır.Mezarları kutsal topraklardır ve bu tepeler,ağaçlar,dünyanın bu parçası bize sunulmuştur.Beyaz adamın bizim adetlerimizi anlamadığını biliyoruz.Toprağın bir parçası diğeriyle aynı onun için, Çünkü gece gelip topraktan ihtiyacı olanı alıp giden bir yabancıdır o.
Dünya onun kardeşi değil,ama düşmanıdır ve onu fethetti mi ilerlemeye devam eder.Babalarının mezarlarını geride bırakır ve aldırmaz.Çocuklarından dünyayı kaçırır.Aldırmaz.Babalarının mezarları ve çocuklarının hakları unutulmuştur.Annesi dünyaya ve kardeşi göğe, satın alınan,yağma edilen, koyunlar ya da parlak boncuklar gibi değişi len birer malmış gibi davranır, iştahı dünyayı yiyip bitirecek ve geride sadece bir çöl bırakacaktır.
Bilmiyorum bizim yollarımız sizinkilerden farklı.Sizin şehirlerinizin görünümü Kızılderili'nin gözlerine acı verir.Ama bu belki de kızılderili vahşi olduğu ve anlamadığındandır.
Beyaz adamların şehirlerinde sakin yer yoktur.Baharda yaprakların açılışını ya da böceklerin kanat vuruşlarını duyacak yer yoktur.Ama bu belki de vahşi olduğumdan ve anlamadığımdandır.İnsan eğer bir kuşun yalnız ağlayışını veya su birikintisi etrafında tartışan kurbağaların seslerini duymazsa hayatın anlamı nedir? Bir Kızılderili'yim ve anlamam.Kızılderili su birikintisi üzerine vuran rüzgarın yumuşak sesini ve yağmurun temizlediği ya da çamın koku verdiği rüzgarın kokusunu yeğler.
Değerli Hava
Hava Kızılderili için değerlidir.Çünkü her şey aynı nefesi paylaşır. Hayvanlar, ağaç, adam, hepsi aynı nefesi paylaşır.Nefes aldığı hava,beyaz adamın dikkatini çekmiyor gibi.Pek çok günden sonra ölen adam gibi kötü kokuyla uyumuş,ama eğer size toprağımızı satarsak,havanın bizim için değerli olduğunu hatırlamalısınız.Çünkü hava, sağladığı tüm yaşama aynı ruhu taşır. BüyükBabamıza ilk nefes veren rüzgar,onun soluğunu da kabul edendir ve rüzgar çocuklarımıza yaşam ruhunu da vermelidir ve eğer size toprağımızı satarsak,onu, beyaz adamın bile gidip çayırın çiçeklerinin tat verdiği rüzgarı tadabileceği bir yer olarak,ayrı ve kutsal tutmalısınız.
Ve toprağımızı alma teklifinizi düşüneceğiz.Eğer kabul etmeye karar verirsek bir şart koyacağım: beyaz adam bu toprağın hayvanlarına kardeşleri gibi davranacak.
Ben vahşiyim ve başka bir yoldan anlamam.Çayırlarda yürüyen binlerce bufalo gördüm.Beyaz adamın geçen trenden vurup,bıraktığı.Ben vahşiyim ve dumanlı demir atın, bizim sadece canlı kalmak için öldürdüğümüz bufalodan nasıl daha önemli olabildiğini anlamıyorum.
Hayvanlar olmadan insan nedir? Eğer bütün hayvanlar bitse,insan,ruhun büyük yalnızlığından ölürdü.Çünkü hayvanlara ne olursa,insanlara da aynısı olur,kısa süre içinde. Her şey birbirine bağlıdır.
Ayakları altındaki toprağın Büyükbabalarımızın külleri olduğunu çocuklarınıza öğretmelisiniz.Böylece toprağa saygı duyarlar.Çocuklarınıza, toprağın akrabalarınızın yaşamları ile dolu olduğunu söyleyin.Çocuklarınıza bizim çocuklarımıza öğrettiğimizi öğretin. Dünya Annenizdir.Dünyaya ne olursa, dünyanın oğullarına da aynısı olur. Eğer insanlar yere tükürürse kendi üzerlerine tükürürler.
Bunu biliyoruz biz.Dünya insana ait değildir.İnsan dünyanındır.Bunu biliyoruz biz.Bütün her şey bir aileyi bağlayan kan gibi birbirine bağlıdır.
Dünyaya ne olursa dünyanın oğullarına da o olur.Hayat ağını insan örmedi, o sadece bir lif onun içinde.Ağa ne yaparsa kendine yapar.
Dalgalar gibi.
Ama halkım için ayrılan bölgeye gitme teklifinizi düşüneceğiz.Sizden ayrı ve barış içinde yaşayacağız.Geri kalan günlerimizi nerede geçirdiğimiz çok az önemli.Çocuklarımız Babalarının yenilgiyle aşağılandığını gördüler.Savaşçılarımız utanç duydu ve yenilgiden sonra günlerini aylaklık etmek ve vücutlarını tatlı yiyecekler ve sert içkilerle kirletmekle harcıyorlar.Kalan günlerimizi nerede geçirdiğimiz önemli değil. Çok değiller.
Birkaç saat,birkaç kış ve bu dünyada bir zamanlar yaşamış büyük kavimlerin veya şimdi ufak topluluklar halinde ormanda dolaşanların çocukları da kalmayacak.Bir zamanlar sizinkiler gibi güçlü ve umutlu olanların mezarlarında yas tutmak için. Ama niçin halkım geçip gidiyor diye yas tutayım? Kavimleri insan yapar.O kadar. İnsanlar gelir ve gider.Denizin dalgaları gibi.
Tanrısı kendisiyle arkadaş gibi konuşan ve yürüyen beyaz adam bile bu ortak kaderden ayrı tutulamaz.
Hepimiz kardeş de olabiliriz. Göreceğiz. Bildiğim bir şey var ki,beyaz adam belki bir gün keşfeder. Tanrımız aynı Tanrı Şimdi sizin bizim toprağımıza sahip olmak istediğiniz gibi ona da sahip olduğunuzu düşünebilirsiniz.Ama olamazsınız. O, insanın Tanrı'sı ve şevkati Kızılderili için de beyaz adam için de aynı.Bu dünya onun için değerli ve dünyaya zara vermek onun Yaratıcısını küçümsemektir. Beyazlar da geçip gidecek.Belki bütün diğer kavimlerden önce. Yatağına pislik yığmaya devam et,bir gece kendi pisliğinde boğulacaksın.
Ama yok oluşunda,seni bu topraklara getiren ve özel bir nedenle sana bu toprak ve Kızılderili üzerine hakimiyet veren Tanrı'nın gücüyle yakılmış olarak parlayacaksın.Bu son,bize bir sır.Çünkü biz bufalolar katlediğildiğinde,vahşi atlar ehlileştirildiğinde,ormanın gizli köşeleri pek çok insanın kokusuyla dolduğunda ve diri tepelerin görünümü konuşan tellerle lekelendiğinde anlamıyoruz. Çalılık nerede? Gitmiş! ve kıvrak taylarla av hayvanlarına elveda demek nedir? Yaşamın sonu ve yaşamaya çalışmanın başlangıcı.
Öyleyse, toprağımızı alma teklifinizi düşüneceğiz.Kabul edersek,bu vadettiğiniz ayrılan bölge için olacak. Orada belki kalan kısa günlerimizi dilediğimizce yaşayabiliriz.Bu dünyadan en son Kızılderili de yok olduğunda ve anası sadece çayırlar üzerinde hareket eden bir bulutken,bu kıyılar ve ormanlar hala halkımızın ruhunu muhafaza edecekler.Çünkü halkım bu dünyayı, yeni doğanın annesinin yürek atışını sevdiği gibi sever.Öyleyse,eğer toprağımızı satarsak, onu bizim sevdiğimiz gibi sevin. Onunla bizim ilgilendiğimiz gibi ilgilenin. Diyarın anısını onu aldığınızdaki gibi saklayın ve bütün gücünüzle,bütün aklınızla,bütün kalbinizle onu çocuklarınız için koruyun ve sevin. Tanrının hepimizi sevdiği gibi.
Bildiğimiz bir şey var.Tanrımız aynı Tanrı.Bu dünya onun için değerli. Beyaz adam bile bu ortak kaderden ayrı tutulamaz. Bütün bunlardan sonra,kardeş de olabiliriz.
Bir Türk, A.B.D'DE 'BİR ÇÖLDE HALA HAPİS TUTULAN Kızılderililerin yaşadığı yere gider: Navajo Rezervasyonu (ayakta kalabilen tek kabile) Ve bizim Türk, bir tercüman vasıtasıyla gördüğü bir kızılderiliye der ki: 'Siz Türksünüz' Orta Asya'Dan donan Bering Boğazı sayesinde geçtiniz ve buraya geldiniz... Bunu diyen Türk arkadaş bir kaç saniye sonra Kızılderilinin vereceği cevapla donup kalacaktır; dumur olacaktır: Olabilir; fakat sen nerden biliyorsun 'TÜRKLERİN KIZILDERİLİ OLMADIĞINI? BELKİ SİZ AERİKADAN BERİNG BOĞAZI VASITASIYLA ORTA ASYA'ya göçtünüz......... :) :)
Türklerin kızılderililerden gelmediğini ben de biliyoru fakat bence körü körüne olmak da yanlış böyle dumur olunur sonra.... :) Live Redskins- The realowners of the America-
Kızılderililerin Türk olması beni tabii ki ONURLANDIRIR.. fakat türk olmasalar da onlar benim kardeşlerim.....bir şey farketmez
boyun eğmediler.özgürlüklerini herşeyin üzerinde tuttular..yok olma pahasına onun için savaştılar.bedenlerini esir alındığı sandı ingiliz.ama ruhları özgür kaldı hep.
Kızılderililerin aslında TÜRK olduğunu biliyor muydunuz? Yani onlarda bizden, bizim gibi insanlar, kızılderiliyi merak eden aynaya baksın :) O da sizin gibi insan...
bütün buffalolar öldürüldükten, yaban atları ehlileştirildikten, ormanın en gizli köşelerine kadar dünya insan kokusu ile dolduğunda, sevimli tepenin görüntüsü konuşan tellerle kirletildikten sonra, bir bakacaksınız ki gökteki kartallar yok olmuş. hızlı koşan taylara elveda demişsiniz. bu ne demektir biliyor musunuz? bu yaşamın sonu ve sadece daha fazla hayatta kalmanın başlangıcıdır...
UZAK AKRABALARIMIZ.
son araştırmalarda bu
kesinlik kazanmıştır.!
dumanlı iletişimin kafa derisine meraklı cengaverleri...
Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda ama kayadan bile kuvvetli..
KIZILDERİLİ ATASÖZÜ - SİYU KABİLESİ
Avrupalıların soykırım yeri Amerika kıtası...
resmi kaynaklara göre 150 milyon gayri resmi kaynaklara göre 500milyon kızılderili beyazlar ilk kıtaya çıktıklarında mevcuttular...
eee nerde hani o kadar insan havaya mı uçtu...nereye gitti şimdiki sayıları birkaç milyonu geçmiyor...
Herşeyin herşeyin hesabı sorulacak er yada geç bu dünyada yada kıyamette ve işte o zaman hiçbir halka millete zulm etmemiş Türkler o aziz millet hakettiği yere gelecek...
Yeni dünyanın ilk sahipleri.
Damarlarındaki kanı doğaya sunacak kadar toprakanaya saygılı toplum.
O bize barbar diyen medeni Amerikalı dostlarımız 400 milyon kızılderiliden sadece 4 milyon bırakmışlar.Onlarda zamanla milli benliklerini kaybetmişler.
Amerikalıların Kızılderilileri öldürmekten zevk aldığını...
Onları yok etmek için yeni toplu katliam yöntemleri uyguladığını...
Onlara çiçek hastalıklı battaniyeler vererek ilk biyolojik silahı geliştirdiğini biliyormuydunuz?
Günümüzde Amerikalı geçinen Avrupalıların Amerikayı keşvinden sonra zorla, kanlarını dökerek vatanlarını ellerinden aldıkları, kendi topraklarında çoğunlukla ataları Afrikadan köle olarak getirilen siyahi halka olduğu gibi aşağılanan, ilk soyları en az 15-20000 yıl öncesine dayanan gerçek Amerikalı ırk.
dilleri farklı idi sanırım konuşmalar el hareketleri ile farklı anlamlar kazanmakta idi zenginlik belkide bu. iletişim
tüfek-mikrop-celik...bu kitabi mutlaka okuyun derim baskada bisey demem....
Dayanıklılık ve doğayla baş edebilme yeteneklerinden dolayı Jeep'lere marka olan soyu tükenmiş bir insan ırkı.
kendi adını taşıyan bir çizgi filmde bir ingilizle aşklarının hikayesinin anlatıldığı güzel kızılderili kızın hikayesinin yalan olduğunu aslında hiç istemediği bir ingilizle evlenip ingiltere de bir ingiliz adıyla bir ingiliz hastalığı yüzünden öldüğünü biliyor muydunuz güzel kızılderili kızı POCAHANTAS'ın
Sunay Akın'ın Kız Kulesi'ndeki Kızılderili'yi okumanızı tavsiye ederim
Indians
We all see black and white
When it comes to someone else's fight
No one ever gets involved
Apathy can never solve
FORCED OUT - Brave and mighty
STOLEN LAND - They can't fight it
HOLD ON - To pride and tradition
Even though they know how much their lives are really missin'
WE'RE DISSIN' THEM...
On reservation
A hopeless situation
Respect is something that you earn
Our Indian brother's getting burned
Original American
Turned into, second class citizen
Cry for the Indians
Die for the Indians
Cry for the Indians
Cry, Cry, Cry for the Indians
Love the land and fellow man
Peace is what we strive to have
Some folks have none of this
Hatred and prejudice
TERRITORY, It's just the body of the nation
The people that inhabit it make its configuration
PREJUDICE, Something we all can do without
Cause a flag of many colors is what this land's all about
Anthrax
Among The Living 1987
bi rivayete göre daha dorusu amerikada yaşayan türk bi profun yazdığı kitaba göre...
kızılderililerin türk olma olasılığı bayağı yüksekmiş...
adet ve geleneklerinin çoğu hatta kilim işlemeleri bile neredeyse aynıymış (ten rengide sanırım biraz aynı)
ammavelakin....
tek çözemedikleri sırda...
o türklerin asyadan amerikaya nasıl veya neyle gittikleriymiş...
çalışmalar devam ediyomuş...
valla biz türklerden korkulur abicim...günün birinde marsta bi fes bulurlarsa hiç şaşmam
T.C. McLuhan
Yeryüzüne Dokun - Kızılderili gözüyle kızılderili bilgeliği
Çeviren Ece Soydam
İmge Kitapevi
tavsiye ederim...
Kızılderililer ölülerini ağaçların dallarına tahtalarla yerleştirirler ve terkederlerdi. Yeraltı mezarlarında ise mezartaşlarına çeşitli hayvan figürleri, resimler yaparlardı.
1854 yılında Kızılderili Şefi Seattle tarafından halkının topraklarını satmasının istenmesi üzerine bir cevap olarak yazılmıştır.
Kızkardeşlerimiz.,
'Beyaz adamın ölüleri yıldızlar arasında yürümeye gittiklerinde,doğdukları ülkeyi unuturlar.Bizim ölülerimiz bu güzel dünyayı asla unutmazlar.Çünkü O Kızılderilinin Anasıdır.Biz Dünyanın parçasıyız ve o da bizim parçamız.Güzel Kokan çiçekler bizim kızkardeşlerimizdir; geyik, at, büyük kartal, Bunlarsa bizim erkek kardeşlerimiz, Kayalık tepeler,çayırlardaki ıslaklık, tayın vücut ısısı ve adam,hepsi aynı aileye aittir.
Öyleyse,Washington'daki büyük şef toprağımızı almak isteyince bizden çok şey istiyor.
Büyük şef bize rahatça yaşayabileceğimiz bir yer ayıracağını söylüyor.O bizim babamız ve biz de onun çocukları olacağız.Öyleyse, toprağımızı alma teklifinizi düşüneceğiz,ama bu kolay olmıyacak.Çünkü bu toprak bizim için kutsaldır.Dereler ve nehirlerden akan,parıldayan sular,sadece su değil ama atalarımızın kanlarıdır.Eğer size toprak satarsak,onun kutsal olduğunu hatırlamalısınız ve çocuklarınıza da onun kutsal olduğunu öğretmelisiniz.Göllerin berrak suyundaki her hayali yansıma, halkımın yaşamından olaylar ve anılar anlatır.Suyun mırıltısı babamın babasının sesidir.
Nehirler erkek kardeşlerimizdir,susuzluğumuzu giderirler,nehirler kanolarımızı taşırlar ve çocuklarımızı beslerler.Eğer size toprağımızı satarsak, hatırlamalısınız ve çocuklarınıza öğretmelisiniz ki nehirler bizim kardeşlerimizdir ve sizin de; bundan dolayı nehirlere herhangi bir kardeşe göstereceğiniz kibarlığı göstermelisiniz.
Kızılderili her zaman ilerleyen beyaz adam önünde geri çekilmiştir.Dağlardaki sisin sabah güneşi önünde kaçışı gibi.
Ama babalarımızın külleri kutsaldır.Mezarları kutsal topraklardır ve bu tepeler,ağaçlar,dünyanın bu parçası bize sunulmuştur.Beyaz adamın bizim adetlerimizi anlamadığını biliyoruz.Toprağın bir parçası diğeriyle aynı onun için, Çünkü gece gelip topraktan ihtiyacı olanı alıp giden bir yabancıdır o.
Dünya onun kardeşi değil,ama düşmanıdır ve onu fethetti mi ilerlemeye devam eder.Babalarının mezarlarını geride bırakır ve aldırmaz.Çocuklarından dünyayı kaçırır.Aldırmaz.Babalarının mezarları ve çocuklarının hakları unutulmuştur.Annesi dünyaya ve kardeşi göğe, satın alınan,yağma edilen, koyunlar ya da parlak boncuklar gibi değişi
len birer malmış gibi davranır, iştahı dünyayı yiyip bitirecek ve geride sadece bir çöl bırakacaktır.
Bilmiyorum bizim yollarımız sizinkilerden farklı.Sizin şehirlerinizin görünümü Kızılderili'nin gözlerine acı verir.Ama bu belki de kızılderili vahşi olduğu ve anlamadığındandır.
Beyaz adamların şehirlerinde sakin yer yoktur.Baharda yaprakların açılışını ya da böceklerin kanat vuruşlarını duyacak yer yoktur.Ama bu belki de vahşi olduğumdan ve anlamadığımdandır.İnsan eğer bir kuşun yalnız ağlayışını veya su birikintisi etrafında tartışan kurbağaların seslerini duymazsa hayatın anlamı nedir? Bir Kızılderili'yim ve anlamam.Kızılderili su birikintisi üzerine vuran rüzgarın yumuşak sesini ve yağmurun temizlediği ya da çamın koku verdiği rüzgarın kokusunu yeğler.
Değerli Hava
Hava Kızılderili için değerlidir.Çünkü her şey aynı nefesi paylaşır. Hayvanlar, ağaç, adam, hepsi aynı nefesi paylaşır.Nefes aldığı hava,beyaz adamın dikkatini çekmiyor gibi.Pek çok günden sonra ölen adam gibi kötü kokuyla uyumuş,ama eğer size toprağımızı satarsak,havanın bizim için değerli olduğunu hatırlamalısınız.Çünkü hava, sağladığı tüm yaşama aynı ruhu taşır.
BüyükBabamıza ilk nefes veren rüzgar,onun soluğunu da kabul edendir ve rüzgar çocuklarımıza yaşam ruhunu da vermelidir ve eğer size toprağımızı satarsak,onu, beyaz adamın bile gidip çayırın çiçeklerinin tat verdiği rüzgarı tadabileceği bir yer olarak,ayrı ve kutsal tutmalısınız.
Ve toprağımızı alma teklifinizi düşüneceğiz.Eğer kabul etmeye karar verirsek bir şart koyacağım: beyaz adam bu toprağın hayvanlarına kardeşleri gibi davranacak.
Ben vahşiyim ve başka bir yoldan anlamam.Çayırlarda yürüyen binlerce bufalo gördüm.Beyaz adamın geçen trenden
vurup,bıraktığı.Ben vahşiyim ve dumanlı demir atın, bizim sadece canlı kalmak için öldürdüğümüz bufalodan nasıl daha önemli olabildiğini anlamıyorum.
Hayvanlar olmadan insan nedir? Eğer bütün hayvanlar bitse,insan,ruhun büyük yalnızlığından ölürdü.Çünkü hayvanlara ne olursa,insanlara da aynısı olur,kısa süre içinde. Her şey birbirine bağlıdır.
Ayakları altındaki toprağın Büyükbabalarımızın külleri olduğunu çocuklarınıza öğretmelisiniz.Böylece toprağa saygı duyarlar.Çocuklarınıza, toprağın akrabalarınızın yaşamları ile dolu olduğunu söyleyin.Çocuklarınıza bizim çocuklarımıza öğrettiğimizi öğretin. Dünya Annenizdir.Dünyaya ne olursa, dünyanın oğullarına da aynısı olur. Eğer insanlar yere tükürürse kendi üzerlerine tükürürler.
Bunu biliyoruz biz.Dünya insana ait değildir.İnsan dünyanındır.Bunu biliyoruz biz.Bütün her şey bir aileyi bağlayan kan gibi birbirine bağlıdır.
Dünyaya ne olursa dünyanın oğullarına da o olur.Hayat ağını insan örmedi, o sadece bir lif onun içinde.Ağa ne yaparsa kendine yapar.
Dalgalar gibi.
Ama halkım için ayrılan bölgeye gitme teklifinizi düşüneceğiz.Sizden ayrı ve barış içinde yaşayacağız.Geri kalan günlerimizi nerede geçirdiğimiz çok az önemli.Çocuklarımız Babalarının yenilgiyle aşağılandığını gördüler.Savaşçılarımız utanç duydu ve yenilgiden sonra günlerini aylaklık etmek ve vücutlarını tatlı yiyecekler ve sert içkilerle kirletmekle harcıyorlar.Kalan günlerimizi nerede geçirdiğimiz önemli değil. Çok değiller.
Birkaç saat,birkaç kış ve bu dünyada bir zamanlar yaşamış büyük kavimlerin veya şimdi ufak topluluklar halinde ormanda dolaşanların çocukları da kalmayacak.Bir zamanlar sizinkiler gibi güçlü ve umutlu olanların mezarlarında yas tutmak için. Ama niçin halkım geçip gidiyor diye yas tutayım? Kavimleri insan yapar.O kadar. İnsanlar gelir ve gider.Denizin dalgaları gibi.
Tanrısı kendisiyle arkadaş gibi konuşan ve yürüyen beyaz adam bile bu ortak kaderden ayrı tutulamaz.
Hepimiz kardeş de olabiliriz. Göreceğiz. Bildiğim bir şey var ki,beyaz adam belki bir gün keşfeder. Tanrımız aynı Tanrı
Şimdi sizin bizim toprağımıza sahip olmak istediğiniz gibi ona da sahip olduğunuzu düşünebilirsiniz.Ama olamazsınız.
O, insanın Tanrı'sı ve şevkati Kızılderili için de beyaz adam için de aynı.Bu dünya onun için değerli ve dünyaya zara vermek onun Yaratıcısını küçümsemektir. Beyazlar da geçip gidecek.Belki bütün diğer kavimlerden önce. Yatağına
pislik yığmaya devam et,bir gece kendi pisliğinde boğulacaksın.
Ama yok oluşunda,seni bu topraklara getiren ve özel bir nedenle sana bu toprak ve Kızılderili üzerine hakimiyet veren Tanrı'nın gücüyle yakılmış olarak parlayacaksın.Bu son,bize bir sır.Çünkü biz bufalolar katlediğildiğinde,vahşi atlar ehlileştirildiğinde,ormanın gizli köşeleri pek çok insanın kokusuyla dolduğunda ve diri tepelerin görünümü konuşan tellerle lekelendiğinde anlamıyoruz. Çalılık nerede? Gitmiş! ve kıvrak taylarla av hayvanlarına elveda demek nedir? Yaşamın sonu ve yaşamaya çalışmanın başlangıcı.
Öyleyse, toprağımızı alma teklifinizi düşüneceğiz.Kabul edersek,bu vadettiğiniz ayrılan bölge için olacak. Orada belki kalan kısa günlerimizi dilediğimizce yaşayabiliriz.Bu dünyadan en son Kızılderili de yok olduğunda ve anası sadece çayırlar üzerinde hareket eden bir bulutken,bu kıyılar ve ormanlar hala halkımızın ruhunu muhafaza edecekler.Çünkü halkım bu dünyayı, yeni doğanın annesinin yürek atışını sevdiği gibi sever.Öyleyse,eğer toprağımızı satarsak, onu bizim sevdiğimiz gibi sevin. Onunla bizim ilgilendiğimiz gibi ilgilenin. Diyarın anısını onu aldığınızdaki gibi saklayın ve bütün gücünüzle,bütün aklınızla,bütün kalbinizle onu çocuklarınız için koruyun ve sevin. Tanrının hepimizi sevdiği gibi.
Bildiğimiz bir şey var.Tanrımız aynı Tanrı.Bu dünya onun için değerli. Beyaz adam bile bu ortak kaderden ayrı tutulamaz. Bütün bunlardan sonra,kardeş de olabiliriz.
GÖRECEĞİZ '
İnsanın ne kadar adi olabileceğini onlara yapılanlarla öğrendiğimiz kavim.
öncelikle İNSAN ÖZÜNE sahip cıkmış uygarlık
son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, son nehir kirlendiğinde işte o zaman anlayacaksınız; para herşeyi satın alamaz! ..........
son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, son nehir kirlendiğinde; parayla satın alacak bir şey bulamayacaksınız...
beyaz adam bir çok söz verdi yanlız birini tutu: topraklarınızı alacağız dedi ve aldılar...
Bir Türk, A.B.D'DE 'BİR ÇÖLDE HALA HAPİS TUTULAN Kızılderililerin yaşadığı yere gider: Navajo Rezervasyonu (ayakta kalabilen tek kabile) Ve bizim Türk, bir tercüman vasıtasıyla gördüğü bir kızılderiliye der ki: 'Siz Türksünüz' Orta Asya'Dan donan Bering Boğazı sayesinde geçtiniz ve buraya geldiniz... Bunu diyen Türk arkadaş bir kaç saniye sonra Kızılderilinin vereceği cevapla donup kalacaktır; dumur olacaktır: Olabilir; fakat sen nerden biliyorsun 'TÜRKLERİN KIZILDERİLİ OLMADIĞINI? BELKİ SİZ AERİKADAN BERİNG BOĞAZI VASITASIYLA ORTA ASYA'ya göçtünüz......... :) :)
Türklerin kızılderililerden gelmediğini ben de biliyoru fakat bence körü körüne olmak da yanlış böyle dumur olunur sonra.... :)
Live Redskins- The realowners of the America-
Kızılderililerin Türk olması beni tabii ki ONURLANDIRIR.. fakat türk olmasalar da onlar benim kardeşlerim.....bir şey farketmez
boyun eğmediler.özgürlüklerini herşeyin üzerinde tuttular..yok olma pahasına onun için savaştılar.bedenlerini esir alındığı sandı ingiliz.ama ruhları özgür kaldı hep.
SAF IRK
Kızılderililerin aslında TÜRK olduğunu biliyor muydunuz? Yani onlarda bizden, bizim gibi insanlar, kızılderiliyi merak eden aynaya baksın :) O da sizin gibi insan...
sömürgeci zihniyetin karşısında kültürlerini ve
topraklarını koruma mücadelesi verenler
bütün buffalolar öldürüldükten, yaban atları ehlileştirildikten, ormanın en gizli köşelerine kadar dünya insan kokusu ile dolduğunda, sevimli tepenin görüntüsü konuşan tellerle kirletildikten sonra, bir bakacaksınız ki gökteki kartallar yok olmuş. hızlı koşan taylara elveda demişsiniz. bu ne demektir biliyor musunuz? bu yaşamın sonu ve sadece daha fazla hayatta kalmanın başlangıcıdır...