Kültür Sanat Edebiyat Şiir

cem uzan sizce ne demek, cem uzan size neyi çağrıştırıyor?

cem uzan terimi Selçuk Koçoğlu tarafından tarihinde eklendi

  • Emre Günbat
    Emre Günbat

    DUYGU SÖMÜRÜSÜ-

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    Cem Uzan Taraftarı olmak için içilen And:
    1-Yediğim kazıkların hepsini sineye çekeCEM
    2-Hükümetle ilgisi olmasa bile Yüksek şahsiyetli liderimizin isteği doğrultusunda paramı hükümetten isteyeCEM
    3-Uzan grubunun yaptığı hiç birşey sorgulanamaz bende sorgulamıyacağım onlar kutsal şahsiyet kötü bişey yapmazlar, bende sorgulamiCEM.
    4-Benim ülkemi dolandırırken verdiğim gönülden desteği ÜRDÜN ü dolandırırkende vereCEM
    5-Polis eğer beni yakalarsa kameralara 'Eğitim Şart' diyerek maymunluk yapCEM
    6-Yediğim kazık eğer UZAN kaynaklıysa hep güleCEM (BKZ. Haaaa ha)
    7-Evde işte okulda bu andı tekrarliCEM
    Ne mutlu UZAN lıyım diyene!

  • Can Diamon
    Can Diamon

    reklam tv basının gucu olmayan kahraman

  • Cay Keyfi
    Cay Keyfi

    Cem Uzan, bir ara seçim maratonuna girdi...
    Ekonomik alanda önemli girişimlerde bulundu..
    Bir vakit bankanın tekini boşalttı... Hala insanlar ona bel bağlıyor.
    Bu ülkede siyasetçi olmanız için paranızın olması yeterlidir kuralının açık bir örneği...
    Osmanlı Devleti, son yıllarında devlet adamı bulamamaktan sıkıntı çekmişti... O boşluğu, gereksiz adamların devlet kademelerini gelmeleri takip etti...
    Cem Uzan bir bankayı yönetmekten aciz lakin eline devlet yönetimini almak için pek neşeli...

    Bu kadar olumsuzlukların içinde sonunda soyadına yakışır davrandı...
    Cem UZAN, uzandı sonunda...

  • Selim Özdemir
    Selim Özdemir

    uyanık gecinen...

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    Bu zatı destekleyenlerin tük vatandaşı olmadığı rivayet edilir doğruda galiba herkes kendi vatandaşını başbakan yapmak ister Uzanda ÜRDÜNLÜ olduğuna göre...

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    Destekleyenlerin fikrini paylaşıyorum İmardaki paraları Halktan kurtaran CEM Devletide Kurtaracaktır YAŞASIN SALAKLAR, APTALLAR, GERİ ZEKALILAR...

  • Esra Ates
    Esra Ates

    biraz da CUMHURİYET imizin nerelere geldiğini düşünürsek hiç fena olmaz..CEM UZAN ı destekliyoruz....

  • Boran
    Boran

    TURK HALKINA ACIK MEKTUBUMDUR...

    Yaşantımın bir yılını (2001) Uzan'ların Rumeli Holdingi'nde çalışarak geçirdim. Hayatımdaki en talihsiz dönemlerden biri olarak adlettiğim iki iş arası iş arama döneminde çalıştığım Uzan grubunun gerçekleri hakkında az çok bilgi sahibi oldum. Özellikle Uzan'ların (sağ, sol, orta) kolları olan adamlara olan yakınlığım sayesinde Uzan realitesi hakkında tecrübe sahibi oldum.

    Kurcalayan bir adam olarak edindiğim bilgilerin ışığında bundan yaklaşık 1.5 sene önce Motorola olayı ile ilgili kimsenin yazmadığı - yazamadığı gerçekleri yazdım. Şimdi o kadar uzun tutmayacağım ama yine de birkaç laf edeyim.

    Dikkatimi çeken ilk şey şuydu: Uzan Grubu'nun Rumeli Plaza'da konuşlanan hiçbir şirketi kar etmiyordu. Star TV, Teleon, Kral, Radyolar, Gazete, Telsim, Unitel, RtNet, Ada Bank, İmar Bankası
    vs. bütün şirketler anormal derecede zararda. Bir holding düşünün, sanki adamlar demiş ki, öyle bir yönetim kadrosu kurayım ki, en karlı koşullarda bile adamlar zarar ettirsin şirketi yiyip bitirsin, batırıp çıkarsın...

    Gerçekten böyle, hayatımda tanıdığım en komik adamları orada gördüm diyebilirim. Holding'in yönetim kadrosu tamamen eş dost kayırmaca adamlarla dolu. Aynen şöyle kurmuşlar kadroyu: 'olum mehmet ali, senin adın mali değil mi, o zaman seni de mali işler müdürü yaptık..'

    Benim çalıştığım şirkette (unitel) üç kardeş müdürlük yapıyordu. Birisi genel müdür, biri pazarlama müdürü, öbürü de o zaman yaşıtutmuyordu ama duydum ki şimdi onu da müdür yapmışlar. Geri kalan üst düzey bunların akrabaları, yeğenleri...Arkadaşlar adapazarlıydı. Şirkette kararlar son derece irrasyonel alınır. Yani adı m.ali olduğu için mali işler müdürü olan arkadaş bir karar alır, üst düzeyde Uzanlar o kararı en azından onun kadar abuk bir başka kararla revize ederler, kimsenin bunların ne kadar akılcı kararlar olduğu hakkında iki çift laf etme hakkı yoktur.

    Mesela ne kadar direttiysem şu anda serbest yazılım olarak bedava dağıtılan bir programa 300 bin dolar ödemelerine mani olamadım. Programı öğrensin diye ingilizce bilmeyen, Jet fadıl'ın şirketinden gelen bir programcıyı da bir hafta Amerika'ya gönderdiler. 6 ay boyunca İngilizce bilmeyen programcının Amerika'da alamadığı eğitimin ışığında programa adapte olunacak derken şirket kapatıldı. Akıl sır erdiremezsiniz, beş liraya mal ettiklerini üç liraya satarlar. Mesela hep merak ederdim, atıyorum, gelişi 100 dolar olan motorola telefonlar nasıl oluyor da millete 70 dolara satılıyor diye, meğerse zaten herifler malı almak için hiç para ödememişler.

    Sadece Uzanlara özel bir takım durumlar vardır. Mesala binanın içerisinde bir noktada konuşulanan bir şirketi 6 ay sonra aynı yerde bulamazsınız. Ya kapanmıştır, yada kapanan bir başka şirket ile katları değişmiştir vs.

    Uzanlar iş yaptıklarına kesinlikle para ödemezler. Borç olayını sadece Motorola boyutunda ele alıp nasıl taktık ABD'ye diye sevinmeyin. Yani en azından bu bizim için milliyetçilik duyguları ile bezeli bir gurur kaynağı olmamalı, çünkü Uzanlar'ın iş yapıp da kendileri de dahil yerli-yabancı takmadıkları adam yoktur zaten. Kendileri de diyorum abartmıyorum, bunlar babalarına da taktılar, mahkemelik oldular falan bilemiyorum sonra işler nasıl çözüldü. Ama bu bir gelenektir, kesinlikle Uzanlar para ödemez. Belki bir iki küçük iş yaptırıp onu zamanında öder, sen de havaya girersin 'ulan boşuna adamların günahını almışlar' diye. Eğer paranı zamanında ödüyorlarsa bil ki arkadan büyük bir iş isteyecekler ve büyük işte takacaklar.

    Diyelim ki iş yaptın, alacağını alamıyorsun. Uzan grubunda en önemli adamlar nakit akışı yöneticileridir. Bu adamların görevi sürekli olarak borç döndürmek ve kimlere para ödenmeyeceğinin öncelik sırasını belirlemektir. Bu adamlar bir kere senin alacağını aylarca oyalarlar, bir sürü bahaneler şunlar bunlar derken bir bakarsın ki aylar geçmiş. Alacağını tahsil etme umudun kalmamış, diplomasiden vazgeçip kabalaşırsın. Ona da çok güzel yanıt verirler. Kapısında özel korumaların makinalı tüfek taşıdıkları tek şirket Uzanlarınkidir. Onlarca güvenlik görevlisi çalışmaktadır, binanın çatısı kapısı vs. elleri makinalı tüfekli adamlarca korunmaktadır. Neyse diyelim kabalaştın, ve cevabını da aldın. Artık çare olayı adalete yansıtmaktadır. Bir çok firmanın başına gelir bu, mahkemeye verirsin alacağını almak için. Bir de bakarsın, Uzanlar seni senden önce 140 kere dava etmiş. Senin davanın görülmesi için öncelikle 140 tane davanın ele alınıp sırayla çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu da Türk hukuk sistemine göre takribi olarak 268 sene sonra yasal faizi ile alacağını bir ihtimal tazmin edebileceğin anlamına gelmektedir.

    Bu yazdıklarımı abarttığımı düşünen varsa, bu olayı yaşayan firma ismini de verebilirim. Neticede alacaklılar bu durumu farkedince çaresizce bir yönteme başvurmaktadırlar. Rumeli holding'in camla kaplı dış yüzeyinde sürekli olarak delikler görürsünüz. Bunlar kurşun delikleridir. Bunlar son etapta kafayı çekip 'alın ulan şerefsizler' diyerek Uzan'ın şahsında plaza binasını kurşunlayan biçarelerin eseridir. Uzanlar'ın her türlü marifeti bulunur. Vatanseverdirler ya, mesela eş dost akraba ya da yöneticilerini (askerlik yapmamış olan) Adanaspor'a lisanslı futbolcu kaydetmek sureti ile 35 yaşına kadar askerliklerini tecil ettirdikleri söylenir. Adanaspor'un kadrosu bunun için 350 kişi falandır herhalde.

    Uzanların etrafında üç-dört yalakasından başka kimse bulunamaz. Adamların bütün vizyonu bu dalkavukların yansıttığı pencereden oluşur. Adam der ki, 'aman efendim halk size tapıyor, hemen gidiniz Galatasaray'a başkan olunuz', bizimkiler de havaya girip keseyi açarlar. Olamazlarsa verdikleri tüm yardımları da geri alırlar. Uzanlar holding binasına çatıdan helikopter ile gelirler, asansörleri ayrıdır. O helikopterin her havalanışının maliyeti 100 emeklinin birer aylık maaşına bedeldir. Şimdi seçimlerde aynı anda 4 helikopter kullanıyorlarmış, kullansınlar yakışır. Ben şahsen bir sene boyunca sadece bir kere Hakan uzan ile karşılaşmak şansına eriştim. Yönetim katları holdigin en üst katıdır. Helikopterle gelir, çatıdan iner, yine helikopterle giderler. Çalışanların arasına asla karışmazlar. Yönetim katına herkes giremez.

    Bir arkadaşımın başına gelen komik bir hikaye: İşe yeni başlayan bir arkadaşım akşam geç saatlerde mesai yapmaktadır, bilmediği için Uzanların katına çıkan özel asansöre biner. Asansör direk olarak en üst yönetim katına çıkmaktadır. Bina boşalmış sadece güvenlikler ve mesai yapan memurlar kalmışlardır. Neyse arkadaş asansöre mani olamaz, direk en üst kata çıkar, kapılar otomatik açılır, halı kaplı koridorun başında ellerinde silahlar ile bir kaç koruma direk bunu görünce hareketlenirler. Arkadaş çaresizlikten ve korkudan o karambolde aşağı tuşuna basar kapılar kapanır aşağı kata inerken yukarıdaki korumaların bağırışlarını duyar. Korumalar alarm durumuna geçer, akşam akşam garip bir kovalamaca başlar. Arkadaş plazanın karanlık bir noktasında saklanarak korumaları savuşturur...

    Bu da benim hikayem...Uzan grubunda çalışıp turkcell kullanmak mümkün değildir. İlla ki telsim alacaksın, ellerinde liste vardır, telsimi olmayan listesi, sürekli kontrol edip uyarı gönderirler. Ben bu sürece en uzun süre direnenlerden biriyim, ama sonunda kız arkadaşıma hediye olarak personel kampanyası ile 100 milyon liralık motorolayı 50 milyon liraya aldım, onun biriken hediye puanları olduğunu öğrendik. Telsim'in web sitesine girdik, bir yığın hediyeler, tatiller falan. Bizim puanımız mutfak robotuna yetiyor, sevindik, kodunu falan kaydettik, internetten başvurduk. Aradan haftalar geçti ses yok, neyse bari biz arayalım dedik. Müşteri yetkilisi kız ellerinde mutfak robotu kalmadığını söyledi, başka bir hediye seçtik, o da yok dedi, başka bir şey, o da yok. Ben iyice sinirlendim, puanıma bakmadan ne görürsem soruyorum, o stoklarımızda kalmadı, bu tükendi...

    En sonunda patladım, kardeşim ne kaldıysa onu alacam diye. Kız ne dese beğenirsiniz, efendim stoklarımızda hiçbir şey kalmadı, onun yerine size 30 bedava mesaj verelim...Dedim ki, ne zaman gelecek stoklarınıza, ben o zamana kadar beklemek istiyorum, cevap gelmeyecek. Yani bilmem kaç yüz milyonluk konuşma yapmışsın bir sene boyunca, sana mutfak robotu gösterip üç beş bedava mesaj verecek. Kıza bağırmakta çare yok, biliyorum ki o zavallı da üç kuruşa çalışıyor orada. Yazı yazdım, madem stoklarınız tükendi, neden hala web sitenizde hediyeleri yayınlıyorsunuz, bayilerde hediye katalogları dağıtıyorsunuz diye, elbette yanıt yok. Mesajına da sana da dedim, cebi kapatmak için başvurdum. Her seferinde kapattık diyorlar bir bakıyorum o ay sonunda 15 milyon Fatura geliyor. Bir de günaşırı gelen abuk Genç parti mesajları da cabası. Artık uğraşmıyorum, sim kartı toprağa gömdüm, üstüne de beton çektim...

    Telsim demişken, bu arkadaşlar vakti zamanında birçok önemli bürokrata, diplomata, işadamına falan beleş telefon hediye etmişlerdir. Daha sonra bu telefonlar aracılığıyla bütün bürokrasiyi ve siyaseti takip ettikleri, telefonları dinledikleri açığa çıkmıştı. Uzan grubu üst düzey müdürlerinin iki kolunda koruma goriller, tekme tokat dışarı kovulmak sureti ile işten atıldıklarına şahit olan çok insan vardır. Haberlerde seyrettiğiniz görüntüleri çeken kameramanlar, reji odası çalışanları falan hepsi asgari ücretin altında çalışırlar. İşten çıkartılırlar, alacakları üç kuruş tazminatı vermemek için de bir sürü numara çevirirler. Hiç acımazlar, üç kuruş vermeyelim diye haksız yere çalışanlarını iş kanunun yüz kızartıcı maddelerini gerekçe göstererek işten atarlar. Bırakın tazminatı, haksız yere o insanların gelecek sicillerini de lekelerler.

    Uzanlara paranın nereden geldiği belli değildir. Ben iki kaynak görüyorum. Birisi enerji ile ilgili devletten kopardıkları avantalar, enerji özelleştirme vurgunundan elde ettikleri gelirler. İkincisi de ödemedikleri borçlarının repo gelirleri. Bunlar tabi görünen kalemler, esas görünmeyenler var ki ona bişey diyemem. Uzanlar'ın palazlanma dönemi Turgut Özal'ın iktidarıdır. Biliyorsunuz her götürgen politikacı yamacında güvenilir iş ortakları ister. Mesut kardeşi ile halleder, Tansu'nun kocası...Turgut'un oğlu Ahmet Özal bildiğiniz üzere bizim Uzanların ortağı idi. Malı o dönemde götürdüler. Hala o ilişkiler devam etmektedir.

    Güneş Taner Uzanların gizli ortağıdır. Güneş Taner'in oğlunun Fil Park isimli bir şirketi vardır Uzan grubunda. Geçen sene ağzında purosu ile Güneş Taner ile Tarhan Erdem pek bir sık gelirlerdi plazaya. Dikkat edin geçen sene MHP'nin iktidara geleceğini söyleyen Tarhan Erdem, bu sene uzanların barajı geçeceğini ekranlarda defalarca anlattı. Bir anlamda Genç Parti promosyonu yaptı. O konuşmadan sonra herkes Uzan'ı dikkate almaya başladı. Politika böyle bir şeydir, yaparsın olmaz, söylersin olur. Söylem belirleyicidir. Genç Parti'nin dikkate alınma konusunda kırılma noktası Tarhan Erdem'in baraj ile ilgili promosyon konuşmalarıdır. Şimdi bunun üstüne bir yıldır sürekli rumeli plazaya gidip gelen Tarhan Bey'in, geçen seçimlerden önce MHP ile ilgili başarılı öngörüsü ile elde ettiği ününü bu seçimlerde Cem Uzandan yana kullanmak sureti ile doğrudan gelire tahvil ederek Uzanlardan avanta sağlıyacağı gibi saçma bir düşünceyi aklımıza getirmeyiz herhalde.

    Neyse netice olarak Uzanları en iyi ağzı yananlar bilir. Özetle bu topraklarda yetişmiş en şerefsiz adamlar bunlardır. İktidara gelince Doğan Grubunu, Motorola'yı falan değil doğrudan halkı soyacaklardır. Motorola olayı ile Tükiye'nin dış piyaslardaki güvenilirliğine büyük darbe vurmuşlardır. Amazon.com'dan bir ürün sipariş ettiğimde Türkiye'den kredi kartı kabul etmediklerini söylemişlerdi, sebebi sipariş verilen kredi kart numaralarının sürekli olarak çalıntı çıkmasıymış. Ticarette de böyle, Uzan'lar Türk sanayacisinin, işadamının uluslararası güvenilirliğine büyük darbe vurmuşlardır. Bunların acısı sonradan zamanla çıkacaktır. Bunların acısı hala 'gelsin bizi kurtarsın' diye beklenti içine girip her söylenene inanıp ham hayaller içerisinde uyuyan zavallı Türk halkından çıkacaktır. Zavallı diyorum çünkü gerçekten zavallı Türk halkı, toz duman içinde kendisini AB'ye sokup isviçre yapacak şakşakçılar ile gökten zembille 800 üniversite indirip herkesi üniversite mezunu yapacak hırsızlar arasında kalmış durumda.

    İşte tam bir muz cumhuriyeti demokrasisi, diğer taraftan bölücüler ile irtica da geliyor. Ne kadar şenlikli, seç bakalım beğendiğini.

    AÇIN HIRSIZLARIN ÖNÜNÜ, DURDURAMAZSINIZ CEP TO CEM GELİYOR! ..

    Bahçeli'nin dediği gibi, bu millet bu hırsızları iktidara getirecekse, o zaman yanlış yerdeyiz, bize bu ellerden gitmek düşer...

    Adnan Menderes, ben odunu koysam milletvekili seçtiririm diyerek, odunlarla memleket yönetilebileceğini ispatlamıştı, şimdide Uzan telsim bayileri ile yönetilebileceğini ispatlayacak...

    Not: Uzan grubunda 11 ay çalıştıktan sonra (11 ay gerçekleri görmem için yeterli oldu) kendim istifa ederek ayrıldım ve hemen istifamın ertesinde başladığım çok daha onurlu ve dürüst bir grupta halen çalışmaktayım. Bunu söylüyorum, çünkü yukarıdakiler gibi Uzan'dan ağzı yananlardan değilim, kuyruk acısı ile değil son derece objektif olarak gerçekleri yazıyorum.

    Özer SANCAR

    12.Nisan.2002

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    cem uzana hortumcu felan denmiş yanlış bence çünkü hortumlanan şirketlerin sahibi o değilki starında sahibi değil telsimdede hissedar star çalışanları paralarını alamıyor PATRONLARI OLAN ÇAYCILARINA gidip söyleyeceklerine devletten birşeyler bekliyorlar sonrada dünyada olmayacak birşey oluyor ve dış kapının dış mandalı cem bey geliyor patron edasıyla onlara destek veriyor: HANİ SEN ORANIN SAHİBİ DEĞİLDİN NE OLDU: KISAMI GELDİ? , CANIN NİYE YANIYOR PARA KAZANAMAYINCA? AZMI GELDİ İMARDA YEDİKLERİN? .

  • No Name
    No Name

    bazen (aslında çoğu zaman) bu millet başına gelen herşeye müstehak diyorum.
    adamın bunca rezilliğine, hırsızlığına rağmen hala onu destekleyenler var ya. keşke başa gelseydide donunuzuda alsaydı.
    o zaman jet fadılın, halis toprak'ın, ve diğer hortumcuların günahı ne?

  • No Name
    No Name

    Hırsız....
    Komik....

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    Cumhuriyet tarihindeki en büyük soygunu yapmış adam hatta osmanlı zamanında bile böyle soygun görülmemiştir, zaten görülse kesin kellesi uçurulurdu, ayrıca bir ara milliyette bir şantaj kasedinde kendisinden 'KÜFÜR SANATININ İNCELİKLERİNİ' öğrenmiştik: Heralde oda BERKE BARAJINI YAPAN AMELELERDEN öğrenmiştir. İşçisiyle iç içe biri yani, Yeni taktiğide önce işçiye kazığı at sonrada 'DEVLET YAPTI' de.

  • Esra Ates
    Esra Ates

    onu seviyoruz ve inanıyoruz..

  • Esra Ates
    Esra Ates

    tüm ailece destekliyoruz....Başaracağız.Onu başbakan yapacağız..

  • Pelin Taş
    Pelin Taş

    korkusuz korkaklardan....
    neyse ama davalarında haklılar...
    her şeyden önce akp iktidarının karşısındalar...aynı safhada sayılırız...

  • Bugrahan Karaoglu
    Bugrahan Karaoglu

    Çalışanlarının işsiz kalma ve maaşlarını alamama endişelerinden bile rant çıkarabilen bunu bile gösteriye çeviren onların yanında her türlü duıygu sömürüsü yapıp kendi refah standardından hiç bir şey eksilmemiş adamcağız...Hortumlanan 6.2 milyar doları tahsil edeceğim diyen ve bu gruba ait işletmelerin hesaplarına el koyan bir hükümet ve nerdeyse bu benim hortumum vermem diyecek bir adam...Bu arada Can Ataklı nın bu adamdan ne kadar maaş aldığıda kafamı meşgul ediyor...Hayır Doğruyu hakkı bir kenara bırakıp haksızlığın kalemşörlüğü olmanın getirisi kaç paradır diye...yanlış anlaşılmasın yani..

  • Abdulkadir Kahraman
    Abdulkadir Kahraman

    Hırsızlığı bir noktaya kadar anlayabilirim,tamah,mal sevdası falan filan olabilir...

    Bu kadar yüzsüzlüğü anlamak mümkün değil.....

    Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış...

    Adam atasözünü yaşatıyor millete...

  • Esra Ates
    Esra Ates

    cem uzan ı destekliyorum.birçok kişiye iş sahası açmıştır.bunu göz ardı edemeyiz..çok üzerine gidiliyor.Bu da sempatizan sayısını bence arttırıyor.Kendisini destekliyorum..

  • Fırat İlim
    Fırat İlim

    adam delikanlı olsun...gelsin bana desin ki 'namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum ki sizi tutarsam bırakmam.....' gel abi diyeyim...her halükarda biri binecek...bari sen ol!

  • Berkan Boyacıgil
    Berkan Boyacıgil

    Büyük TÜRKİYE'yi yaratacak insan demektir; CEM UZAN.

  • Ahmed Çetin
    Ahmed Çetin

    Hokkabaz, düzenbaz, üçkağıtçı, soyguncu, hortumcu, mafya kelimelerinin anlamını çağrıştırıyor...

  • Şaziye Öztinen
    Şaziye Öztinen

    Ülkeyi yobaz, laiklikten ve Atatürk ilkelerinden uzak, demokrasiden bi'haber estiği estik kestiği kestik ve esas hayalleri Türkiye'de din devleti kurmak olan bu hükümetten daha iyi yönetebileceği kesin olan biri.

  • Huseyin Akgün
    Huseyin Akgün

    dinsizin hakkından imansız gelir. (bunuda silmeyin)

  • Boran
    Boran

    Türkiye'yi kişisel çıkarları için elden çıkarabilecek, utanma denen devletliden nasibi olmadığı için başbakanlığa aday, ülkem insanını döner-pilavla kandırabileceğini düşünmekle Süleyman Demirel'in kötü örneği, uzun ve geniş bir hortumdur uzan.

  • Eray İnman
    Eray İnman

    herşeyi çok iyi hesaplamıştı da unuttuğu birşey vardı Gençoğlan'ın. Türk Tarihi'nde hangi Cem iktidar olabildi ki sen olasın?

  • Devils_dance
    Devils_dance

    yapılanlar sadece genç partinin yükselişinden kaynaklanıyor bence hepsi de haksızlık.şuandaki hükümetin sissi sinsi ilerlemesi ve sorulan sorulara bile doğru dürüst cevap vermemesi, kıvırması, zırvalaması kedni başına buyruk olaması dış güçlerin kontrolünde olması dayanılacak gibi değil.
    bir insan böyle bitirilir işte devleti kullanarak...

    türkiyedeki en haraketli milliyetçi....
    (oy vermedim vermemde...herhalde! ! ! ....)

  • Abdulkadir Kahraman
    Abdulkadir Kahraman

    Memleketimizin ve hatta dünyanın son dönemde atlattığı en büyük tehlikelerden birini hatırlatıyor...

    Adam nedereyse köfte ekmek dağıtarak meclise de girecekti...

    Aman aman.... Biraz dikkat edelim yaa...

  • Erkan Tekin
    Erkan Tekin

    Bildiğim en büyük Faşist! ! ! , Medya gücüyle propoganda, kendi çıkarları uğruna A.B.D karşıtı konuşmalar, bırak bu ayakları Uzan Bey, sen hükümette olsaydın başımıza neler geleceği meçhul.

  • Seu Kuyt
    Seu Kuyt

    Bu skandalın üstü örtülemez

    İmar Bankası'nın portföyünde olmayan devlet iç borçlanma senetlerini (DİBS) müşterilerine sattığı biliniyor. Peki imar Bankası kaç paralık bono sattı? Bu konuda rivayet muhtelif. Bir BDDK yetkilisine göre şu ana kadar hesaplanan miktar 600 trilyon. Bu, yeterince korkutucu bir rakam. Ama dünkü Hürriyet gazetesinde rakamın katrilyona kadar vardığını öne süren bir haber vardı.
    Büyük soru şu: 600 trilyon ya da 1 küsur katrilyon, bu kadar parayı devletine borç olarak verdiğini sananlara geri ödenecek mi ödenmeyecek mi?
    Geçen hafta bu köşede DİBS konusunu ele almaya çalışmış, meselenin çözümsüz kalmasının ciddi bir güven krizine yol açabileceğini söylemiştim. Hâlâ da öyle düşünüyorum. Düşünün, piyasanın elindeki DİBS'lerin yarıdan fazlası vatandaşın elinde. Ve vatandaşlar bu DİBS'leri direkt Hazine'den almadılar, çoğunlukla bu alışverişe bankalar aracılık etti.
    Güven krizinin iki boyutu var:
    Birincisi, acaba DİBS'leri aldığımız bankanın portföyünde gerçekten o DİBS'ler var mı? İmar Bankası olayında gördüğümüz gibi banka bize DİBS sattığı halde kendi portföyünde bunlardan olmayabiliyor. İmar Bankası için geçerli olan bu örneğin başka bankalarda geçerli olmadığının güvencesi var mı?
    İkinci boyut, DİBS'leri almamıza aracılık eden bankanın başına bir şey gelmesi halinde biz devlete verdiğimiz bu borcu geri alabilecek miyiz?
    1994'te el konulan TYT Bank ve Marmara Bank'ta DİBS sahipleri paralarını alamadı.
    Ama buna karşılık son birkaç yılda el konulan bankalarda (Egebank dahil) bir DİBS sıkıntısı yaşanmadı; herkes parasını aldı.
    İmar Bankası ise gerçekten özel ve tekil bir örnek. Bu banka, DİBS sattığını söyleyerek vatandaştan 600 trilyon ya da 1 katrilyon lirayı almış, ama gerçekte bu parayı alıp iç etmiş.
    Şöyle de yapabilirlerdi: Kendi matbaalarında kalp para basabilir, vatandaş gerçek parasını bankaya yatırır, sonra çekmek istediğinde ona bu sahte parayı da verebilirlerdi.
    DİBS sahtekârlığını ancak buna benzetebilirim. Olmayan bir DİBS'i vatandaşa satmanın sahte para basmaktan pek bir farkını göremiyorum. Ama sahte para basmak çok ağır bir suç; buna karşılık olmayan DİBS'leri pazarlamak herhalde o kadar büyük bir suç değil.
    Neyse, Uzanlar ve bankadaki suç ortakları herhalde yaptıklarını hesabını mahkemelere verecekler. Şimdi önemli olan İmar'dan DİBS aldığını sanan ve 600 trilyonla 1 katrilyon arasında parasını kaptıranların durumu.
    Doğal olarak iki seçenek var: 1. Bir yasa çıkarılıp bu paralar o 'zede'lere
    ödenecek; 2. Ödenmeyecek.
    Kolay olanı parayı ödememek. Öyle ya, Hazine hesabına bir para girmediğine göre bu parayı Hazine'nin ödemesi de söz konusu olamaz. Vatandaş kimden ne aldığını iyi takip etmeli. Güvenilmez adamdan DİBS alırsanız başınıza böyle şeylerin gelebileceğini de varsaymalısınız; dolayısıyla başınıza bir şey gelecek olursa da hesabınızı doğrudan Uzanlar ve suç ortaklarıyla görürsünüz.
    Zor olanı ise parayı ödemek. Sonuçta bu DİBS'leri alan toplumun geri kalanıyla kıyaslanınca küçük bir azınlık. Büyük çoğunluğun cebinden para alıp azınlığa aktarmak da kolay değil. Ama öte yandan bu aktarma yapılmazsa
    Hazine'nin bundan sonra borçlanması o kadar kolay da olmayabilir; daha doğrusu vatandaş parasını doğrudan Hazine'ye vermek yerine başka yerlerde değerlendirmeyi düşünmeye başlayabilir.
    O yüzden, yazının başında söylediğim güven mekanizmalarını kurmak zaten şart. Yani vatandaş bir bankadan DİBS almak istediğinde bilecek ki,
    hem o bankada o DİBS'ten gerçekten var, hem de bankanın başına bir şey gelse bile kendi DİBS'si hep onun olarak kalacak, banka hesaplarına aktarılmayacak.
    Zor işler bunlar...
    İsmet Berkan Radikal 18.08.2003