Günün birinde Manhattan gökdelenlerinden birinde yangın çıkmış. Herkes taşınabilir değerli eşyalarını alıp merdivenlerden aşağı iniyormuş. Bir ara otuz birinci katta oturan adam otuzuncu katta oturan komşusuyla karşılaşmış. Adam elinde üzeri örtülü bir nesne taşıyormuş. Üst kat komşusu 'Herkes yükte hafif pahada ağır bir şeyler kaçırırken elindeki o şey ne?' diye sormuş merakla. 'Örtünün altında kafes, içinde de horoz var' cevabını alınca düşüp bayılmış. Merdivendeki komşular başına üşüşüp onu ayıltmaya çalışmışlar. Adam nihayet kendine gelmeye başladığında 'Binada yangın varken bayılmanın sırası mıydı?' diye çıkışmışlar. 'Nasıl bayılmam,' demmiş adam, 'New York'un otuz birinci katında horoz sesi duyuyorum diye yıllardır psikiyatriste gidiyorum."
Çok eski zamanlarda, rengârenk çiçeklerle dolu büyülü bir orman varmış. Bu ormanda yaşayan kuşlar da tıpkı çiçekler gibi rengârenkmiş. Ama aralarında en farklısı, üç renkli tüyleri olan küçük bir kuşmuş. Diğer kuşlar onun farklılığına hayran olur, ama aynı zamanda biraz da alay ederlermiş. "Sen ne garip bir kuşsun!" derlermiş. "Diğer kuşlar gibi tek renkli olmalısın." Üç renkli kuş üzülse de, farklı olmanın güzelliğini bilirdi. Bir gün, ormana büyük bir kuraklık gelir. Çiçekler solar, su kaynakları kurur. Kuşlar yiyecek bulmakta zorlanırlar. Üç renkli kuş, parlak tüyleriyle güneş ışınlarını toplayarak, küçük bir su birikintisi oluşturur. Diğer kuşlar şaşkınlıkla ona bakarlar. "Sen nasıl yaptın bunu?" diye sorarlar. Üç renkli kuş, "Farklı olmak bazen çok işe yarar," diye cevaplar. Kısa süre sonra, üç renkli kuşun yaptığı su birikintisi büyür ve tüm ormana yetecek kadar su olur. Kuşlar artık mutlu bir şekilde yaşarlar. Üç renkli kuşa minnettarlık duyarlar ve onun farklılığını artık takdir ederler. O günden sonra, ormandaki tüm kuşlar, farklı olmanın güzelliğini anlarlar. Herkes kendi rengiyle özeldir ve herkesin farklı yetenekleri vardır.
Bir varmış bir yokmuş Dünya masalmış Her yolcudan bu handa hoş seda kalmış Gökten üç elma düşmüş yuvarlanmış Herkes payına düşen elmayı almış
Sora sora az gidip uz gidip kaf dağına Izini arar saadetin dünyalılar Günaha yakın dururken bir yanları Ne kadar hazin hüzünlü sevdalılar Işığa uçar bütün pervaneler Ateşe giderken ne şahaneler Dönerek acıyla aşkla şu alemi Yana yana rakseder divaneler
Bir varmış bir yokmuş Dünya masalmış Her yolcudan bu handa hoş seda kalmış Gökten üç elma düşmüş yuvarlanmış Herkes payına düşen elmayı almış...
hayalleri olsun,umutları olsun, baharların da kırkikindi yağmurları yağan,yazlarında mevsimlik aşklara yer vermeyen,hazan da sıcacık düşleri olan,kışın buz tuttuğunda kainat gözlerinin içinde alev alev bakışı olan biş masal anlat...ama, başlık koymadan anlat..
biraz düş,biraz gerçek olsun...ama sıcacık olsun ...
Daha küçücüktüm öldüm Ama ben masalımı da gördüm Baba anneme söyle öldüm Daha parlayabilirdim söndüm Daha oynayabiliridim döndüm Daha toplayabilirdim böldüm Masalımı da gördüm
İstemem ben hiç adım unutulsun Resmim tozlu raflara konsun Aarayan beni masallarda bulsun
hayalleri olsun,umutları olsun, baharların da kırkikindi yağmurları yağan,yazlarında mevsimlik aşklara yer vermeyen,hazan da sıcacık düşleri olan,kışın buz tuttuğunda kainat gözlerinin içinde alev alev bakışı olan biş masal anlat...ama, başlık koymadan anlat..
Günün birinde Manhattan gökdelenlerinden birinde yangın çıkmış. Herkes taşınabilir değerli eşyalarını alıp merdivenlerden aşağı iniyormuş. Bir ara otuz birinci katta oturan adam otuzuncu katta oturan komşusuyla karşılaşmış. Adam elinde üzeri örtülü bir nesne taşıyormuş. Üst kat komşusu 'Herkes yükte hafif pahada ağır bir şeyler kaçırırken elindeki o şey ne?' diye sormuş merakla. 'Örtünün altında kafes, içinde de horoz var' cevabını alınca düşüp bayılmış. Merdivendeki komşular başına üşüşüp onu ayıltmaya çalışmışlar. Adam nihayet kendine gelmeye başladığında 'Binada yangın varken bayılmanın sırası mıydı?' diye çıkışmışlar. 'Nasıl bayılmam,' demmiş adam, 'New York'un otuz birinci katında horoz sesi duyuyorum diye yıllardır psikiyatriste gidiyorum."
..
Üç Renkli Kuş
Çok eski zamanlarda, rengârenk çiçeklerle dolu büyülü bir orman varmış. Bu ormanda yaşayan kuşlar da tıpkı çiçekler gibi rengârenkmiş. Ama aralarında en farklısı, üç renkli tüyleri olan küçük bir kuşmuş. Diğer kuşlar onun farklılığına hayran olur, ama aynı zamanda biraz da alay ederlermiş.
"Sen ne garip bir kuşsun!" derlermiş. "Diğer kuşlar gibi tek renkli olmalısın."
Üç renkli kuş üzülse de, farklı olmanın güzelliğini bilirdi. Bir gün, ormana büyük bir kuraklık gelir. Çiçekler solar, su kaynakları kurur. Kuşlar yiyecek bulmakta zorlanırlar. Üç renkli kuş, parlak tüyleriyle güneş ışınlarını toplayarak, küçük bir su birikintisi oluşturur. Diğer kuşlar şaşkınlıkla ona bakarlar.
"Sen nasıl yaptın bunu?" diye sorarlar.
Üç renkli kuş, "Farklı olmak bazen çok işe yarar," diye cevaplar.
Kısa süre sonra, üç renkli kuşun yaptığı su birikintisi büyür ve tüm ormana yetecek kadar su olur. Kuşlar artık mutlu bir şekilde yaşarlar. Üç renkli kuşa minnettarlık duyarlar ve onun farklılığını artık takdir ederler.
O günden sonra, ormandaki tüm kuşlar, farklı olmanın güzelliğini anlarlar. Herkes kendi rengiyle özeldir ve herkesin farklı yetenekleri vardır.
Farklı olmak kötü bir şey değildir.
Bir varmış, bir yokmuş.......
ama sonu mutlu bitsin noolur! :P
sonra uykularım kaçıyor, uyuyamıyorum :))
sonra uyandır beni..
Bir varmış bir yokmuş
Dünya masalmış
Her yolcudan bu handa hoş seda kalmış
Gökten üç elma düşmüş yuvarlanmış
Herkes payına düşen elmayı almış
Sora sora az gidip uz gidip kaf dağına
Izini arar saadetin dünyalılar
Günaha yakın dururken bir yanları
Ne kadar hazin hüzünlü sevdalılar
Işığa uçar bütün pervaneler
Ateşe giderken ne şahaneler
Dönerek acıyla aşkla şu alemi
Yana yana rakseder divaneler
Bir varmış bir yokmuş
Dünya masalmış
Her yolcudan bu handa hoş seda kalmış
Gökten üç elma düşmüş yuvarlanmış
Herkes payına düşen elmayı almış...
Sertap Erener anlatmis masali :)
hep susmak
susmak...
yetmiyor bazen
işte bu yüzden
bütün ışıkları yanmalı yeryüzünün
ozanlar herşeyi anlatmalı...
_ Y. O.
bir masal anlat bana anne… uyumasın prenses yüz yıl
Valla arkadaşlar,Bir zamanlar bir varmış bir yokmuş......
? ? ? ? ? ? ......? ? ? ? ? .....ne anlatıyorduk ki?
bana bir masal anlat baba
içinde bütün oyunlarım
kurtla kuzu olsun şekerle bal
baba bir masal anlat bana
içinde denizle balıklar
yağmurla kar olsun güneşle ay
anlatırken tut elimi
uykuya dalıp gitsem bile
bırakıp gitme sakın beni
bana bir masal anlat baba
içinde tüm sevdiklerim
içinde istanbul olsun
kaç yaşındaysan, o kadar yıl sürsün............................
hergun herkes masal anlatıyor zaten..
bizde halk olarak uslu uslu dinliyoruz..
masalmı boşverin gitsin
bütün bu gerçekler beni boğduğunda içinde kaybolmak istediğim bir dünya olabilir! bide masal deyince hep pamuk prenses gelir aklıma nedense? ?
Bana bir masal anlat...BABA! .. (Güzel bir müzikti...diziyi bilmem de)
hayalleri olsun,umutları olsun,
baharların da kırkikindi yağmurları yağan,yazlarında mevsimlik aşklara yer vermeyen,hazan da sıcacık düşleri olan,kışın buz tuttuğunda kainat gözlerinin içinde alev alev bakışı olan biş masal anlat...ama, başlık koymadan anlat..
biraz düş,biraz gerçek olsun...ama sıcacık olsun ...
içinde gerçekler olsun....ama adı masal olsun..
tabii anlatayım da şimdi işim çok....döncem ben sana.. :))
bana öyle bişey anlatkı cıhanı cümle alem kimseler yaşamamış
öyle şeyler anlatkı aleme ibret olsun... çeyiz hazırlayan kızların entellerı tantellerini zaten biliyoruz
farklı bişi olsun bir örneği daha olmasin...
hayde
Komser Şekspir deki gibi olsun
Daha küçücüktüm öldüm
Ama ben masalımı da gördüm
Baba anneme söyle öldüm
Daha parlayabilirdim söndüm
Daha oynayabiliridim döndüm
Daha toplayabilirdim böldüm
Masalımı da gördüm
İstemem ben hiç adım unutulsun
Resmim tozlu raflara konsun
Aarayan beni masallarda bulsun
şarkı söyleyeyim demli?
hayalleri olsun,umutları olsun,
baharların da kırkikindi yağmurları yağan,yazlarında mevsimlik aşklara yer vermeyen,hazan da sıcacık düşleri olan,kışın buz tuttuğunda kainat gözlerinin içinde alev alev bakışı olan biş masal anlat...ama, başlık koymadan anlat..
biraz düş,biraz gerçek olsun...ama sıcacık olsun
bir masal işte sonu hep iyi biten..bir aşk yaşamak isterdim masaldaki gibi sonu iyi biten..
içinde gerçekler olsun..ama adı masal olsun..
Tokadı yersen görürsün eşek sıpası.
anlat ama gerçeğe hiç benzemesin.
içinde deniz ve balıklar olmasa da olur...bir an inanayım yeter. sadece bir an...
ihtiyaç cümleciği
baba bir masal anlat bana
içinde denizle balıklar
yağmurla kar olsun güneşle ay
anlatırken tut elimi
uykuya dalıp gitsem bile
bırakıp gitme sakın beni
bana bir masal anlat baba
içinde tüm sevdiklerim
içinde istanbul olsun
içinde insan olmasın...