Ey Resul, Gel de bir gör ümmetinin halini... Çöller hiç böyle suya hasret kalmadı Böyle yanmadı yanardağlarda ateş Üstümüze böyle sağanak yangınlar yağmadı
Ey Resul, gel Bir mucize de bize göster; Öyle çaresiziz ellerimiz bağlanmış, Öyle yanmış içimiz, gözlerimiz dağlanmış, Öyle ki umudumuz nuruna bağlanmış. Ey Resul gel de çıkar bizi Asr-ı Saadet’e Ey Resul gel de kurtar varmadan kıyamete.
Yokuşlarda susayıp çatlamış dudağımız, Çatlamış her yanından, çatlamış vicdanımız. Ey Resul Sen ki ateşte açan gülsün, Elbette ki alemlere gönderilen ödülsün, Gel, son bir kez dünyanın yüzü gülsün
Gel ey Resul Bir mucize de bize göster. Öyle çaresiziz ellerimiz bağlanmış, Öyle yanmış içimiz gözlerimiz dağlanmış, Öyle ki umudumuz nuruna bağlanmış. Ey Resul gel de çıkar bizi Asr-ı Saadete Ey Resul gel de kurtar varmadan kıyamete.
Rabb’imin rızasına ulaşmamız için gel, Mahşerden önce son defa kavuşmamız için gel, Nurunu görüp hayırda yarışmamız için gel... Ey Resul gel de bir sor topraklar neden ağlar Ey Resul,Mekke’de neden durmaz çığlıklar, Neden durmaz gözyaşı, gökten neden kan damlar Neden delinmiş sema, neden çatlak bulutlar Ey Resul gel de bir sor camiler niye ağlar Neden susmuş yürekler, nerde kalmış dualar...
Ey Resul bekliyoruz son duamız için gel Gerçekte gelmesen de gel, rüyamız için gel Gök kubbede çınlayan feryadımız için gel Her Kadir Gecesinde Kur’an’ımız için gel Elden gitmekte olan imanımız için gel İçimizde her dem kopan figanımız için gel Ey Resul sen gideli putlarımız çoğaldı Gel, yeniden Allah’a yönelmemiz için gel
Ey Resul gel. Bir mucize de bize göster Öyle çaresiziz ellerimiz bağlanmış Öyle yanmış içimiz, gözlerimiz dağlanmış Öyle ki umudumuz nuruna bağlanmış Ey Resul gel de çıkar bizi Asr-ı Saadete Ey Resul gel de kurtar varmadan kıyamete...
Ey ölüm! Sen gelince aklıma bir can kopuyor bağrımda Tüylerim ürperiyor Sonra Allah diyorum Allah’ım diyorum Sen gelince aklıma bir düğüm daha atıyorum zamanın bitimi şafağa Çünkü bana Allah korkusunu öğreten sen Peygamberimi özleten sen İdris’i, Harun’u, Musa’yı, Yusuf’u özleten İbrahim’i özleten sen Yollarda Hattaboğlu Ali’yi, Ömer’i, Hamza’yı, Ebu Bekir’i aratan sen Ey ölümüm! Benim en iyi arkadaşım, faniyatın düşmanı Bazen seni anar insanoğlu Ağzının tadı kaçar Bu yerin üstü gibi altıda var derler Derler ya yerin altı için hiçbir hazırlık yapmazlar Üç günlük bir seyahat için bavullarca eşya hazırlarlar Ama kaç gün süreceği bilinmeyen seyahat için bir incir çekirdeği büyüklüğünde bile hayır işlemekten acizdirler. Ölenle ölünmez derler ve bir daha asla hatırlamazlar seni Dalarlar yine dünyanın seyrine En sevdikleri şarkıları dinlerler Eğlenir dans eder, dünya baki sanırlar Ve ölenin ardından bir fatiha bile okuyamazlar Oysa bilmezler mi ki her gecenin bir sabahı Ve her sabahın bir akşamı var Bilmezler mi ki son durak sensin Senin kaçınılmazlığını hiç mi akıl edemezler Ey ölümüm! Neler yaptılar sana Artık hiç tesir etmiyorsun nefislere Sen anıldığında artık donmuyor insanın kanı Artık insanlar hiç anmıyor ki seni Ey ölüm sen ne fanisin bu dünyada! Sana birde isim taktılar fani ölüm diye Şimdi senden çok fani ölüm var Öyle bir etkilemiş ki dünyayı Kalplerden silmiş seni Seni var edeni Unutturdu insana mahşeri, hesabı, mizanı Öyle çok yakınımı aldı ki Annemi aldı benden, babamı, ailemi aldı, arkadaşlarımı, eşimi, dostumu aldı, Bitirdi bütün dünyamı, her yanım onunla doldu.. Ey ölümüm seni bekliyorum Fani ölüm gelmezden gel, Dünyam kararmadan gel, Güllerim solmadan, Gözlerim kapanmadan, Gönlüm kararmadan gel, Allah rızası için, Muhammed aşkı için gel Gel ölümüm seni bekliyorum Yar diye diye, Allah diye diye, Muhammed diye diye, aşk ile sevda ile Hasretle seni bekliyorum, sana yanıyorum, sana ağlıyorum Gel ey ahretin gizli anahtarı Dünyanın son, ebediyetin ilk soluğu Gel ve götür beni sevgiliye, kurtuluşa götür Yar’e kavuştur ölümüm.. Ey ölümüm benim can yoldaşım refakat et bana bu seslenişimle Allah’ım bu kulun bana böyle seslenmişti de Beni yalnız bırakma orada Gerçi biliyorum eğer Allah dostu isem beni kimlerin karşılayacağını Ben biliyorum Yusuf’un kuyusunu, Musa’nın asasını, İbrahim’in baltasını, Yunus’u yutan balığı, Hızır’ın aşkını ben biliyorum Ve aşk ile, Kur’an ile Sünnet ile hazırlanıyorum sana Ey ölümüm gel Vuslata ramak kala sana sesleniyorum Yetti bu hasretlik gel Yetti bu gurbetlik gel Ey Ölüm! Benim en iyi arkadaşım Sen ne fanisin bu dünyada..
De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen Allah’a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cuma suresi, 8)
tabii anlatayım da şimdi işim çok....döncem ben sana.. :))
Sizede efendim sizede..... :)))
bi bu diyeti duymamıştımm pP
diziyi hiç seyretmedim....ama şarkı süper.....
Sordum Çeçenli'me DEDİM: „Nasılsın? “
DEDİKİ: „Cevabım mahşere kalsın! “
DEDİM: „Bekleyemem şimdi söylesen? “
DEDİ: „Sabrederdin bu aşkı bir bilsen! ..“
DEDİM: „Kışın, hava soğuk donarsın! “
DEDİ: „Bu aşk sende olsa yanarsın! “
DEDİM: „Yalnız kaldın hiç yokmuş şansın? “
DEDİ: „Gafil müslümanlar utansın! “
DEDİM: „Bu savaşın nice sürecek? “
DEDİ: „Iman küfrü yere serecek! “
DEDİM Kİ: „Zaferin işareti ne? “
DEDİ: „Pek yakında herkes görecek! “
DEDİM: „Bu silah ne?
DEDİ: „Kardaşım! “
DEDİM: „Ya bu otlar? “
DEDİ Kİ: „Asım! “
DEDİM: „Varisin kim ey kardeşim? “
DEDİ: „Yavrum gelir, onu gözlerim! “
DEDİM: „Mirasın ne? “
DEDİ Kİ: „Cihad! “
DEDİM: „Ne kazandın? “
DEDİ Kİ: „Miyad! “
DEDİM: „Bu cefadan aldın mı bir tad? “
DEDİ: „Belli etmiyor mu sözlerim? “
DEDİM: „Şu güneş ne? “
DEDİ Kİ: „Kanım! “
DEDİM: „Ya şu yara? “
DEDİ: „Nişanım! “
DEDİM: „Otur dinlen, ne olur canım? “
DEDİ: „Daha yorulmadı dizlerim! “
DEDİM: „Azimlisin? “
DEDİ Kİ: „Bildin! “
DEDİM: „Bıkmadın mı? “
DEDİ: „Yanıldın! “
DEDİM Kİ: „Yavrundan nasıl ayrıldın? “
DEDİ: „O hasreti kalbe gizlerim! “
DEDİM: „Zafer? “
DEDİ: „Hakkın olacak! “
DEDİM: „Tanklar? “
DEDİ: „Yolda kalacak! “
DEDİM: „Yavrun seni nasıl bulacak? “
DEDİ: „Kanım akar, belli izlerim! “
DEDİM: „Evin var mı? “
DEDİ Kİ: „Viran! “
DEDİM: „Rehberin ne? “
DEDİ Kİ: „Kur’an! “
DEDİM: „Peki ona yokmu saldıran? “
DEDİ: „Ezer kafasını düzlerim! “
DEDİM: „Ya ölüm ne? “
DEDİ: „Nişanlım! “
Anladım seni Çeçenlim
Alevlendi kalbimdeki közlerim!
ŞAMİLLER ÖLÜRMÜ...1 İ GİDER 10000 İ GELİR..
sana canım feda Ey Resulullah..
sana canlar feda Ey Habibullah..
Seni Seviyoruz Ya Resullullah......
Ey Resul,
Gel de bir gör ümmetinin halini...
Çöller hiç böyle suya hasret kalmadı
Böyle yanmadı yanardağlarda ateş
Üstümüze böyle sağanak yangınlar yağmadı
Ey Resul, gel
Bir mucize de bize göster;
Öyle çaresiziz ellerimiz bağlanmış,
Öyle yanmış içimiz, gözlerimiz dağlanmış,
Öyle ki umudumuz nuruna bağlanmış.
Ey Resul gel de çıkar bizi Asr-ı Saadet’e
Ey Resul gel de kurtar varmadan kıyamete.
Yokuşlarda susayıp çatlamış dudağımız,
Çatlamış her yanından, çatlamış vicdanımız.
Ey Resul Sen ki ateşte açan gülsün,
Elbette ki alemlere gönderilen ödülsün,
Gel, son bir kez dünyanın yüzü gülsün
Gel ey Resul
Bir mucize de bize göster.
Öyle çaresiziz ellerimiz bağlanmış,
Öyle yanmış içimiz gözlerimiz dağlanmış,
Öyle ki umudumuz nuruna bağlanmış.
Ey Resul gel de çıkar bizi Asr-ı Saadete
Ey Resul gel de kurtar varmadan kıyamete.
Rabb’imin rızasına ulaşmamız için gel,
Mahşerden önce son defa kavuşmamız için gel,
Nurunu görüp hayırda yarışmamız için gel...
Ey Resul gel de bir sor topraklar neden ağlar
Ey Resul,Mekke’de neden durmaz çığlıklar,
Neden durmaz gözyaşı, gökten neden kan damlar
Neden delinmiş sema, neden çatlak bulutlar
Ey Resul gel de bir sor camiler niye ağlar
Neden susmuş yürekler, nerde kalmış dualar...
Ey Resul bekliyoruz son duamız için gel
Gerçekte gelmesen de gel, rüyamız için gel
Gök kubbede çınlayan feryadımız için gel
Her Kadir Gecesinde Kur’an’ımız için gel
Elden gitmekte olan imanımız için gel
İçimizde her dem kopan figanımız için gel
Ey Resul sen gideli putlarımız çoğaldı
Gel, yeniden Allah’a yönelmemiz için gel
Ey Resul gel. Bir mucize de bize göster
Öyle çaresiziz ellerimiz bağlanmış
Öyle yanmış içimiz, gözlerimiz dağlanmış
Öyle ki umudumuz nuruna bağlanmış
Ey Resul gel de çıkar bizi Asr-ı Saadete
Ey Resul gel de kurtar varmadan kıyamete...
sabah erkenden kalkarımmmm...arabalardan sarkarımmm..trafikten çok korkarımmm...... :)))) bu cingıl çok komik eğlenceli bişii...
adam sabah sabah o enerjiyi nerden buluyoo...bravo walla....
tam bi maniac..... :)))))
krizi tuttu gene
Ey ölüm!
Sen gelince aklıma bir can kopuyor bağrımda
Tüylerim ürperiyor
Sonra Allah diyorum
Allah’ım diyorum
Sen gelince aklıma bir düğüm daha atıyorum zamanın bitimi şafağa
Çünkü bana Allah korkusunu öğreten sen
Peygamberimi özleten sen
İdris’i, Harun’u, Musa’yı, Yusuf’u özleten İbrahim’i özleten sen
Yollarda Hattaboğlu Ali’yi, Ömer’i, Hamza’yı, Ebu Bekir’i aratan sen
Ey ölümüm!
Benim en iyi arkadaşım, faniyatın düşmanı
Bazen seni anar insanoğlu
Ağzının tadı kaçar
Bu yerin üstü gibi altıda var derler
Derler ya yerin altı için hiçbir hazırlık yapmazlar
Üç günlük bir seyahat için bavullarca eşya hazırlarlar
Ama kaç gün süreceği bilinmeyen seyahat için bir incir çekirdeği
büyüklüğünde bile hayır işlemekten acizdirler.
Ölenle ölünmez derler ve bir daha asla hatırlamazlar seni
Dalarlar yine dünyanın seyrine
En sevdikleri şarkıları dinlerler
Eğlenir dans eder, dünya baki sanırlar
Ve ölenin ardından bir fatiha bile okuyamazlar
Oysa bilmezler mi ki her gecenin bir sabahı
Ve her sabahın bir akşamı var
Bilmezler mi ki son durak sensin
Senin kaçınılmazlığını hiç mi akıl edemezler
Ey ölümüm!
Neler yaptılar sana
Artık hiç tesir etmiyorsun nefislere
Sen anıldığında artık donmuyor insanın kanı
Artık insanlar hiç anmıyor ki seni
Ey ölüm sen ne fanisin bu dünyada!
Sana birde isim taktılar fani ölüm diye
Şimdi senden çok fani ölüm var
Öyle bir etkilemiş ki dünyayı
Kalplerden silmiş seni
Seni var edeni
Unutturdu insana mahşeri, hesabı, mizanı
Öyle çok yakınımı aldı ki
Annemi aldı benden, babamı, ailemi aldı, arkadaşlarımı, eşimi, dostumu aldı,
Bitirdi bütün dünyamı, her yanım onunla doldu..
Ey ölümüm seni bekliyorum
Fani ölüm gelmezden gel,
Dünyam kararmadan gel,
Güllerim solmadan,
Gözlerim kapanmadan,
Gönlüm kararmadan gel,
Allah rızası için, Muhammed aşkı için gel
Gel ölümüm seni bekliyorum
Yar diye diye, Allah diye diye, Muhammed diye diye, aşk ile sevda ile
Hasretle seni bekliyorum, sana yanıyorum, sana ağlıyorum
Gel ey ahretin gizli anahtarı
Dünyanın son, ebediyetin ilk soluğu
Gel ve götür beni sevgiliye, kurtuluşa götür
Yar’e kavuştur ölümüm..
Ey ölümüm benim can yoldaşım refakat et bana bu seslenişimle
Allah’ım bu kulun bana böyle seslenmişti de
Beni yalnız bırakma orada
Gerçi biliyorum eğer Allah dostu isem beni kimlerin karşılayacağını
Ben biliyorum Yusuf’un kuyusunu, Musa’nın asasını, İbrahim’in baltasını,
Yunus’u yutan balığı, Hızır’ın aşkını ben biliyorum
Ve aşk ile, Kur’an ile Sünnet ile hazırlanıyorum sana
Ey ölümüm gel
Vuslata ramak kala sana sesleniyorum
Yetti bu hasretlik gel
Yetti bu gurbetlik gel
Ey Ölüm!
Benim en iyi arkadaşım
Sen ne fanisin bu dünyada..
De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle
karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen
Allah’a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cuma
suresi, 8)