Kültür Sanat Edebiyat Şiir

ahmet arif sizce ne demek, ahmet arif size neyi çağrıştırıyor?

ahmet arif terimi Haşim Ulutürk tarafından tarihinde eklendi

  • Hacer Suadiye
    Hacer Suadiye

    ahmet arif nazım hikmet gibi ondan sonra şiir yazılmayacağını düşünülen bir şair döneminde şiir yazmaya başlamıştır.geleneklerine bağlı bir şairdir.bunu şiirlerinde de çok net bir şekilde görebiliyoruz.özelliklede anadolu şiirinde.çok iyi bir iş çıkarmış ve şiirlerini sevdirmeyi başarmıştır

  • Ezogelin Yildirim
    Ezogelin Yildirim

    yoklugun cehennemin obur adidir

  • Esme Aydın
    Esme Aydın

    Vurulmuşum
    Dağların kuytuluk bir boğazında
    Vakitlerden bir sabah namazında
    Yatarım
    Kanlı, upuzun...

    Vurulmuşum
    Düşüm, gecelerden kara
    Bir hayra yoranım çıkmaz
    Canım alırlar ecelsiz
    Sığdıramam kitaplara
    Şifre buyurmuş bir paşa
    Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

    Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
    Rivayet sanılır belki
    Gül memeler değil
    Domdom kurşunu
    Paramparça ağzımdaki...

  • Özlem
    Özlem

    Bir ufka vardık ki artık
    Yalnız değiliz sevgilim.
    Gerçi gece uzun,
    Gece karanlık
    Ama bütün korkulardan uzak.
    Bir sevdadır böylesine yaşamak,
    Tek başına
    Ölüme bir soluk kala,
    Tek başına
    Zindanda yatarken bile,
    Asla yalnız kalmamak.
    .............

  • Tuğba Köse
    Tuğba Köse

    hadi gel..ay karanlık...

  • Melek Kara
    Melek Kara

    Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden

    Yiğit harmanları, yığınaklar,
    Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
    Dize getirilmiş haydutlar,
    Hayınlar, amana gelmiş,
    Yetim hakkı sorulmuş,
    Hesap görülmüş.
    Demdir bu...

    Demdir,
    Derya dibinde yangınlar,
    Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
    Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
    Çelik kadavrası korugan'ların.
    Ölünmüş, canım,ölünmüş
    Murad alınmış...

    Gelgelelim,
    Beter, bize kısmetmiş.
    Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
    Susmak ve beklemek, müthiş
    Genciz, namlu gibi,
    Ve çatal yürek,
    Barışa, bayrama hasret
    Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
    Otuziki dişimizle gülmeğe,
    Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
    Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
    Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
    Ve asıl biz biliriz kederi.

    İçim, bir suskunsa tekin mi ola?
    O Malta bıçağı,kınsız,uyanık,
    Ve genç bir mısradır
    Filinta endam...
    Neden, neden alnındaki yıkkınlık,
    Bakışlarındaki öldüren buğu?
    Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
    Nasıl da almış aklımı,
    Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
    Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
    Kınanmak, yiğit başına.
    Bu, ne ayıp, ne de yasak,
    Öylece bir gerçek, kendi halinde,
    Belki, yaşamama sebep...

    Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
    Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
    Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
    Ve zehir - zıkkım cıgaram.
    Gene bir cehennem var yastığımda,
    Gel artık...

  • Cmk
    Cmk

    'hasretinden prangalar eskittim'. İyi bir şair.

  • Mehmet
    Mehmet

    Adam gibi adam..

  • Kemal Kudret Yücesoylu
    Kemal Kudret Yücesoylu

    aşkın kusursuz tarifçilerinden,her kelimesinden hayat akan aşk kokan şair

  • Özge Bilmiş
    Özge Bilmiş

    HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

    Seni, anlatabilmek seni.
    İyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.

    Ard- arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
    Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
    Bir ben uyumadım,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana...

    Seni bağırabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara,
    Akan yıldıza,
    Bir kibrit çöpüne varana,
    Okyanusun en ıssız dalgasına
    Düşmüş bir kibrit çöpüne.

    Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    Yitirmiş öpücükleri,
    Payı yok, apansız inen akşamlardan,
    Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
    Seni anlatabilsem seni...
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum, kapama gözlerini...

  • Serdar Samatyalı
    Serdar Samatyalı

    Seviyorum seni
    Çıldırasıya...

    Hasretin nazlıdır Ankara
    Dumanlı havayı kurt sevsin
    Asfalttan yürüsün aralık

    Anam sır gibi saklar siyatiğini
    Yel der baharın geçer
    Bacım iki canlı güzel kızdır bilirsin
    Bir yandan saklı utanır
    ve bir yandan korkar ölürem deyi

    haberin taş duvar
    demir kapı kör pencere

    Altındağ gökleri kümülüslü
    Gecekondularda hava bulanık

    Bu namusdur künyemize kazınmış
    Bu da sabır abulardan süzülmüş

    Doğdun üç gün aç tuttuk
    Üç gün meme vermedik sana
    Hasta düşmeyesin diye
    Töremiz böyle diye

    Seni baharmışın gibi
    Seni Diyarbekir gibi düşünüyorum

    Nelere baskın gelmez ki seni sevmenin tadı

    Bir bilsen kimlere tasa kedersin
    bir Bilsen kardeşlerim ne can çocuklar
    Oturup ağlarmısın ki
    İlle de ille sevmelerin gibisi

    Bir kadeh bir cigara dalıp gidene
    Biliyorum sende mi diyeceksin
    Ama Akşam Erken iniyor mahpushaneye

    Maviye maviye çalar gözlerin yangın mavisine
    Körsem senden gayrısına yoksam

  • Azad Diyar
    Azad Diyar

    O bana karacadağı nemrutu van gölünü,hasreti nazlı ankarayı,zindanı,hasreti,terk etmeyen sevdayı,kaçak tütünü,pamuk tarlasını ve kucağını barışa kardeşliğe açmış anadoluyu hatırlatır.

  • Bay Grey
    Bay Grey

    OTUZÜÇ KURŞUN
    Bu dağ Mengene dağıdır

    Tanyeri atanda Van'da

    Bu dağ Nemrut yavrusudur

    Tanyeri atanda Nemruda karşı

    Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur

    Bir yanın seccade Acem mülküdür

    Doruklarda buzulların salkımı

    Firari güvercinler su başlarında

    Ve karaca sürüsü,

    Keklik takımı...

    Yiğitlik inkar gelinmez

    Tek'e - tek doğüşte yenilmediler

    Bin yıllardan bu yana, bura uşağı

    Gel haberi nerden verek

    Turna sürüsü değil bu

    Gökte yıldız burcu değil

    Otuzüç kurşunlu yürek

    Otuzüç kan pınarı

    Akmaz,

    Göl olmuş bu dağda...

    Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı

    Sırtı alacakır

    Karnı sütbeyaz

    Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı

    Yüreği ağzında öyle zavallı

    Tövbeye getirir insanı

    Tenhaydı, tenhaydı vakitler

    Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı

    Baktı otuzüçten biri

    Karnında açlığın ağır boşluğu

    Saç, sakal bir karış

    Yakasında bit,

    Baktı kolları vurulu,

    Cehennem yürekli bir yiğit,

    Bir garip tavşana,

    Bir gerilere.

    Düştü nazlı filintası aklına,

    Yastığı altında küsmüş,

    Düştü, Harran ovasından getirdiği tay

    Perçemi mavi boncuklu,

    Alnında akıtma

    Üç topuğu ak,

    Eşkini hovarda, kıvrak,

    Doru, seglavi kısrağı.

    Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde!

    Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,

    Böyle arkasında bir soğuk namlu

    Bulunmayaydı,

    Sığınabilirdi yüceltilere...

    Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,

    Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı,

    Yanan cıgaranın külünü,

    Güneşlerde çatal kıvılcımlanan

    Engereğin dilini,

    Ilk atımda uçuran

    Usta elleri...

    Bu gözler, bir kere bile faka basmadı

    Çığ bekleyen boğazların kıyametini

    Karlı, yumuşacık hıyanetini

    Uçurumların,

    Önceden bilen gözleri...

    Çaresiz

    Vurulacaktı,

    Buyruk kesindi,

    Gayrı gözlerini kör sürüngenler

    Yüreğini leş kuşları yesindi...

    Vurulmuşum

    Dağların kuytuluk bir boğazında

    Vakitlerden bir sabah namazında

    Yatarım

    Kanlı, upuzun...



    Vurulmuşum

    Düşüm, gecelerden kara

    Bir hayra yoranım çıkmaz

    Canım alırlar ecelsiz

    Sığdıramam kitaplara

    Şifre buyurmuş bir paşa

    Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız



    Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz

    Rivayet sanılır belki

    Gül memeler değil

    Domdom kurşunu

    Paramparça ağzımdaki...



    Ölüm buyruğunu uyguladılar,

    Mavi dağ dumanını

    ve uyur-uyanık seher yelini

    Kanlara buladılar.

    Sonra oracıkta tüfek çattılar

    Koynumuzu usul-usul yoklayıp

    Aradılar.

    Didik-didik ettiler

    Kirmanşah dokuması al kuşağımı

    Tespihimi, tabakamı alıp gittiler

    Hepsi de armağandı Acemelinden...



    Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız

    Karşıyaka köyleri, obalarıyla

    Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,

    Komşuyuz yaka yakaya

    Birbirine karışır tavuklarımız

    Bilmezlikten değil,

    Fıkaralıktan

    Pasaporta ısınmamış içimiz

    Budur katlimize sebep suçumuz,

    Gayrı eşkiyaya çıkar adımız

    Kaçakçıya

    Soyguncuya

    Hayına...



    Kirvem hallarımı aynı böyle yaz

    Rivayet sanılır belki

    Gül memeler değil

    Domdom kurşunu

    Paramparça ağzımdaki...


    Vurun ulan,

    Vurun,

    Ben kolay ölmem.

    Ocakta küllenmiş közüm,

    Karnımda sözüm var

    Haldan bilene.

    Babam gözlerini verdi Urfa önünde

    Üç de kardaşını

    Üç nazlı selvi,

    Ömrüne doymamış üç dağ parçası.

    Burçlardan, tepelerden, minarelerden

    Kirve, hısım, dağların çocukları

    Fransız Kuşatmasına karşı koyanda



    Bıyıkları yeni terlemiş daha

    Benim küçük dayım Nazif

    Yakışıklı,

    Hafif,

    İyi süvari

    Vurun kardaş demiş

    Namus günüdür

    Ve şaha kaldırmış atını.



    Kirvem hallarımı aynı böyle yaz

    Rivayet sanılır belki

    Gül memeler değil

    Domdom kurşunu

    Paramparça ağzımdaki...

  • Bay Grey
    Bay Grey

    Canımda damıttım seni ey zulüm,
    Sancısını
    İnceden
    Kum gibi taşıdığım.
    Kasığımda Amerikan kemendi
    Bağıra bağıra geceler boyu
    Kaskatı kesilip
    Kan işediğim.

    Beni baskınlar götürür
    Gerillanın şah damarı halkıma
    Korkunç ve soylu bir tutkudur dayatma
    Yalnız bu kadar da değil,
    Yarin hayâli gibi üstelik
    Nazlıdır,
    Usuldur,
    İnce,
    Bilgedir,
    Biz ki, ustasıyız
    Vatan sevmenin
    Umut, saklımızda ölümsüz bayrak
    Kırmızı-kırmızı
    Dalga-dalgadır...

    Beni gözlerin götürür
    Gözlerin, aşkla, acıyla...
    Kuşatmışlar sesimi, soluğumu.
    Kesilmiş tuz-ekmek payım.
    Vurgunum
    Ve darda,
    Gözaltındayım.
    Dal, kor keser penceremde açarsa;
    Kuş, vurulur üzerimden uçarsa,
    Ve hal böyle böyle,
    Yol bu yöndeyken.
    Gelir,
    Ki, her gelişinde daha da içten
    Gelir,
    Soluk soluğa benim olursun.
    Amansız sarmasında kollarımın
    Esrik, çığlık çığlığa
    Erir, tükenir vücudun.

  • Umut Begüm Karabulut
    Umut Begüm Karabulut

    oyyy ne güzel siirdir,hasretinden prangalar eskittim....

  • Rana Atıcı
    Rana Atıcı

    bıçkılanmış yay gibi ayrı düştüğüm
    işte bu mısradır benim bittiğim

  • Ceren Atmaca
    Ceren Atmaca

    ben UNUTAMADIGIM şiirinı sevıyorum.kesınlıkle okumayanlara tavsıye ederım gercı okumayan yoktur kı :)

  • Renas
    Renas

    görüşmecim yeşil soğan göndermiş

  • Melek Kara
    Melek Kara

    akşam erken iniyor mapushaneye.........

  • Abdullah Toka
    Abdullah Toka

    ahmed arif; aşkı, barışı,özgürlüğü ve birilerine çıkarsızca el uzatmasını sözcüklerle tarif eden başkasının acısını gözyaşlarına işleyen ustamdır

  • Mehtap Hayat Bayın
    Mehtap Hayat Bayın

    hasretinden prangalar eskittim...

  • Devrim Güneş
    Devrim Güneş

    ahmet arif hayatın ta kensidir ii ki yaşamız ve byle güzel eserler bırakmış akşam erken çöker mapushaneye iner yedikol yedidemir ejderha olsan ne çıkar

  • Serdar Samatyalı
    Serdar Samatyalı

    Anadoluyum, Ben Anlıyor musun? ?

  • Sibel Sedna
    Sibel Sedna

    oy havar sevmişem seni demektir:9

  • Çetin Çorapçı
    Çetin Çorapçı

    AHMET ARİF; yaşamak gerek sürgünü, hücreyi, adaletsizliği ve kahpeliği.sonra anlaşılır AHMET ARİF.

  • Nuri Al
    Nuri Al

    özgürlük süvarisi.yasaklara karşı boyun eğmeden şiirlerinde anlattı kardeşliği..

  • Ünal
    Ünal

    'Ay Karanlık'

  • Gokhan Darlı
    Gokhan Darlı

    hani 'tekrar tekrar okunacak kadar güzel' denir ya, ömür yettiğince okunacak bir şair...

  • Erol Kızıltaş
    Erol Kızıltaş

    Nazım HİKMET 'ten sonra şiir yazılabileceğini ispatlamış halkçı, anadolu insanını iyi sentezlemiş bir gözlemci ağabey.

  • Ümit Özcan
    Ümit Özcan

    bu hayata insanlara: 'haberin var mı taş duvar' diyen bizi bize anlatan.