Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir. Hayatın tüm iliğini çekmek, kemiği kıymaya benzer. Dikkat edilmesi gereken ve cesaretli olunması gereken zaman vardır ve mantıklı bir kişi hangisi olduğunu bilir. Millet, kendi sesinizi bulmak için çabalamalısınız. Çünkü ne kadar uzun beklerseniz, bulmanız o kadar zor olur. Thereau demiştir ki, 'Çoğu insan hayatını büyük bir çaresizlik içerisinde geçirir.' Siz böyle olmayın! Bırakın bunu! Bu bir savaş, muharebe, kalpleriniz ve ruhunuz yara alabilir. Sana gülmüyoruz, senin yanında gülüyoruz. Ağlamak değil gülmek için sebepler arayın 'Carpe Diem! ' (Latince) . Günü Yakala! , Anı Yaşa! Ormana gittim; çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan herşeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu farketmemek için. İçimdeki barbarca çığlığı dünyanın çatısından haykırıyorum. Hepimizin kabullenmeye ihtiyacı var ama inançlarınızın size özgü olduğuna güvenin. Hey kaptan, bizim kaptan. Carpe diem'i dinleyin. O size yol gösterecektir. Vakit varken tomucukları topla zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir.
Gemi her fırtınaya dayandı, peşinden koştuğumuz ödül bizim oldu; Liman yakın, çanları duyuyorum, bütün insanlar sevinçten havalara uçuyor, Gözler sallanmayan geminin omurgasını izlerken, tekne zalim ve yürekli: Fakat Ey Yürek! Yürek! Yürek! Ey kanayan kızıl damlalar, Kaptanım orda güvertede yatıyor, Yere düşmüş soğuk ve ölü.
Aman Kaptan! benim Kaptan! kalk ve çanları dinle; Kalk- bayrak senin için savruluyor- senin için borazanın titrek sesi; Senin için çiçek demetleri, şeritli çelenkler- senin için sahiller, kalabalıklaştı; Senin için bağırıyorlar, sallanan kalabalıklar, hevesli yüzleri sana dönerek; İşte Kaptan, sevgili babamız! Başının altındaki bu kol; Güvertede bir rüya olmalı, Sen yere düşmüşsün soğuk ve ölü.
Kaptanım cevap vermiyor, dudakları soluk ve sakin; Babam kolumu hissetmiyor, ne nabzı var ne de iradesi; Bu gemi demirlenmiş salim ve emin, yolculuğu kapandı bitti; Korkulu geziden geri geliyor zafer gemisi, kazandığı amacıyla; Sevinsin Ey sahiller, ve çalsın Ey çanlar! Fakat ben mahzun adımla, Yürüyorum Kaptanımın yattığı güvertede, Yere düşmüş soğuk ve ölü.
20yıl önce filme uyarlanmış kitap ve film... okunması gereken bir kitap ve izlenmesi gereken bir film.
Ortak fark mı? : çıkarılması gereken koca dersler... Bakış açınızın değişmesine engel olamayacaksınız!
'Doğru yol, yerden bir karış yüksekte bulunan gergin bir ip gibidir. Fakat bu ip, üstünde yürümek için değil de insanın ayağının takılıp tökezlenmesi için vardır.'
Ne kadar küçük ve basit bir hayat sürerse, yaşam o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır diye düşünen Kafka, görüşünü bu cümlelerle sağlamlaştırmıştır. Dönüşüm adlı eserinde bu görüşünün yansıması bariz görülmektedir.
Latin edebiyatının en büyük filozofudur.. Sürgün hayatı yaşar. Özgürlük merdivenlerine tırmandığı dönemler Neron' un öğretmeni olur. Neron ise, kendisine karşı ayaklama düzenleyenlerle işbirliği yaptığı gerekçesi ile Seneca 'nın intihar etmesini ister. Bunun üzerine ünlü filozof intihar eder.
Modern İngiliz romanının başlatıcısı sayılır. İyi bir din eğitimi alan Defoe, ticaretle ilgilenir, fakat hayatı boyunca zengin olamaz. Siyaset onun en çok haz aldığı konulardan bir tanesidir.. Döneminde siyasetle ilgili bir yazı yazar ve yazdığı bu yazı yüzünden başı belaya girer, hapse atılır... Hapiste hayli ders alan Defoe, özgürlüğüne kavuşunca siyasi makaleler yazmaya başlar..
Çocukluğum çıraklıkta geçti, kir-pas içinde Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde Hapse erken düştüm.. copla erken tanıştım Küçük voltalardan bıktım, usandım Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda Adımlarımı saymadan, geriye dönüp bakmadan Usanmadan, bıkmadan Deli taylar gibi koşmak istiyorum! Ve görüyorsunki aşkı beceremiyorum Beni kendi halime bırak yavrucuğum Ben yolumu nasıl olsa bulurum...
Firari gecelerin uzmanı olmuşum Bütün istasyonlarda afişim durur Beni bir çocuk bile bulur! Dokunma bana çıldırırsın Dokunma bana sende ellerin tutuşur!
Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir. Hayatın tüm iliğini çekmek, kemiği kıymaya benzer. Dikkat edilmesi gereken ve cesaretli olunması gereken zaman vardır ve mantıklı bir kişi hangisi olduğunu bilir. Millet, kendi sesinizi bulmak için çabalamalısınız. Çünkü ne kadar uzun beklerseniz, bulmanız o kadar zor olur. Thereau demiştir ki, 'Çoğu insan hayatını büyük bir çaresizlik içerisinde geçirir.' Siz böyle olmayın! Bırakın bunu! Bu bir savaş, muharebe, kalpleriniz ve ruhunuz yara alabilir. Sana gülmüyoruz, senin yanında gülüyoruz. Ağlamak değil gülmek için sebepler arayın 'Carpe Diem! ' (Latince) . Günü Yakala! , Anı Yaşa! Ormana gittim; çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan herşeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu farketmemek için. İçimdeki barbarca çığlığı dünyanın çatısından haykırıyorum. Hepimizin kabullenmeye ihtiyacı var ama inançlarınızın size özgü olduğuna güvenin. Hey kaptan, bizim kaptan. Carpe diem'i dinleyin. O size yol gösterecektir. Vakit varken tomucukları topla zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir.
Gemi her fırtınaya dayandı, peşinden koştuğumuz ödül bizim oldu;
Liman yakın, çanları duyuyorum, bütün insanlar sevinçten havalara uçuyor,
Gözler sallanmayan geminin omurgasını izlerken, tekne zalim ve yürekli:
Fakat Ey Yürek! Yürek! Yürek!
Ey kanayan kızıl damlalar,
Kaptanım orda güvertede yatıyor,
Yere düşmüş soğuk ve ölü.
Aman Kaptan! benim Kaptan! kalk ve çanları dinle;
Kalk- bayrak senin için savruluyor- senin için borazanın titrek sesi;
Senin için çiçek demetleri, şeritli çelenkler- senin için sahiller, kalabalıklaştı;
Senin için bağırıyorlar, sallanan kalabalıklar, hevesli yüzleri sana dönerek;
İşte Kaptan, sevgili babamız!
Başının altındaki bu kol;
Güvertede bir rüya olmalı,
Sen yere düşmüşsün soğuk ve ölü.
Kaptanım cevap vermiyor, dudakları soluk ve sakin;
Babam kolumu hissetmiyor, ne nabzı var ne de iradesi;
Bu gemi demirlenmiş salim ve emin, yolculuğu kapandı bitti;
Korkulu geziden geri geliyor zafer gemisi, kazandığı amacıyla;
Sevinsin Ey sahiller, ve çalsın Ey çanlar!
Fakat ben mahzun adımla,
Yürüyorum Kaptanımın yattığı güvertede,
Yere düşmüş soğuk ve ölü.
20yıl önce filme uyarlanmış kitap ve film...
okunması gereken bir kitap ve
izlenmesi gereken bir film.
Ortak fark mı? : çıkarılması gereken koca dersler...
Bakış açınızın değişmesine engel olamayacaksınız!
'Doğru yol, yerden bir karış yüksekte bulunan
gergin bir ip gibidir. Fakat bu ip, üstünde yürümek için
değil de insanın ayağının takılıp tökezlenmesi
için vardır.'
Ne kadar küçük ve basit bir hayat sürerse,
yaşam o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır diye düşünen Kafka,
görüşünü bu cümlelerle sağlamlaştırmıştır.
Dönüşüm adlı eserinde bu görüşünün yansıması bariz
görülmektedir.
Moliere' nin oyunu.
Latin edebiyatının en büyük filozofudur..
Sürgün hayatı yaşar.
Özgürlük merdivenlerine tırmandığı dönemler
Neron' un öğretmeni olur.
Neron ise, kendisine karşı ayaklama düzenleyenlerle
işbirliği yaptığı gerekçesi ile Seneca 'nın intihar etmesini ister.
Bunun üzerine ünlü filozof intihar eder.
Cinayet, hıyanet, felaket gibi
ürkütücü üzücü konulara ve
beklenmedik olaylara yer verererek sonu
ibretle bağlanan tiyatro eseri.
Batı edebiyatında kır hayatının güzelliğini işleyen
kısa pastoral şiir.
Modern İngiliz romanının başlatıcısı sayılır.
İyi bir din eğitimi alan Defoe,
ticaretle ilgilenir, fakat hayatı boyunca zengin olamaz.
Siyaset onun en çok haz aldığı konulardan bir tanesidir..
Döneminde siyasetle ilgili bir yazı yazar ve yazdığı bu yazı yüzünden
başı belaya girer, hapse atılır...
Hapiste hayli ders alan Defoe, özgürlüğüne kavuşunca siyasi makaleler yazmaya başlar..
Robinson Crusoe en güzel romanıdır.
Fransız edebiyatının,
romantizmin baskın olduğu dönemlerde,
realizm akımı ile karşımıza çıkmış Balzac' ın
en güzel romanlarından bir tanesidir.
Dokunma Yanarsın
Çocukluğum çıraklıkta geçti, kir-pas içinde
Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde
Hapse erken düştüm.. copla erken tanıştım
Küçük voltalardan bıktım, usandım
Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda
Adımlarımı saymadan, geriye dönüp bakmadan
Usanmadan, bıkmadan
Deli taylar gibi koşmak istiyorum!
Ve görüyorsunki aşkı beceremiyorum
Beni kendi halime bırak yavrucuğum
Ben yolumu nasıl olsa bulurum...
Upuzun çayırlarda yalınayak koşmak istiyorum
Saçlarım rüzgara konuk..yüzüm dağlara dönük
Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret
Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret
Kıyasıya vuruşsun istiyorum!
Koşmak.. koşmak istiyorum sevgilim
Dönemezsem affet..
Firari gecelerin uzmanı olmuşum
Bütün istasyonlarda afişim durur
Beni bir çocuk bile bulur!
Dokunma bana çıldırırsın
Dokunma bana sende ellerin tutuşur!
Koşmak istiyorum
Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından
Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
Manzarasızlıkların, parasızlıkların
Allahsızlıkların kıyısından
Kimseye ve hiçbirşeye değmeden
Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
Koşmak istiyorum
Şiirimin ve yumruğumun namusuyla
Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan ve küfür etmeden
Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!
Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum
Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun..
Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet
ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket! .
Kurşunlara geleyim istiyorum
Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim
Sağ kalırsam affet
Firari acıların uzmanı olmuşum
Bütün telsizlerde adım okunur
Beni bir korkak bile vurur! .
Dokunma bana fişlenirsin
Dokunma bana, sende yanarsın
Yusuf Hayaloğlu