dünyadaki en eski dinine mensup olan millet. tarihleri yaklasik 40 yüzyil kadar öncesine dayanir. ayrica 3 kitap ve sayisiz peygamber yollanmasina karsin, dedigim dedik bir halktir...
ilk okudugum romanlar AHMET GÜNBAY YILDIZ ait ve onun romanlari ile en güzel duygulari yasadim... Türk Edebiyatina eserleri ile güzellikler katmis ve zengin kilmistir... sonsuz saygilarimla..
Toros Dağları, Türkiye'nin Akdeniz kıyılarına paralel olarak, Rodos Adası'ndan Suriye sınırına kadar yaklaşık 2.000 kilometrelik bir dağ zincirinden oluşmaktadır. Bu zincirin en yüksek noktası yaklaşık 4.000 metrelik Demirkazık zirvesidir. Torosların bu bölgesi Aladağlar adıyla anılmaktadır...
Toroslar / Aladaglar
Su toroslar,su daglar oyy oy benim yarimdi dostlar. Ak basli aladaglari, vayy vay Sevistigim kiziydi dostlar.
Bir bilseniz kac gün kac gece ahh ah Koynunda yattim dostlar. Toroslar ayriligim aladaglar,i gayriligim oldu benim bu halim bir ana (toros) bir kiz (aladag) yüzünden off of amansiz nicedir dostlar! (27.03.2006)
Gök Tengri inancı bütün Türklerin ana kültüdür. Bu kültür, Kunlar, Tabgaçlar, Gök Türkler, Uygurlar gibi eski Türk boylarında inanç sisteminin başında yer alır. Orkun yazıtlarında, Türk Tanrı inancının temelleriyle ilgili bazı bilgilere rastlanmaktadır. Tonyukuk bengü taşında birçok kez adı geçen Tangri ya da Tengri, daha çok 'milli' bir tanrı niteliği taşır. Gök Türkler'in Çin esaretinden kurtularak İkinci Göktürk Devleti'ni kurmaları (680-682) , Tanrı'nın isteğiyle gerçekleşmiş kabul edilir; Hakan'ı Türklere Tanrı vermiş, budun Hakanı terk edince Tanrı tarafından cezalandırılmıştır. Yani Tanrı Türk Milleti'nin hayatı ve geleceği ile ilgilenen bir ulu varlık durumundadır.
Gök Tanrı (Kök Tengri) kavramının eski Türk inanışında önemli bir yer tuttuğu konusunda daha somut örnekler de vardır: Tanrıkut Mete (Motun) Çin hükümdarına yazdığı bir mektupta, kendisini tahta Gök-Tanrı'nın çıkardığını bildirmiş, Gök'ün yardımıyla ve kendi askerlerinin ve atlarının çabalarıyla çevresindeki 26 devleti ve (Gansu'dan kuzey Tibet ile batı Türkistan'a kadar uzanan bölgede) bazı halkları yenerek Kun'laştırdığını belirtmiştir. Görüldüğü gibi, günümüze kalan belgelerde, devletin başına kağanı Gök'ün getirdiği belirtilmiş, devletin ve insanların yönetimi de Gök'e mal edilmiştir: Tanrı Türk'ün yaşamına doğrudan karışır, buyruklar verir, iradesine boyun eğmeyenleri cezalandırır, insanlara bağışladığı iktidar (kut) ve kısmeti (ülüğ) değerini bilmeyenlerden geri alır. Şafak söktüren (tan üntürü) ve bitkileri oluşturan da 'Ulu Tanrı'dır. O, yaşam verici ve yaratıcıdır, ölüm de Tanrı'nın iradesine bağlıdır.
Bütün bu inanışlar, Gök Tanrı'nın 'eşi ve benzeri olmayan, insanlara yol gösteren, onların varoluşuna hükmeden, cezalandıran ve ödüllendiren bir ulu varlık olduğunu' ortaya koymaktadır...
illuminati nedir? 1776 yılında Almanya‘nın Münih kentinde, Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü ve Baron von Knigge ile diğerlerinin yardımıyla kurulan gizli topluluk., “Aydınlanmış Olanlar” anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır.Münih‘te kurulup, o yörede (Bavyera) hızla gelişen Illuminati’nin üye kayıtları büyük bir gizlilik içinde saklanıyordu. Öyle ki, üyelerin her birinin takma isimleri vardı ve yazışmalarda bunlar kullanılır, üyelerin gerçek isimleri ve kimlikleri asla kullanılmazdı. Örneğin, topluluğun kurucusu Adam Weishaupt’un kod adı Spartacus idi. Illuminati üyeleriyle ilgili bilinen tek şey, tüm üyelerinin Cermen kökenli beyazlardan oluştuğudur.
Cizvitlerin görüşlerine ve dayatmalarına büyük bir antipati besleyen Galileo Galilei, bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. 1774 yılında Mason olan Weishaupt, bu emellerinin Masonluk içerisinde var olduğunu görse de, Masonluğun emellerinin ve felsefesinin siyasetler üzeri olması itibariyle ve Almanya‘daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla beraber 1776 yılında Illuminati’yi kurdu.
Illuminati topluluğu, tıpkı Masonluk gibi ve benzer anlamları olan, üç derecede çalışırdı.
Çıraklar, Fransız ansiklopedistlerin eserlerini okuyarak ve kendi görüşleriyle birlikte bunların raporlarını sunarak tezler hazırlardı. Derece geçişleri tezler hazırlayarak ve bu tezlerin yeterliliği, üst dereceler tarafından oylanarak kabul edilirdi. Bir alt derecedeki üye, bir üst derecedeki üyelerin kim olduklarını bilmezdi.
12 kişi ile kurulan Illuminati topluluğu, gelişmelerini Mason Localarından kendilerine uygun üyeler kazanarak sağlamaya çalışmışlar, ilk sene sonunda 80 üyeye çıkmışlardır. Daha önceden bir Mason olan Baron Adolf von Knigge’nin katılımı ile ciddi bir ivme kazanmış, Baron’un kazandırdığı seçkin üyeler ile ciddi bir yükselişe geçmişlerdi. Baron ayrıca, Masonluğun şövalye dereceleriden etkilenerek hazırlanmış bir de Illuminatus Dirigens adlı bir ek derece daha oluşturmuştu. Baron’un bu kadar öne çıkması, Weishaupt’un pek hoşuna gitmemiş ve anlaşmazlık, Baron’un kısa süre sonra topluluktan ayrılmasıyla sonlanmıştı.
22 Haziran 1784′ te tüm Bavyera‘da Masonluk ile birlikte Illuminati de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek yasaklanmıştı. Masonluğun, tarih boyunca kendisine yönelen tüm baskı ve yasaklamaların altından hiçbir zarar almadan çıkması gibi yine zararsız çıktığı bu süre Illuminati’ye pek yaramamış ve büyük ölçüde gücünü ve varlığını yitirmişti.
19. yüzyılın başlarında ünlü Alman filozof Hegel‘in katılımıyla canlanan ve eski parlak günlerine dönen Illuminati, bu yıllarda, bir yandan üyesi olan Hegel‘in tez-antitez kuramlarıyla Yeni Dünya Düzeni düşüncesinin geliştiği bir topluluk haline gelmişti. Dünya üzerindeki çeşitli toplulukları etkileyen bu düşüncenin mirasçıları bugün halen çalışmalarını sürdürüyor olsalar da, Illuminati varlığını tamamlamıştır...Kaynak: wikipedia Arastirma-Arsiv-Kayit-Edit: Yakup icik
1626 da İzmir de yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. din adamı olarak yetiştirilen sabetay sevi, 39 uncu yaşının eşiğinde yoğun bir mistisizme saplandı. toplumu kurtarabilecek ilâhi bir güce sahip olduğunu söylemeye başladı ve 31 mayıs 1665 tarihinde mesih olduğunu ilân etti. taraftarlarıyla birlikte osmanlı devleti'nin başşehri istanbul'a doğru yürüyüşe geçti. bu olay üzerine sevi tutuklandı ve yargılandı.
sultan dördüncü mehmet, çok uzun süren yargılamayı perde arkasından takip etti. yargılama sonunda sabetay sevi'nin önüne iki seçenek kondu: İddialarından vazgeçmezse öldürülecek, müslümanlığı kabul ederse, hayatı bağışlanacaktır. sevi: 'bu can bu bedende olduğu sürece müslüman'ım.' der, aziz mehmet efendi adını alır.
taraftarlarının bazıları bu ihaneti kabullenmez ve intihar ederler. Çoğunluk ise müslümanlığı kabul eder. mesih, yâni kurtarıcı, kendisini kurtarabilmek için dinini değiştirmiştir. bir müddet sonra da taraftarları arısındaki intiharları durdurabilmek ve insanları kendisine çekebilmek için bir çıkış yapar:
cübbesinin içine bir kuş yerleştirerek topluluğunun huzuruna çıkar. burada cübbesinin önünü açarak sakladığı kuşu uçurur. 'can bedenden çıktı.' diyerek, eski dinine döndüğünü îma eder.
sabetay sevi ve yandaşlarına, dinlerinden döndükleri için, 'dönme' veya 'avdeti' denilir. fakat onlar, İslâmiyet'i kabul ettiklerini söylemelerine, görünüşte müslüman gibi hareket etmelerine rağmen, gerçekte musevîliğe inanmaktadırlar. bu durum, yetkililerin gözünden kaçmaz. 1676 yılında arnavutluk'a sürgüne gönderilirler ve sabetay sevi, aynı yıl arnavutluk'ta ölür...
6x6x6=216 yapar. Her çağ 2160 yılda bir atlanır. Şu an Balık Çağı� ndayız ve 2100 yılında Kova Çağına gireceğiz... ... aslında yeni ahit'in son kitabı olan esinlemede geçer. yuhanna isimli havarinin bir mağarada tanrıdan gelen vahiyle gördüklerini anlatan kitabın sonlarına doğru bir kısımda:
13-16: küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eli ya da alnı üzerine bir işaret vurduruyordu. 13-17: öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını, ya da adını simgeleyen sayıyı taşıyanların dışında hiç kimse bir şey satın alamıyor, ya da satamıyordu. 13-18: bu konu bilgelik gerektirir. anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. çünkü sayı, bir insanı simgeliyor. onun sayısı da altı yüz altmış altıdır. (rakamla 666) .
Herseyden önce Osman Yagmurdereli sanatci kimligi ile Türk Milletinin gönlünde TAHT kurmustur... Cömertlik vasiflarinin en zirvelerindeydi. O hayirseverliginin karsiligini Yüce Yaradan,in katinda alacaktir!
dünyadaki en eski dinine mensup olan millet.
tarihleri yaklasik 40 yüzyil kadar öncesine dayanir.
ayrica 3 kitap ve sayisiz peygamber yollanmasina karsin, dedigim dedik bir halktir...
selam-sevgi-saygi ile
yakup icik almanya
Türk Müzigi Ekollerinden AHMET ÖZHAN.
Sirrus sesli!
begendigim Türk Müzigi sanatcilari önünde gelir...
sonsuz saygilarimla
Yakup icik
Almanya
ilk okudugum romanlar AHMET GÜNBAY YILDIZ ait ve onun romanlari ile en güzel duygulari yasadim...
Türk Edebiyatina eserleri ile güzellikler katmis ve zengin kilmistir...
sonsuz saygilarimla..
Toros Dağları, Türkiye'nin Akdeniz kıyılarına paralel olarak, Rodos Adası'ndan Suriye sınırına kadar yaklaşık 2.000 kilometrelik bir dağ zincirinden oluşmaktadır. Bu zincirin en yüksek noktası yaklaşık 4.000 metrelik Demirkazık zirvesidir. Torosların bu bölgesi Aladağlar adıyla anılmaktadır...
Toroslar / Aladaglar
Su toroslar,su daglar
oyy oy
benim yarimdi dostlar.
Ak basli aladaglari,
vayy vay
Sevistigim kiziydi dostlar.
Bir bilseniz
kac gün kac gece
ahh ah
Koynunda yattim dostlar.
Toroslar ayriligim
aladaglar,i gayriligim oldu
benim bu halim
bir ana (toros) bir kiz (aladag) yüzünden
off of
amansiz nicedir dostlar!
(27.03.2006)
Yakup Icik
Gök Tengri inancı bütün Türklerin ana kültüdür. Bu kültür, Kunlar, Tabgaçlar, Gök Türkler, Uygurlar gibi eski Türk boylarında inanç sisteminin başında yer alır. Orkun yazıtlarında, Türk Tanrı inancının temelleriyle ilgili bazı bilgilere rastlanmaktadır. Tonyukuk bengü taşında birçok kez adı geçen Tangri ya da Tengri, daha çok 'milli' bir tanrı niteliği taşır. Gök Türkler'in Çin esaretinden kurtularak İkinci Göktürk Devleti'ni kurmaları (680-682) , Tanrı'nın isteğiyle gerçekleşmiş kabul edilir; Hakan'ı Türklere Tanrı vermiş, budun Hakanı terk edince Tanrı tarafından cezalandırılmıştır. Yani Tanrı Türk Milleti'nin hayatı ve geleceği ile ilgilenen bir ulu varlık durumundadır.
Gök Tanrı (Kök Tengri) kavramının eski Türk inanışında önemli bir yer tuttuğu konusunda daha somut örnekler de vardır: Tanrıkut Mete (Motun) Çin hükümdarına yazdığı bir mektupta, kendisini tahta Gök-Tanrı'nın çıkardığını bildirmiş, Gök'ün yardımıyla ve kendi askerlerinin ve atlarının çabalarıyla çevresindeki 26 devleti ve (Gansu'dan kuzey Tibet ile batı Türkistan'a kadar uzanan bölgede) bazı halkları yenerek Kun'laştırdığını belirtmiştir. Görüldüğü gibi, günümüze kalan belgelerde, devletin başına kağanı Gök'ün getirdiği belirtilmiş, devletin ve insanların yönetimi de Gök'e mal edilmiştir: Tanrı Türk'ün yaşamına doğrudan karışır, buyruklar verir, iradesine boyun eğmeyenleri cezalandırır, insanlara bağışladığı iktidar (kut) ve kısmeti (ülüğ) değerini bilmeyenlerden geri alır. Şafak söktüren (tan üntürü) ve bitkileri oluşturan da 'Ulu Tanrı'dır. O, yaşam verici ve yaratıcıdır, ölüm de Tanrı'nın iradesine bağlıdır.
Bütün bu inanışlar, Gök Tanrı'nın 'eşi ve benzeri olmayan, insanlara yol gösteren, onların varoluşuna hükmeden, cezalandıran ve ödüllendiren bir ulu varlık olduğunu' ortaya koymaktadır...
Arsiv-Kaynak:Yakup icik
illuminati nedir?
1776 yılında Almanya‘nın Münih kentinde, Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü ve Baron von Knigge ile diğerlerinin yardımıyla kurulan gizli topluluk., “Aydınlanmış Olanlar” anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır.Münih‘te kurulup, o yörede (Bavyera) hızla gelişen Illuminati’nin üye kayıtları büyük bir gizlilik içinde saklanıyordu. Öyle ki, üyelerin her birinin takma isimleri vardı ve yazışmalarda bunlar kullanılır, üyelerin gerçek isimleri ve kimlikleri asla kullanılmazdı. Örneğin, topluluğun kurucusu Adam Weishaupt’un kod adı Spartacus idi. Illuminati üyeleriyle ilgili bilinen tek şey, tüm üyelerinin Cermen kökenli beyazlardan oluştuğudur.
Cizvitlerin görüşlerine ve dayatmalarına büyük bir antipati besleyen Galileo Galilei, bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. 1774 yılında Mason olan Weishaupt, bu emellerinin Masonluk içerisinde var olduğunu görse de, Masonluğun emellerinin ve felsefesinin siyasetler üzeri olması itibariyle ve Almanya‘daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla beraber 1776 yılında Illuminati’yi kurdu.
Illuminati topluluğu, tıpkı Masonluk gibi ve benzer anlamları olan, üç derecede çalışırdı.
1. Çırak
2. Minerval
3. Illumine (Aydınlanmış) Minerval
Başkan ise Areopagites ünvanı ile anılıyordu.
Çıraklar, Fransız ansiklopedistlerin eserlerini okuyarak ve kendi görüşleriyle birlikte bunların raporlarını sunarak tezler hazırlardı. Derece geçişleri tezler hazırlayarak ve bu tezlerin yeterliliği, üst dereceler tarafından oylanarak kabul edilirdi. Bir alt derecedeki üye, bir üst derecedeki üyelerin kim olduklarını bilmezdi.
12 kişi ile kurulan Illuminati topluluğu, gelişmelerini Mason Localarından kendilerine uygun üyeler kazanarak sağlamaya çalışmışlar, ilk sene sonunda 80 üyeye çıkmışlardır. Daha önceden bir Mason olan Baron Adolf von Knigge’nin katılımı ile ciddi bir ivme kazanmış, Baron’un kazandırdığı seçkin üyeler ile ciddi bir yükselişe geçmişlerdi. Baron ayrıca, Masonluğun şövalye dereceleriden etkilenerek hazırlanmış bir de Illuminatus Dirigens adlı bir ek derece daha oluşturmuştu. Baron’un bu kadar öne çıkması, Weishaupt’un pek hoşuna gitmemiş ve anlaşmazlık, Baron’un kısa süre sonra topluluktan ayrılmasıyla sonlanmıştı.
22 Haziran 1784′ te tüm Bavyera‘da Masonluk ile birlikte Illuminati de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek yasaklanmıştı. Masonluğun, tarih boyunca kendisine yönelen tüm baskı ve yasaklamaların altından hiçbir zarar almadan çıkması gibi yine zararsız çıktığı bu süre Illuminati’ye pek yaramamış ve büyük ölçüde gücünü ve varlığını yitirmişti.
19. yüzyılın başlarında ünlü Alman filozof Hegel‘in katılımıyla canlanan ve eski parlak günlerine dönen Illuminati, bu yıllarda, bir yandan üyesi olan Hegel‘in tez-antitez kuramlarıyla Yeni Dünya Düzeni düşüncesinin geliştiği bir topluluk haline gelmişti. Dünya üzerindeki çeşitli toplulukları etkileyen bu düşüncenin mirasçıları bugün halen çalışmalarını sürdürüyor olsalar da, Illuminati varlığını tamamlamıştır...Kaynak: wikipedia
Arastirma-Arsiv-Kayit-Edit: Yakup icik
1626 da İzmir de yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
din adamı olarak yetiştirilen sabetay sevi, 39 uncu yaşının eşiğinde yoğun bir mistisizme saplandı.
toplumu kurtarabilecek ilâhi bir güce sahip olduğunu söylemeye başladı ve 31 mayıs 1665 tarihinde mesih olduğunu ilân etti.
taraftarlarıyla birlikte osmanlı devleti'nin başşehri istanbul'a doğru yürüyüşe geçti. bu olay üzerine sevi tutuklandı ve yargılandı.
sultan dördüncü mehmet, çok uzun süren yargılamayı perde arkasından takip etti.
yargılama sonunda sabetay sevi'nin önüne iki seçenek kondu: İddialarından vazgeçmezse öldürülecek, müslümanlığı kabul ederse, hayatı bağışlanacaktır.
sevi: 'bu can bu bedende olduğu sürece müslüman'ım.' der, aziz mehmet efendi adını alır.
taraftarlarının bazıları bu ihaneti kabullenmez ve intihar ederler. Çoğunluk ise müslümanlığı kabul eder.
mesih, yâni kurtarıcı, kendisini kurtarabilmek için dinini değiştirmiştir.
bir müddet sonra da taraftarları arısındaki intiharları durdurabilmek ve insanları kendisine çekebilmek için bir çıkış yapar:
cübbesinin içine bir kuş yerleştirerek topluluğunun huzuruna çıkar. burada cübbesinin önünü açarak sakladığı kuşu uçurur. 'can bedenden çıktı.' diyerek, eski dinine döndüğünü îma eder.
sabetay sevi ve yandaşlarına, dinlerinden döndükleri için, 'dönme' veya 'avdeti' denilir.
fakat onlar, İslâmiyet'i kabul ettiklerini söylemelerine, görünüşte müslüman gibi hareket etmelerine rağmen, gerçekte musevîliğe inanmaktadırlar.
bu durum, yetkililerin gözünden kaçmaz. 1676 yılında arnavutluk'a sürgüne gönderilirler ve sabetay sevi, aynı yıl arnavutluk'ta ölür...
6x6x6=216 yapar. Her çağ 2160 yılda bir atlanır.
Şu an Balık Çağı� ndayız ve 2100 yılında Kova Çağına gireceğiz...
...
aslında yeni ahit'in son kitabı olan esinlemede geçer. yuhanna isimli havarinin bir mağarada tanrıdan gelen vahiyle gördüklerini anlatan kitabın sonlarına doğru bir kısımda:
13-16: küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eli ya da alnı üzerine bir işaret vurduruyordu.
13-17: öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını, ya da adını simgeleyen sayıyı taşıyanların dışında hiç kimse bir şey satın alamıyor, ya da satamıyordu.
13-18: bu konu bilgelik gerektirir. anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. çünkü sayı, bir insanı simgeliyor. onun sayısı da altı yüz altmış altıdır. (rakamla 666) .
daha bir sürü ivir-zivir! ! !
selam ve sevgilerimle
Yakup icik
Herseyden önce Osman Yagmurdereli sanatci kimligi ile Türk Milletinin gönlünde TAHT kurmustur...
Cömertlik vasiflarinin en zirvelerindeydi.
O hayirseverliginin karsiligini Yüce Yaradan,in katinda alacaktir!
Nur icinde yat iyi insan...
Dualarimla.
ben, sen, o!