Bugün çok şükür hocalarımdan imza alıp altı ayda bir verilen doktora tez izleme raporumu çalışmamla birlikte enstitüye teslim ettim. Özellikle şu bir iki gün çok koşturmacalı, yer yer uykusuz, biraz stresli, heyecanlı geçti ama güzeldi. İnsanların arasına karışmak, hedefim için mücadele etmek, biraz da gezinmek, güzeldi. :) Dün ekonometri ile ilgili bir kitap aldım sahaflardan. Kitapçı, güzel bir kitap ayracı da hediye etti. Bugün, yani esasında 28 aralığı kastediyorum, okulumuzdaki bazı tarihi binaların resmini çektim, Mecidiyeköy'de toplu olarak ekmeklerden oluşan yemeklerini yiyen güvercinlerin resmini, Beykoz'da rengarenk süslenmiş bir yılbaşı ağacının resmini. Bu arada bizim evimizdeki yılbaşı ağacımız da çok güzel görünüyor. Yılbaşında bir mutluluk ve kutlama rüzgarının esmesini seviyorum. Bir kıyafet mağazasında yumuşacık, rengarenk kazaklara dokundum. Birkaç palto denedim. Keyifliydi. Ödül olarak annemle birlikte Avatar 2 filmini izlemeye gideceğiz. Raporumu yetiştirip imzaları alamasaydım teselli olarak gitmeyi düşünüyordum. :) Bu da çok içki içenlere neden içiyorsun dendiğinde dertten kederden demeleri, ya şimdi neden içiyorsun dendiğinde de mutluluktan sevinçten demeleri gibi oldu :) Derslerime daha sıkı, daha düzenli çalışacağım artık. Allah doktora tezimi tamamlamayı nasip etsin. Çok önemli not: Sevgilim seni çok seviyorum, hep aklımdasın, kalbimdesin. :)
Bugün diyeceğim ama 12'yi geçtiği için dün oluyor, okulumuzun yani İstanbul Üniversitesi'nin ağaçlık bahçesinde piknik yaptık. Kimlerle mi? Yeşil güzel gözleri olan tekir bir kedi, birkaç gri siyah renkteki karga ve o an ahşap piknik masasının üzerinde duran ve anneme yılbaşı hediyesi olarak aldığım, minik kırmızı çiçekleri olan küçük kalanşo bitkimle birlikte. :) Diyaloglar şu şekildeydi: İkinci karga al bu da senin için, nasıl da buluyor ekmeklerin yerini aferin, al bakalım biraz daha, güzel gözlü kediye hitaben sana birazcık peynir verelim sen seversin. Yalnız attığım ekmeklere kedi kargalardan önce varıyordu. Hızlı kedi. :)
Ben bugüne bugün, 28 liraya satılanların yanında indirimle 22 liraya satılan yeşil kutudaki ekşi krema ve soğanlı, lezzetli mi lezzetli, yerken insanı mutluluk diyarlarında gezintiye çıkaran pringles cipsine hayır demiş bir insanım. :) Böylesine zor bir kararı verebilmiş bir insanım. :) Mantığımın sesini dinledim. Yanımda evden aldığım yiyeceklerim vardı. Cipsler zararlı dedim. Paranı harcama dedim. Yapmak istediğim diğer harcamaları düşündüm, duygularım ve mantığım arasında bir süre devam eden bir çekişmenin ve silindir şeklindeki yeşil kutuyla bir süre bakışmamızın ardından vedalaştık. Kolay olmayan, zaman alan bir vedaydı bu. :) Doğru kararı verdiğimi düşünüyorum. İşte iradenin zaferi. :)
Tezimle ilgili çalışırken France Blue'nün Normandiya'daki yayınını( https://www.francebleu.fr/normandie-rouen ) dinliyordum. Les nuits en Bleu programında bu şarkıyı keşfettim. Çok hoşuma gitti. Özellikle şarkının sözlerinin bu kısımları:
Plus besoin de chercher, plus besoin, je t'ai trouvée Ce n'est rien, tout le mal qu'on m'a fait, je t'ai trouvée. Regarde comme on est beaux sur le même bateau Oh, non, y a pas plus beau, l'amour c'est jamais trop Et si tu as de la peine Tu trouveras dans mes bras des milliers de "je t'aime" On se bat contre un monde qui nous dit d'arrêter, mais Dans le froid, dans les larmes, je serai ton bouclier Si c'est trop, si t'as peur que tes mains vont me lâcher Je te tiendrai plus fort, je serai le plus fort Mon petit cœur donne à ton petit cœur des milliers de "je t'aime" Mon petit cœur donne à ton petit cœur des milliers de "je t'aime"
Şarkının klibi de çok güzel, romantik, duygusal bir şarkı. Bu şarkıyı, dinlemeyi de söylemeyi de sevdim.
Canım sevgilim, güzel ve anlamlı sözlerin için çok teşekkür ederim. Çok hoşuma gitti. Sözlerin, duyguların, düşüncelerin, varlığın benim için çok kıymetli. Tekrar tekrar okuyorum güzel sözlerini. Yazdıkların sevildiğimi hissettirdi, bana güven verdi. Ben sevincimi nasıl ifade edeceğimi bilemedim. Bir de bugünlerde daha çok ders çalışmam gerekiyor. Çalışıyorum. Seni seviyorum. Bütün güzel renklerim yalnız senin için parlıyor. İyi ki varsın. Hep var ol, umudum, heyecanım, aşkım. :)
Bu videoda da Barış Özcan yapay zeka konusunda, öncelikle zekanın ve yapay zekanın ne olduğundan başlayarak detaylı açıklamalar yapmış, yapay zekanın çeşitlerine ve varabileceği noktaya değinmiş. Zeka çok boyutlu bir kavram gerçekten, anlama, kavrama, edinilen bilgileri doğru analizle değerlendirebilme, doğru karar alma ve uygulayabilme, uyum sağlayabilme, öğrenme,fikir yürütme, olasılıkları hesap edebilme, mantık ile ilgili. Bir de duygusal zeka var. Kendine ve başkalarına ait duyguları anlamak ve yönetmek ile ilgili bir kavram. Yapay zeka, düşünme, öğrenme,analiz etme konularında bir gün insan zekasını geçse bile duygular konusunda bir insan düzeyine ulaşabileceğini düşünmüyorum. Şöyle ki belki ilerde bir yapay zeka kendi öğrenim becerisiyle ve kendisine yüklenen bilgilerle insanların duygularını tanımlayabilir belki bir psikolog olarak bile görev yapabilir ya da belirli kişilik özelliklerine sahip olabilir ancak bence hiç bir zaman bir insan gibi hissedemez. Belirli duygular hissedildiğinde verilen tepkileri öğrenebilir bunları çok iyi bir şekilde taklit de edebilir ve hatta bir insanı bu konuda etkileyip ikna bile edebilir belki ama bence bizim gibi hissedemez. Çünkü bence hissetmek ruha özgüdür. Gözlerimiz, beynimiz aracılığıyla görürüz ama esas gören ruhtur. Kulaklarımız, beynimiz aracılığıyla duyarız ama esas işiten ruhtur. Gören de,işiten de, tadan da, hisseden de ruhtur. İşte bizi makinalardan ayıran en önemli özelliğimiz ruhumuzdur. İleride beyin çipleri vasıtasyla kişinin ölümünün ardından kendi görüntüsünü taşıyan bir robota veya bir avatara hafızası ,kişiliği yüklenebilecek bile olsa, yine de o, aynı kişi olmayacak, çünkü bu robot veya avatar bir ruhu, aynı ruhu taşımıyor olacak diye düşünüyorum. Biz biriciğiz.
Bugün çok şükür hocalarımdan imza alıp altı ayda bir verilen doktora tez izleme raporumu çalışmamla birlikte enstitüye teslim ettim. Özellikle şu bir iki gün çok koşturmacalı, yer yer uykusuz, biraz stresli, heyecanlı geçti ama güzeldi. İnsanların arasına karışmak, hedefim için mücadele etmek, biraz da gezinmek, güzeldi. :) Dün ekonometri ile ilgili bir kitap aldım sahaflardan. Kitapçı, güzel bir kitap ayracı da hediye etti. Bugün, yani esasında 28 aralığı kastediyorum, okulumuzdaki bazı tarihi binaların resmini çektim, Mecidiyeköy'de toplu olarak ekmeklerden oluşan yemeklerini yiyen güvercinlerin resmini, Beykoz'da rengarenk süslenmiş bir yılbaşı ağacının resmini. Bu arada bizim evimizdeki yılbaşı ağacımız da çok güzel görünüyor. Yılbaşında bir mutluluk ve kutlama rüzgarının esmesini seviyorum. Bir kıyafet mağazasında yumuşacık, rengarenk kazaklara dokundum. Birkaç palto denedim. Keyifliydi. Ödül olarak annemle birlikte Avatar 2 filmini izlemeye gideceğiz. Raporumu yetiştirip imzaları alamasaydım teselli olarak gitmeyi düşünüyordum. :) Bu da çok içki içenlere neden içiyorsun dendiğinde dertten kederden demeleri, ya şimdi neden içiyorsun dendiğinde de mutluluktan sevinçten demeleri gibi oldu :) Derslerime daha sıkı, daha düzenli çalışacağım artık. Allah doktora tezimi tamamlamayı nasip etsin. Çok önemli not: Sevgilim seni çok seviyorum, hep aklımdasın, kalbimdesin. :)
Bugün diyeceğim ama 12'yi geçtiği için dün oluyor, okulumuzun yani İstanbul Üniversitesi'nin ağaçlık bahçesinde piknik yaptık. Kimlerle mi? Yeşil güzel gözleri olan tekir bir kedi, birkaç gri siyah renkteki karga ve o an ahşap piknik masasının üzerinde duran ve anneme yılbaşı hediyesi olarak aldığım, minik kırmızı çiçekleri olan küçük kalanşo bitkimle birlikte. :) Diyaloglar şu şekildeydi: İkinci karga al bu da senin için, nasıl da buluyor ekmeklerin yerini aferin, al bakalım biraz daha, güzel gözlü kediye hitaben sana birazcık peynir verelim sen seversin. Yalnız attığım ekmeklere kedi kargalardan önce varıyordu. Hızlı kedi. :)
Ben bugüne bugün, 28 liraya satılanların yanında indirimle 22 liraya satılan yeşil kutudaki ekşi krema ve soğanlı, lezzetli mi lezzetli, yerken insanı mutluluk diyarlarında gezintiye çıkaran pringles cipsine hayır demiş bir insanım. :) Böylesine zor bir kararı verebilmiş bir insanım. :) Mantığımın sesini dinledim. Yanımda evden aldığım yiyeceklerim vardı. Cipsler zararlı dedim. Paranı harcama dedim. Yapmak istediğim diğer harcamaları düşündüm, duygularım ve mantığım arasında bir süre devam eden bir çekişmenin ve silindir şeklindeki yeşil kutuyla bir süre bakışmamızın ardından vedalaştık. Kolay olmayan, zaman alan bir vedaydı bu. :) Doğru kararı verdiğimi düşünüyorum. İşte iradenin zaferi. :)
Bu da bu güzel şarkının sözleriyle birlikte yer aldığı bir klip. İyi ki keşfetmişim bu şarkıyı. Aferin bana. :)
Tezimle ilgili çalışırken France Blue'nün Normandiya'daki yayınını( https://www.francebleu.fr/normandie-rouen ) dinliyordum. Les nuits en Bleu programında bu şarkıyı keşfettim. Çok hoşuma gitti. Özellikle şarkının sözlerinin bu kısımları:
Plus besoin de chercher, plus besoin, je t'ai trouvée
Ce n'est rien, tout le mal qu'on m'a fait, je t'ai trouvée.
Regarde comme on est beaux sur le même bateau
Oh, non, y a pas plus beau, l'amour c'est jamais trop
Et si tu as de la peine
Tu trouveras dans mes bras des milliers de "je t'aime"
On se bat contre un monde qui nous dit d'arrêter, mais
Dans le froid, dans les larmes, je serai ton bouclier
Si c'est trop, si t'as peur que tes mains vont me lâcher
Je te tiendrai plus fort, je serai le plus fort
Mon petit cœur donne à ton petit cœur des milliers de "je t'aime"
Mon petit cœur donne à ton petit cœur des milliers de "je t'aime"
Şarkının klibi de çok güzel, romantik, duygusal bir şarkı. Bu şarkıyı, dinlemeyi de söylemeyi de sevdim.
Canım sevgilim, güzel ve anlamlı sözlerin için çok teşekkür ederim. Çok hoşuma gitti. Sözlerin, duyguların, düşüncelerin, varlığın benim için çok kıymetli. Tekrar tekrar okuyorum güzel sözlerini. Yazdıkların sevildiğimi hissettirdi, bana güven verdi. Ben sevincimi nasıl ifade edeceğimi bilemedim. Bir de bugünlerde daha çok ders çalışmam gerekiyor. Çalışıyorum. Seni seviyorum. Bütün güzel renklerim yalnız senin için parlıyor. İyi ki varsın. Hep var ol, umudum, heyecanım, aşkım. :)
Bu videoda da Barış Özcan yapay zeka konusunda, öncelikle zekanın ve yapay zekanın ne olduğundan başlayarak detaylı açıklamalar yapmış, yapay zekanın çeşitlerine ve varabileceği noktaya değinmiş. Zeka çok boyutlu bir kavram gerçekten, anlama, kavrama, edinilen bilgileri doğru analizle değerlendirebilme, doğru karar alma ve uygulayabilme, uyum sağlayabilme, öğrenme,fikir yürütme, olasılıkları hesap edebilme, mantık ile ilgili. Bir de duygusal zeka var. Kendine ve başkalarına ait duyguları anlamak ve yönetmek ile ilgili bir kavram. Yapay zeka, düşünme, öğrenme,analiz etme konularında bir gün insan zekasını geçse bile duygular konusunda bir insan düzeyine ulaşabileceğini düşünmüyorum. Şöyle ki belki ilerde bir yapay zeka kendi öğrenim becerisiyle ve kendisine yüklenen bilgilerle insanların duygularını tanımlayabilir belki bir psikolog olarak bile görev yapabilir ya da belirli kişilik özelliklerine sahip olabilir ancak bence hiç bir zaman bir insan gibi hissedemez. Belirli duygular hissedildiğinde verilen tepkileri öğrenebilir bunları çok iyi bir şekilde taklit de edebilir ve hatta bir insanı bu konuda etkileyip ikna bile edebilir belki ama bence bizim gibi hissedemez. Çünkü bence hissetmek ruha özgüdür. Gözlerimiz, beynimiz aracılığıyla görürüz ama esas gören ruhtur. Kulaklarımız, beynimiz aracılığıyla duyarız ama esas işiten ruhtur. Gören de,işiten de, tadan da, hisseden de ruhtur. İşte bizi makinalardan ayıran en önemli özelliğimiz ruhumuzdur. İleride beyin çipleri vasıtasyla kişinin ölümünün ardından kendi görüntüsünü taşıyan bir robota veya bir avatara hafızası ,kişiliği yüklenebilecek bile olsa, yine de o, aynı kişi olmayacak, çünkü bu robot veya avatar bir ruhu, aynı ruhu taşımıyor olacak diye düşünüyorum. Biz biriciğiz.