Sen de öyle gelmişsin geç de sayılmazsın erken de ikisine de yetişilir nasılsa sonunda yetişmişsin, hem zaman senin değil burada hem zamanda bir yerin de olmayacak burada ister aç ister katla kanatların gibisin kanatlarından başka bir evin de yok burada kanatların kadar açık bu göğün altında
Gurbet açık zamanda bir deniz hadi misafir sayalım kendimizi onun vapurunda hem eski turnalar gibiyiz hala kendi kanatlarına misafir hem saklana saklana yenisi yok sözler gibiyiz bizden başka misafiri de yok ama yine de yolcu gibi davranır bu deniz insana gurbetten bir kuş mu gelmiş şehir uyuyor senin kanatlarınla uyanacak şehir bu değil güvercinin denizi geçtiği şiir bu değil
Deniz ökse, vapur avcı görünür çocuk Anadolu'nun kara donlu güvercinine senden sonra da bilmem ki çocuk mu Anadolu son güvercinini yitirmiş de hala demli uykuda kasabaların horladığı vakitsiz uykularda uykusu sarışın, şiiri bun bir Turgut Uyar kalmadı Cemal Süreya da yok ki bir abi arasan burada sana çok uzun bir öğlesonuydu Turgut Uyar sıkıntısını mı kıskanırdın: Şu kasaba bir içine baksa sen kanatlarını toplayıp otursan da coğrafya uçsa sınıftan! Dul coğrafya gidecek evi mi vardı Turgut Uyar ın tozlu şiirinden başka ?
Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca Hâlâ koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu bir ceylan gibi sekerdi kelimeler Sesini duymasam çölleşirdi dünya dağlar yarılır ırmaklar kururdu bulutlar çökerdi yüreğime Hâlâ koynumda resmin …
-ve nihayet ikimiz kaçtığımız aşkların toplamıyız-sokakta yaralı bir it koşturuyor iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç milyon yıldır tutmadın ellerimi. benimle çıkmıyorsun bu yolculuğa. ve ben sırf bu yüzden yenilebilirim.bu resimden çıkıp gidiyorum. seni isteyen yanım ölümsüz yanımdır. bulutsuz da yağan nedir? şimdi öğreniyorum ki, gözyaşi! bu resimden çıkıp gidiyorum. seni isteyen yanım aşk yanımdır.babam romantik bir aşiret savaşçısıydı. çapraz fişeklik duyardım yüzümde ona sarıldığım zaman. sonrası jandarmalardı. ağıt kadınlardı. mezarlardı. o gün bugündür sayrıyım. çünkü insan öldüğü yaşta kalır.babam elin eskilerini giyerdi. ben bu yüzden ezik olurum bayram sabahlarında. yani bir sömürgede doğan kırılgan olur. çünkü insan öldüğü yaşta..
Kederliyim, gölgesinin terk ettiği bir kasaba kadar yorgunum, kanatları gurbette bir güvercin gibiyim senin yerineyim, sıkıntını yazmak kaldı bana Bugün paçalı bir güvercin gördüm çocuk Anadolu böyle avunamaz bir daha bilmem ki nesiyim o güvercinin artık nereye uçsa göğü benim içimdir nereye konsa o güvercinin yerlisiyim
Yuvasında ilk kez uçan serçe gibi telaşlı, Şafakta kuzulamış karaca gibi baygın, Ulaşınca çılgınlığa kırılan dallarda ömrün Yanarak uğuldayan Yanarak uğuldadığım... Yine daldım da kendi düşüme Hasretin kanayışı bitermiş sandım... Beni şiirler bağışlasın!
Bir sonbahara evrilirken zaman Varlığında süzülen umuda tutunurdu kuşlar Bir çiçeğin kuruyan yapraklarını öperdi bakışların Gelecek kışa inat.
Ve şimdi Bahara uçan bütün kuşlar şâhittir Uzun uzadıya sustuysam eğer hazana Ve ertelediysem sana gelmeleri Bil ki Baskın yemiş yüreğimde Açacak tek bir çiçek kalmadığındandır.
Oysaki Eski bir kitabin son sayfası gibi Buruşturup attığın yüreğimde Kafiyeleri AŞK ile dans eden Şiirler biriktirmiştim sana Dizelerine yangın düşürdüğün O şiirler şâhittir yandığıma …
Ve sen yine bilmelisin ki Sana açacak tek bir çiçeğim kalmadı artık Gelecek baharda …
Sen de öyle gelmişsin
geç de sayılmazsın erken de
ikisine de yetişilir nasılsa sonunda
yetişmişsin, hem zaman senin değil burada
hem zamanda bir yerin de olmayacak burada
ister aç ister katla kanatların gibisin
kanatlarından başka bir evin de yok burada
kanatların kadar açık bu göğün altında
Gurbet açık zamanda bir deniz
hadi misafir sayalım kendimizi onun vapurunda
hem eski turnalar gibiyiz hala
kendi kanatlarına misafir
hem saklana saklana yenisi yok sözler gibiyiz
bizden başka misafiri de yok ama
yine de yolcu gibi davranır bu deniz insana
gurbetten bir kuş mu gelmiş şehir uyuyor
senin kanatlarınla uyanacak şehir bu değil
güvercinin denizi geçtiği şiir bu değil
Deniz ökse, vapur avcı görünür
çocuk Anadolu'nun kara donlu güvercinine
senden sonra da bilmem ki çocuk mu Anadolu
son güvercinini yitirmiş de hala demli uykuda
kasabaların horladığı vakitsiz uykularda
uykusu sarışın, şiiri bun bir Turgut Uyar kalmadı
Cemal Süreya da yok ki bir abi arasan burada
sana çok uzun bir öğlesonuydu Turgut Uyar
sıkıntısını mı kıskanırdın: Şu kasaba bir içine baksa
sen kanatlarını toplayıp otursan da coğrafya uçsa
sınıftan!
Dul coğrafya gidecek evi mi vardı
Turgut Uyar ın tozlu şiirinden başka ?
H.Ergülen
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hâlâ koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Hâlâ koynumda resmin …
A.Telli
-ve nihayet ikimiz
kaçtığımız aşkların toplamıyız-sokakta yaralı bir it koşturuyor
iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç
milyon yıldır tutmadın ellerimi. benimle çıkmıyorsun
bu yolculuğa. ve ben sırf bu yüzden yenilebilirim.bu resimden çıkıp gidiyorum. seni isteyen yanım
ölümsüz yanımdır. bulutsuz da yağan nedir? şimdi
öğreniyorum ki, gözyaşi! bu resimden çıkıp
gidiyorum. seni isteyen yanım aşk yanımdır.babam romantik bir aşiret savaşçısıydı. çapraz fişeklik
duyardım yüzümde ona sarıldığım zaman. sonrası
jandarmalardı. ağıt kadınlardı. mezarlardı. o gün
bugündür sayrıyım. çünkü insan öldüğü yaşta kalır.babam elin eskilerini giyerdi. ben bu yüzden ezik
olurum bayram sabahlarında. yani bir sömürgede
doğan kırılgan olur. çünkü insan öldüğü yaşta..
Selim Temo…
Kederliyim, gölgesinin terk ettiği bir kasaba kadar yorgunum, kanatları
gurbette bir güvercin gibiyim
senin yerineyim, sıkıntını yazmak kaldı bana
Bugün paçalı bir güvercin gördüm
çocuk Anadolu böyle avunamaz bir daha
bilmem ki nesiyim o güvercinin
artık nereye uçsa göğü benim içimdir
nereye konsa o güvercinin yerlisiyim
Haydar Ergülen…
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın, uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma..,
N.Genç
Yuvasında ilk kez uçan serçe gibi telaşlı,
Şafakta kuzulamış karaca gibi baygın,
Ulaşınca çılgınlığa kırılan dallarda ömrün
Yanarak uğuldayan
Yanarak uğuldadığım...
Yine daldım da kendi düşüme
Hasretin kanayışı bitermiş sandım...
Beni şiirler bağışlasın!
N.Behram
Bir sonbahara evrilirken zaman
Varlığında süzülen umuda tutunurdu kuşlar
Bir çiçeğin kuruyan yapraklarını öperdi bakışların
Gelecek kışa inat.
Ve şimdi
Bahara uçan bütün kuşlar şâhittir
Uzun uzadıya sustuysam eğer hazana
Ve ertelediysem sana gelmeleri
Bil ki
Baskın yemiş yüreğimde
Açacak tek bir çiçek kalmadığındandır.
Oysaki
Eski bir kitabin son sayfası gibi
Buruşturup attığın yüreğimde
Kafiyeleri AŞK ile dans eden
Şiirler biriktirmiştim sana
Dizelerine yangın düşürdüğün
O şiirler şâhittir yandığıma …
Ve sen yine bilmelisin ki
Sana açacak tek bir çiçeğim kalmadı artık
Gelecek baharda …
Ne zaman bayram olsa
Çocukluğumun
Naylonla kapatılmış penceresinden
Soğuk girer içerime…
Bayramın hüznü de kutlu olsun …
Üstüne
Azrail’in gölgesi düşmüş ruh gibiyim
Kefene sarılan ben
Mezarda yatan ben
Başucunda ağlayan ben
Bu kaçıncı yas tutuşum
Bu kaçıncı ölüşümdür …
Üstümü örten hüznün bahçesi
Sen Nasılsın ..?
Gözlerin içimde yağmur sonrası
Gökkuşağı gülümsemesi
Renklerinin bittiği yerde
Kara tohumlar ekersin umudun tarlasına …