'Bugüne kadar hep onlar konuştu Gezerek kanal kanal. Benim de sana söyleyeceklerim var kızım Gitme biraz daha kal...'
Hayat bir televole masalı değildir kızım! Sakın aldatmasın seni Seda'nın Güllü'nün o boş kahkahaları Ebru'ların Çağla'ların Demet'lerin O sabun köpüğü muhteşem aşkları (!) Ben ne dev yalnızlıklar bilirim Ben ne ayrılıklar Ben ne hıçkırıklar Kimbilir Nasıl ıslaktır geceleri onların yastıkları...
Hayat Mehmet Ali'nin çiftliği değildir kızım Öyle hep yüzüne gülmez bu çarkıfelek Feleğin çarkına düşünce anlarsın Aslanın neresinde ekmek.
Hayat bir Tarkan şarkısı değildir kızım! Öyle hüp diye içine almaz seni hiç bir sevgili Ve hiç bir kimse kuş sütüyle beslemez seni Güzelliğin solunca anlarsın Aynalarda bile zor bulursun kendini
Hayat ne Aydın'ın 'Aydın Havası' Ne Fatih'in 'o kıskıvrak yılan dansı! ' Ne bir Gülben Ne de Hülya kavgası Hayat seni kaybettiğim günden beri İçimde bir kurşun yarası.
Hayat bir peri masalı değildir kızım! Öyle evinin önünde Beklemez seni beyaz atlı prensler Bak Beyaz'ın bile simsiyah oldu hayalleri çoktan Ve Okan yaralı bir kuştur artık Hergün kendini gagalamaktan Ve sanat adına Arto'yu Hande'yi Sevda'yı zagalamaktan
Hayat bir tatil köyü değildir kızım! Bir o yana bir bu yana sallamaz seni Bir düşün Yıkılan yuvaları O kırık hayatları Yarınsız çocukları Bir düşün O arka sokakları Sahipsiz çığlıkları Çaresiz anaları-babaları...
Hadi olacaksan Gel doktor ol öğretmen ol alim ol Kırılmış kanadım, kolum elim ol Umudum ol güneşim ol ateşim ol Seni de sarsın mutluluğun O sımsıcak kolları Ve seni de yutmadan Reyting canavarının o sahte yıldızları! ..
Unutma Sakın unutma kızım! Onların Hazin bir romandır Özendiğin bütün hayatları...
Türk gençliğinin kişiliğini elinden alan ne dogulu ne batılı yapan daha da tüketici yapan saymakla bitiremediğim gençliği sosyalist yapan zararlı bir programın adı....
Gazeteler; TGRT'den yüklü maaş, lüks cip ve araba alan ünlü artistlerin dudak uçuklatan anlaşmalarını yayınlıyor. Bir şarkıcıya toptan 3 milyon dolar, ötekine ayda seksen milyar maaş, berikine 700 bin Dolar...Bu arada hediye edilen yüzbin dolarlık cipler, trilyonluk villalar da caba. Peki bu durum sadece TGRT'de mi böyle? Hayır! Son yıllarda medya ve eğlence sektöründe, Amerika'ya parmak ısırtacak rakamlar telaffuz edilmeye başlandı. Milyonlarca dolarlik transferler, yüz-yüzelli bin dolar aylık maaşlar herkesin çenesini yoruyor. Kendisini dinleyenlere göbek attırma hünerine sahip şarkıcılar, milyonlarca dolarlık servetin sahibi oluyor.
Görgüsüz 'sosyete' düğünlerinde şarkı-türkü söyleyenler bir gecede iki 'ekstra' çıkarıp 100 bin doları cebe koyuyor, ertesi gün programları için sete, bir sonraki gün de dizilerine koşuyorlar. Peki bu adamlar ve kadınlar, topluma hangi katkıda bulunuyorlar da bu servetlere kavuşuyorlar dersiniz? Bu paraları kim ödüyor ve daha önemlisi neden ödüyor?
*** Bu soruların cevabı basit: Bir takım hanende sazende takımı, bizden enayilik vergisi alıyorlar. Onlara bu büyük serveti kazandıran şey; bizim toplumsal enayiliğimiz. Değerler sistemi aşırı derecede bozulmuş, ayakların baş, başların ayak, olduğu bir toplumda yaşanan çarpıklığın, her el çırpan kişinin arkasından ağzı açık ayran budalası gibi koşmamızın sonucu bütün bunlar.
Kendileri gibi erkek olan arabesk şarkıcısının çıplak ayaklarına dokunabilmek için birbirini ezen kalabalığın psikopatolojik yansımaları. Her taraflarından löpür löpür et ve yağ fışkıran terli eşcinsel şarkıcılara hayranlıkla bağlı olan ve onların söylediği şarkının ritmine uyarak kalça tokuşturan aslan parçası erkeklerimizin eğlence dünyası.
Adamlar ve kadınlar, böyle bir toplumdan enayilik vergisi tahsil etmesin de ne yapsın!
*** Siz siz olun; sakin Nazım Hikmet'e sahip çıkmayın, Sabahattin Ali'yi kim öldürdü diye sormayın, Melih Cevdet Anday ne yapıyor diye merak etmeyin, Fazıl Hüsnü Dağlarca nasıl geçiniyor diye aklınıza takmayın, Avni Arbas'ı ziyarete gitmeyin, Cemil Meriç'in kıtaplarına el sürmeyin. Doğdukları ev müze yapılacak, adlarına enstitüler kurulacak, üniversite doktoraları hazırlanacak değerlerinizi bir an önce tepelemeye bakın. Çünkü kültür, şiir, resim, nitelikli müzik, düşünce gibi kavramlar bu millete zararlıdır. Allah korusun, onun aklını falan bozar! Bu insanların çıktığı televizyon kanallarını hemen 'zap'layıp, kalça-göbek lumpen eğlence dünyasına zıplayın. Ve paşa paşa enayilik verginizi ödeyin. Sonra sokaklara çıkıp 'Bütün dünya şaşırma, sabrımızı taşırma! ' diye bağırın. Bizler gibi bir avuç insana da 'damarlarımızda mevcut olan asil kanı' arayarak ömür tüketmek düşsün.
nasıl topluca delirdiğimizin başlangıç tarihi.. ne yapalım olaağı varmış ne yazık ki olay sadece bikaç öküzden ibaret değil onlardan kar yapanlar destek veren siyaset adamları ve biiz onları aptal zannederken bizi aptal yerine koyanlar.. var babam var (1929 büyük bunalım dönemindeki amerikayı okuyun aradaki inanılmaz benzerliğe şaşıracaksınız)
halk için sanat mı, sanat için mi sanat deseniz bu konuyu bilmeyen çoğu insan 'tabi ki hemşerim halk için sanat derim' der ama işte halk için sanata günümüzde ki en güzel örnek Tele Vole gibi programlardır uyuşturucu gibi olayları damardan verirler ki bir bir kere bakan başından kalkması çok zordur.
TV önünden geçerken hani gözünüz kayar ne var diye, eyvah diyeyim Tele Vole varsa (Medusaya bakmış gibi olursunuz) bir bakarsınız ki TV karşıdında oturmuş 'vay adi herif kadına neler yapmış' derken bulursunuz kendinizi.
İzlemişsem bir hatayı düşüp nedense kirlenmişim gibi hemen yıkanma ihtiyacı duyarım :)))
BİR TELEVOLE MASALI
'Bugüne kadar hep onlar konuştu
Gezerek kanal kanal.
Benim de sana söyleyeceklerim var kızım
Gitme biraz daha kal...'
Hayat bir televole masalı değildir kızım!
Sakın aldatmasın seni
Seda'nın Güllü'nün o boş kahkahaları
Ebru'ların Çağla'ların Demet'lerin
O sabun köpüğü muhteşem aşkları (!)
Ben ne dev yalnızlıklar bilirim
Ben ne ayrılıklar
Ben ne hıçkırıklar
Kimbilir
Nasıl ıslaktır geceleri onların yastıkları...
Hayat Mehmet Ali'nin çiftliği değildir kızım
Öyle hep yüzüne gülmez bu çarkıfelek
Feleğin çarkına düşünce anlarsın
Aslanın neresinde ekmek.
Hayat bir Tarkan şarkısı değildir kızım!
Öyle hüp diye içine almaz seni hiç bir sevgili
Ve hiç bir kimse kuş sütüyle beslemez seni
Güzelliğin solunca anlarsın
Aynalarda bile zor bulursun kendini
Hayat ne Aydın'ın 'Aydın Havası'
Ne Fatih'in 'o kıskıvrak yılan dansı! '
Ne bir Gülben
Ne de Hülya kavgası
Hayat seni kaybettiğim günden beri
İçimde bir kurşun yarası.
Hayat bir peri masalı değildir kızım!
Öyle evinin önünde
Beklemez seni beyaz atlı prensler
Bak Beyaz'ın bile simsiyah oldu hayalleri çoktan
Ve Okan yaralı bir kuştur artık
Hergün kendini gagalamaktan
Ve sanat adına
Arto'yu Hande'yi Sevda'yı zagalamaktan
Hayat bir tatil köyü değildir kızım!
Bir o yana bir bu yana sallamaz seni
Bir düşün
Yıkılan yuvaları
O kırık hayatları
Yarınsız çocukları
Bir düşün
O arka sokakları
Sahipsiz çığlıkları
Çaresiz anaları-babaları...
Hadi olacaksan
Gel doktor ol öğretmen ol alim ol
Kırılmış kanadım, kolum elim ol
Umudum ol güneşim ol ateşim ol
Seni de sarsın mutluluğun
O sımsıcak kolları
Ve seni de yutmadan
Reyting canavarının o sahte yıldızları! ..
Unutma
Sakın unutma kızım!
Onların
Hazin bir romandır
Özendiğin bütün hayatları...
BU MUDUR.... BUDUR..TÜRKİYE
Türk gençliğinin kişiliğini elinden alan ne dogulu ne batılı yapan daha da tüketici yapan saymakla bitiremediğim gençliği sosyalist yapan zararlı bir programın adı....
Primat yaratıkların hayatlarının bir bölümünün anlatıldığı belgesel...
Türk kanallarının da izlendiği İran gibi ülkelerde gençlerin birbirine hakaret amaçlı kullandığı 'ananı televolede görmüşler' deyiminin ana kaynağı.
kültür seviyesi düşük insanlar için blunmaz bir nimet...
TELE VOLE KÜLTÜRÜ
Gazeteler; TGRT'den yüklü maaş, lüks cip ve araba alan ünlü artistlerin dudak uçuklatan anlaşmalarını yayınlıyor. Bir şarkıcıya toptan 3 milyon dolar, ötekine ayda seksen milyar maaş, berikine 700 bin Dolar...Bu arada hediye edilen yüzbin dolarlık cipler, trilyonluk villalar da caba. Peki bu durum sadece TGRT'de mi böyle? Hayır! Son yıllarda medya ve eğlence sektöründe, Amerika'ya parmak ısırtacak rakamlar telaffuz edilmeye başlandı. Milyonlarca dolarlik transferler, yüz-yüzelli bin dolar aylık maaşlar herkesin çenesini yoruyor. Kendisini dinleyenlere göbek attırma hünerine sahip şarkıcılar, milyonlarca dolarlık servetin sahibi oluyor.
Görgüsüz 'sosyete' düğünlerinde şarkı-türkü söyleyenler bir gecede iki 'ekstra' çıkarıp 100 bin doları cebe koyuyor, ertesi gün programları için sete, bir sonraki gün de dizilerine koşuyorlar. Peki bu adamlar ve kadınlar, topluma hangi katkıda bulunuyorlar da bu servetlere kavuşuyorlar dersiniz? Bu paraları kim ödüyor ve daha önemlisi neden ödüyor?
***
Bu soruların cevabı basit: Bir takım hanende sazende takımı, bizden enayilik vergisi alıyorlar. Onlara bu büyük serveti kazandıran şey; bizim toplumsal enayiliğimiz. Değerler sistemi aşırı derecede bozulmuş, ayakların baş, başların ayak, olduğu bir toplumda yaşanan çarpıklığın, her el çırpan kişinin arkasından ağzı açık ayran budalası gibi koşmamızın sonucu bütün bunlar.
Kendileri gibi erkek olan arabesk şarkıcısının çıplak ayaklarına dokunabilmek için birbirini ezen kalabalığın psikopatolojik yansımaları.
Her taraflarından löpür löpür et ve yağ fışkıran terli eşcinsel şarkıcılara hayranlıkla bağlı olan ve onların söylediği şarkının ritmine uyarak kalça tokuşturan aslan parçası erkeklerimizin eğlence dünyası.
Adamlar ve kadınlar, böyle bir toplumdan enayilik vergisi tahsil etmesin de ne yapsın!
***
Siz siz olun; sakin Nazım Hikmet'e sahip çıkmayın, Sabahattin Ali'yi kim öldürdü diye sormayın, Melih Cevdet Anday ne yapıyor diye merak etmeyin, Fazıl Hüsnü Dağlarca nasıl geçiniyor diye aklınıza takmayın, Avni Arbas'ı ziyarete gitmeyin, Cemil Meriç'in kıtaplarına el sürmeyin. Doğdukları ev müze yapılacak, adlarına enstitüler kurulacak, üniversite doktoraları hazırlanacak değerlerinizi bir an önce tepelemeye bakın. Çünkü kültür, şiir, resim, nitelikli müzik, düşünce gibi kavramlar bu millete zararlıdır. Allah korusun, onun aklını falan bozar! Bu insanların çıktığı televizyon kanallarını hemen 'zap'layıp, kalça-göbek lumpen eğlence dünyasına zıplayın. Ve paşa paşa enayilik verginizi ödeyin. Sonra sokaklara çıkıp 'Bütün dünya şaşırma, sabrımızı taşırma! ' diye bağırın. Bizler gibi bir avuç insana da 'damarlarımızda mevcut olan asil kanı' arayarak ömür tüketmek düşsün.
** Zülfü Livaneli **
nasıl topluca delirdiğimizin başlangıç tarihi..
ne yapalım olaağı varmış
ne yazık ki olay sadece bikaç öküzden ibaret değil
onlardan kar yapanlar
destek veren siyaset adamları
ve biiz onları aptal zannederken bizi aptal yerine koyanlar..
var babam var
(1929 büyük bunalım dönemindeki amerikayı okuyun
aradaki inanılmaz benzerliğe şaşıracaksınız)
_ TENINE TAPANLARIN
YATAK ODASI HIKAYELERiNi
MEMLEKET MESELESi YAPAN
PLASTIK iNSAN SURULERiNiN COPLUGU..
NİDELİM TELEVOLEYİ
Ne desek bunlara geçmez sözümüz
Fethetmişler aga içten kaleyi
Bak seneler oldu gülmez yüzümüz
Biz nidelim aga Televoleyi
Barlar ünlülerle dolup taşarmış
Bilmem kim kiminle birlik yaşarmış
Üç günde evlenip geri boşarmış
Biz nidelim aga Televoleyi
Bol para bol döviz kredi repo
Kiminde şampanya kiminde pipo
Her bi yanı süslü açıkta popo
Biz nidelim aga Televoleyi
Biri öbürüne sözle çatarmış
Diğeri cevaplar çamur atarmış
Futbolcu mankenle gezip yatarmış
Biz nidelim aga Televoleyi
Hürdemi ne diyem ben kime kızam
Bunları kim yaptı böyle sadrazam
Ekmeğe gelirken zam üstüne zam
Biz nidelim aga Televoleyi
halk için sanat mı, sanat için mi sanat deseniz bu konuyu bilmeyen çoğu insan 'tabi ki hemşerim halk için sanat derim' der ama işte halk için sanata günümüzde ki en güzel örnek Tele Vole gibi programlardır uyuşturucu gibi olayları damardan verirler ki bir bir kere bakan başından kalkması çok zordur.
TV önünden geçerken hani gözünüz kayar ne var diye, eyvah diyeyim Tele Vole varsa (Medusaya bakmış gibi olursunuz) bir bakarsınız ki TV karşıdında oturmuş 'vay adi herif kadına neler yapmış' derken bulursunuz kendinizi.
İzlemişsem bir hatayı düşüp nedense kirlenmişim gibi hemen yıkanma ihtiyacı duyarım :)))
Uyarı: Taklidlerinden sakınınız.
BASİT İNSANLARIN İZLEDİĞİ BİR PROGRAM SADACE
hiç bir şey kadar değerleri olmayan koca bir hiç dünyası...
alt kültür.kasap dükkanı.kirli şehvet.iğrenç ilişkiler.