İlacın sendedir fakat ki görmezsin/ Derdin de sendedir, lakin farkında olmazsın/ Sen kendini küçük bir cisim zannedersin/ Halbuki sende dürülüdür koskoca alem./
Sen ki, asâra gömülsen taşacaksın heyhat, Sana gelmez bu ufuklar, beni almaz bu cihat, Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber... Sana ağşunu açmış, işte duruyor Peygamber...
M.AKİF ERSOY.....(Bu ne ruh, bu ne maneviyat, okumuyorum resmen yaşıyorum anı)
Sen susarsan, Aşk susar sevgili. Konuş; Konuş ki ulaşayım sana karanlıklardan. Ellerini uzatırsan çekip alacaksın beni rüyalarımdan. ve; pembe üzüm rengi bir cennet yaratacaksın. sonra beni renkten renge boyayıp Odandaki her bir duvara asacaksın hep bana bakcak zeytin karası gözlerin Ve dilinde hep bir düş olacak Sen susarsan aşk susar sevgili. konuşursan; Açılacak sevdiğin tüm çiçekler renk renk. Kendini rengarenk bir çicek bahçesinde bulacaksın. Gittiğimi sandığında aslında kalmıştım. Kendimi senin yalnızlığına adamıştım. odamda ki her bir duvarıma senin resmini asıp Sana şarkılar yazmıştım. Ben gittiğimde kalmıştım oysaki unuttun. ama susmuştun. sen susarsan aşk susacaktı sevgili. Konuşsan rüya bitecekti. ellerini uzatsan bir cennet yaratacaktık. Konuş sevgili.... Konuş ki yaşayalım birbirimizi....
Sen su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı... Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez - tükenmez olduğunu hatırla... Ama yine de su gibi ' bir küçük bardağın içine ' sığıdır ki kendini; Girebilmeyi öğren insanların damarlarına. Hayat ver... Vazgeçilmez ol! ! ! Çünkü sen özelsin...
Sen sözcükleri ölümsüz kılansın... Sen umudun.aşkın,hayatın adısın... Şimdi içimde çoğalttığım sesimle haykırıyorum herkes duysun diye... Hiç kimse sevdama senin kadar yakışmadı ve sevdam hiç himseyi senin kadar yaşatmadı...
Sen gülen yüzün ve her daim karışık kafanla, içimde öpüşme isteği uyandıran nadir adamlardansın. Yine de gözlerin açıkken utanıyorum, ama hayalimde bana bakmazken seni öpmek çok güzel. Gerçekten hayalimdeki gibi misin? .. Sanmıyorum. Belki de daha iyi.. Ya da yanından bile geçmiyorsun... Komik ama bilmiyorum. Yanına sokulmaya korkuyorum. Korktuğum tek adamsın. Tanımıyorum seni ama sakin duruşun rahatlatıyor, güveniyorum. Her şeyi kendim yaparım, buna alışkınım, belki de ilk defa beraber yapabileceğimizi düşünüyorum. Henüz sana dokunmadım. Elini tuttuğumda kalbim yerinden çıkar mı diye korkuyorum. Sonra elini belimde düşünüyorum, beni kendine çekiyorsun. Nefesin sıcak, gözlerime bakıyorsun... Gülümsüyorum! Sonra nefes bile almadan göz göze duruyoruz dakikalarca. Böyle de konuşur insan.Anlatıyorum, gözlerin doluyor.....Etrafta çıt yok, dakikalar donuyor. Sonra bir adim geri atıyorum. Sen sabit, kolların yanda bakıyorsun sadece... Yine karışık bir kafayla. Dönüyorum evime gidiyorum, sen de... Kendininkine. Aşk korkutur.. Bu seferlik pas geçiyorum. Kim bilir tekrar nerde ne zaman karşılaşırız... Belki o zaman daha cesur olurum, ama söz vermiyorum. Sakın beni bekleme! Üzerimden bir yük kalkmış gibi, biraz rahat biraz özgür daha hafif hissediyorum. Evdeyim... Ama çok sürmüyor bu rahatlık, sanki beraberdik de ayrılmışız gibi özlüyorum... Hiç söylenmemiş sözlere, yaşamadığımız anlara üzülüyorum. Ama pişman da değilim.. Belki de bu kadar çabuk kabullenmene içerledim. Belki de gitme dersin diye bekliyordum... Gözüm hep telefonda, çalsa ya! Hiç bir şey yapmadan oturup duvara bakıyorum, aklımda yine sen. Sonra sızıp kalmışım... o güzel rüyalardan biri daha. Bu sefer başka bir şehirdeyiz, akşamüstü olmuş, havada bahar kokusu, üzerimde çiçekli bir elbise. Bir okulun önünde miyim neyim, ya da bir terminal... Merdivenlerdeyim, etrafta bir sürü koşuşturan insan.. Tam merdivenlerden inecekken telefonum çalıyor. “nerdesin” diye soruyorsun. Nasıl yani, aradan zaman geçmiş haftalardır görüşmüyoruz, ve beni arayıp nerdesin mi diyorsun.. Şaşırıyorum ama cevap da veriyorum. Detaylı bir tarifin tam ortasındayken “hangi kapı” diye soruyorsun. Buralardasın! Bakınıyorum... Kafamı çevirdiğimde göz göze geliyoruz, durmuş bana bakıyorsun. İki... Üç... Dört... Saniyeler geçiyor, ama ikimiz de hareket etmiyoruz. Gülüyorum... Gülüyorsun. sonra ben merdivenlerden koşarak iniyorum.. Aynı filmlerdeki gibi, sarılıyorum sana... telefon çalıyor yine..gökyüzü yankılanıyor.. Uyandım. Gerçekten de telefon çalıyor... Ama yetişemiyorum... Sen miydin acaba? Bir bardak su... rüyayı düşünüyorum.. Hayalin bile beni gülümsetiyor. Aşk bu kaçamazsın......Sen şimdi ailenlesin ve mutlusun… Beni düşünmüyor ve özlemiyorsun…. Her şey yolunda senin için, hiç için yanmıyor, midende benimkini kemiren böceklerden yok belki de. Üzgünüm,şimdi rüyanın büyüsü de gitti...televizyonu açıp kafa dağıtsam mı? .. Zaten başka yapacak ne var ki... Kapı çalıyor.. bu saatte kim gelir ki... kalbim büyüyor.. ateş basıyor birden.. korkuyorum.. Kapım çalıyor! Aşk bu hissedersin... Kapıyı açıyorum... Hoş geldin! Umarım gelirsin. Seni çok özledimmmmmm…. Tamam, artık ağlama sil gözyaşlarını bak ben buradayım deyişini çok özledimmmmmm…
Sen...Yüzümdeki gülüşlerin, ellerimdeki terlemenin, yüreğimdeki deli atışın sebebi...Her gece uykum, her sabah güneşim... Yıldızım, ayım, akan kanım...Bitmeyen masalım. Sevdamın adresi, aşkımın menzili, içimdeki tat, yaşadığım hayat sen...Sebebim, niyetim, geleceğim, geşmişim, bilinmezliğim, belirsizliğim, kararlılığım, kararsızlığım sen...Bitmez yolculuğum, sonsuzluğum. Sen, gözüm, elim, yüreğim. Seni bir üzen şey beni bin üzer inan. Kırıyorsam seni, bu benim densizliğimdendir. Kendimle kavgalıyım ben... Bir yanım sana tutkun, bir yanım çok bencil...Ahh ben nasıl da vurdumduymaz olabiliyorum bazen... Bakma bana birtanem, içimdeki aşkın büyüklüğünü ölçme sakın bunlarla... Seviyorum diyorsam seni, inan öyle...Gereğinden fazla ' erkeğim ' bazen, bağışla... Seni özlemek diye bir şey var bu hayatta ve bu bazen öylesine dayanılmaz oluyor ki...Yokluğunu yaşamayı beceremiyorum, üzgünüm...İçimdeki o ' fazla erkek ' yokluğunda çekiliyor bir köşeye ve ben güçsüzlüğümle başbaşa kalıyorum... Katlanamıyorum anla, sensizliği 'yok' hükmünde sayıyorum. Sensizlik diye bir şey yok, öyleyse SENSİZ kalmak da YOK...
SENİ ANLATMAK Dinler misin beni Sana seni anlatsam Mesela hep seni hatırlatır bana Ne zaman bir gül koklasam. Bir şarkı düşün Hani insan dinler ya sabah akşam Senin sesinde öyle işte Bir ömür dinlesem usanmam. Hani güneş var ya Dünyayı aydınlatan Ondan daha parlağı yok sanırdım Eğer gözlerini tanımasam. Dünyanın en sıcak en şefkatli En güveniliri senin ellerin Avuçlarına yuva yapardım Eğer bir kuş olsam.
sen aslında ben demek yanlızlıktan kopmak demek arkadas demek sonra sevgıyı doguran ask demek demek ıste bılemedıgın kelımelerle oynayıp yenı bastan toplamak demek sen aslında anlayacagın ben demek! ! !
Sen bilmezsin, Başkalarına adınla seslendiğim günlerdi.. Uzaktın bana Duymazdın o yüzden Yokluğuna derlenmiş türküleri.
Oysa sen varken, Kanayan gecelere merhem olurdu sesin Gülüşün dağıtırdı gözlerimden bulutu Ara sıra gelirdin ya? Ben o zaman anlardım hangi mevsimi soluduğumu...
Elerin iki lan çiçeğidir. Ayakların, iki lotüs. Yanakların, iki Kiang-ngan portakalı. Güzel kokun, ilkbaharın kokusudur. Sesin, meltemin yeşeren söğütler arasındaki şarkısından daha sehhardır. Nefesin, misklerin yakıldığı bir mabedin kokusundan daha baş döndürücüdür. Sen, ay ışığı ile sulanmış bir kayısı çiçeğinden daha güzelsin. Sen, bütün çiçekler, bütün güzel kokularsın. Sen, kainatın ihtişamısın. Seni düşünürken, Tanrıları, hiç de kıskanmıyorum.
Dudaklarımdan düşürmediğim bir sigara gibisin. Üstelik, öyle biir illetsin ki bir sara gibi her daim uykularımda beni nöbet nöbet yoklarsın... Öyle uslanmaz öyle utanmaz nöbetlerine alışamadım. Her acıyı taşıdım da yüreğimde bir sensizliği taşıyamadım...
Sen susarsan, Aşk susar sevgili. Konuş; Konuş ki ulaşayım sana karanlıklardan. Ellerini uzatırsan çekip alacaksın beni rüyalarımdan. ve; pembe üzüm rengi bir cennet yaratacaksın. sonra beni renkten renge boyayıp Odandaki her bir duvara asacaksın hep bana bakcak zeytin karası gözlerin Ve dilinde hep bir düş olacak Sen susarsan aşk susar sevgili. konuşursan; Açılacak sevdiğin tüm çiçekler renk renk. Kendini rengarenk bir çicek bahçesinde bulacaksın. Gittiğimi sandığında aslında kalmıştım. Kendimi senin yalnızlığına adamıştım. odamda ki her bir duvarıma senin resmini asıp Sana şarkılar yazmıştım. Ben gittiğimde kalmıştım oysaki unuttun. ama susmuştun. sen susarsan aşk susacaktı sevgili. Konuşsan rüya bitecekti. ellerini uzatsan bir cennet yaratacaktık. Konuş sevgili.... Konuş ki yaşayalım birbirimizi....
ona göre 'o'sun onlara görede 'o'sun size göre 'o' bize göre 'o'.. şunlara görede bunlara görede herkese görede bir 'o' sun birtek benim için 'sen' sin..
kendinin bile farkında olmadığın kadar önemlisin.....
sen olmasaydın, sen olmasaydın ben bu kainatı yaratmazdım...
Cenab-ı hakkın habibine sözü'dür...
İlacın sendedir fakat ki görmezsin/
Derdin de sendedir, lakin farkında olmazsın/
Sen kendini küçük bir cisim zannedersin/
Halbuki sende dürülüdür koskoca alem./
Hz. Ali
Sen ki, asâra gömülsen taşacaksın heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, beni almaz bu cihat,
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber...
Sana ağşunu açmış, işte duruyor Peygamber...
M.AKİF ERSOY.....(Bu ne ruh, bu ne maneviyat, okumuyorum resmen yaşıyorum anı)
Sen susarsan,
Aşk susar sevgili.
Konuş;
Konuş ki ulaşayım sana karanlıklardan.
Ellerini uzatırsan çekip alacaksın beni rüyalarımdan.
ve;
pembe üzüm rengi bir cennet yaratacaksın.
sonra beni renkten renge boyayıp
Odandaki her bir duvara asacaksın
hep bana bakcak zeytin karası gözlerin
Ve dilinde hep bir düş olacak
Sen susarsan aşk susar sevgili.
konuşursan;
Açılacak sevdiğin tüm çiçekler renk renk.
Kendini rengarenk bir çicek bahçesinde bulacaksın.
Gittiğimi sandığında aslında kalmıştım.
Kendimi senin yalnızlığına adamıştım.
odamda ki her bir duvarıma senin resmini asıp
Sana şarkılar yazmıştım.
Ben gittiğimde kalmıştım oysaki unuttun.
ama susmuştun.
sen susarsan aşk susacaktı sevgili.
Konuşsan rüya bitecekti.
ellerini uzatsan bir cennet yaratacaktık.
Konuş sevgili....
Konuş ki yaşayalım birbirimizi....
Sen su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...
Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez - tükenmez olduğunu hatırla...
Ama yine de su gibi ' bir küçük bardağın içine ' sığıdır ki kendini;
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver...
Vazgeçilmez ol! ! !
Çünkü sen özelsin...
Sen bir yıldızsın, etrafında bir çok gezegen var...
Ama unutma k,i ben dünyayım ve sadece bende hayat var...
Sen sözcükleri ölümsüz kılansın...
Sen umudun.aşkın,hayatın adısın...
Şimdi içimde çoğalttığım sesimle haykırıyorum herkes duysun diye...
Hiç kimse sevdama senin kadar yakışmadı ve sevdam hiç himseyi senin kadar yaşatmadı...
Sen gülen yüzün ve her daim karışık kafanla, içimde öpüşme isteği uyandıran nadir adamlardansın. Yine de gözlerin açıkken utanıyorum, ama hayalimde bana bakmazken seni öpmek çok güzel. Gerçekten hayalimdeki gibi misin? .. Sanmıyorum. Belki de daha iyi.. Ya da yanından bile geçmiyorsun... Komik ama bilmiyorum. Yanına sokulmaya korkuyorum. Korktuğum tek adamsın.
Tanımıyorum seni ama sakin duruşun rahatlatıyor, güveniyorum. Her şeyi kendim yaparım, buna alışkınım, belki de ilk defa beraber yapabileceğimizi düşünüyorum. Henüz sana dokunmadım. Elini tuttuğumda kalbim yerinden çıkar mı diye korkuyorum. Sonra elini belimde düşünüyorum, beni kendine çekiyorsun. Nefesin sıcak, gözlerime bakıyorsun... Gülümsüyorum!
Sonra nefes bile almadan göz göze duruyoruz dakikalarca. Böyle de konuşur insan.Anlatıyorum, gözlerin doluyor.....Etrafta çıt yok, dakikalar donuyor. Sonra bir adim geri atıyorum. Sen sabit, kolların yanda bakıyorsun sadece... Yine karışık bir kafayla. Dönüyorum evime gidiyorum, sen de... Kendininkine.
Aşk korkutur.. Bu seferlik pas geçiyorum. Kim bilir tekrar nerde ne zaman karşılaşırız... Belki o zaman daha cesur olurum, ama söz vermiyorum. Sakın beni bekleme!
Üzerimden bir yük kalkmış gibi, biraz rahat biraz özgür daha hafif hissediyorum. Evdeyim... Ama çok sürmüyor bu rahatlık, sanki beraberdik de ayrılmışız gibi özlüyorum... Hiç söylenmemiş sözlere, yaşamadığımız anlara üzülüyorum. Ama pişman da değilim.. Belki de bu kadar çabuk kabullenmene içerledim. Belki de gitme dersin diye bekliyordum... Gözüm hep telefonda, çalsa ya! Hiç bir şey yapmadan oturup duvara bakıyorum, aklımda yine sen.
Sonra sızıp kalmışım... o güzel rüyalardan biri daha. Bu sefer başka bir şehirdeyiz, akşamüstü olmuş, havada bahar kokusu, üzerimde çiçekli bir elbise. Bir okulun önünde miyim neyim, ya da bir terminal... Merdivenlerdeyim, etrafta bir sürü koşuşturan insan.. Tam merdivenlerden inecekken telefonum çalıyor. “nerdesin” diye soruyorsun. Nasıl yani, aradan zaman geçmiş haftalardır görüşmüyoruz, ve beni arayıp nerdesin mi diyorsun.. Şaşırıyorum ama cevap da veriyorum. Detaylı bir tarifin tam ortasındayken “hangi kapı” diye soruyorsun. Buralardasın! Bakınıyorum... Kafamı çevirdiğimde göz göze geliyoruz, durmuş bana bakıyorsun. İki... Üç... Dört... Saniyeler geçiyor, ama ikimiz de hareket etmiyoruz. Gülüyorum... Gülüyorsun. sonra ben merdivenlerden koşarak iniyorum.. Aynı filmlerdeki gibi, sarılıyorum sana... telefon çalıyor yine..gökyüzü yankılanıyor.. Uyandım. Gerçekten de telefon çalıyor... Ama yetişemiyorum... Sen miydin acaba?
Bir bardak su... rüyayı düşünüyorum.. Hayalin bile beni gülümsetiyor.
Aşk bu kaçamazsın......Sen şimdi ailenlesin ve mutlusun… Beni düşünmüyor ve özlemiyorsun…. Her şey yolunda senin için, hiç için yanmıyor, midende benimkini kemiren böceklerden yok belki de. Üzgünüm,şimdi rüyanın büyüsü de gitti...televizyonu açıp kafa dağıtsam mı? .. Zaten başka yapacak ne var ki...
Kapı çalıyor.. bu saatte kim gelir ki... kalbim büyüyor.. ateş basıyor birden.. korkuyorum.. Kapım çalıyor!
Aşk bu hissedersin... Kapıyı açıyorum... Hoş geldin!
Umarım gelirsin. Seni çok özledimmmmmm….
Tamam, artık ağlama sil gözyaşlarını bak ben buradayım deyişini çok özledimmmmmm…
Saat sana çeyrek var.
Bugün günlerden sen.
Mevsim sana döndü.
Ömrün geri kalanı sen.
Sen...Yüzümdeki gülüşlerin, ellerimdeki terlemenin, yüreğimdeki deli atışın sebebi...Her gece uykum, her sabah güneşim... Yıldızım, ayım, akan kanım...Bitmeyen masalım.
Sevdamın adresi, aşkımın menzili, içimdeki tat, yaşadığım hayat sen...Sebebim, niyetim, geleceğim, geşmişim, bilinmezliğim, belirsizliğim, kararlılığım, kararsızlığım sen...Bitmez yolculuğum, sonsuzluğum. Sen, gözüm, elim, yüreğim.
Seni bir üzen şey beni bin üzer inan. Kırıyorsam seni, bu benim densizliğimdendir. Kendimle kavgalıyım ben... Bir yanım sana tutkun, bir yanım çok bencil...Ahh ben nasıl da vurdumduymaz olabiliyorum bazen...
Bakma bana birtanem, içimdeki aşkın büyüklüğünü ölçme sakın bunlarla... Seviyorum diyorsam seni, inan öyle...Gereğinden fazla ' erkeğim ' bazen, bağışla...
Seni özlemek diye bir şey var bu hayatta ve bu bazen öylesine dayanılmaz oluyor ki...Yokluğunu yaşamayı beceremiyorum, üzgünüm...İçimdeki o ' fazla erkek ' yokluğunda çekiliyor bir köşeye ve ben güçsüzlüğümle başbaşa kalıyorum...
Katlanamıyorum anla, sensizliği 'yok' hükmünde sayıyorum.
Sensizlik diye bir şey yok, öyleyse SENSİZ kalmak da YOK...
SENİ ANLATMAK
Dinler misin beni
Sana seni anlatsam
Mesela hep seni hatırlatır bana
Ne zaman bir gül koklasam.
Bir şarkı düşün
Hani insan dinler ya sabah akşam
Senin sesinde öyle işte
Bir ömür dinlesem usanmam.
Hani güneş var ya
Dünyayı aydınlatan
Ondan daha parlağı yok sanırdım
Eğer gözlerini tanımasam.
Dünyanın en sıcak en şefkatli
En güveniliri senin ellerin
Avuçlarına yuva yapardım
Eğer bir kuş olsam.
Sami Bağcı
Teşekkür ederim sevgili dostum...
sen aslında ben demek yanlızlıktan kopmak demek arkadas demek sonra sevgıyı doguran ask demek demek ıste bılemedıgın kelımelerle oynayıp yenı bastan toplamak demek sen aslında anlayacagın ben demek! ! !
sende, ben imkansızlığı seviyorum
fakat asla ümitsizliği değil...
sen sensin
sen karsi tarafsin
'haklısın dediğinde kavga çıkmaz' demiş atalarımız.....
eee, ben de büyük sözü dinlerim - ;))) .Pp
Adınla Seslendim Başkalarına..
Sen bilmezsin,
Başkalarına adınla seslendiğim günlerdi..
Uzaktın bana
Duymazdın o yüzden
Yokluğuna derlenmiş türküleri.
Oysa sen varken,
Kanayan gecelere merhem olurdu sesin
Gülüşün dağıtırdı gözlerimden bulutu
Ara sıra gelirdin ya?
Ben o zaman anlardım hangi mevsimi soluduğumu...
Sen allahın bir lütfusun
Gözlerimin nurusun
Seni gören şifa bulur
Gelde gönlüm şifa bulsun
Seni seven aşkı bulur
Gelde gönlüm aşka doysun...
Hayatgülüm vb yalaka sözler......
Elerin iki lan çiçeğidir. Ayakların, iki lotüs. Yanakların, iki Kiang-ngan portakalı. Güzel kokun, ilkbaharın kokusudur.
Sesin, meltemin yeşeren söğütler arasındaki şarkısından daha sehhardır. Nefesin, misklerin yakıldığı bir mabedin kokusundan daha baş döndürücüdür.
Sen, ay ışığı ile sulanmış bir kayısı çiçeğinden daha güzelsin. Sen, bütün çiçekler, bütün güzel kokularsın. Sen, kainatın ihtişamısın.
Seni düşünürken, Tanrıları, hiç de kıskanmıyorum.
Dudaklarımdan düşürmediğim bir sigara gibisin. Üstelik, öyle biir illetsin ki bir sara gibi her daim uykularımda beni nöbet nöbet yoklarsın... Öyle uslanmaz öyle utanmaz nöbetlerine alışamadım. Her acıyı taşıdım da yüreğimde bir sensizliği taşıyamadım...
Sen susarsan,
Aşk susar sevgili.
Konuş;
Konuş ki ulaşayım sana karanlıklardan.
Ellerini uzatırsan çekip alacaksın beni rüyalarımdan.
ve;
pembe üzüm rengi bir cennet yaratacaksın.
sonra beni renkten renge boyayıp
Odandaki her bir duvara asacaksın
hep bana bakcak zeytin karası gözlerin
Ve dilinde hep bir düş olacak
Sen susarsan aşk susar sevgili.
konuşursan;
Açılacak sevdiğin tüm çiçekler renk renk.
Kendini rengarenk bir çicek bahçesinde bulacaksın.
Gittiğimi sandığında aslında kalmıştım.
Kendimi senin yalnızlığına adamıştım.
odamda ki her bir duvarıma senin resmini asıp
Sana şarkılar yazmıştım.
Ben gittiğimde kalmıştım oysaki unuttun.
ama susmuştun.
sen susarsan aşk susacaktı sevgili.
Konuşsan rüya bitecekti.
ellerini uzatsan bir cennet yaratacaktık.
Konuş sevgili....
Konuş ki yaşayalım birbirimizi....
Sen ne dedin ben ne anladım
Ben ne dedim, sen ne zannettin,!
ona göre 'o'sun
onlara görede 'o'sun
size göre 'o'
bize göre 'o'..
şunlara görede bunlara görede herkese görede bir 'o' sun
birtek benim için
'sen' sin..
artık seninle biz, düşman bile değiliz...
kimbilir dünyanın neresindesin...
ama bulacağım..
ya varıp sende kalacağım..
ya da seni alıp kaçacağım...
'o olma'!
gülen aya sordum sni
küstü yüzünü sakladı
yıldızlara sordum sni
yıldızlar kan ağladı
seni sana anlatsam
.............
tanımazsın.....
... hoşçakal.