Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Sinan bey perperişan birleşik kullanılır ama ben orada cümlenin yapısına bakarsanız “per” kelimesini aynı zamanda kanat anlamında kullandım. Yoksa doğru olanı kabul ederim elbette. Buradan da hatırlatmak uygun olur şimdi. Bazı ikilemeler birleşik yazılır. Bunlardan biri de “ perperişan” kelimesidir.
Sizin şiirinizi okumamıştım sitede gezerseniz anlayacaksınız neden onu yazmak ihtiyacı hissettiğimi.
Dürüstlük her zaman kabulümdür ama burada pek işlemediğini siz de kabul edersiniz diye düşünüyorum. Uyarı için de teşekkür ederim.
Mesleki terimleri de şiirlerde kullanırken çok dikkatli ve yerinde kullanmak gerekir.
Bazen yorum yapmak istiyorum ama yapamıyorum.
Özele yazıp uyarmak istiyorum. Ukalalık olarak görecekler diye vazgeçiyorum. Sonunda buraya yazmaya karar verdim. Umarım yanlış anlaşılmam. Niyetim sadece uyarmak. Meslek erbabı kişiler anlıyor ama sadece gülüp arkadan alay etmekle yetiniyorlar. Kimse uyarmıyor. Bunu da buraya bırakıyorum, alan alsın…
Çiğ
İle
Çiy
Buğuluydu geceden aklımın yüzü sabahın ilk ışıklarıyla indi gözümden beyaz yapraklarıma çiy taneleri… insanın çiğ kalmışlığıydı belki de buna sebep.
Ata kızı
Çiğ = pişmemiş yiyecek bazı durumlarda olgunlaşmamış insan. Yakışıksız söz, davranış.
Çiy= Havada buğu durumunda olup gecenin serinliğiyle bitkilerin üzerinde biriken damlacıklar.
Bu ikisini ısrarla yanlış kullanıyorsunuz! Hata bir kere olur fark eder düzeltirsiniz. Ama bu kadar da olmaz yani nereye baksam karşıma çıkıyor. Sinirim zıpladı artık.
Gözyaşı söndürseydi ateşi, dünyada şiir ve müzik olmazdı.
Ata kızı
Önce cehennem ateşinde yakmalı iyice
Küllerini gömmeli bir avuç toprağa
Herşeyden arınmış tertemiz küllere
O zaman yeşertebilir bir damla gözyaşı
O zaman cennet serpilir avuç avuç
Bir avuç toprak alsam elime, zilli dünyayı gömsem içine. Gözümden versem can suyunu, cennet yeşerir mi acep serpsem tekrar yerine..?
Ata kızı
Ehli dil perişan, arifler hakir
Cahiller ağniya, derya dil fakir
İffeti fahişe, işvesi bakir
Sahnesi cümbüşlü, köçekli Dünya.
İnsan göremediği renklere kördür… tıpkı göremediklerimiz gibi görmeyi istemediklerimiz de var elbette. Bazen aşk diye adlandırılan, beynin sağlıklı çalışmadığı durumda da görülemeyebilir.
Simsiyah yalanlar toz pembe görürünür bazen
Hatta bazen önünü bile göremezsin
Bütün notalar onun en sevdiği renktedir artık
Ruhunu çoktan teslim etmiştir kırmızıya
Bazı durumlarda ren körü olunmaz mı ?
Beyazın üzerine toz konsa görürüm, ya ruhlara bulaşan kirler? onları da görebilir miyim? pür dikkat kesilsem.
Ata kızı
Hayatın en önemli kısmı; adı konulmamış renklerde saklı.
Ata kızı
Hayatin rengi görülenler kadar sınırlı sanmalardaki aldanışlara şaşarım, oksijen şeffaf olabilir de ruh gıda isterse ya! Kemanın rengi belli de notaların rengi ya! Göremediğim renklerde hayat… hayatlar da rengarenk düşünceler var. Toprağın örtüsü yeşil, baharlar her kişide farklı renk. Hayatın sırrına varmak görülmeyen renklerde saklı. İnsanlar; esmer, sarı, beyaz… ya ruhların rengi? Hatta sevmek bir renk mi? Öyleyse herkes niye farklı seviyor?
Ölümün rengi siyah mı? Söyledikleri gibi…öyleyse siyah gözlerdeki fer neyin nesi?
Ata kızı
Belki bir gün bana da baharlar gelir, kiraz çiçeğini açar işte o zaman… cemre toprağa düştüğünde sen açarsın belki de Bahar gelmiş bana ne sen olmayınca. Hep seni bekledim tıpkı kumrular gibi. Belki bir gün mevsim gerçekten bahar olur gözümde.
Ankara'ya deniz gelirde
Sen bana gelmezsin
Adana kar beyaz olur
Sen benim olmazsın
Gel desem gelmezsin
Aşk nedir bilmezsin
Seni ayrılık alır
Geriye aşk kalır...
A.ŞAFAK
Yeni şiirim aralarda yıldız yok ama belki beğenirsiniz.
Beklenen gül bahçesi istikbali ile mevhum.
Hatta! Bu gidişat;
kaktüs bahçesinden de mahrum.
Zavallı hayaller ayaklara karışmış per perişan
Arılar ne kadar da mahzun, sinekler uçuşurken fütursuzca etrafta nasılsın da mahsun.
Ruhum kıvranıyor, ruhların Kudüs'ü
Kürsüsünde bir zalim, gözlerinde süngüsü,
Sevmem ben sümbül lale, güzel olan hangisi?
Hangi can çıkarır karanlıktan? Gözlerinde kan süsü.
Hiç iştahım yok bugün 10 Kg karpuzun yarısıyla yaklaşık 1kg beyaz peynir yiyebildim.
Zafiyet geçirmek istemiyorum:(
Kimileri çok yakışıyor sevdaya, gözlerinden damla damla akar adeta.
Yürekçe taşımış yollarca yıllarca adımı
Mabet diye koyar başını omzuma.
Ata kızı
Olsa da yaptım olmasa da:)
Serbest şiir ile hece karışımı nasıl olur?
Deneyelim:))
Hülyalı bakışlarını sür güne
Kirpiklerinde gölgelensin yüreğim
Yeşillensin baktığın yer, gülşende
Gülüşünde çayımı demleyeceğim
1.3. Satır 8+3
2.4. Satır serbest vezin
Kavga etmeyin hahha denedim oldu:))
Karma şiir koydum adını.
Gönlüme bir kor düşer
Gitme öyle zamansız
Önce hayaller biter
Yanar külsüz dumansız
Baharlar hiç gelmez
Mevsim hep kış olur
Günlerime güneş doğmaz
Hislerim hep uyur
Dilimden hiç düşmez
Adın hasret olur
Yüreğimde sızı dinmez
Gülmek güç olur
Ayrılıklar yara açar yara üstüne
Yağmur ağlar sensizliğe iç çekişime
Sensiz olmaz bu yerlerde dünya dar olur
Eğer gidersen bu aşka çok yazık olur
S.ARICA
Sözlerinin öyle tınısı var ki tıpkı bir keman virtüözünün resitali gibi…
İşliyor sanki zamanda “yüz’ lere” nakış nakış
Kah sevdalı bir bakış, kah zamana atıf
Ata kızı
Bana bir haller oldu bilemezsin
Kitaplarımı okullara dağıttım
Dolma kalemlerimi postacıya hediye ettim
Oyuncak arabalarımı çocuklara verdim
Bir sahil kasabasına yerleştim
Artık şiir yazmıyorum
İçimdeki hüzün denizinde balık tutuyorum
Bana bir haller oldu bilemezsin
Adını kalbimin en dibine yazdım silemezsin
A.Şafak
Dindar insanların siyasetle işi olmaz bireysel tercihtir.
Dincilik: Siyasi oluşumdur. Dindarlık ile alakası var gibi görülse de yoktur. Tam tersine dindar insanlar bu siyasi oluşumların menfaatleri için harcanır, kullanılırlar. Bu ikisinin yazılarımızda ayrımı yapılması kesinlikle gereklidir.
“Dinci “ insanlarda”
Şiire dokunmak, şiirlerime dokunmak
Öyle elinle gözünle değil
Tıpkı yakamozlara dalmak gibi
kaybolup gideceksin içinde,
Yüreğinle, tüm biriktirdiğin arzularınla
Dokunacaksın.
Öyle dokun mısralarıma, öyle dokun ki
Yüreğine işlesin
Öyle dokun satırlarıma,
Öyle dokun ki gökyüzün olayım,
Öylesine okumayacaksın
Öyle bir bak ki kıtalarıma, öyle bak ki
Yer yerinden oynasın
Depremler yeşilini örtsün üzerimize
Öyle harf harf oku, tıpkı kemanın en derin notalarını duyar gibi.
Şimdiye dek okunmamış, yazılmamış bir şiir…
Çünkü ben, seni öyle okudum sitarem
Serotonin ve noradrenalin Vücudumuza düzenli olarak salgılanması gerekir. Bunların düzeninin bozulması stresler sonucunda meydana gelir. Ayrıca depresyon sebebidir.
Der ki Ata kızı; “ kendinize legal yollarla” sınırlarınızı zorlayacak bile olsa, hedefler koyup, “ben neden yaşıyorum?” Sorusuna karşılık verin”.
Herkes hayatının zaman zaman monotonlaştığını hisseder. Monotonluktan kurtulmak küçük değişiklikler ile de mümkündür. Aşağıdaki kitap örneğinde yanlış kararların insanı nerelere sürüklediğini ve sonuçlarını çok güzel anlatmış. Doğru hedefler ve yine etik ve ahlaki değerlerin önemi karşımıza çıkıyor. İnsanız ve partnerinizden bazı sebeplerden dolayı sıkılabilir, soğuyabilir, önemli bazı olumsuzluklardan nefret bile edebiliriz. Bunlar normal duygulardır. Ama bu duyguların ve olumsuz koşulların değiştirilmesi illegal değil! “legal” yollarla olması bizi bulunduğumuz olumsuz ve mutsuz yaşam tarzından kurtarırken hedeflerimiz doğrultusunda istediğimiz yaşam koşullarına sahip olmamızı sağlar. Aksi halde koşullar daha da zorlaşacak sonuç hüsran olacaktır.
Ata kızı
Bugünkü kitap önerim.
Fransız yazar Gustave Flaubert‘ın 1857 yılında yayımlanan romanı Madam Bovary, orijinal ismiyle “Taşra Hayatı” yazarın ilk romanıdır. Roman Madam Bovary’nin sıradan ve sıkıcı olan hayatından kurtulmak için sınırlarını zorlamasını anlatır.
Kendileri kan kaybediyor sürekli herhalde siteyi gözden çıkarmışlar. Bilemedim yani.
Şuraya birkaç not bırakayım onlar çekiversin içinden gerekenleri.
Kaliteli hammadde zor ulaşıldığı için pahalıdır. Bunlardan üretilen ürünler de “Haute Couture“ ürünlerdir.
Özeldir. Alıcısı da bunu bilir ve satan da alan da kaliteden asla taviz vermez.
Özetle: kalite sürümden kar gütmez.
Fason işte kalite düşüktür sadece sürümden kar güdülür. Ama kalite uzun vadeli kazançlar sağlar ve her zaman birkaç adım öndedir. Kaliteli işler çıkaran ticaret erbaplarının kitlesi de bellidir. Eksilmez zaman içinde artar.
Yani iş yaparken eğer kalıcı olmak istiyorsanız kaliteye önem vermeniz gerekir.,zira zaman balon gibi kalitesiz işlerin havasını almakla şöhret yapmıştır.
Bu kısacık yazıdan kimler neler çıkaracağını çok iyi biliyor.
Ata kızı