Nedense nedir lan! diye okunuyordu haberlerde Hollanda.. O yüzden olsa gerek; Nedense iyi geceler öpücüğü hep bir vampirellanın ölümsüzlük aşılayan ılık kanlı dudaklarından enseme doğruca batırılan bir çift diş tadındadır aklımda..
Aaaaahhhh ah! ! bi de bunun uzunu var, film olan, ama mod kızar onu şöyle yazarsak: uzun iyi geceler öpücüğü (film) . sonra o terimi şöyle değiştirir: uzun iyi geceler öpücüğü (the long kiss goodnight) ;) yazımı da silebilir... yada terim ekleyici sayın üye, parantez içinde açıklama yazmasın ki sözlük sözlük olsun...
bahce kapısından sızdılar aralık kalmış neresi varsa hayatımın bünye de bastırılmamış ne kadar isyan varsa ordan daha asitli bir yanlızlık için dilek tutuyorum şarkılara sıradaki benim şansıma diyorum haberler başliyor birden benden hazin biçimde bahseden kumsalların istenmeyen kaç kum tanesi varsa önde gideniyim her tazikli alkışta
zayi makamında bestelenmiş yazılar kaldı avluda gitme diye yalan bile söylerim yerimi söylerim ne saklamışsam kal diye bu yazı serin tutalım diye çıplak tenlerde geceyarısı tatlı bir soğukluk olsun diye her sevişme aramızdaki her üryan gelişme
hem gidenedir bu şiir hem gelecek olana o da biraz oyalanıp gider nasılsa hep haberler başlayacak biliyorum hangi şarkıyı seçsem şansıma şimdi şifa niyetine giriyorum sulara mavisine değil denizin sade tuzuna
Çıplak heykeller yapmalıyım. Çırılçıplak heykeller Nefis rüyalarınız için Ey önümden geçen ak sakallı kasketli, Yırtık mintanından adaleleri gözüken Dilenci Sana önce Şiirlerin tadını Aşkların tadını Kitaplardan tattırmalıyım Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden...
Şu oğlan çocuğuna bak Fırça sallıyor Kokmuş manifaturacının ayağına Dörtyüzbin tekliğinden On kuruş verecek.
Seni satmam çocuğum Dörtyüzbin tekliğe, Ne güzel kaşların var Ne güzel bileklerin Hele ne ellerin var, ne ellerin.
Söylemeliyim, Yok Yok... meydanlarda bağırmalıyım. Bu küçük Güllerin buram buram tüttüğü Anadolu şehri kahvesinde Kiraz mevsiminin Sevişme vakti olduğunu.
Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım Baygınlık getiren şiirler Kiraz mevsimi, kiraz Küfelerle dolu Pazar. Zambaklar geçiriyor bir kadın. Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı O biçimsiz bizans şarkısı.
Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem, Nasıl etsem nasıl yapsam da Meydanlarda bağırsam Sokakbaşlarında sazımı çalsam Anlatsam şu kiraz mevsiminin Para kazanmak mevsimi değil Sevişme vakti olduğunu...
Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını, Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam Boşa geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğunun Oğlu bir şiir okusa Karacaoğlan’dan Orhan Veli’den Yunus’tan, Yunus’tan...
ikimiz de biliyorduk.. özel şeylerin de bir gün sonlanabileceğini... acıtsa da gerekliydi kalbinden çıktığım zaman ardımdan kapıyı kapatmam.... sorgulamadım...ikimiz için de daha iyiydi böylesi.... avucuma doldurdum güzel yaşanmışlıklarımızı... yanağına son öpücüğü kondurup...yürüdüm...
ardımda huzur bırakmak bana yeter...güzel kelebek...
ben mi? dikenleriyle barışık kırmızı bir gül olarak öleceğim....
Prensesin uykusuyum
FA
.....dejavu bebeğim dejavu,kesin o.!
Bir tane kondursam ikinin hatrı kalıyor gibi bir şey di sanırım...
.......
öptüm seni gece :))))))
.... öpücük veren ağır siklet boksör:))
if you're still a dreamer
Size kendinizi değersiz hissettiren insanlardan uzak durun.
Nedense nedir lan! diye okunuyordu haberlerde Hollanda..
O yüzden olsa gerek;
Nedense iyi geceler öpücüğü hep bir vampirellanın ölümsüzlük aşılayan ılık kanlı dudaklarından enseme doğruca batırılan bir çift diş tadındadır aklımda..
Sadece iyi geceler için değil de,iyi günler için de kondurulması gerektiği kanaatindeyim...
Aaaaahhhh ah! !
bi de bunun uzunu var, film olan, ama mod kızar onu şöyle yazarsak: uzun iyi geceler öpücüğü (film) . sonra o terimi şöyle değiştirir: uzun iyi geceler öpücüğü (the long kiss goodnight) ;)
yazımı da silebilir...
yada terim ekleyici sayın üye, parantez içinde açıklama yazmasın ki sözlük sözlük olsun...
anneler-babalar-çoluk,çocuklar-dedeler-nineler-
sefgililer
bahce kapısından sızdılar
aralık kalmış neresi varsa hayatımın
bünye de bastırılmamış ne kadar isyan varsa ordan
daha asitli bir yanlızlık için dilek tutuyorum şarkılara
sıradaki benim şansıma diyorum
haberler başliyor birden
benden hazin biçimde bahseden
kumsalların istenmeyen kaç kum tanesi varsa
önde gideniyim
her tazikli alkışta
zayi makamında bestelenmiş yazılar kaldı avluda
gitme diye yalan bile söylerim
yerimi söylerim ne saklamışsam kal diye
bu yazı serin tutalım diye çıplak tenlerde
geceyarısı tatlı bir soğukluk olsun diye her sevişme
aramızdaki her üryan gelişme
hem gidenedir bu şiir
hem gelecek olana
o da biraz oyalanıp gider nasılsa
hep haberler başlayacak biliyorum
hangi şarkıyı seçsem şansıma
şimdi şifa niyetine giriyorum sulara
mavisine değil denizin sade tuzuna
yılmaz erdoğan
Şimdi Sevişme Vakti
Çıplak heykeller yapmalıyım.
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önümden geçen ak sakallı kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden...
Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek.
Seni satmam çocuğum
Dörtyüzbin tekliğe,
Ne güzel kaşların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin.
Söylemeliyim,
Yok
Yok... meydanlarda bağırmalıyım.
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.
Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım
Baygınlık getiren şiirler
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu Pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı
O biçimsiz bizans şarkısı.
Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem,
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokakbaşlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...
Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
Boşa geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere
Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğunun
Oğlu bir şiir okusa
Karacaoğlan’dan
Orhan Veli’den
Yunus’tan, Yunus’tan...
Sait Faik Abasıyanık
GECE VAKTİ
Erkekler evlere çekildi çoktan,
Katran gibi camlara yapıştı perde.
Göreyim sıkıntıyı sav başından,
Gel de dolaşma caddelerde.
Kale her zamankinden korkunç:
Gece vakti, karlar altında, kışın.
Üzüyor mu seni delikanlı,
Yollar gibi sokaklarda kalışın?
Yine yarın benimlesin bekleyiş,
Gelmedi posta treni!
Bu berbat düşünceler saatinde;
Tanrım, başıboş bırakma beni!
BEHÇET NECATİGİL
İYİMSERLİK
Şiirler yazarım
basılmaz
basılacaklar ama
Bir mektup beklerim müjdeli
belki de öldüğüm gün gelir
mutlaka gelir ama
Ne devlet ne para
insanın emrinde dünya
belki yüz yıl sonra
olsun
mutlaka bu böyle olacak ama
Moskova, 12 Eylül 1957
Nazık Hikmet RAN
ikimiz de biliyorduk..
özel şeylerin de bir gün sonlanabileceğini...
acıtsa da gerekliydi kalbinden çıktığım zaman ardımdan kapıyı kapatmam....
sorgulamadım...ikimiz için de daha iyiydi böylesi....
avucuma doldurdum güzel yaşanmışlıklarımızı...
yanağına son öpücüğü kondurup...yürüdüm...
ardımda huzur bırakmak bana yeter...güzel kelebek...
ben mi?
dikenleriyle barışık kırmızı bir gül olarak öleceğim....
'Teşekkür ederim anneciğim, sana da tatlı rüyalar.. sen de iyi ki varsın'
hep hayelde kaldı ve gitti insan bir kere olsun hatıra niyetine vermeliydi
ne kadersizim ben
güzel bir rüyaydı...
vehmettiğim...
yalanmış...
ne de güzel olur