Sere serpe Uzanıp yatıvermiş,sere serpe, Entarisi sıyrılmış hafiften Kolunu kaldırmış,koltuğu görünüyor, Bir eliyle de göğsünü tutmuş. İçinde kötülüğü yok,biliyorum Yok,benim de yok ama… Böyle de yatılmaz ki!
1925 senesinde,alevi-bektaşi tasavvuf felsefesinin urunü olan dergahlar kapatılırken hanefi mezhebinin gereği olarak cami sayısında hızlı bir artış gözlemleniyordu.
Bir bahar günü Sait Faik,Oktay Akbal boğaz turuna çıkarlar.Yanaştıkları her iskelede,takılır Oktay Akbal’a Sait Faik! “Şu iskeleyi anlatmak gerekirse neresinden başlarsın Şöyle bakalım? Oktay Akbal duvardaki Mustafa Kemal ve İran şahının renkli resimlerine bakar”bu resimleri belirtirdim der öykümde” Sait Faik’e Kızar bu yanıta Faik! “Ulan o kenarda tek başına oturan ihtiyar sakallı var ya? Asıl öykü o be? Gerçekten denize doğru,bir küçük ihtiyar oturmuş,yalnız,sıkıntılı.Vapura değil,denize değil,Kahvehanenin önünden akan pis suya bakıyordur!
Gitme,sonbahar oluyorum,sonrası hiç Ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını Neden akşam oluyor tren kalkınca Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum Öyle çok acımasız öyle birdenbire ki Az önce çiçekler nasıl da diken diken Gitme sonbahar oluyorum,sonrası hiç
O sularda çimdik,bitti; köprüleri geçtik,bitti O elmanın tadı orada,o kuş çoktan öttü,bitti Artık çocuk değiliz,susarakta bir şeylerbdiyebiliriz Günler devlet alacağı,yıllar bir kadehcik buzlu rakı Oyunlar oyuncaksı,oyuncaklar eski şarkı Kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı Nerde şimdi nerde şimdi,nerde o kan sarhoşluğu Gitme sonbahar oluyorum,sonrası hiç
Öğrenciler “boy sırasına(!) göre oturdukları sınıflarında öğretmenin “günaydın”temennisine “sağ ol” diye teşekkür etmek zorundadırlar.İngilizce derslerinde bu seremoni İngilizce yapılır.Okul anılarınızda İngilizce öğretmeninin “how are you? Sorusuna verilen “and you”…cevabının Türkçesinin “sağ ol” olduğunu zanneden birileri var mıydı?
İnsan doğuyoruz,insan oluyoruz.İnsan olmayı başaramayan,sanki ondan daha az insan değildir.İnsanlık yaratılmadan ya da yaratıcı olmadan edinilir.Kültürlü olmaktan önce doğallık söz konusudur.Bu,bir öz değil,bir soy zinciridir.İnsan,çünkü insanın oğludur.
Meral’im Gözün arkada kalmasın kadife bakışlım Anneler sena da ovadakilere de aynı ağıtları yakıyor şimdi Acının, hüznün milliyeti yok artık Barışın sesine uzanıyor tüm yürekler Aşti,Barış,Mehmet,Rojda hep bir arada şimdi (isimsiz)
Sere serpe
Uzanıp yatıvermiş,sere serpe,
Entarisi sıyrılmış hafiften
Kolunu kaldırmış,koltuğu görünüyor,
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok,biliyorum
Yok,benim de yok ama…
Böyle de yatılmaz ki!
1925 senesinde,alevi-bektaşi tasavvuf felsefesinin urunü olan dergahlar kapatılırken hanefi mezhebinin gereği olarak cami sayısında hızlı bir artış gözlemleniyordu.
Bir bahar günü Sait Faik,Oktay Akbal boğaz turuna çıkarlar.Yanaştıkları her iskelede,takılır Oktay Akbal’a Sait Faik!
“Şu iskeleyi anlatmak gerekirse neresinden başlarsın Şöyle bakalım?
Oktay Akbal duvardaki Mustafa Kemal ve İran şahının renkli resimlerine bakar”bu resimleri belirtirdim der öykümde” Sait Faik’e
Kızar bu yanıta Faik! “Ulan o kenarda tek başına oturan ihtiyar sakallı var ya? Asıl öykü o be?
Gerçekten denize doğru,bir küçük ihtiyar oturmuş,yalnız,sıkıntılı.Vapura değil,denize değil,Kahvehanenin önünden akan pis suya bakıyordur!
Bir emir olacaksa bu dünyada tek kelimelik olmalı:SEV...
Gitme,sonbahar oluyorum,sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını
Neden akşam oluyor tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız öyle birdenbire ki
Az önce çiçekler nasıl da diken diken
Gitme sonbahar oluyorum,sonrası hiç
O sularda çimdik,bitti; köprüleri geçtik,bitti
O elmanın tadı orada,o kuş çoktan öttü,bitti
Artık çocuk değiliz,susarakta bir şeylerbdiyebiliriz
Günler devlet alacağı,yıllar bir kadehcik buzlu rakı
Oyunlar oyuncaksı,oyuncaklar eski şarkı
Kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
Nerde şimdi nerde şimdi,nerde o kan sarhoşluğu
Gitme sonbahar oluyorum,sonrası hiç
Hasan Hüseyin Korkmazgil/ağabeyim,yoldaşım
Öğrenciler “boy sırasına(!) göre oturdukları sınıflarında öğretmenin “günaydın”temennisine “sağ ol” diye teşekkür etmek zorundadırlar.İngilizce derslerinde bu seremoni İngilizce yapılır.Okul anılarınızda İngilizce öğretmeninin “how are you? Sorusuna verilen “and you”…cevabının Türkçesinin “sağ ol” olduğunu zanneden birileri var mıydı?
Mete Karnar,Devletin ülkesi ve milleti S.88
İnsan doğuyoruz,insan oluyoruz.İnsan olmayı başaramayan,sanki ondan daha az insan değildir.İnsanlık yaratılmadan ya da yaratıcı olmadan edinilir.Kültürlü olmaktan önce doğallık söz konusudur.Bu,bir öz değil,bir soy zinciridir.İnsan,çünkü insanın oğludur.
Meral’im
Gözün arkada kalmasın kadife bakışlım
Anneler sena da ovadakilere de aynı ağıtları yakıyor şimdi
Acının, hüznün milliyeti yok artık
Barışın sesine uzanıyor tüm yürekler
Aşti,Barış,Mehmet,Rojda hep bir arada şimdi
(isimsiz)
Yeryüzünde bir kişi bile özgür değilse,bütün insanlık özgür değildir.
Hukuksuzluğun hüküm sürdüğü bir yerde,herkes masumdur.