Romanların sorunu işsizlik,yoksulluk değilki; onlar ayrımcılık yapılmadan insanca muamele görmek istiyorlar.Bu da onların en doğal hakkıdır,diğer azınlıklar gibi.
Türk Tarih tezine göre: Tarihin en eski devirlerinden başlayarak Orta Asya’dan,Batı’ya,Güney’e kuraklık nedeniyle büyük göçler olmuştur. Bu göçmenler brakisefal,alpin tipinde,Türkçe konuşan insanlardır.Bunlar gittikleri yerlere ileri bir uygarlık götürmüşlerdir.Mezopotamya’da,Mısır’da, Anadolu’da,Çin’de, Girit’te,Hint’de,Ege’de,Roma’da medeniyet kuran insanlardır.Dünyada medeniyetlerin kurulması ve genişlemesinde,dünyanın öteki köşelerine yayılmasında belli başlı pay Türkçe konuşan bu insanlardır. Afet İnan,Atatürk ve Tarih Tezi.s 243-246
“Atatürk’ün çevresinde gizliden gizliye tatsız bir anlaşmazlığın dedikoduları dolaşmaya başlamıştı.Dedikoduların konusu İsmet İnönü idi.Dolmabahçe ve Çankaya’daki para ve mevki peşinde koşan çoğu ahlaksız adamla çok az ilişkisi vardı.Atatürk’ün ahbapları öteden beri İnönü’yü sevmezlerdi. Lord Kınros,Atatürk; Bir milletin yeniden doğuşu. Sander Yay.
Emperyalizm,kendisi tarafından yoksul ve çaresiz dünya halklarını ekonomi, militarizm bağlamında ezilmesi kaçınılmaz olan böcekler gibi görür.Ancak insanlik tarihinin çöplüğü bu kabil düşüncelerin geri dönülmez hezimetleriyle doludur.
O diyor ki; 'halkların büyüklüğü ancak kendilerinden başka olan halklara olan ilişkisiyle,yardımıyla ölçülür.Dokunulmazlık,kibir demektir; kibir de nefret; nefret ise bütün baskıcı ve aşağılayıcı büyüklüğün aşağı alınma mücadelesini doğurur.
Türkiye’ni n payandalarından biri milliyetçilik iken,komünizm din düşmanı ve evrenselciydi.Dolayısıyla Türkiye,savaş sonrası diğer ülkeler gibi,komünist olmayacaktı.Buna karşılık faşizm,hem milliyetçi, hem de yurtseverdi ve bu yüzden rejime daha uygun görünüyordu. Falih Rıfkı,Hakimiyeti Milliye,4.Aralık 1930”İnkılapçı Metotları”
Surekli savaş tamtamlarının çalındığı bu yeryüzünde,söylemlerinde çağdaş olduğunu iddia etse de genlerindeki o ilkel dürtülerinin esaretinden kurtulamamış yaratık.
Sonu katliamla sonuçlanacak olan Kerbela yürüyüşü,gerçekte alttakilerin,adaletsizliğe,eşitsizliğe,monarşiye karşı kendi talepleriyle örtüşecek olan bir İslami kurumsallaşma arayışının sonucudur..Tam bu nedenle de çağları aşan bir hak mücadelesinin sembolüdür.
Romanların sorunu işsizlik,yoksulluk değilki; onlar ayrımcılık yapılmadan insanca muamele görmek istiyorlar.Bu da onların en doğal hakkıdır,diğer azınlıklar gibi.
Türk Tarih tezine göre: Tarihin en eski devirlerinden başlayarak Orta Asya’dan,Batı’ya,Güney’e kuraklık nedeniyle büyük göçler olmuştur. Bu göçmenler brakisefal,alpin tipinde,Türkçe konuşan insanlardır.Bunlar gittikleri yerlere ileri bir uygarlık götürmüşlerdir.Mezopotamya’da,Mısır’da, Anadolu’da,Çin’de, Girit’te,Hint’de,Ege’de,Roma’da medeniyet kuran insanlardır.Dünyada medeniyetlerin kurulması ve genişlemesinde,dünyanın öteki köşelerine yayılmasında belli başlı pay Türkçe konuşan bu insanlardır.
Afet İnan,Atatürk ve Tarih Tezi.s 243-246
“Atatürk’ün çevresinde gizliden gizliye tatsız bir anlaşmazlığın dedikoduları dolaşmaya başlamıştı.Dedikoduların konusu İsmet İnönü idi.Dolmabahçe ve Çankaya’daki para ve mevki peşinde koşan çoğu ahlaksız adamla çok az ilişkisi vardı.Atatürk’ün ahbapları öteden beri İnönü’yü sevmezlerdi.
Lord Kınros,Atatürk; Bir milletin yeniden doğuşu. Sander Yay.
Sermaye,birikmiş emekten başka bir şey değildir.
Sadece öz güveni olan insanların yapabileceği şey.
Emperyalizm,kendisi tarafından yoksul ve çaresiz dünya halklarını ekonomi, militarizm bağlamında ezilmesi kaçınılmaz olan böcekler gibi görür.Ancak insanlik tarihinin çöplüğü bu kabil düşüncelerin geri dönülmez hezimetleriyle doludur.
O diyor ki; 'halkların büyüklüğü ancak kendilerinden başka olan halklara olan ilişkisiyle,yardımıyla ölçülür.Dokunulmazlık,kibir demektir; kibir de nefret; nefret ise bütün baskıcı ve aşağılayıcı büyüklüğün aşağı alınma mücadelesini doğurur.
Thomas Hobbes/ Leviathan,1651
Türkiye’ni n payandalarından biri milliyetçilik iken,komünizm din düşmanı ve evrenselciydi.Dolayısıyla Türkiye,savaş sonrası diğer ülkeler gibi,komünist olmayacaktı.Buna karşılık faşizm,hem milliyetçi, hem de yurtseverdi ve bu yüzden rejime daha uygun görünüyordu.
Falih Rıfkı,Hakimiyeti Milliye,4.Aralık 1930”İnkılapçı Metotları”
Surekli savaş tamtamlarının çalındığı bu yeryüzünde,söylemlerinde çağdaş olduğunu iddia etse de genlerindeki o ilkel dürtülerinin esaretinden kurtulamamış yaratık.
Sonu katliamla sonuçlanacak olan Kerbela yürüyüşü,gerçekte alttakilerin,adaletsizliğe,eşitsizliğe,monarşiye karşı kendi talepleriyle örtüşecek olan bir İslami kurumsallaşma arayışının sonucudur..Tam bu nedenle de çağları aşan bir hak mücadelesinin sembolüdür.