Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • kandil gecesi28.03.2004 - 15:02

    'kandil geceleri kandil oluruz
    kandilin içine fitil oluruz
    hakk'ı göstermeye delil oluruz
    fakat kör olanlar görmez bu hali'

  • orhan pamuk28.03.2004 - 02:00

    pop kültüre ve best sellerlara karşı özel antipatimden dolayı uzun bir zaman uzak kaldığım ve anca geçen sene okul arkadaşımın verdiği kitabı sırf ayıp olmasın kaygısıyla okuduğum ve böylece hayal alemine-düş dünyasına vakıf olduğum türk romanının belki de en çok tenkit edilen, en çok yerilen-övülen ve kitabı bunca çok satıp en az okunan yazarıdır.. ayıp olmasın diye okuduğum kitabı sessiz ev'di ve gece on ikide başladığım kitap sabah altıda sonu getirilerek bitmişti..kanım donmuştu kitabın beni çok şaşırtan sonunda.. akabinde de gerisi geldi zaten; cevdet bey ve oğulları, benim adım kırmızı, yeni hayat, beyaz kale, kar, öteki renkler, istanbul ama ille de kara kitap.. baştan sona hakikatten 'kara' olan bir kitaptır ki bence sabırlı ve dikkatli okurun çok muhteşem tatlar alacağı bir kitaptır.. tenkit de, yergi de abartılmadan ama sabırla okunması gereken ve her kitapta bir şekilde oğuz atay-yusuf atılgan ikilisine selam çakan bir yazardır bence...

  • friedrich wilhelm nietzsche28.03.2004 - 01:48

    'tanrı öldü.' nietzsche

  • virginia woolf28.03.2004 - 01:42

    dalgalar, dalgalar, dalgalar.. bir başyapıttır, dönüp dönüp okunası bir kitaptır ve virginia en az kendi kahramanları kadar şiirsel bir hayat yaşamıştır.. ömrünü cebine doldurduğu taşların yardımıyla bir gölün dibinde noktalamıştır..

  • divan edebiyatı28.03.2004 - 01:20

    'pâyın sadası gelse de, sen hiiiiiiiiiiiiiç gelmesen..'

  • zeki demirkubuz27.03.2004 - 12:19

    uzun süre beklenen filmi bekleme odası'nda yine izleği üzerinden hareket etti. filmin kahramanı bir yönetmendi.. hem de demirkubuz'a yakın içsel sıkıntıları olan, onun kaygılarını taşıyan ve dostoyevski'nin suç ve ceza'sını çekmeye çalışan bir yönetmen.. bunca benzerlikten-aynılıktan sonra filmde kim oynayabilirdi? evet filmin yönetmen karakteri de zeki demirkubuz.. eleştirmenler bu yaz beklediklerini bulamadılar bekleme odası'nda. antalya'dan da ödülsüz döndü. ve gişede onlarca hatta yüzlerce 'bomboş' film varken, bekleme odası anca beş-altı sinemada gösterime girebildi.. popüler kültüre, bütün bu sığlıklara lanet etmek yine onların bize kıs kıs gülmesini mi sağlıyor bilmiyorum ama içimden ve dışımdan en ağza alınacak küfürleri savuruyorum hepsine..masumiyet ilk sıraya alınarak bütün demirkubuz külliyatı izlenmeli..

  • cıwan haco27.03.2004 - 12:11

    cıwan, özel isim olarak da çok fazla sevdiğim bir isimdir.ama tabii ki sıfatı şarkıcı-sanatçıyı fazlaca aşmış cıwan haco'nun bu ismi mahlas(takma ad,rumuz) olarak seçmemde en önemli etkendi..en yakın arkadaşımın doğacak olan çocuğuna bu ismi takacaktık ve bavé Cıwan(Cıwan'ın babası) diye çağırmaya başlamıştık zaten.kızı oldu biz de adını cıwan'ın kızkardeşi dilber ve kızı lorin olarak koyduk..bütün hayatıma müdahale etmiş tanrısal bir adamdır benim için cıwan haco..gula sor'un altıncı şarkısı olan CAN'ı (abartmıyorum) gecede atmış-yetmiş defa dinlemişliğim çoktur..

  • zeki demirkubuz25.03.2004 - 23:54

    şimdiye kadar beni en çok sarsmış filmin (masumiyet) yönetmeni..biyografisinde işportacılık yaptığına, ferdi tayfur ve arabesk hayranlığına, bırakıp bırakıp okuduğu okullara, film arkası ilginçliklerine, dostoyevski hayranlığına(tıkanmışlığına, saplantısına, şiirsel hastalığına) , filmlerinde kullandığı ona ait mekanlara rastlayabilirsiniz..bence bohem, ama bohem olduğu kadar da ilginç bir taşralılık sergileyen ve bu iki tezatı kesinlikle omzu dik-sırıtmadan taşıyan çok kendine has bir karakterdir..birkaç filminde başak köklükaya'yı oynatmıştır..onun oyuncuları hakikaten 'oynar'.çünkü yapacak başka bir şey şansı tanımaz.haluk bilginer, derya alabora, güven kıraç üçlüsünün oynadığı masumiyet'te kırda, haluk bilginer'in güven kıraç'a aşkını anlattığı bir yedi-sekiz dakika vardır ki bence türk sinemasının en muhteşem tiradıdır..kağıda değil de negatiflere şiir yazan bir 'yabancı'dır..çok sevdiği albert camus'nun yabancı'sı hem de..

  • dadaizm25.03.2004 - 23:42

    jean arp, tzara gibi genç sanatçıların fransızca tahta at anlamına gelen dada ismini kullanarak sonrasında birçok fransız sanatçıyı içine alan ve daha sonrasında sürrealizme(gerçeküstücülük) evrilen bir akım..resim tandanslı olup, dönemin çok yetkin edebiyatçılarını da içine almayı başarmıltır..zira bunlardan en önemlileri (zaten yakın arkadaş olan) breton-aragon-soupauld üçlüsüdür..akabinde eluard da dahil olmuştur bu üçlüye..kutsal kitapları maldoror'un şarkıları'dır ve bu kitabın kutsiyetini korumak pahasına bar basıp kavga etmişlerdir.sonrasında sürrealist olan bu şair grubundan, aragon o dönem tanıştığı elsa triolet onu toplumcu-gerçekçi akıma evriltmiştir..
    sloganları oldukça ilgi çekicidir: 'sanat öldü, yaşasın sanat! '

  • çeşmi siyahım25.03.2004 - 23:33

    siyah göz(lü yar) sözlük manası bulunan, divan edebiyatında sıkça kullanılmış bir mazmun olan, mahsuni usta'nın muhteşem bir türküsü olan oldukça lirik bir farsça tamlama...sonrasında vizontele'de kardeş türküler de daha değişik enstrümanlarla türküyü gayet güzel yorumladılar ve bu vizontele'nin soundtrack'inde yer aldı..hatta bu durum ekstra bir telif olayına da sebep olmuştu, hafızam beni yanıltmıyorsa..
    özce; nefis bir türkü, oldukça lirik bir sesleniş..çeşm-i siyah...