Hun ülkesinin kuzeyinde so adı verilen bir ülke vardı. Burada, Hunlarla aynı soydan olan Göktürkler otururdu. Bir gün Göktürkler So ülkesinden ayrıldılar. Bu sırada başlarında Kağan Pu adlı bir yiğit vardı. Kağan Pu'nun onaltı kardeşi bulunuyordu. Onaltı kardeşten birinin annesi bir kurttu.
Annesi Göktürklerce en kutsal yaratıklardan biri olarak bilinen ve böyle kabul edilen bir kurt olduğu için delikanlı, rüzgârlara ve yağmura söz geçirir, bu iki kuvveti buyruğu altında tutardı.
Bununla beraber, So ülkesindeki yurtlarından ayrılan Göktürkler düşmanlarının baskınına uğradılar. Bu baskında düşmanlar bütün Goktürkler'i yok ettikleri gibi on altı kardeşten sadece birisi kurtulabildi. Kurtulan delikanlı annesi kurt olan idi.
Bu delikanlının da, birisi yaz diğeri de kış ilâhının kızı olan iki karısı vardı. Baskından sonra her ikisinden ikişer oğlu oldu. Zamanla kalabalıklaşıp çoğalan halk, çocuklardan en büyüğünü kendilerine hakan seçtiler; o zamanki adı Göktürk dilinde değildi. Hakan seçilir seçilmez Göktürkçe olmayan bu adını bıraktı ve Türk adını aldı.
Ondan sonra Türk on kadınla evlendi, bir çok çocukları oldu. Içlerinden Asena adını taşıyan biri hakanlık tahtına geçince boyun adı da Aşine oldu...
Bilinen en önemli iki Gokturk destanindan birisidir. Bir bakima, MS altinci yuzyildan sekizinci yuzyil ortalarina kadar egemen olmus bu Turk devletinin, Gokturkler'in soy kutugu ve var olma hikayesidir.
Ayrica, Turk soyunun yeni bir boy halinde dirilisi de diyebilecegimiz bozkurt destani, Bilge Kagan'ın Orhun Abidelerindeki unlu vasiyetinin ilk cumlesi olan: 'Ben tanriya benzer, tanridan olmus Turk Bilge Kagan, tanri irade ettigi icin, kaganlik tahtina oturdum' cumlesi ile birlikte dusunulecek olursa, soyun ve ırkın nasıl bir şekilde ilahilestirilmek istenildigini de anlatmaktadırlar.
Destan Cin kaynaklarında kayıtlıdır. Degisik soyleyişler durumunda ise de, cizgileri aynı fakat isimler üzerinde, anlatistan dogma veya Cinlilerce yazilirken isimlerin Cince soylenmesinden meydana gelme degisikler yuzunden ayrı gorunen uc soylenti seklinde yazılmıştır.
Bir onceki Genclige Hitabe belki yeni yetmeler tarafindan anlasilamayabilir, bir kez de gunumuz Turkcesi ile yazalim...
'Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır.
Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyeti'ne kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler.
Zorla, ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.
Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler.
Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin genç kuşakları!
Işte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni kurtarmaktır.
Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.
Doktor- Her sey normal, hadi simdi guzelce yatin ve uyuyun, bir oglunuz oldu. Guzel bir oglunuz oldu. Ne dedigimi anliyorsunuz degil mi. Saglikli bir oglan. Agladigini duymadiniz mi? Kadin- Saglikli mi doktor? Doktor - Elbette saglikli Kadin- Birakin da goreyim onu lutfen. Doktor- Biraz sonra goreceksiniz. Kadin- Saglikli oldugundan emin misiniz? Doktor- Kesinlikle. Kadin- Hala agliyor mu? Doktor- Artik dinlenmelisiniz, kaygilanacak hicbir sey yok. Kadin- Neden aglamayi kesti doktor? Ne oldu? Doktor- Kendinizi yormayin lutfen, her sey yolunda. Kadin- Onu gormek istiyorum. lutfen onu gosterin bana. Doktor- Sevgili bayan, cok guzel, saglikli bir bebeginiz oldu. Bana inanmiyor musunuz yoksa? Kadin- Suradaki kadin ona ne yapiyor oyle? Doktor- Bebeginizi sizin icin hazirliyor, guzellestiriyor. Yikiyoruz onu, birazdan hazir olur. Kadin- Bir sorun olmadigina yemin eder misiniz? Doktor- Evet ederim. Simdi dinlenin lutfen, hadi uzanin ve gozlerinizi kapayin... Oldu... Aferin... Kadin- Yasamasi icin oyle cok dua ettim ki. Doktor- Elbette yasayacak, neler soyluyorsunuz boyle? Kadin- Otekiler yasamadi ama. Doktor- Efendim? Kadin- Dogurdugum oteki bebeklerden hicbiri yasamadi, doktor. Doktor- Kaygilanmayin, saglikli, kusursuz bir oglan. Kadin- Otekiler icin de aynen bunlari soylemislerdi. Ama hepsini kaybettim doktor. Son on sekiz ayda tam 3 bebek kaybettim. Endisemi hos gormelisiniz. Doktor- Uc mu? Kadin- Bu dorduncu....Dort yilda. Bunun ne demek oldugunu bilemezsiniz. Uc cocugu da teker teker pes pese yitirmenin. Gozumun onunden hic gitmiyorlar. Gustav harika bir bebekti. Ama surekli hastaydi. Caresizce onun basinda beklemek nasil kotudur bilemezsiniz. Kizim Ida Noel'den once öldü. Doktor- Artik yeni bir bebeginiz var. Kadin- Ama Ida cok guzeldi. Doktor- Biliyorum Kadin - Nereden bileceksinizzzzz. Doktor- Cok guzel olduguna eminim ama bu bebek de cok guzel. Kadin- Ida iki yasindaydi. Gustav'im gitmis, Otto'm gitmisti. Bir o kalmisti. Kizim oldugunde yine gebeydim tam dort aylik. Cenazeden sonra 'Bu bebegi istemiyorum, yeterince cocuk gomdum' diye bagirdim. Kocam yanima geldi ve 'Sana iyi haberlerim var Klara' dedi. Dusunebiliyor musunuz, biz cocugumuzu yeni gommusuz o iyi haber diyor. 'Bugun baska yere atandim, toplanmaya basla.' Ve iste buradayiz. Korkuyorum doktor. Doktor- Korkmaniza gerek yok. Kadin- Dorduncu bebegimin sansi ne kadar? Doktor- Boyle seyler dusunmeyin. Kadin - Elimde degil cocuklarimin pes pese olmesinin bir nedeni olmali, bir tur lanet, soya cekim... Otto dogdugunda kocam bana ne dedi biliyor musunuz? 'Butun cocuklarin bu kadar gucsuz ve kucuk olmak zorunda mı? Neden daha saglikli numunelere sahip olamiyorum? ' Uc gun sonra da Otto'm öldü. Ardindan Gustav, ardindan Ida ve ev bosaldi. Doktor- Dusunmeyin artik. Kadin- Bu seferki de kucuk mu? Doktor- Normal bir cocuk. Kadin - Ama kucuk? Doktor- Belki biraz kucuk. Ama kucukler daha dayanikli cikar. Bir yil sonra yurumeye, iki yil sonra da konusmaya baslayacak. Hemsire- Iste minik guzelimiz. Kucagina almak ister misin? Doktor- Iyice sarin, burasi serin. Hemsire- Bugune kadar gordugum en guzel eller, parmaklarina bakin ne kadar zarif ve uzun. Hadi annesi, basini cevir de bak suna, al hadi. Kadin- Bakmaya korkuyorum. Bir bebegim daha olduguna, ustelik saglikli olduguna inanmaya cesaretim yok. Hemsire- Aptal aptal konusma. Kadin- Benim mi bu, tanrim ne kadar guzel. (koca girer.) Doktor- Tebrikler, bir oglunuz oldu. Koca- Oglan ha, nasil peki? Doktor- Cok iyi, kariniz da oyle. Koca- Guzeeel... Evet Klara, nasil gitti? Hemsire- Cigerleri olaganustu, dunyaya gelir gelmez oyle bir bagirmaya basladi ki.... Koca- Ama Klara, aman tanrim, bu Otto'dan da kucuk. Doktor- Bu cocuk gayet saglikli ve saglam. Koca- Yalan soylemenize gerek yok doktor. Bunun ne anlama geldigini biliyorum. Yine ayni seyleri yasayacagiz. Doktor- Beni dinleyin... Koca- Iyi ama doktor, otekilere ne oldugunu biliyor musunuz? Doktor- Otekileri unutun. Buna bir sans verin. Koca- Ama oyle kucuk ve zayif ki. Doktor- Daha yeni dogdu ama beyfendi. Koca - Oyle olsa bile... Doktor- Kariniza iyi davranin. Anlayisli olun lutfen. Bu cok onemli. Kadin- Yasamasi icin oyle cok dua ettim ki Alois. Aylarca her gun kiliseye gittim. Dizlerimin uzerinde onu sag birakmasi icin tanri'ya yalvardim. O yasamali Alois, Adolf'um yasamali. Yasamak zorunda.
NOT: Ronald Dahl'in Adolf Hitler'in dogusunu anlattigi ve 'Gercek Bir Oyku' basligi altinda yazdigi oykuden kisaltip alinmistir...
Bir kıvılcım düşer önce, Büyür yavaş yavaş, Bir bakarsın volkan olmuş,yanmışsın arkadaş... Dolduramaz boşluğunu ne ana, ne kardaş, Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş... Ortak olmak her sevince, her derde kedere, Ve yürümek ömürboyu, Beraberce elele... Olmasın hiç, O ta içten gülen gözlerde yaş, Bir gün yollarımız ayrılsa bile arkadaş...
Yılmaz Güney...
Arkadas konusunda, kendi tanitim yazimda da yazili olan bu siir uzerine pek bir sey soylenmez saniyorum... Belki Melike Demirag'in sarkisinin bir yerlerinde soyledigi su cumleler eklenebilir:
- Evet arkadaş.. Kim olduğumu ne olduğumu.. Nerden gelip nereye gittiğimi sen öğrettin bana.. Elimden tutup karanlıktan aydınlığa sen çıkardın.. Bana yürümeyi öğrettin.. Elele ve daima ileriye.. Birgün.. Birgün birbirimizden ayrı düşsek bile biliyorum hiçbir zaman ayrı değil yollarımız.. Ve aynı yolda yürüdükçe gün gelir yine ellerimiz dostça birleşir.. Ayrılsak bile kopamayız..
Ortak olmak her sevince her derde kedere Ve yürümek ömür boyu beraberce elele Olmayacak o taa içten gülen gözlerde yaş Birgün gelip ayrılsak bile seninle arkadaş...
Birinci soyleyis:
Hun ülkesinin kuzeyinde so adı verilen bir ülke vardı. Burada, Hunlarla aynı soydan olan Göktürkler otururdu. Bir gün Göktürkler So ülkesinden ayrıldılar. Bu sırada başlarında Kağan Pu adlı bir yiğit vardı. Kağan Pu'nun onaltı kardeşi bulunuyordu. Onaltı kardeşten birinin annesi bir kurttu.
Annesi Göktürklerce en kutsal yaratıklardan biri olarak bilinen ve böyle kabul edilen bir kurt olduğu için delikanlı, rüzgârlara ve yağmura söz geçirir, bu iki kuvveti buyruğu altında tutardı.
Bununla beraber, So ülkesindeki yurtlarından ayrılan Göktürkler düşmanlarının baskınına uğradılar. Bu baskında düşmanlar bütün Goktürkler'i yok ettikleri gibi on altı kardeşten sadece birisi kurtulabildi. Kurtulan delikanlı annesi kurt olan idi.
Bu delikanlının da, birisi yaz diğeri de kış ilâhının kızı olan iki karısı vardı. Baskından sonra her ikisinden ikişer oğlu oldu. Zamanla kalabalıklaşıp çoğalan halk, çocuklardan en büyüğünü kendilerine hakan seçtiler; o zamanki adı Göktürk dilinde değildi. Hakan seçilir seçilmez Göktürkçe olmayan bu adını bıraktı ve Türk adını aldı.
Ondan sonra Türk on kadınla evlendi, bir çok çocukları oldu. Içlerinden Asena adını taşıyan biri hakanlık tahtına geçince boyun adı da Aşine oldu...
Bilinen en önemli iki Gokturk destanindan birisidir. Bir bakima, MS altinci yuzyildan sekizinci yuzyil ortalarina kadar egemen olmus bu Turk devletinin, Gokturkler'in soy kutugu ve var olma hikayesidir.
Ayrica, Turk soyunun yeni bir boy halinde dirilisi de diyebilecegimiz bozkurt destani, Bilge Kagan'ın Orhun Abidelerindeki unlu vasiyetinin ilk cumlesi olan: 'Ben tanriya benzer, tanridan olmus Turk Bilge Kagan, tanri irade ettigi icin, kaganlik tahtina oturdum' cumlesi ile birlikte dusunulecek olursa, soyun ve ırkın nasıl bir şekilde ilahilestirilmek istenildigini de anlatmaktadırlar.
Destan Cin kaynaklarında kayıtlıdır. Degisik soyleyişler durumunda ise de, cizgileri aynı fakat isimler üzerinde, anlatistan dogma veya Cinlilerce yazilirken isimlerin Cince soylenmesinden meydana gelme degisikler yuzunden ayrı gorunen uc soylenti seklinde yazılmıştır.
Bir onceki Genclige Hitabe belki yeni yetmeler tarafindan anlasilamayabilir, bir kez de gunumuz Turkcesi ile yazalim...
'Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli (güven) kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötüler bulunacaktır.
Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyeti'ne kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir yenginin temsilcisi olabilirler.
Zorla, ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir.
Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler.
Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin genç kuşakları!
Işte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyeti'ni kurtarmaktır.
Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır.
Mustafa Kemal Ataturk.'
Faso aga...
Doktor- Her sey normal, hadi simdi guzelce yatin ve uyuyun, bir oglunuz oldu. Guzel bir oglunuz oldu. Ne dedigimi anliyorsunuz degil mi. Saglikli bir oglan. Agladigini duymadiniz mi?
Kadin- Saglikli mi doktor?
Doktor - Elbette saglikli
Kadin- Birakin da goreyim onu lutfen.
Doktor- Biraz sonra goreceksiniz.
Kadin- Saglikli oldugundan emin misiniz?
Doktor- Kesinlikle.
Kadin- Hala agliyor mu?
Doktor- Artik dinlenmelisiniz, kaygilanacak hicbir sey yok.
Kadin- Neden aglamayi kesti doktor? Ne oldu?
Doktor- Kendinizi yormayin lutfen, her sey yolunda.
Kadin- Onu gormek istiyorum. lutfen onu gosterin bana.
Doktor- Sevgili bayan, cok guzel, saglikli bir bebeginiz oldu. Bana inanmiyor musunuz yoksa?
Kadin- Suradaki kadin ona ne yapiyor oyle?
Doktor- Bebeginizi sizin icin hazirliyor, guzellestiriyor. Yikiyoruz onu, birazdan hazir olur.
Kadin- Bir sorun olmadigina yemin eder misiniz?
Doktor- Evet ederim. Simdi dinlenin lutfen, hadi uzanin ve gozlerinizi kapayin... Oldu... Aferin...
Kadin- Yasamasi icin oyle cok dua ettim ki.
Doktor- Elbette yasayacak, neler soyluyorsunuz boyle?
Kadin- Otekiler yasamadi ama.
Doktor- Efendim?
Kadin- Dogurdugum oteki bebeklerden hicbiri yasamadi, doktor.
Doktor- Kaygilanmayin, saglikli, kusursuz bir oglan.
Kadin- Otekiler icin de aynen bunlari soylemislerdi. Ama hepsini kaybettim doktor. Son on sekiz ayda tam 3 bebek kaybettim. Endisemi hos gormelisiniz.
Doktor- Uc mu?
Kadin- Bu dorduncu....Dort yilda. Bunun ne demek oldugunu bilemezsiniz. Uc cocugu da teker teker pes pese yitirmenin. Gozumun onunden hic gitmiyorlar. Gustav harika bir bebekti. Ama surekli hastaydi. Caresizce onun basinda beklemek nasil kotudur bilemezsiniz. Kizim Ida Noel'den once öldü.
Doktor- Artik yeni bir bebeginiz var.
Kadin- Ama Ida cok guzeldi.
Doktor- Biliyorum
Kadin - Nereden bileceksinizzzzz.
Doktor- Cok guzel olduguna eminim ama bu bebek de cok guzel.
Kadin- Ida iki yasindaydi. Gustav'im gitmis, Otto'm gitmisti. Bir o kalmisti. Kizim oldugunde yine gebeydim tam dort aylik. Cenazeden sonra 'Bu bebegi istemiyorum, yeterince cocuk gomdum' diye bagirdim. Kocam yanima geldi ve 'Sana iyi haberlerim var Klara' dedi. Dusunebiliyor musunuz, biz cocugumuzu yeni gommusuz o iyi haber diyor. 'Bugun baska yere atandim, toplanmaya basla.' Ve iste buradayiz. Korkuyorum doktor.
Doktor- Korkmaniza gerek yok.
Kadin- Dorduncu bebegimin sansi ne kadar?
Doktor- Boyle seyler dusunmeyin.
Kadin - Elimde degil cocuklarimin pes pese olmesinin bir nedeni olmali, bir tur lanet, soya cekim... Otto dogdugunda kocam bana ne dedi biliyor musunuz? 'Butun cocuklarin bu kadar gucsuz ve kucuk olmak zorunda mı? Neden daha saglikli numunelere sahip olamiyorum? ' Uc gun sonra da Otto'm öldü. Ardindan Gustav, ardindan Ida ve ev bosaldi.
Doktor- Dusunmeyin artik.
Kadin- Bu seferki de kucuk mu?
Doktor- Normal bir cocuk.
Kadin - Ama kucuk?
Doktor- Belki biraz kucuk. Ama kucukler daha dayanikli cikar. Bir yil sonra yurumeye, iki yil sonra da konusmaya baslayacak.
Hemsire- Iste minik guzelimiz. Kucagina almak ister misin?
Doktor- Iyice sarin, burasi serin.
Hemsire- Bugune kadar gordugum en guzel eller, parmaklarina bakin ne kadar zarif ve uzun. Hadi annesi, basini cevir de bak suna, al hadi.
Kadin- Bakmaya korkuyorum. Bir bebegim daha olduguna, ustelik saglikli olduguna inanmaya cesaretim yok.
Hemsire- Aptal aptal konusma.
Kadin- Benim mi bu, tanrim ne kadar guzel.
(koca girer.)
Doktor- Tebrikler, bir oglunuz oldu.
Koca- Oglan ha, nasil peki?
Doktor- Cok iyi, kariniz da oyle.
Koca- Guzeeel... Evet Klara, nasil gitti?
Hemsire- Cigerleri olaganustu, dunyaya gelir gelmez oyle bir bagirmaya basladi ki....
Koca- Ama Klara, aman tanrim, bu Otto'dan da kucuk.
Doktor- Bu cocuk gayet saglikli ve saglam.
Koca- Yalan soylemenize gerek yok doktor. Bunun ne anlama geldigini biliyorum. Yine ayni seyleri yasayacagiz.
Doktor- Beni dinleyin...
Koca- Iyi ama doktor, otekilere ne oldugunu biliyor musunuz?
Doktor- Otekileri unutun. Buna bir sans verin.
Koca- Ama oyle kucuk ve zayif ki.
Doktor- Daha yeni dogdu ama beyfendi.
Koca - Oyle olsa bile...
Doktor- Kariniza iyi davranin. Anlayisli olun lutfen. Bu cok onemli.
Kadin- Yasamasi icin oyle cok dua ettim ki Alois. Aylarca her gun kiliseye gittim. Dizlerimin uzerinde onu sag birakmasi icin tanri'ya yalvardim. O yasamali Alois, Adolf'um yasamali. Yasamak zorunda.
NOT: Ronald Dahl'in Adolf Hitler'in dogusunu anlattigi ve 'Gercek Bir Oyku' basligi altinda yazdigi oykuden kisaltip alinmistir...
Araplarin dilidir...
Butun diller kadar guzel, bir o kadar da cirkindir...
Boyle bir uygarlik hic olmamistir...
Sonbahar'in bir diger adidir... Ama, ne zaman baslikta gectigi gibi duysam, aklima, daha dogrusu dilimin ucuna Guz Gulleri sarkisi gelir...
Inanki aglamadim
Huzunluyum sadece
Gozlerimdeki yaslar cig gibi
Yagar boyle her gece
Guz gulleri gibiyim
Hic bahar yasamadim
Ya sevmeyi bilmedim yillarca
Ya sevince gec kaldim
Simdi delicesine
Sevmek istesem bile
Sonbahar sisi cokmus ustume
Sevincim buruk yine
Guz gulleri gibiyim
Hic bahar yasamadim
Ya sevmeyi bilmedim yillarca
Ya sevince gec kaldim...
ARKADAS
Bir kıvılcım düşer önce,
Büyür yavaş yavaş,
Bir bakarsın volkan olmuş,yanmışsın arkadaş...
Dolduramaz boşluğunu ne ana, ne kardaş,
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş...
Ortak olmak her sevince, her derde kedere,
Ve yürümek ömürboyu,
Beraberce elele...
Olmasın hiç,
O ta içten gülen gözlerde yaş,
Bir gün yollarımız ayrılsa bile arkadaş...
Yılmaz Güney...
Arkadas konusunda, kendi tanitim yazimda da yazili olan bu siir uzerine pek bir sey soylenmez saniyorum... Belki Melike Demirag'in sarkisinin bir yerlerinde soyledigi su cumleler eklenebilir:
- Evet arkadaş.. Kim olduğumu ne olduğumu.. Nerden gelip nereye gittiğimi sen öğrettin bana.. Elimden tutup karanlıktan aydınlığa sen çıkardın.. Bana yürümeyi öğrettin.. Elele ve daima ileriye.. Birgün.. Birgün birbirimizden ayrı düşsek bile biliyorum hiçbir zaman ayrı değil yollarımız.. Ve aynı yolda yürüdükçe gün gelir yine ellerimiz dostça birleşir.. Ayrılsak bile kopamayız..
Ortak olmak her sevince her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu beraberce elele
Olmayacak o taa içten gülen gözlerde yaş
Birgün gelip ayrılsak bile seninle arkadaş...
Arkadassiz kalmamaniz dilegiyle...
Pek emin olmamakla birlikte, dunyada bunun kadar cok israf edilen bir baska sey daha yoktur gibi bir dusunce var kafamda...