TİPin kurucusu Mehmet Ali AYBAR a göre sol demek, sosyalizm demektir.Kendine 'sol' diyen diğer akımlar (sosyal demokrat,demokratik sol, liberal sol...) ancak Emperyalizmin sol kolu olabilirler.
'Tarihi ve italyan halkının kültürel kişiliği ve roma kentinin kutsallığı avrupa’nın kapısı durumunda olması, benim büyük zulum dünyasından san pietro tarzı bir hareketle buraya kadar, roma’ya vatikana kadar ulaşmama yol açtı. şunu hemen belirteyim ki ortadoğu’dayken halep metropolü ile çık değerli ilişkiye sahiptim. bu kanaldan katınıza saygılarımı sunmuştum.ben eşitliğin, barışın, hümanizmin hıristiyanlığın temel amaçlarından olduğunu biliyor ve inanıyorum.taşıdığım sosyalizm inancı bundan uzaklaştırmıyor, daha da yakınlaştırıyor. şahsınızda, dininize saygımı belirtmeyi, inancımın ve mücadelemin bir gereği sayarım. sizlere çok önemli gördüğüm bazı hususları aktarmayı bir insanlık görevi biliyorum.biliyorsunuz ki hıristiyanlık azizleri ortadoğu kökenliydiler ve ilk kutsal kiliseleri burada kurmuşlardır. bu dönemin ilk hıristiyan halkları da asuri ve ermeniler’di.kısmen kürtler de bu dönemin ilk hıristiyan halklarındandır. doğduğum köyde ve ilkokulu okuduğum köyde bu kiliselerin kalıntıları duruyordu. birisini cami yapmışlardı.buna sevinmemiş, bu büyük uygarlık neden bu hale gelmiş diye o çocuk halimle üzülmüştüm.. ermeniler ve asuri-süryaniler candan aile dostlarımızdı, komşuyduk.
şunu demek istiyorum. ben dinsiz değil, tüm dinlere ve tek tanrılı dinlere özellikle saflık dönmelerine büyük saygı duyuyor, kendi eylemimi bu büyük insanlık aksiyonlarının devamı olarak görüyor, bunu her zaman söylemekten çekinmiyorum.herkes bizim peygamberler tarzında olduğumuzu söyler ve halklarımız da buna tanıktır. fakat türk barbarizmi tarihte biliyorsunuz hem batı, hem doğu roma imparatorluğunu yıkarak, büyük bir hıristiyanlık düşmanlığını anadolu2da tüm ortadoğu hatta balkanlarda hgeliştirdi. avrupa’da bunun izleri sabittir ve devam ediyoor.en son şahsınıza karşı menfur suikastı düzenlediler. bunu yapan bir kişi değildi. onu serbest bırakan 12 eylülcü generallerden kara kuvettleri kumutanı nurettin ersin’di. amacı hıristiyanlık dünyasını tehditti. m.ali ağca hala doğruyu konuşmuyor. kenddisi malatya’lıdır. ve hıristiyanlığa düşmanlığın merkezi şehri olarak anılır. hırıstiyanlığa karşı en büyük korsanlık savaşımını veren battal gazi diyarı olarak tanınır. şunu demek istiyorum. şahsınıza karşı bu kadar çılgınlaşan bir rejim, biz kürtlere, ermenilere, süryanilere ve greklere neler yapmaz ki? mezopotamya ve anadolu’nun asıl sahipleri olan bu halklar tamamen jenosidyöntemleri ile tasfiye, imha edilmişlerdir. çok az bir kalıntıları kaldı. kürtlerind e durumunu biliyorsunuz, dehşet içinde kendilerini italya kıyılarına vurdular. bu zulme, vahşete karşı çıkmaya çalıştım. uzun süredir adeta tek başıma direniyorum.'
Maradona, kokaine karşı tedavi görmek için 4 yıl önce Küba'ya yerleşmişti.Geçen hafta geçirdiği rahatsızlıktan sonra tekrar KÜBA'ya döneceğini açıkladı.
Tüm dünyadan 60 kadar Sosyalist ve Sosyal demokrat partinin aralarında konuşup anlaşarak temmuz 1951'de kurdukları Sosyalist enternasyonel'de her partinin bir oyu vardır ve kararlar oybirliği ile alınır. Sovyet türü komunist sisteme karşı çıkarak Demokratik Sosyalizmi savunmaktadırlar. NATO tarafından destek görmekte,avrupa birligi çalışmalarına da katılmaktadırlar. Türkiye'den de CHP bu birliğe iştirak etmektedir.www.socialistintenational.com
Ernesto Che Guevara 14 Haziran çarşamba günü Arjantin'in önemli şehirlerinden Rosario'da doğdu.
Che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.Sierra Maestra'da Batista ordularına karşı savaşırken Che'ye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık,Bolivya ormanlarında Barrientos'un askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı.
Yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch, İRLANDA asıllı bir aileden, annesi Clia dela Sena ise İrlandalı-İspanyol karışımı bir aileden geliyordu.Che üç yaşında iken ailesi Buenos Aires'e yerleşti. Daha sonraları astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu dahada kötüleşti. Doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. Böylece Guevara ailesi yeniden göç etti.Cordoba'ya yerleştiler.
Guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. Politik eğilimleri itibarıyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. İspanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. Zamanla maddi durumları bozuldu. Che, eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes lisesine başladı. Okulda İngilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. Daha 14 yaşındayken Freud'un kitaplarını okumaya başlayan Che, fransızca şiirlere bayılırdı. Baudelaire'e karşı büyük bir tutkusu vardı. Onaltı yaşında ise Neruda'ya hayran olmuştu.
Guevara ailesi,1944 yılında Buenos Aieres'e göçtü. Durumları iyiden iyiye bozulmuştu. Che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.Tıp fakültesine yazıldı. Fakültedeki ilkyıllarında Arjantin'in kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.
Son sınıfta iken Che, arkadaşı Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'yı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. Bu tur ona, Latin Amerika'nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. Che, 1953 yılının Mart ayında üniversiteyi bitirmiş DOKTOR olmuştu. Venezuella'daki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. Buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında Peru'ya da uğradı. Orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Hapisten çıktıktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kaldı. Burada Ricardo Rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Che, Venezulla'ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince Arjantin büyük elçiliğine sığındı. İlk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. Faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. Guetamala'da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika'ya gitti. Ernesto, Guatemala'da bir çok Kübalı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaşmıştı. Meksika'ya geçtiğinde ise Fidel Castro ve arkadaşları ile tanışarak KÜBA devrimcileri safında yer aldı. Daha sonra Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.
Devrim sonrasında Binbaşı Ernesto Che Guevara Havana'nın la Cabana Kalesi'nin komutanlığına getirildi.1959 yılında Küba Vatandaşı ilan edildi. Bir süre sonra silah arkadaşı Aleida March ile evlendi. 7 Ekim 1959'da Milli Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. 26 Kasım'da da Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu.
23 Şubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir Sanayi Bakanlığı kurarak Che'yi bunun başına getirdi. Ancak Playa Giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. Daha sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatlar yapan Che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu durum Che'nin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı.
Artık başka Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro, Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halkı'na okudu.
...Ve ölüm Che'yi Bolivya'da Higueras yakınlarında yakaladı. Barrientos'un askerleri O'nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakınlarında kıstırdılar. Bacağından ağır bir yara aldı ve Hieguras'da bir okula hapsedildi. Kimsenin karşısında eğilmedi. Ve 9 Ekim günü Barrientos'un kiralık katillerinden Mario Turan'ın dokuz kurşunuyla can verdi.
Cumhuriyet gazetesi’ndeki yazısında Ali Er de; “Küba’da yoksulluğun anlamı farklı; eğer yoksulluk aç ve açıkta kalmaksa, eğer yoksulluk hastane kapılarında sürünmekse ve eğer yoksulluk eğitimden yoksun olmaksa Küba ve Küba halkı yoksul değil. Ama yoksulluk, bir dolara satılan Coca Cola veya benzeri ithal içecekler ise dolarla satılan diğer ürünleri alamamaksa, Küba halkı yoksul, hem de çok yoksul. Ve Küba halkı dünya çapındaki bilim adamından işçisine kadar her vatandaşıyla bu yoksulluğu paylaşıyor.” diyor. (22 Ağustos 2003 Cumhuriyet)
Eğitim, sağlık, her alanda halka sağlanan fırsat eşitliği sosyalist ülkelerdeki uygulamalardan yalnızca bir bölümüdür. Küba’yı gezip görenlerden F. Berk Doğutürk Yeni Yüzyıl’daki yazısında bakın ne diyor; “İnsanların çeşitli takıları, giysileri yok ama; kitap okuyorlar resim, heykel ve müzikle uğraşıyorlar. Bu da onları mutlu kılıyor. Küba’da garsonlar bile üniversite mezunu. Bir de 2 milyon nüfusa karşı 60 bin sanatçı olduğunu öğrendim. Havana’nın sokaklarında birçok galeri, kütüphane, resim-heykel atölyeleri görmek olası.... “... Sadece işçilere ait tatil köyleri var. Şeker kamışı tarlalarında yılda bir kez de olsa doktorundan komutanına her statüden insan gönüllü olarak çalışıyor. Ayrıca insanlar birbirlerine ve bize karşı çok sıcak ve sevecen. 20 gün boyunca kavga eden kimseye rastlamadım. İnsanların sevgileri çıkara dayalı değil.” (4.11.1997. Y.Yüzyıl)
Birleşmiş Milletlerin raporlarında dünyada her yıl yapılan istatistiklerde yüzlerce çocuğun daha doğmadan öldüğü yayınlanıyor. Binlerce çocuk doğduktan kısa bir süre sonra çeşitli hastalıklardan ve yoksulluktan ölüyorlar. BM raporlarına göre önlenebilir veya tedavi edilebilir hastalıklar nedeniyle her yıl 4 milyon çocuk yaşama gözlerini yumuyor, 60 milyon çocuk çeşitli hastalıklarla birlikte tehdit altında yaşıyor. Küba’da ise çocuk ölümleri sıfır.
' Herkes istediği dini izlemek ya da dinsiz olmakta tamamen özgür olmalıdır. Vatandaşlar arasında dinsel inançları nedeniyle ayrım yapılmasına kesinlikle göz yumulamaz. ' V.İlyiç Lenin - 3 Aralık 1905
TİPin kurucusu Mehmet Ali AYBAR a göre sol demek, sosyalizm demektir.Kendine 'sol' diyen diğer akımlar (sosyal demokrat,demokratik sol, liberal sol...) ancak Emperyalizmin sol kolu olabilirler.
A.Öcalan’ın Papalık’a yazdığı mektup
'Tarihi ve italyan halkının kültürel kişiliği ve roma kentinin kutsallığı avrupa’nın kapısı durumunda olması, benim büyük zulum dünyasından san pietro tarzı bir hareketle buraya kadar, roma’ya vatikana kadar ulaşmama yol açtı. şunu hemen belirteyim ki ortadoğu’dayken halep metropolü ile çık değerli ilişkiye sahiptim. bu kanaldan katınıza saygılarımı sunmuştum.ben eşitliğin, barışın, hümanizmin hıristiyanlığın temel amaçlarından olduğunu biliyor ve inanıyorum.taşıdığım sosyalizm inancı bundan uzaklaştırmıyor, daha da yakınlaştırıyor. şahsınızda, dininize saygımı belirtmeyi, inancımın ve mücadelemin bir gereği sayarım. sizlere çok önemli gördüğüm bazı hususları aktarmayı bir insanlık görevi biliyorum.biliyorsunuz ki hıristiyanlık azizleri ortadoğu kökenliydiler ve ilk kutsal kiliseleri burada kurmuşlardır. bu dönemin ilk hıristiyan halkları da asuri ve ermeniler’di.kısmen kürtler de bu dönemin ilk hıristiyan halklarındandır. doğduğum köyde ve ilkokulu okuduğum köyde bu kiliselerin kalıntıları duruyordu. birisini cami yapmışlardı.buna sevinmemiş, bu büyük uygarlık neden bu hale gelmiş diye o çocuk halimle üzülmüştüm.. ermeniler ve asuri-süryaniler candan aile dostlarımızdı, komşuyduk.
şunu demek istiyorum. ben dinsiz değil, tüm dinlere ve tek tanrılı dinlere özellikle saflık dönmelerine büyük saygı duyuyor, kendi eylemimi bu büyük insanlık aksiyonlarının devamı olarak görüyor, bunu her zaman söylemekten çekinmiyorum.herkes bizim peygamberler tarzında olduğumuzu söyler ve halklarımız da buna tanıktır. fakat türk barbarizmi tarihte biliyorsunuz hem batı, hem doğu roma imparatorluğunu yıkarak, büyük bir hıristiyanlık düşmanlığını anadolu2da tüm ortadoğu hatta balkanlarda hgeliştirdi. avrupa’da bunun izleri sabittir ve devam ediyoor.en son şahsınıza karşı menfur suikastı düzenlediler. bunu yapan bir kişi değildi. onu serbest bırakan 12 eylülcü generallerden kara kuvettleri kumutanı nurettin ersin’di. amacı hıristiyanlık dünyasını tehditti. m.ali ağca hala doğruyu konuşmuyor. kenddisi malatya’lıdır. ve hıristiyanlığa düşmanlığın merkezi şehri olarak anılır. hırıstiyanlığa karşı en büyük korsanlık savaşımını veren battal gazi diyarı olarak tanınır. şunu demek istiyorum. şahsınıza karşı bu kadar çılgınlaşan bir rejim, biz kürtlere, ermenilere, süryanilere ve greklere neler yapmaz ki? mezopotamya ve anadolu’nun asıl sahipleri olan bu halklar tamamen jenosidyöntemleri ile tasfiye, imha edilmişlerdir. çok az bir kalıntıları kaldı. kürtlerind e durumunu biliyorsunuz, dehşet içinde kendilerini italya kıyılarına vurdular.
bu zulme, vahşete karşı çıkmaya çalıştım. uzun süredir adeta tek başıma direniyorum.'
Maradona, kokaine karşı tedavi görmek için 4 yıl önce Küba'ya yerleşmişti.Geçen hafta geçirdiği rahatsızlıktan sonra tekrar KÜBA'ya döneceğini açıkladı.
bakınız: vahdeti vücud
Tüm dünyadan 60 kadar Sosyalist ve Sosyal demokrat partinin aralarında konuşup anlaşarak temmuz 1951'de kurdukları Sosyalist enternasyonel'de her partinin bir oyu vardır ve kararlar oybirliği ile alınır. Sovyet türü komunist sisteme karşı çıkarak Demokratik Sosyalizmi savunmaktadırlar. NATO tarafından destek görmekte,avrupa birligi çalışmalarına da katılmaktadırlar. Türkiye'den de CHP bu birliğe iştirak etmektedir.www.socialistintenational.com
Ernesto Che Guevara 14 Haziran çarşamba günü Arjantin'in önemli şehirlerinden Rosario'da doğdu.
Che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.Sierra Maestra'da Batista ordularına karşı savaşırken Che'ye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık,Bolivya ormanlarında Barrientos'un askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı.
Yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch, İRLANDA asıllı bir aileden, annesi Clia dela Sena ise İrlandalı-İspanyol karışımı bir aileden geliyordu.Che üç yaşında iken ailesi Buenos Aires'e yerleşti. Daha sonraları astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu dahada kötüleşti. Doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. Böylece Guevara ailesi yeniden göç etti.Cordoba'ya yerleştiler.
Guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. Politik eğilimleri itibarıyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. İspanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. Zamanla maddi durumları bozuldu. Che, eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes lisesine başladı. Okulda İngilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. Daha 14 yaşındayken Freud'un kitaplarını okumaya başlayan Che, fransızca şiirlere bayılırdı. Baudelaire'e karşı büyük bir tutkusu vardı. Onaltı yaşında ise Neruda'ya hayran olmuştu.
Guevara ailesi,1944 yılında Buenos Aieres'e göçtü. Durumları iyiden iyiye bozulmuştu. Che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.Tıp fakültesine yazıldı. Fakültedeki ilkyıllarında Arjantin'in kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.
Son sınıfta iken Che, arkadaşı Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'yı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. Bu tur ona, Latin Amerika'nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. Che, 1953 yılının Mart ayında üniversiteyi bitirmiş DOKTOR olmuştu. Venezuella'daki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. Buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında Peru'ya da uğradı. Orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Hapisten çıktıktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kaldı. Burada Ricardo Rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Che, Venezulla'ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince Arjantin büyük elçiliğine sığındı. İlk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. Faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. Guetamala'da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika'ya gitti. Ernesto, Guatemala'da bir çok Kübalı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaşmıştı. Meksika'ya geçtiğinde ise Fidel Castro ve arkadaşları ile tanışarak KÜBA devrimcileri safında yer aldı. Daha sonra Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.
Devrim sonrasında Binbaşı Ernesto Che Guevara Havana'nın la Cabana Kalesi'nin komutanlığına getirildi.1959 yılında Küba Vatandaşı ilan edildi. Bir süre sonra silah arkadaşı Aleida March ile evlendi. 7 Ekim 1959'da Milli Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. 26 Kasım'da da Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu.
23 Şubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir Sanayi Bakanlığı kurarak Che'yi bunun başına getirdi. Ancak Playa Giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. Daha sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatlar yapan Che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu durum Che'nin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı.
Artık başka Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro, Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halkı'na okudu.
...Ve ölüm Che'yi Bolivya'da Higueras yakınlarında yakaladı. Barrientos'un askerleri O'nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakınlarında kıstırdılar. Bacağından ağır bir yara aldı ve Hieguras'da bir okula hapsedildi. Kimsenin karşısında eğilmedi. Ve 9 Ekim günü Barrientos'un kiralık katillerinden Mario Turan'ın dokuz kurşunuyla can verdi.
*KAYNAK: Guevara,Ernesto Che.'Savaş Anıları'.Ant Yayınları: 1970
Cumhuriyet gazetesi’ndeki yazısında Ali Er de; “Küba’da yoksulluğun anlamı farklı; eğer yoksulluk aç ve açıkta kalmaksa, eğer yoksulluk hastane kapılarında sürünmekse ve eğer yoksulluk eğitimden yoksun olmaksa Küba ve Küba halkı yoksul değil. Ama yoksulluk, bir dolara satılan Coca Cola veya benzeri ithal içecekler ise dolarla satılan diğer ürünleri alamamaksa, Küba halkı yoksul, hem de çok yoksul. Ve Küba halkı dünya çapındaki bilim adamından işçisine kadar her vatandaşıyla bu yoksulluğu paylaşıyor.” diyor. (22 Ağustos 2003 Cumhuriyet)
Eğitim, sağlık, her alanda halka sağlanan fırsat eşitliği sosyalist ülkelerdeki uygulamalardan yalnızca bir bölümüdür. Küba’yı gezip görenlerden F. Berk Doğutürk Yeni Yüzyıl’daki yazısında bakın ne diyor;
“İnsanların çeşitli takıları, giysileri yok ama; kitap okuyorlar resim, heykel ve müzikle uğraşıyorlar. Bu da onları mutlu kılıyor. Küba’da garsonlar bile üniversite mezunu. Bir de 2 milyon nüfusa karşı 60 bin sanatçı olduğunu öğrendim. Havana’nın sokaklarında birçok galeri, kütüphane, resim-heykel atölyeleri görmek olası....
“... Sadece işçilere ait tatil köyleri var. Şeker kamışı tarlalarında yılda bir kez de olsa doktorundan komutanına her statüden insan gönüllü olarak çalışıyor. Ayrıca insanlar birbirlerine ve bize karşı çok sıcak ve sevecen. 20 gün boyunca kavga eden kimseye rastlamadım. İnsanların sevgileri çıkara dayalı değil.” (4.11.1997. Y.Yüzyıl)
Birleşmiş Milletlerin raporlarında dünyada her yıl yapılan istatistiklerde yüzlerce çocuğun daha doğmadan öldüğü yayınlanıyor. Binlerce çocuk doğduktan kısa bir süre sonra çeşitli hastalıklardan ve yoksulluktan ölüyorlar. BM raporlarına göre önlenebilir veya tedavi edilebilir hastalıklar nedeniyle her yıl 4 milyon çocuk yaşama gözlerini yumuyor, 60 milyon çocuk çeşitli hastalıklarla birlikte tehdit altında yaşıyor. Küba’da ise çocuk ölümleri sıfır.
' Herkes istediği dini izlemek ya da dinsiz olmakta tamamen özgür olmalıdır. Vatandaşlar arasında dinsel inançları nedeniyle ayrım yapılmasına kesinlikle göz yumulamaz. '
V.İlyiç Lenin - 3 Aralık 1905