adamın ağzı kanserdi. geçirdiği ameliyatlar ve gördüğü ışın tedavileri çene kemiğini eritince tel takmışlardı çenesine.
bir bebeğin altını değiştirir gibi hergün altını değiştirirdi karısının.
durumundan dolayı araba süremediği için hastaneye taksi ile gider, konuşmakta zorlandığı için adresi kağıda yazardı.
son ziyaretine bir ameliyat daha gerektiğini söylediler ona; sol yanağının ve dilinin biraz daha temizlenmesi gerekiyordu. eve döndüğünde karısının altını değiştirdi, fırına dondurulmuş hazır yemeklerden koydu, akşam haberlerini izledikten sonra yatak odasına gitti, silahı aldı, karısının şakağına dayadı ve ateşledi.
kadın soluna yığıldı, adam kanepeye oturdu, namluyu ağzına soktu ve tetiği çekti. silah sesleri komşuları harekete geçirmedi. daha sonra fırında yanan yemeğin kokusu geçirdi.
biri geldi, kapıyı omuzlayarak açtı ve gördü çok geçmeden polisler gelip işe koyuldular, bazı şeyler buldular:
bakiyesi bir dolar on dört sent olan bir tasarruf hesabı defteri sonuca vardılar intihar.
üç hafta sonra iki yeni kiracı taşındı daireye:
Ross adında bir bilgisayar mühendisi ile bale eğitimi alan karısı Anatana.
yükselme eğiliminde çiftlerden biri gibi görünüyorlardı
Bazi kimselerin ölümle savasi daha yirmisinde baslar; birçoklari da yagi bitmis lambalar gibi, sessiz yavas, ecelleriyle sönerler. Yalniz ölüm yalan söylemez! Ölümün varlidi bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün cocuklariyiz, hayatin aldatmacalarindan bizi o kurtarir. Kimse göründügü kadar dayanikl degildir. Sadece görünmeyen yanginlar, duyulmayan firtinalar, gizlice çürüyen ruhlar vardir. Nedir günler, nedir aylar? Benim için bir önemi yok bunlarin; Mezarda olan için zaman, anlamını kaybeder.
adam 65'indeydi, karısı 66, alzheimer
hastası.
adamın ağzı
kanserdi.
geçirdiği ameliyatlar ve gördüğü
ışın tedavileri
çene kemiğini eritince
tel takmışlardı
çenesine.
bir bebeğin altını
değiştirir gibi
hergün
altını değiştirirdi
karısının.
durumundan dolayı
araba süremediği için
hastaneye taksi ile
gider,
konuşmakta zorlandığı için
adresi kağıda yazardı.
son ziyaretine
bir ameliyat daha
gerektiğini söylediler
ona; sol
yanağının ve dilinin
biraz daha temizlenmesi gerekiyordu.
eve döndüğünde
karısının altını değiştirdi,
fırına dondurulmuş hazır yemeklerden
koydu, akşam haberlerini
izledikten sonra
yatak odasına gitti, silahı
aldı, karısının şakağına
dayadı ve ateşledi.
kadın soluna
yığıldı, adam
kanepeye
oturdu,
namluyu ağzına soktu ve
tetiği çekti.
silah sesleri komşuları
harekete geçirmedi.
daha sonra fırında
yanan yemeğin kokusu
geçirdi.
biri geldi, kapıyı
omuzlayarak açtı ve gördü
çok geçmeden
polisler gelip
işe koyuldular, bazı şeyler
buldular:
bakiyesi bir dolar on dört sent olan
bir tasarruf hesabı defteri
sonuca vardılar
intihar.
üç hafta sonra
iki yeni kiracı
taşındı daireye:
Ross adında
bir bilgisayar mühendisi ile
bale eğitimi alan
karısı Anatana.
yükselme eğiliminde
çiftlerden biri gibi
görünüyorlardı
Yalnız Yerdir Cehennem
Charles Bukowski
Parmaklarımda
Hep
Paslı bir şiirin tadı
Sana dökülen ne varsa benden
Mürekkep karanlığı …
Asırlarca yazılmış
Ama
Anlaşılamamış cümleler gibiyim …
Baharın gelişinde
Çiçeklerin ilk nefesinde okuduğum
Sen Nasılsın…?
Zaten eksiktik bu Dünyaya
Ziyan olduğumuza neden üzülelim ki…
Senin gönlün daima meshur ve musahhardır,
Mazursun...
Sen gamın ne olduğunu hiç bilmedin,
Mazursun...
Ben sensiz bin gece kan yuttum,
Sen bir gece sensiz kalmadın,
Mazursun..!
Ahmet Gazali…
Bazi kimselerin ölümle savasi daha yirmisinde baslar; birçoklari da yagi bitmis lambalar gibi, sessiz yavas, ecelleriyle sönerler.
Yalniz ölüm yalan söylemez!
Ölümün varlidi bütün vehim ve hayalleri yok eder.
Bizler ölümün cocuklariyiz, hayatin aldatmacalarindan bizi o kurtarir.
Kimse göründügü kadar dayanikl degildir.
Sadece görünmeyen yanginlar, duyulmayan firtinalar, gizlice çürüyen ruhlar vardir.
Nedir günler, nedir aylar?
Benim için bir önemi yok bunlarin;
Mezarda olan için zaman, anlamını kaybeder.
S.Hidayet
Otuzbeşinde
Bir İhtiyar Bastonuna Yaslanmaktayım Şimdi
Yıkıldı Sırtımı Dayadığım Duvar …
Küçüğüm ,
Geç Kalanım
Sen Nasılsın ?
Düslerden bir gece
Bir masal gibi derin
Bahçenin içindeyiz
Sarkiyiz dallarda
Şiiriz ağaçlarda
İkimiz yalnız degiliz