Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Bir Gün Mutlaka
Bir Gün Mutlaka

“Savaş soğuk, kuşlar güzel, Allah Büyük.”

  • şu an ne dinliyorum09.10.2023 - 22:16

    ?si=mweBY9iguTmg5g6n

    "gri gri gri...

    sabah, sis, yağmur

    bulut, bakış, hatıra

    ben de bir şarkı yoktu sen okudun

    bir ayna yoktu bende sen baktın

    bereketli toprakların uykusunda bir köktüm

    senin bakışınla yeşerdim yağmurlar yağmadan

    gözlerinde bir şimşek çaktı bakışlarım ıslandı

    yanakların yağmurdan ıslak, gözlerin güneşli

    kurtlar doğuruyor, kuzuları kollayayım

    sen gözlerinle beni okşasan

    çoban değneğim tesirli bir silah olacak

    sen gözlerinle beni okşa

    çoban değneğim tesirli bir silah olacak

    savaş bitince senin için taze incirler toplayacağım

    seninle kalacağım

    seninle okuyacağım

    ve seni güneşli hayranlığında öpeceğim

    eğer bulutlar izin verirse..."

    Mohammad Ebrahim Jafari

  • şu an ne dinliyorum25.09.2023 - 00:37

    Sen ey sabrın ve üzüncün dervişi
    başını zamanın göğsüne koy
    ve dinle yalnızlığın iç çekişlerini
    Yalnızlıklar ki suskun bir akşam üstüdür
    usulca örtülecektir gecenin sessiz tülünü
    ve düşecektir ince bir rüzgarla
    hüznün harmaniyesi…

    A.Telli


    ?si=cNS-Nx87Sx0nOMNE

  • Birine Seslenin16.09.2023 - 22:54

    Alnını sıyırıp geçen akşamdır
    Oynama sakın, kıpırdama
    Öyle bir yakıştı ki duruşuna ufuk
    İki hazin mısra şimdi gözlerin böyle
    Kaşlarının kemendiyle gölgeli
    İki uzun, iki derin ırmak
    Buğular içinde akıp giden
    Bozma sakın aralığını kirpiklerinin

    Bir aynada seyretmek istiyor
    İnsan kendini
    Hangi yaşta olursa olsun
    Bırak dökülsün saçlarından zaman
    Anıların gurubundan ince süyem duygular
    Büyütsün yüzünün yangınını rüzgar
    Turuncu ayini içinde göklerin
    Öperek nar içi goncasını dudaklarının…

    Ey ayrılığı andıran yakınlık
    Ey susuş…
    İnce ve derin hasret
    Bana benziyorsun…

    Ş.Erbaş

    ?si=Q8B5c6soYaCF761n



  • şu an ne dinliyorum11.09.2023 - 21:41

    ?si=zqP_8IUdlpmttgMX

    Sen şimdi
    Duvarına bir şiirimi asmışsındır
    Uyuyorsundur
    Belki düşünüyorsundur
    Sonuncu kattaki odandan
    Yıldızlara bakarak.
    Ve yıldızlar her zaman
    Eski ve tanıdıktır.
    Özellikle bir tren penceresinden bakıldığında.
    İçimiz nedensiz bir hüzünle dolduğunda
    Sırtüstü uzanıp toprağa
    Baktığımız yıldızlar.
    Bir harman yerinde ya da.
    Düz bir damda.
    Uzaktan
    Bütün kürtçe türküler gibi
    Yanık bir türkü gelirken
    Sıcaktan bunalırken
    Evler ve yollar;
    Ve yaşlı kadınlar
    Uyuklar gibi büzülüp minderlerine
    Düşünürlerken eskinin
    Olağanüstü günlerini
    Gece sessizce başlıyor ve ırmağın
    Öte yakasına geçiyor atlılar
    Çalıların hışırtısını dinliyorum.
    Sana seslenmek için
    Yeni şiirler tasarlıyorum.




    A. Behramoğlu

  • şu an ne dinliyorum31.08.2023 - 23:33

    ?si=efAANXjIgXVYtwmE


    hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim,
    el değmemiş, duru sözler sevdiğim için

    sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır
    ve bu yüzden bürünür geceyi
    güneş gözlerinden beslenir
    ve saçlarını kollar görmek için.

    sensizken şehrim,
    boş meydanlarında yürüdüm
    kalın puntolarla iri laflar ettim
    öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine.

    sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu okşadın,
    ellerinle gülden kokular..
    dilinde aşk nameleri,
    söylesene Vera hangi çocuğun adını andın.

    sahi Vera en son ne zaman görmüştük Sena’yı?
    hatırlasana deli kız, sana emanet etmişti o bombaları
    sevdiğim bak, umut kan pıhtısı rengine döndü

    sen Vera, Filistin’den geçerken
    sakın eteklerini toplama
    biraz kan bulaşmış halde çık karşıma
    ve sakın unutma
    o ilk çocuğumuzdur
    asırlardır dillerde olan Leyla’dır,
    Meryem’in suskunluğunda can bulan
    gözleri vardı Züleyha’nın
    henüz düşmeden kirli kelimeler diyarına

    bilir misin Vera bu kaçıncı çocuk?
    bu kaçıncı kertik yüreğe atılan?
    eskisi gibi değil… artık daha da sancılı

    sevdiğim özgürlük meydanları,
    budalalardan geçilmiyorsa
    bil ki bu şehirde çocuklar ölüyor

    asırlardan uzat ellerini Vera..
    ellerini bulur ellerim,
    bir Grozni kuşatmasında,
    dağları görüyor musun Vera?
    her bir dağa bir çocuğumuzun adını koymuşlar
    Berat’ım, Emin’im, Murat’ım
    hani omuz omuza vermiştik ya bir namaz kıyamında
    hani beraber açmıştık orucumuzu
    kimi Marmara’da kimi Yıldız’da

    koş Vera koş
    ülkemin sürgün yerlerine koş
    ağlama deli kız ben ağlarım
    seni böyle görmemeli
    her okul kapısında türkümüzü söyleyen kızlarımız
    ve annelere de söyle ağlamasınlar
    ve sakın onlara ölüler demesinler

    söylesene Vera
    çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpece değildir?

    öfkemiz taş doğursun Vera taş!
    yüreğimizi söksün yerinden
    bak her tarafta sapanlı ebabiller
    Ebrehe’nin tankları kan kusturur
    şimdi Firavunu boğan Kızıldeniz’i
    ağlama duvarının dibinde görürüm
    ki asa değil Musa’nın elindeki
    çağın sökülmüş kalbidir

    bir şubat gecesi kaybettik esrarımızı Vera
    kendimizi odalarımızda bulduk
    postallı korkularımızla
    söylesene sevdiğim hangi rengini çaldılar
    gökyüzünden
    bak zulüm Çin Seddi’ni aştı

    sevdiğim içimizdeki Musalardan ne haber vardır?
    İbrahimler’den, Yusuflar’dan
    yoksa Musa’yı Kızıldeniz’de yalnız mı bıraktık?
    ellerimizle mi verdik İbrahim’i Nemrutlara
    şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf’un sesi?
    ki unutma Vera
    Filistin’de yeni doğan çocuklar ilkin annelerinin
    göğsüne
    sonra da yerdeki taşlara uzanırlar

    neredesin eyy İsmail’in boğazındaki merhamet?
    içimizdeki bu sızıyı kaldır
    ya ebabilleri gönder
    ya bizi de oraya aldır

    ve her taraftan bana yönelir
    seni arayan sesim
    Vera benim..Vera benim..

    Numan ARIMAN

  • şu an ne dinliyorum29.08.2023 - 00:50

    ?si=2r1nwd0o4RuJajWR


    bu gece güvercinlerin sesini çizdim
    delik deşik duvarlardan senin gölgeni tanıdım
    ben şarkı söyledim
    ben iki telle şarkı söyledim
    sevdiğim kadının mavi renkli el yazısı
    benim yorgun şarkımın sözlerini renklendirdi
    mehtabın nefesi gri olana kadar şarkı söyledik seninle
    çizdiğim resimlerde sesini gördüm
    mehtap bütün gece çevremde çocukluğumu çizdi
    ahh keşke yağmur yağsa
    ahh keşke yağmur yağsa
    toprak kokusu kuşların şarkılarını renklendirecektir..."
    Mohammad Ebrahim Jafari

  • anlatmak27.08.2023 - 01:03

    İnsanlarla konuşasım gelmiyor,
    ama sana evdeki perdeleri bile anlatasım vardı.

    Milena’ya Mektuplar…

  • şu an ne dinliyorum24.08.2023 - 22:44

    ?si=LX3DcJE7xc6VQLzi



    Çocukluğumun ok ve yayı ile
    Kadim bahçelerin yollarında,
    ıslanmış ağaç kümeleri arasında
    Bir serçenin göğsünü nişan almıştım ki
    Sana aşık oldum
    Serçe omuzuma kondu
    Ve ben mahir bir avcı oldum
    Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım
    Ne zaman özlesem şarkı söyledim
    Kuş gelir, kuş konar, kuşu koklarım
    Kuşu öperim ve özgür bırakırım
    Ve bir başka avcıya av olunca
    Çocukluğumu görürüm
    Yağmur yemiş ağaç kümeleri arasında
    Saman çiçek kokusu ve kuşun şarkısıyla
    Kendine kıvrılır ve ağlar;
    Ey şarkı seni nasıl seviyorum!
    MOHAMMAD EBRAHİM JAFARİ

  • şu an ne dinliyorum21.08.2023 - 00:38





    Yüzüm kuyular mührü
    Ellerim iki turna uyuduğun sonsuzlukta
    Odalar toprak döküyor üstüme.
    Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan
    Gövdem kalbimin darağacı…

    Ş.Erbaş

  • anlatmak20.08.2023 - 01:03

    1.
    Neden kimse sana benzemiyor Hatice?

    2.
    Gözyaşımın sahibi
    Ne zaman alnımı camlara dayasam
    Kanatlarını batıra batıra
    Sana uçuyor bütün kuşlar.

    3.
    Ölümü senden mi öğrenecektim
    Soluğu canımdan çekilen kadınım.

    5.
    Çocuklar geldiler mi hiç?

    Geldiler Hatice
    İçimize baktık uzun uzun
    Sana geldik
    Tek tek odaları kokladılar
    Bizimle ağladın sen de
    Sonra yine ikimiz kaldık.

    6.
    İster ölüm olsun ister ayrılık
    İnsan unutur mu var olduğu bedeni.
    Dünya sözüm, can evim
    Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım
    Tanrı gökyüzüyle boğsun beni.

    12.
    Ömür Hanım
    Çıkarıp çerçevesinden o hayal zamanları
    Silmezsem eğer hayatın harfleriyle
    Her gün biraz daha tozlanacak evimiz.

    14.
    “Evden uzaklaş biraz
    Antalya’dan çık
    Mezarlığa gitme her gün
    Fotoğraflar dünyayı örter
    Acı soğusun
    Sen Tanrı değilsin
    Ölülerden değil
    Dirilerden geçer zaman
    Git, bir başka insana dokun…”

    Ben de öyle yapıyorum
    Harflerden binlerce Hatice yaratıp
    Tek tek dokunuyorum hepsine
    Büyüyorum, büyüyorum
    Nasılsa ölüm var değil mi
    Binlerce hayatla gülüyorum zamana
    Gülüyor benimle birlikte Hatayi de:
    Bir dedim var bin dermana değişmem.

    18.
    Odalardaki boşluğunu topladım geldim
    Neşet’in bütün seslerini topladım geldim
    Yalnız uçan kuşların gökyüzünü topladım geldim
    Yastığında solan tülbendin kokusunu topladım geldim
    Çocuklar aradı, sslerinin aştığı yolları topladım geldim
    Bir kadın ilaç soruyordu eczanede, elleri yok
    Alın çizgisinde yanan kandilin fitilini topladım geldim
    Sen nasıl yok olursun anlamıyorum, topladım geldim
    Gül bozuk, kadife soğuk, karanfil gözyaşı kurusu
    Limoni bir selvi bütün armağanım, geldim…

    Şahgülüm, başucundayım, sevgililer günün kutlu olsun…

    20.
    Tuhaf bir adam oldum
    Kendimle konuşuyorum evin içinde
    Biraz da şu koltuğa oturayım, diyorum
    Perdeleri ne kadar zamanda yıkardın, diyorum
    Bir gün olsun açık bırakmıyorum yatağımızı
    El ayak değmeyen yerler nasıl tozlanıyor böyle
    Merak etme, mutfağı tertemiz ettim
    Terlikler senin istediğin gibi duruyor
    Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı
    Bir kahve yapayım diyorum
    İki fincan koyuyorum, süt hazırlıyorum sana
    Sessizlikten mi nedir
    Bütün bunları yüksek sesle söylüyorum.

    İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum.

    21.
    Misafirler gitti
    Biz kaldık yine.

    Eşyaların düzeni bozulmasın diye
    Çırpınıp durdum sessizce.

    Yeri değişen her şeyin
    Sen biraz daha uzaklaştırdığını söyledim
    Öylece baktılar yüzüme.

    İnsan anıları nasıl korur başka
    Bilmiyorum
    Duvarda kocaman bir çivi deliği.

    Yollarımın sahibi
    Ben ölene kadar
    İkimiz de bir yere gtmiyoruz.

    24.
    Ömür Hanım
    Seni çok özledim, çok
    Ben gelene kadar çürüme ne olur.

    Yüzüm kuyular mührü
    Ellerim iki turna uyuduğun sonsuzlukta
    Odalar toprak döküyor üstüme.

    Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan
    Gövdem kalbimin darağacı
    Şahgülüm… uzun sürmeyecek yalnızlığım…

    25.
    Sarkaç durdu. Kapı yok.
    Ayna buğulanmıyor.
    Tanrı bitti.

    Ölüm değil büyük ceza
    Her zerresi yalnızlık
    Bir dünyayı sevmek hâlâ.

    Ayrılık burcum…
    Parmaklarım birer mihrap çırası
    Gövdem bitene kadar tüteceğim başında.

    27.

    Ömür hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım dünyayı.

    29.
    Dünyanın bütün seslerini alıp götürdün
    Mezarından başka harf kalmadı ağzımda.
    Yoruldum kalabalığın hayatından
    Yaşamak diye el çırptığım ne varsa
    Şimdi bir ölüm türküsü, bir hatıra yangını
    Yalnızlık çark dönüyor üstümde.

    Yeryüzü şarkım, sürmeli pencerem
    Her sabah aynı soğuk
    Her akşam aynı keder
    Yastığını koklaya koklaya öğrendim
    İnsan bir kere ölmüyormuş meğer…

    30.
    Ölüm evini buldu.

    Ağzımızda son bir dünya hecesi
    Yüzümüz, suyuyla boğulmuş bir göl
    Kirpiklerimizde
    kurumuş arzular
    Geçip oturdu “ılık minderimize”

    Ben şimdi o bağbanım Hatice
    Kemiklerin çiçek açsın diye
    Çırpınıp duran başında…

    36.
    Ölüler yaşlanmazmış
    Yalan
    Sensin canımda çırpınan zaman.

    Bir gün ben de
    Senin kış bahçende–

    Sevmek başka nedir Ömür Hanım…

    38.
    Ayrılık mı olur seninle benden
    Meğer başım düşe meydan içinde.

    Harfim, hecem, cümlem
    Bütün hatıralarımızı toplayıp geleceğim
    Ayrılık o zaman tamam olacak.

    39.
    – İçme şunu, beni ortada bırakacaksın.

    – Biraz toparlanayım da Karadeniz’e gidelim.

    – Gittiğin yerde bir gece kal. Bne iyiyim. Yazık sana.

    – Gelmiyorlar diye söylenip durma insanlara.

    – Kimseye borcumuz kalmadı değil mi?

    2014-2016



    Şükrü Erbaş