Nilüfer Hanım, ben, deyimi siz uydurdunuz demedim ki? . Merhum yazar Engin GENÇTAN, aynı kitabın bir başka sayfasın da, **Hasta Toplum, bünyesinde ki, normal bir davranış eylemini, normal dışı olarak yorumlayan Toplumlumdur** diye beyan da bulunmuş. Bu söz ya da deyimler de ona ait değildir...Kime ait olduğunu söylemek zaten bana düşmez. Bu araştırmacı yazarların işi. Kaldı ki Ulu Önder Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine ait olan bazı özlü sözleri. mütedeyyin kesim Hz. Ömer'e ait olduğunu söylemektedirler...VESSELAM
Kitabın adı : İnsan Olmak Yazar : Engin Gençtan Sayfa : 84 - 85
Bu kitap bende mevcuttur.
Sayfa 84 de paragraf şöyle başlamaktadır. . Acı da verse hoşlanmadığımız kendimizle yüzleşebilmeli ve bu yüzden asla kendimizi lanetlememeyiz.Kendini lanetlemek ya da kendine acımak insanın sorumluluklarını görebilmesini engeller.Güçlülük,yürekli olmayı gerektirir.Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir.İnsanın kendine yabancılaşması pahasına kazanılan güç,gerçek güç değildir.Güçsüzlüğümüzü yaşayabilecek yürekliliği gösterdiğimiz bir anda biri bizi küçümserse,bu onun sorunudur.Aslında için için aynı yürekliliği gösterebilmiş olmayı o da ister, ama abartılmış gururunun tutsağı olduğu için bunu göze alamaz.Bazı insanlar,kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman,diğerlerinin bu “açık” tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar.Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.
Nilüfer Hanım, o deyimler merhum yazar Engin GEÇTAN'a ait değildir. Anonimdir. Hatta 1876 Kanun-i Esasiye Meclisinde (Meclis-i Ayan) Abdul Hamit tarafından kürsüden konuşurken sarfı eylem etmiştir. Amma ve lakin o sözlerin kime ait olduğu belli değildir.....SAYGIYLA
Bazı insanlar, kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman, diğerlerinin bu 'açık'tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar. Oysa bir insan, ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir...
Dünya kan uykularda.Böyle bir yalnızlıkta seni düşünmek kadar büyük özgürlük yok.Kalabalık, yağmalıyor insanı.Senden uzak aldığım her soluk,ihanete dönüyor.Sadece sevmek değil bu. Bütün bir dünyasın.Gözyaşıyla,şiirle,şarkıyla,şarapla, mumla…”Üç nokta beş harf” düştüğüm güzellik. Suyumu kanatlandırdın,taşımı buluta çevirdin,sözümü menevişledin. Sana şükürler olsun.Ey göklerin ve yerlerin sahibi.Derin uçurumlar üzerinden sevdin beni.
“Keder;vermek istediğin ama veremediğin tüm sevgidir.Harcanmamış tüm o sevgi gözlerinin köşelerinde,boğazındaki yumruda ve göğsünün o çukur kısmında toplanır.
K e d e r ,gidecek yeri olmayan bir s e v g i di r sadece.”
“Kelime ve kavramlarımızı yerli yerine oturtmadığımız zaman ne kendimize ne de başkalarına karşı adil olabiliriz. ~ Zira adalet kelimesinin kökünde : ‘Her şeyi yerli yerine koymak, vardır. Bu,herkesin ve her şeyin hakkını teslim etmek anlamına gelir. ~ Kendimize ve başkalarına adil olmadan dünyayı insanca yaşanır bir yer hâline getiremeyiz.
İnsan sahiden üns ile varlığını tanımlayabilir.Çünkü üns denilen şey insanın bağ kurduğu,ülfet ettiği,yakınlaştığı ve nihayetinde aramakla meşgul olduğu şeydir.insan neye karşı üns tutuyorsa kalbinin yolculuğu da ona doğrudur. ~ Seçtiklerimiz,bağ kurduklarımız ve sevdiklerimiz bizim kimliğimizin bir parçasıdır.Hatta belki de bizi biz yapan şeylerdir. . ~Ebrar Akbulut
Gözbebeklerinde bir ağrıyla gelirdi.Ben,kirpiklerimde binlerce yol,parmaklarımı kalbime batıra batıra beklerdim Sokakların telaşıyla,odaların suskunluğu arasına sıkışmış bir kekeme hâyaldi.Gülüşü,bir yaprak ummanında gün ışığı gibi hüzünlü bir sevinç verirdi.Akşamüstüne benzeyen bir sesle konuşurdu. Kendisine ait olmayan bir zamanı sorgulamaktan bunalmıştı.İki kuşağın yanlışlarından bir dağ taşırdı iki kaşı arasında. Ellerini mi,rüzgârlı bir yaprağı mı tutardım,seçemezdim. Yıllarca gövdesini aynalardan uzak tutmuştu.Sorumlulukla özgürlük arasındaki ilişkiyi sorardı durmadan.Bir kapıya kısılmış dağ başı kadar acıklıydı.Parmakları,iki de bir suyu kesilen küçük ırmaklardı.Bildiği bütün türküler aşk üzerineydi ama o söylemenin değil de dinlemenin erdem olduğuna inanmıştı. Bense, onun yerine de acı çeken çifte korkudan bir umut ıslığıydım. Ay ışığı,yağmur dalgınlığı,ten kokusu ve evlerin solgunluğundan oluşmuş iki pencere gibi bakardık birbirimize. ..herkesin,yenilgisinden bir sığınakla daha büyük yıkımlardan korunmaya çalıştığı bir büyük yanılgıda,rengini ufuklardan alan bir çift günebakandı gözleri.Nereye baksa pul pul uzaklık dökerdi.Ben acıyla yakınlığımı duyurmaya çalışırdım.İçtenliği yalanla zedelenmiş insanlar,tuhaftır,içtenliğe değil de yalana tutunuyorlardı.Bir bağ bozumunda üzüm salkımları kadar güzel ve dokunaklıydı.Kâküllerine biraz eğilen herkes içinde boğulan şarkıyı görürdü.(…)
Belki birimizin eksiği diğerinin yanındadır. Belki benim yitirdiğim senin avuçlarındadır. ~ Belki senin batırdığın güneş bana doğmaktadır Belli ki “belki” dediklerimin cümlesi sıcacık tebessümünün kıvrımlarındadır ~ Bil ki ben sana gurbetim sılam senin yanındadır Belki benim susamayışım senin sesini İçtiğim kadardır ~ Bayramım sen olacaksan bir ömürlük arefe kârdır .
Bazen, çok kötü bir olay, çok iyi bir şeyin başlangıcı olur. O kadar güzel olur ki, o kötü/lük bile anlamını yitirir. O kadar güzel olur ki bazen, kötüye bile gülümsersiniz...
Bizi biz yapan acı/tatlı her anıya, bunlara vesile olanlara teşekkürler...
Durdum öylece durdum mavi bir gölün dinginliği içinde bilmenin ve anlamanın yetmediği çok ötelerden sesleniyorum… ~ Suyun toprağın havanın bereketli yeşilini,mavisini yağmurlarda ıslanmayı aşkın kokusunu sevginin rengini /ö z l e d i m/ ~ Sıcacık gülüşüne sarılıp gamzende uyumayı yoldaşlığını,seninle hemhâl olmayı /ö z l e d i m/ ~ Kıyısında dinlendiğim gönlünün sesini… o uzakları yakın eden oyun arkadaşımı /ö z l e d i m/ ~ Yokluğun,doluluğum özlemim yoksunluğundan gayri nedir ki ? /b’a ş k a / ~ * Seni bunca özlemesem / Bunca sevemezdim ki.
En yoğun en geniş cümlem :
Kendiyle hakiki bağı olan sevilmediği gibi düşmanı da çok olur…
Güzelliğe dair ne varsa çocuk kalbinde…
Yüreğinden öperim çocuk
s e v g i s i n . S e n …))
Nilüfer Hanım, ben, deyimi siz uydurdunuz demedim ki?
.
Merhum yazar Engin GENÇTAN, aynı kitabın bir başka sayfasın da,
**Hasta Toplum, bünyesinde ki, normal bir davranış eylemini,
normal dışı olarak yorumlayan Toplumlumdur** diye beyan da bulunmuş.
Bu söz ya da deyimler de ona ait değildir...Kime ait olduğunu söylemek
zaten bana düşmez. Bu araştırmacı yazarların işi. Kaldı ki Ulu Önder
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine ait olan bazı özlü sözleri. mütedeyyin
kesim Hz. Ömer'e ait olduğunu söylemektedirler...VESSELAM
Sayın,Vezir Pehlevan
Kitabın adı : İnsan Olmak
Yazar : Engin Gençtan
Sayfa : 84 - 85
Bu kitap bende mevcuttur.
Sayfa 84 de paragraf şöyle başlamaktadır.
.
Acı da verse hoşlanmadığımız kendimizle yüzleşebilmeli ve bu yüzden asla kendimizi lanetlememeyiz.Kendini lanetlemek ya da kendine acımak insanın sorumluluklarını görebilmesini engeller.Güçlülük,yürekli olmayı gerektirir.Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle
yüzleşebilmesini içerir.İnsanın kendine yabancılaşması pahasına kazanılan güç,gerçek
güç değildir.Güçsüzlüğümüzü yaşayabilecek yürekliliği gösterdiğimiz bir anda biri bizi küçümserse,bu onun sorunudur.Aslında için için aynı yürekliliği gösterebilmiş olmayı o da ister, ama abartılmış gururunun tutsağı olduğu için bunu göze alamaz.Bazı insanlar,kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman,diğerlerinin bu
“açık” tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar.Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.
Nilüfer Hanım, o deyimler merhum yazar Engin GEÇTAN'a ait değildir.
Anonimdir. Hatta 1876 Kanun-i Esasiye Meclisinde (Meclis-i Ayan) Abdul Hamit
tarafından kürsüden konuşurken sarfı eylem etmiştir. Amma ve lakin o sözlerin
kime ait olduğu belli değildir.....SAYGIYLA
Kendimizin ödülü de cezası da kendimiz.Öyle ya…
~
Sevgiyle,daim…)) Kadın
Bazı insanlar, kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman, diğerlerinin bu 'açık'tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar. Oysa bir insan, ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir...
Engin Geçtan
Sevgiyle, duruşu güzel kadın :))
“Gönül ahvâlini söylemenin imkânı olsaydı
dağ bile deniz gibi çırpınmaya başlardı.”
~
Mevlana
Dünya kan uykularda.Böyle bir yalnızlıkta seni düşünmek kadar büyük özgürlük yok.Kalabalık,
yağmalıyor insanı.Senden uzak aldığım her soluk,ihanete dönüyor.Sadece sevmek değil bu.
Bütün bir dünyasın.Gözyaşıyla,şiirle,şarkıyla,şarapla,
mumla…”Üç nokta beş harf” düştüğüm güzellik.
Suyumu kanatlandırdın,taşımı buluta çevirdin,sözümü menevişledin.
Sana şükürler olsun.Ey göklerin ve yerlerin sahibi.Derin uçurumlar üzerinden sevdin beni.
~
Şükrü Erbaş
Adaletin,vicdanın,merhametin hakim olduğu;daha insancıl,barışçıl,sevgi dolu,iyiliğin ve güzelliğin hüküm sürdüğü içimize sinen bir yıl
temennisi ile…
Hoş gelesin 2025 .!
S e v g i y l e ,daim…
“Oku,
şayet sana bir hisli yürek lazımsa.
Oku,
zira onu yazdım,iki söz yazdımsa.”
~
Mehmet Akif Ersoy
Bu ince bir hakikattir:
“Neyi seversen o olursun.”
“Yüreğimde ay gizli
sinemde bir karanfil
bense yine bir nehir
şeb_i yeldâ ve mahrum.”
~
Nurullah Genç
“Karakter
zekâdan daha yüksek bir
y e r d e d i r.”
~
Emerson
“Ruhunu gördüğümde
gözlerini de
ç i z e c e ğ i m.”
~
Modigliani
“Keder;vermek istediğin ama veremediğin tüm sevgidir.Harcanmamış tüm o sevgi gözlerinin köşelerinde,boğazındaki yumruda ve göğsünün o çukur kısmında toplanır.
K e d e r ,gidecek yeri olmayan bir s e v g i di r
sadece.”
~
Jamie Anderson
“Kelime ve kavramlarımızı yerli yerine oturtmadığımız zaman ne kendimize ne de başkalarına karşı adil olabiliriz.
~
Zira adalet kelimesinin kökünde :
‘Her şeyi yerli yerine koymak, vardır.
Bu,herkesin ve her şeyin hakkını teslim etmek anlamına gelir.
~
Kendimize ve başkalarına adil olmadan dünyayı
insanca yaşanır bir yer hâline getiremeyiz.
~
İbrahim Kalın
“Söylenen her sözün üzerinde,
içinden çıktığı kalbin elbisesi vardır.”
~
Ataullah İskenderi
“Seven bir iddiâ sahibidir ve bu nedenle sınanmaya müstehâktır.”
~
İbn Arabi
“Bile bile yaşayamayacağımız o günlerde ,
göremeyeceğimiz günler için dövüştük.
Kavgamızın şiir olması bundan.”
~
Aziz Nesin
Altını çizerek okuduğum cümlesin sen :
~
“Her şey
bir gün yerini bulmak için yaşar.”
Nerede kalbî bir adım önde yürüyen birini görsem,koşup sarılasım geliyor.Çocuklar,bilmenin ötesinde ziyadesiyle hissediyor…
.
Gözlerinin içiyle gülen insanları n’olur incitmeyin…
İnsan sahiden üns ile varlığını tanımlayabilir.Çünkü üns denilen şey insanın bağ kurduğu,ülfet ettiği,yakınlaştığı ve nihayetinde aramakla meşgul olduğu şeydir.insan neye karşı üns tutuyorsa kalbinin yolculuğu da ona doğrudur.
~
Seçtiklerimiz,bağ kurduklarımız ve sevdiklerimiz bizim kimliğimizin bir parçasıdır.Hatta belki de bizi biz yapan şeylerdir.
.
~Ebrar Akbulut
İyi öğretmenler;
kitaptan değil,yürekten öğretirler.
S e v g i y l e… !
Gözbebeklerinde bir ağrıyla gelirdi.Ben,kirpiklerimde binlerce yol,parmaklarımı kalbime batıra batıra beklerdim
Sokakların telaşıyla,odaların suskunluğu arasına sıkışmış bir kekeme hâyaldi.Gülüşü,bir yaprak ummanında gün ışığı gibi hüzünlü bir sevinç verirdi.Akşamüstüne benzeyen bir sesle konuşurdu. Kendisine ait olmayan bir zamanı sorgulamaktan bunalmıştı.İki kuşağın yanlışlarından bir dağ taşırdı iki kaşı arasında.
Ellerini mi,rüzgârlı bir yaprağı mı tutardım,seçemezdim. Yıllarca gövdesini aynalardan uzak tutmuştu.Sorumlulukla özgürlük
arasındaki ilişkiyi sorardı durmadan.Bir kapıya kısılmış dağ başı kadar acıklıydı.Parmakları,iki de bir suyu kesilen küçük ırmaklardı.Bildiği bütün türküler aşk üzerineydi ama o söylemenin değil de dinlemenin erdem olduğuna inanmıştı.
Bense, onun yerine de acı çeken çifte korkudan bir umut ıslığıydım. Ay ışığı,yağmur dalgınlığı,ten kokusu ve evlerin solgunluğundan oluşmuş iki pencere gibi bakardık birbirimize.
..herkesin,yenilgisinden bir sığınakla daha büyük yıkımlardan korunmaya çalıştığı bir büyük yanılgıda,rengini ufuklardan alan bir çift günebakandı gözleri.Nereye baksa pul pul uzaklık dökerdi.Ben acıyla yakınlığımı duyurmaya çalışırdım.İçtenliği yalanla zedelenmiş insanlar,tuhaftır,içtenliğe değil de yalana tutunuyorlardı.Bir bağ bozumunda üzüm salkımları kadar güzel ve dokunaklıydı.Kâküllerine biraz eğilen herkes içinde boğulan şarkıyı görürdü.(…)
.
~Şükrü Erbaş / Güzel Ve Dokunaklı
Belki
birimizin
eksiği
diğerinin
yanındadır.
Belki benim
yitirdiğim
senin
avuçlarındadır.
~
Belki senin
batırdığın güneş
bana doğmaktadır
Belli ki “belki”
dediklerimin
cümlesi sıcacık
tebessümünün
kıvrımlarındadır
~
Bil ki ben sana
gurbetim
sılam senin yanındadır
Belki benim
susamayışım
senin sesini
İçtiğim kadardır
~
Bayramım
sen olacaksan
bir ömürlük arefe
kârdır
.
~Senai Demirci
Kendimizi yitirmeden geçebilmek, bu da geçer diyebilmenin en güzel yolu…
.
Sevgiyle,Melek
Bazen, çok kötü bir olay, çok iyi bir şeyin başlangıcı olur. O kadar güzel olur ki, o kötü/lük bile anlamını yitirir. O kadar güzel olur ki bazen, kötüye bile gülümsersiniz...
Bizi biz yapan acı/tatlı her anıya, bunlara vesile olanlara teşekkürler...
Sevgiyle...
Durdum öylece durdum
mavi bir gölün dinginliği içinde
bilmenin ve anlamanın yetmediği
çok ötelerden sesleniyorum…
~
Suyun
toprağın
havanın
bereketli yeşilini,mavisini
yağmurlarda ıslanmayı
aşkın kokusunu
sevginin rengini
/ö z l e d i m/
~
Sıcacık gülüşüne sarılıp
gamzende uyumayı
yoldaşlığını,seninle hemhâl olmayı
/ö z l e d i m/
~
Kıyısında dinlendiğim
gönlünün sesini…
o uzakları yakın eden
oyun arkadaşımı
/ö z l e d i m/
~
Yokluğun,doluluğum
özlemim yoksunluğundan gayri nedir ki ?
/b’a ş k a /
~
* Seni bunca özlemesem / Bunca sevemezdim ki.
~nilüfer aksu / YokluğunlaSevişenBirŞehirBıraktınArdında
.
*ÜmitYaşarOğuzcan
“Ne güzel değil mi gündüz ?
Toz pembe ufuktaki kırlangıç
Renksiz semalar tatmin edemez bizi
Ah,hıfzetmek ne güç düşüncelerle denizi.”
~Metin Eloğlu
.
Kalben teşekkürlerimle,Sevgili Huri
Benden de sevgiler,kalbinin güzelliğine..