Bir tılsımı olmalı hayatın, vazgeçilmez bir öfke gibi, zapt edilemeyen yeni bir aşk aranışı gibi, kaptırıp kendini şiirler yazmak gibi, bir kadehi fırlatıp aynalara, gecenin büyüsünde çıldırmak gibi. Böyle bir tılsım yoksa, isteksiz isteksiz oluyorsan tıraşı, bir küf bağlamışsa bütün heyecanlarını, bir şey demiyorsa sana güney amerika’nın gerillosları, bir çıplak kadın düşünmüyorsan en ciddi konferansta, ve bir anda çalıştığın yerden istifayı basıp çekip gitmek gelmiyorsa içinden; Bir kapı önünde tozlu bir paspas bile olamazsın!
Türk Köylüsünün ilkelliği ve cehaletine ilişkin sürekli yinelediği düşüncelerinin doğru olup olmadığını hiç test etmedi..Muğla Köylüleri dışında muhtemelen 30 yıldır Anadolu köylerine gitmedi.Türk Halk Türkülerini, sado mazoşist sızlanmalar diye değerlendirdi. Ulusların inceliğini, zerafetini değerlendirirken Kırkpınar güreşleri ile Wimbledon tenis turnuvasını karşılaştırdı.Ama her nedense arenalarda mızraklarla delik deşik edilen boğaları hiç söz konusu etmedi..12 Eylül sonrası yazdığı yazılarda işkence konusunu işlemedi.Çok değerli bir köşe yazarı, romancı, denemeci, filozof olduğu konusunda kimsenin kuşku duymadığı yazar..
türkiyenin yetiştirdiği en entellektüel kişiliklerden... ve bütün gerçek entellektüeller gibi özgün bir beyin... kendisi gibi düşünmediği için onu sevmeyen ve okumayanlar çok şey kaçırıyor...
meclis kürsüsünde konuşması sırasında konuşmasını kasten kesen ve buna tepki gösterdiğinde ' BEN KONUMUMUN GEREĞİNİ YAPIYORUM' cevabına ' SENİN KONUMUN BİR MARANGOZ HATASIDIR' diyerek karşılık veren ince ve keskin zekalı :)
Hayatta örnek alınan rehber insanlar vardır herkes için...benimki işte Çetin Altan..hayatı sorgulamayı ve düşünmeyi bana öğreten en büyük alim, benim için...belki herşey değil zaten kimse de olamaz olmamalı da,ama çok şey,umman...
1927 yılında İstanbul’da doğdu.Nurhayat ve Halit Altan’ın oğlu.Gazeteci Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın babası.Galatasaray Lisesi ve Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.1946 yılında Ulus gazetesende muhabir olarak mesleğe başladı.Milliyet, Akşam, Hürriyet, Güneş gazetelerinde fıkra yazarlığı yaptı.Halen Sabah gazetesinde yazıyor.1965-1969 yılları arasında TİP’ten İsitanbul milletvekili seçildi.Fransızca biliyor.Basın Şeref Kartı sahibi.
ESERLERİ Suçlanan Yazılar, Zurnada Peşrev Olmaz, Ben Milletvekili İken, Bir Yumak İnsan, Büyük Gözaltı, Bir Avuç Gökyüzü, Viski, Küçük Bahçe, Çemberler, Beybaba, Mor Defter, Tahtaravalli, Dilekçe, Yedinci Köpek, Islıkçı, telefon Kimin İçin Çalıyor
Ben Milletvekili İken.. Çetin Altan Afa Yayınları / Çetin Altan Dizisi 'Bu kitap bir mücadelenin Meclis'te geçmiş dört yıllık bir bölümünden kamuoyuna tam olarak yansımamış bazı örnekleri göstermektedir sadece.... Meclis tutanaklarında ciltleri dolduracak olan konuşmalardan bu kitaba sadece okuyuculara bir fikir vermek için birkaç tutam almakla yetindik....Okuyucuların, olayların ağırlığı altında Meclis anılarının kişisel yönlerinden ve sık sık başımdam geçenlerden söz etmek zorunda kalmış bulunmamı hoşgörüyle karşılayacaklarını ve bundan ötürü beni bağışlayacaklarını umuyorum.' - Çetin Altan -
HAKKINDA YAZILANLAR
Altan’ın Köyceğiz’i Türkiye 16 Temmuz 2001
“Benim çağım değil 21. yüzyıl. Siz benim yaşıma yaklaştığınız zaman kaç dil birden kullanacak yeryüzünün bu megopollerinde yani. Yalnız Türkiye’nin olması artık mümkün değil yeryüzünün, yeryüzünün Fransa’nın da, Paris olması mümkün değil. Bütün dünya, herkesin olmaya başlayan bir yerden geçeceksiniz...” (Altanlar Meydanda, Ali Kırca, Birey Yay.) Yeni binyılın kendi çağı olmadığını söylerken, inceden inceye, yeni dünyaya ayak uyduramayanları ‘ti’ye alıyor Çetin Altan. Öyle ki, yarım asırdan bu yana oynattığı kalemiyle, dün olduğu gibi bugün de isabetli tesbitleri, irkiltici üslubu ve bilgisiyle, yarına hazırlanan insanlarımıza yol gösteriyor. Kaybettiklerimizin neden iyice bizden uzaklaştığı, kazanmamız gerekenlerin niye elimize geçmediği gibi çok bilinmeyenli denklemlerle uğraşıyor.
Türkçe sihirbazı Yaşayan Türkçe’yi en iyi kullanan yazarlardan biri olan Çetin Altan, bugün 75 yaşında... Kaleminin ve beyninin kıvraklığı hâlâ yerinde. Öyle ki, günlük siyasi sorunlara çözüm getirirken, ya da toplumsal geri kalmışlığımızı anlatırken, ya da kültür-sanat gerçeğine bakışımızı yorumlarken, hep o bildik üslubunu kullanıyor. Biraz rahatsız edici de olsa kendi gerçeklerini söylüyor yıllardır. Ünlü yazar, bugünlerde piyasaya sunulan güzel bir kitapla gündemde. “İyi ki Şu Köyceğiz Var”la (İnkılap Yayınları) ilk defa farklı bir çalışmaya imza atan Altan, kendisi gibi yazar olan eşi Solmaz Kamuran’ın teşvikiyle olacak, Köyceğiz’i sunuyor okuyucularına; hem de bir şiir tadında. Petra Beck ile Solmaz Hanım’ın fotoğrafları eşliğinde, ülkemizin en güzel köşelerinden birini anlatan kitap, keyifli bir dil yolculuğuna çıkarıyor okuyucusunu. Yormadan ve ilk defa başımıza hiçbir şeyi kakmadan, öteki Çetin Altan’ı anlatıyor yazar.
75. yıl armağanı “Köyceğiz’in insanları, esnafı, zanaatçıları gülecen dost bakışlı ve saat disiplini dışında gerilimsiz, sevimli... Köyceğiz... Dalyan... Yuvarlakçay... Gökova... Marmaris... Alabalık, kuzu tandır, mantar pane, soğuk karpuz... İyi oldu oralarda iki gün dolandığım... Haa.. Evet.. Ankara’da çete savaşları...” Bu minval üzere devam ediyor kitap. Biraz güldürerek ve ‘dokundurarak’ biraz da... Ege’nin en güzel ve en mütevazı kasabası olan Köyceğiz’e sevdalı biri Çetin Altan. Yazılarıyla şenlendirdiği Köyceğiz’in doğal güzelliklerini, zenginliklerini, insanlarının sevinç ve hüzünlerini anlatıyor kitabında... Usta yazarın 75. yaşına armağan ettiği kitabı okurken, İsviçre’de yayımlanan Finans Tidningen Dergisi yazarlarından Kot Svensson’un şu sözleri geldi aklıma: “Tıpkı Kafka gibi Altan da yolsuzluğun ve keyficiliğin, absürd ve ezilen ve hem günümüzün hem de dünün Türkiyesi olan bir dünyayı kara ve acı bir hümorla anlatabilmektedir. Bu güç ve beceri sadece gerçekten büyük olan yazarlara özgüdür.” * (0 212 514 06 10)
Avukat da ‘yazar’ Çetin Altan, 21 Haziran 1927 İstanbul doğumlu. A.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Şiir ve küçük yazılarla basın dünyasına girdi. Yeni Adam, Çınaraltı, İstanbul dergilerinde yayınlanan denemelerini “Üçüncü Mevki”de (1946) topladı. Ankara Ulus’ta çalıştı. Milliyet’e geçti ve sırasıyla Akşam, Politika, Hürriyet, Güneş gazetelerinde yazdı. 1965-69 yıllarında milletvekilliği yaptı. Sabah gazetesindeki köşesinde yazı hayatını sürdürüyor. Kitapları Fransa, Güney Amerika, Romanya, Yunanistan, İspanya’da yayımlandı. Eserlerinden bazıları: Aşk, Sanat ve Servet, Bir Avuç Gökyüzü, Atatürk’ün Sosyal Görüşleri, Büyük Gözaltı, Kopuk Kopuk, Kullar ve Sultanlar, Nar Çekirdekleri, Tarihin Saklanan Yüzü, Zurnada Peşrev Olmaz..
Enseyi karartmayan
hiciv yazarlarin son halkasi
Bir tılsımı olmalı hayatın,
vazgeçilmez bir öfke gibi,
zapt edilemeyen yeni bir aşk aranışı gibi,
kaptırıp kendini şiirler yazmak gibi,
bir kadehi fırlatıp aynalara,
gecenin büyüsünde çıldırmak gibi.
Böyle bir tılsım yoksa,
isteksiz isteksiz oluyorsan tıraşı,
bir küf bağlamışsa bütün heyecanlarını,
bir şey demiyorsa sana güney amerika’nın gerillosları,
bir çıplak kadın düşünmüyorsan en ciddi konferansta,
ve bir anda çalıştığın yerden istifayı basıp çekip
gitmek gelmiyorsa içinden;
Bir kapı önünde tozlu bir paspas bile olamazsın!
Türk Köylüsünün ilkelliği ve cehaletine ilişkin sürekli yinelediği düşüncelerinin doğru olup olmadığını hiç test etmedi..Muğla Köylüleri dışında muhtemelen 30 yıldır Anadolu köylerine gitmedi.Türk Halk Türkülerini, sado mazoşist sızlanmalar diye değerlendirdi. Ulusların inceliğini, zerafetini değerlendirirken Kırkpınar güreşleri ile Wimbledon tenis turnuvasını karşılaştırdı.Ama her nedense arenalarda mızraklarla delik deşik edilen boğaları hiç söz konusu etmedi..12 Eylül sonrası yazdığı yazılarda işkence konusunu işlemedi.Çok değerli bir köşe yazarı, romancı, denemeci, filozof olduğu konusunda kimsenin kuşku duymadığı yazar..
Çetin Altan darbe yanlısı ve darbeleri destekleyen bir yazar. Demokrasiye inanmıyor. Sözde solcu.
türkiyenin yetiştirdiği en entellektüel kişiliklerden... ve bütün gerçek entellektüeller gibi özgün bir beyin... kendisi gibi düşünmediği için onu sevmeyen ve okumayanlar çok şey kaçırıyor...
iyi adamdır, okumak lazım, sevmeyeni de çok ama Altan'ın ne demek istediğini anlamadıkları içi galiba...
meclis kürsüsünde konuşması sırasında konuşmasını kasten kesen ve buna tepki gösterdiğinde ' BEN KONUMUMUN GEREĞİNİ YAPIYORUM' cevabına ' SENİN KONUMUN BİR MARANGOZ HATASIDIR' diyerek karşılık veren ince ve keskin zekalı :)
Hayatta örnek alınan rehber insanlar vardır herkes için...benimki işte Çetin Altan..hayatı sorgulamayı ve düşünmeyi bana öğreten en büyük alim, benim için...belki herşey değil zaten kimse de olamaz olmamalı da,ama çok şey,umman...
Çetin Altan
1927 yılında İstanbul’da doğdu.Nurhayat ve Halit Altan’ın oğlu.Gazeteci Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın babası.Galatasaray Lisesi ve Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.1946 yılında Ulus gazetesende muhabir olarak mesleğe başladı.Milliyet, Akşam, Hürriyet, Güneş gazetelerinde fıkra yazarlığı yaptı.Halen Sabah gazetesinde yazıyor.1965-1969 yılları arasında TİP’ten İsitanbul milletvekili seçildi.Fransızca biliyor.Basın Şeref Kartı sahibi.
ESERLERİ
Suçlanan Yazılar, Zurnada Peşrev Olmaz, Ben Milletvekili İken, Bir Yumak İnsan, Büyük Gözaltı, Bir Avuç Gökyüzü, Viski, Küçük Bahçe, Çemberler, Beybaba, Mor Defter, Tahtaravalli, Dilekçe, Yedinci Köpek, Islıkçı, telefon Kimin İçin Çalıyor
Ben Milletvekili İken..
Çetin Altan
Afa Yayınları / Çetin Altan Dizisi
'Bu kitap bir mücadelenin Meclis'te geçmiş dört yıllık bir bölümünden kamuoyuna tam olarak yansımamış bazı örnekleri göstermektedir sadece....
Meclis tutanaklarında ciltleri dolduracak olan konuşmalardan bu kitaba sadece okuyuculara bir fikir vermek için birkaç tutam almakla
yetindik....Okuyucuların, olayların ağırlığı altında Meclis anılarının kişisel yönlerinden ve sık sık başımdam geçenlerden söz etmek zorunda kalmış bulunmamı
hoşgörüyle karşılayacaklarını ve bundan ötürü beni bağışlayacaklarını umuyorum.'
- Çetin Altan -
HAKKINDA YAZILANLAR
Altan’ın Köyceğiz’i
Türkiye 16 Temmuz 2001
“Benim çağım değil 21. yüzyıl. Siz benim yaşıma yaklaştığınız zaman kaç dil birden kullanacak yeryüzünün bu megopollerinde yani. Yalnız Türkiye’nin olması artık mümkün değil yeryüzünün, yeryüzünün Fransa’nın da, Paris olması mümkün değil. Bütün dünya, herkesin olmaya başlayan bir yerden geçeceksiniz...” (Altanlar Meydanda, Ali Kırca, Birey Yay.)
Yeni binyılın kendi çağı olmadığını söylerken, inceden inceye, yeni dünyaya ayak uyduramayanları ‘ti’ye alıyor Çetin Altan. Öyle ki, yarım asırdan bu yana oynattığı kalemiyle, dün olduğu gibi bugün de isabetli tesbitleri, irkiltici üslubu ve bilgisiyle, yarına hazırlanan insanlarımıza yol gösteriyor. Kaybettiklerimizin neden iyice bizden uzaklaştığı, kazanmamız gerekenlerin niye elimize geçmediği gibi çok bilinmeyenli denklemlerle uğraşıyor.
Türkçe sihirbazı
Yaşayan Türkçe’yi en iyi kullanan yazarlardan biri olan Çetin Altan, bugün 75 yaşında... Kaleminin ve beyninin kıvraklığı hâlâ yerinde. Öyle ki, günlük siyasi sorunlara çözüm getirirken, ya da toplumsal geri kalmışlığımızı anlatırken, ya da kültür-sanat gerçeğine bakışımızı yorumlarken, hep o bildik üslubunu kullanıyor. Biraz rahatsız edici de olsa kendi gerçeklerini söylüyor yıllardır.
Ünlü yazar, bugünlerde piyasaya sunulan güzel bir kitapla gündemde. “İyi ki Şu Köyceğiz Var”la (İnkılap Yayınları) ilk defa farklı bir çalışmaya imza atan Altan, kendisi gibi yazar olan eşi Solmaz Kamuran’ın teşvikiyle olacak, Köyceğiz’i sunuyor okuyucularına; hem de bir şiir tadında. Petra Beck ile Solmaz Hanım’ın fotoğrafları eşliğinde, ülkemizin en güzel köşelerinden birini anlatan kitap, keyifli bir dil yolculuğuna çıkarıyor okuyucusunu. Yormadan ve ilk defa başımıza hiçbir şeyi kakmadan, öteki Çetin Altan’ı anlatıyor yazar.
75. yıl armağanı
“Köyceğiz’in insanları, esnafı, zanaatçıları gülecen dost bakışlı ve saat disiplini dışında gerilimsiz, sevimli... Köyceğiz... Dalyan... Yuvarlakçay... Gökova... Marmaris... Alabalık, kuzu tandır, mantar pane, soğuk karpuz... İyi oldu oralarda iki gün dolandığım... Haa.. Evet.. Ankara’da çete savaşları...”
Bu minval üzere devam ediyor kitap. Biraz güldürerek ve ‘dokundurarak’ biraz da...
Ege’nin en güzel ve en mütevazı kasabası olan Köyceğiz’e sevdalı biri Çetin Altan. Yazılarıyla şenlendirdiği Köyceğiz’in doğal güzelliklerini, zenginliklerini, insanlarının sevinç ve hüzünlerini anlatıyor kitabında...
Usta yazarın 75. yaşına armağan ettiği kitabı okurken, İsviçre’de yayımlanan Finans Tidningen Dergisi yazarlarından Kot Svensson’un şu sözleri geldi aklıma:
“Tıpkı Kafka gibi Altan da yolsuzluğun ve keyficiliğin, absürd ve ezilen ve hem günümüzün hem de dünün Türkiyesi olan bir dünyayı kara ve acı bir hümorla anlatabilmektedir. Bu güç ve beceri sadece gerçekten büyük olan yazarlara özgüdür.”
* (0 212 514 06 10)
Avukat da ‘yazar’
Çetin Altan, 21 Haziran 1927 İstanbul doğumlu. A.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Şiir ve küçük yazılarla basın dünyasına girdi. Yeni Adam, Çınaraltı, İstanbul dergilerinde yayınlanan denemelerini “Üçüncü Mevki”de (1946) topladı. Ankara Ulus’ta çalıştı. Milliyet’e geçti ve sırasıyla Akşam, Politika, Hürriyet, Güneş gazetelerinde yazdı. 1965-69 yıllarında milletvekilliği yaptı. Sabah gazetesindeki köşesinde yazı hayatını sürdürüyor. Kitapları Fransa, Güney Amerika, Romanya, Yunanistan, İspanya’da yayımlandı.
Eserlerinden bazıları: Aşk, Sanat ve Servet, Bir Avuç Gökyüzü, Atatürk’ün Sosyal Görüşleri, Büyük Gözaltı, Kopuk Kopuk, Kullar ve Sultanlar, Nar Çekirdekleri, Tarihin Saklanan Yüzü, Zurnada Peşrev Olmaz..
zekayı ve ileri görüşlülüğü
Zatı alilerinin bir mason olduğunu bilmeyen yoktur! Yoksa var mı...
kırk yıldır nato mermer nato kafa...
ama hakkını yemiyelim..kafa çalışması belden yukarda..uşağundan farlı olaraktan...
iyi ki kırk yıl önceden yazarmış.! hali nice olurdu..
hamsinin bereketinde...konu kıtlığı çekiyor...
dedik ya iiyi ki kırk yıl önceden yazar mış...!
Viski