bereket sadece çok para çok mal zannedenler yanılıyor allah birine bereket verir ama fakir olabilir ona az parayla mutlu olma bereketi verir yavan yemekle iştah bereketi verir ona öyle bir ömür berketi verirki yaşar yaşar bitmez halbuki herkez kadar yaşar ona kazanç bereketi verir az çalışır huzurlu olur ama hiç kimseye muhtaç olamaz ama kiminede mal verir dağıtır dağıtır dahada çoğalır. her attığı taş gedigine oturur. ve bu mal ona ve çevresine mutluluk verir ama birde bereketsizler vardır ne kadar maaş alırsa alsın ona yetmez huzurda vermez allah ona mal verir ama o mal kişiyi köle gibi gece gündüz demeden çalıştırır o maldanda faydalanamaz bazısıda ne yapsa işi ras gitmez. o işin gereği ne varsa yapar. ama her seferde işi ters gider allah müslümanlara bereket versin
ALLAH CC bir lutfudur herkezede vermez calisirsin cok kazanirsin ama egerki bereketi yoksa hemen elden cikar ALLAH CC tum musluman alemindeki insanlara ve coluk cocuguna berek nasip etsin yasar gurlek hollanda....
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.... Büyüğü Halil.... Küçüğü ise İbrâhim... Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış... Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar.... İş kalmış taşımaya....Halil, bir teklif yapmış: İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. - Peki abi demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye.... O gidince, düşünmüş İbrahim: - Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve, Kendi payından bir miktar atmış onunkine... Az sonra Halil çıkagelmiş. - Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara. Peki abi...! İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.. O gidince, Halil'i düşünür bu defa: Der ki: - Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, Kendi payından atar onunkine birkaç kürek..... Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider..... Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile.... Hak Teala bu hali çok beğenir. Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki...Günlerce taşır iki kardeş bitiremezler. şaşarlar bu işe... Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir. Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir...
anne babamın namazıyla evimize giren manevi hediye
... dualarımızda, niyetlerimizdedir
tek bir kar tanesinin, bir yağmur damlasının,
yamalı bir hırkanın hikâyesindedir
onu okuyanlar bilir..
bereket bolluğu hatırlatıyor her şeyin bol olmasını hatırlatıyor.
bereket sadece çok para çok mal zannedenler yanılıyor
allah birine bereket verir ama fakir olabilir
ona az parayla mutlu olma bereketi verir
yavan yemekle iştah bereketi verir
ona öyle bir ömür berketi verirki yaşar yaşar bitmez halbuki herkez kadar yaşar
ona kazanç bereketi verir az çalışır huzurlu olur ama hiç kimseye muhtaç olamaz
ama kiminede mal verir dağıtır dağıtır dahada çoğalır. her attığı taş gedigine oturur. ve bu mal ona ve çevresine mutluluk verir
ama birde bereketsizler vardır
ne kadar maaş alırsa alsın ona yetmez huzurda vermez
allah ona mal verir ama o mal kişiyi köle gibi gece gündüz demeden çalıştırır o maldanda faydalanamaz
bazısıda ne yapsa işi ras gitmez.
o işin gereği ne varsa yapar. ama her seferde işi ters gider
allah müslümanlara bereket versin
nerde hareket orda bereket....
ALLAH CC bir lutfudur herkezede vermez calisirsin cok kazanirsin ama egerki bereketi yoksa hemen elden cikar ALLAH CC tum musluman alemindeki insanlara ve coluk cocuguna berek nasip etsin yasar gurlek hollanda....
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış....
Büyüğü Halil....
Küçüğü ise İbrâhim...
Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış...
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar....
İş kalmış taşımaya....Halil, bir teklif yapmış:
İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
- Peki abi demiş İbrahim...
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye....
O gidince, düşünmüş İbrahim:
- Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve, Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş.
- Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
Peki abi...!
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola..
O gidince, Halil'i düşünür bu defa: Der ki:
- Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O
daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, Kendi
payından atar onunkine birkaç kürek.....
Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle
sürüp gider.....
Ama birbirlerinden habersizdirler.
Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta
azalmıyor bile....
Hak Teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki...Günlerce taşır iki
kardeş bitiremezler. şaşarlar bu işe...
Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları.
Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir...
ALLAH(cc) HEPİMİZE HALİL İBRAHİM BEREKETİ VERSİN
bolluk,
şu hereketin bulunduğu yerde bulunan şey değilmi...mithat bereket.............:P