Yalçın Küçük'ün yaptığı tanıma katılıyorum. Yalçın Küçük, Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası hakkında, Deli İbrahim'den beri yönetime gelen en bilgisiz kadro demişti. Recep Tayyip Erdoğan hakkında da, zekası ancak bisküvi kutuları sayabilecek kadar demişti. Doğru söze ne denir? Doğru denir tabii ki.
Doğrusu bu kadar anlaşılmaz roman yazan bir adamın, anlaşılır ve romantik şiirler yazması bir çelişki gibi geliyor bana.
Ey Yalnız İzleyicisi Gökyüzünün, İşitiyor musun?
Ey yalnız izleyicisi gökyüzünün, işitiyor musun Herşeyin uyuduğu bu saatte Gündoğumunun solgun kapıları açılsın diye Eros'a yakardıklarını gecenin Ve iççekişlerini harplerin?
Ey yalnız, uyanıyor musun herşey uyurken Duymak için şirin harplerin tınısını Eros'a hoşgeldin şarkısını, Ve gece rüzgârının ilahiyle bildirdiğini Bitişini gecenin?
Ey gizlenmiş harpler, şirin ışıkların Gelip gittiği şu anda Cennetteki yolu parıldayan Eros için sürdürün türküyü, Yayılsın şirin ve uyumlu ezgiler Toprağa ve buluta.
Sevişmek ah ne hoştur ıhlamurlar altında. Tamam, biliyoruz. Öyle değildi belki sözleri o şarkının. Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında. Ama ıhlamurların altında da sevişmek çok hoştur. Bu bi-tecrübe sabittir!
ortaokul arkadaşım fahrettin'in numarası 451 idi. fahrettin çok aristokrat takılan biri olduğu için, öğretmenlerimiz adını da fransızcaya uyarlayarak fahrenheit 451 diye çağırırlardı onu sözlüye. fakat derslere genelde çalışmadığından ve de sözlülerden aldığı sıfırlar yüzünden adı zaman içerisinde fahrenheit zero olarak değişikliğe uğramıştı.
Demek silikonla memeleri büyütmekle kalmamış herifçioğulları... işi de büyütmüşler... baksanıza, silikondan vadi bile yapmışlar. biz de vadi evleriyle oyalanıp duralım bari.
ey uçurum gözlü sevgilim! ne zaman baksam bir hiçlik tadı ve ağzından yıldızlar uçuran ergin,yeşil ve yabanıl bir yaz gecesi gibisin yüzünde yolların gülüşü ve yaz göğüne ilişkin bir esenlik üretiyorsun geçip giden fırtınalardan
ey uçurum gözlü sevgilim! ne zaman baksam aşkların büyük yarlarıyla kuşatılmış görüyorum kendimi .......... ..........
Yalçın Küçük'ün yaptığı tanıma katılıyorum. Yalçın Küçük, Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası hakkında, Deli İbrahim'den beri yönetime gelen en bilgisiz kadro demişti. Recep Tayyip Erdoğan hakkında da, zekası ancak bisküvi kutuları sayabilecek kadar demişti. Doğru söze ne denir? Doğru denir tabii ki.
Bisküvit kutularını doğru sayabilen bir adam
Doğrusu bu kadar anlaşılmaz roman yazan bir adamın, anlaşılır ve romantik şiirler yazması bir çelişki gibi geliyor bana.
Ey Yalnız İzleyicisi Gökyüzünün, İşitiyor musun?
Ey yalnız izleyicisi gökyüzünün, işitiyor musun
Herşeyin uyuduğu bu saatte
Gündoğumunun solgun kapıları açılsın diye
Eros'a yakardıklarını gecenin
Ve iççekişlerini harplerin?
Ey yalnız, uyanıyor musun herşey uyurken
Duymak için şirin harplerin tınısını
Eros'a hoşgeldin şarkısını,
Ve gece rüzgârının ilahiyle bildirdiğini
Bitişini gecenin?
Ey gizlenmiş harpler, şirin ışıkların
Gelip gittiği şu anda
Cennetteki yolu parıldayan Eros için sürdürün türküyü,
Yayılsın şirin ve uyumlu ezgiler
Toprağa ve buluta.
(Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy)
James Joyce
Aslen Irak'lı değil, Yahudi'dir.
Kürt sözcüğünü söylemenin yasak olduğu dönemlerde, Kürt Böreği'ne 'Dağ Türkü Böreği' deniliyordu herhalde.
Sevişmek ah ne hoştur ıhlamurlar altında. Tamam, biliyoruz. Öyle değildi belki sözleri o şarkının. Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında. Ama ıhlamurların altında da sevişmek çok hoştur. Bu bi-tecrübe sabittir!
ortaokul arkadaşım fahrettin'in numarası 451 idi. fahrettin çok aristokrat takılan biri olduğu için, öğretmenlerimiz adını da fransızcaya uyarlayarak fahrenheit 451 diye çağırırlardı onu sözlüye. fakat derslere genelde çalışmadığından ve de sözlülerden aldığı sıfırlar yüzünden adı zaman içerisinde fahrenheit zero olarak değişikliğe uğramıştı.
Demek silikonla memeleri büyütmekle kalmamış herifçioğulları... işi de büyütmüşler... baksanıza, silikondan vadi bile yapmışlar. biz de vadi evleriyle oyalanıp duralım bari.
Taflan
ne zaman dinecek,ne zaman?
bu taflan,bu taflan?
ey uçurum gözlü sevgilim!
ne zaman baksam
bir hiçlik tadı
ve ağzından
yıldızlar uçuran
ergin,yeşil ve yabanıl
bir yaz gecesi gibisin
yüzünde yolların gülüşü
ve yaz göğüne ilişkin
bir esenlik üretiyorsun
geçip giden fırtınalardan
ey uçurum gözlü sevgilim!
ne zaman baksam
aşkların büyük yarlarıyla
kuşatılmış görüyorum kendimi
..........
..........
Hilmi Yavuz
'Anayurt Oteli' adlı romanının baş kişisi. 'Anayurt Oteli' adlı roman Adalet Ağaoğlu tarafından değil, Yusuf Atılgan tarafından yazılmıştır.