Bir kutupta servet birikimi,diğer kutupta yani kendi emeğinin ürününü sermaya şeklinde üreten sınıfın tarafında,sefalatin,yorgunluk ve bezginliğin, cahilliğin,zalimliğin,akli yozlaşmanın birikimi aynı anda olur.
Ölü mü denir şimdi onlara Kımıldamıyor gözbebekleri Ölü mü denir peki En büyük limanlara demirlemiş En büyük gemiler gibi Kımıldamıyor gözbebekleri Ölü mü denir şimdi onlara
Unutulsun bir gövdeye duyulan hasret Unutulsun bu alışılmış duyarlık O kadar sade,o kadar kalabalık ki Unutulmaya değer olanların insan gövdeleri Ve unutmalı mutlaka Dolsunlar diye yüreklere Dolsunlar damarlara Ölü mü denir Ölü mü denir Ölü mü denir şimdi onlara
1928’de Arap alfabesi yerine Latin alfabesi getirildi. İzleyen yıl Türkçe’yi Yaygınlaştırmak için ve bazı durumlarda Türkçe sözcükler icat etmek üzere TDK kuruldu. Dilin Türkçeleştirilmesi öylesine radikal bir şekilde yapildı ki, Sonraki kuşaklar artık 1930 öncesinde yazılan hiçbir belgeyi okuyamaz hale Gelmişti.Osmanlıca Cumhuriyet kuşağı için yabancı bir dil haline geldi.Bunun Sonucu geçmişle bağların artık bu konuyla devletin istediği tarzda ilgilenen Tarih profesörlerinin tanımladığı şekilde oldu.
Türküler,türkülerimiz Anadolu insanının zulmün firavunlarına karşı Bir isyan çığlığıdır.Pir Sultanlar,Köroğlular, Dadaloğlular ve niceleri Onlar,tarih yapanlar ve tarihe adlarını kazıyanlardır.Unutulmazlar.
Munzur'un suyundan içmedim.Ama Dersim'in, yüreğime bir ok misali saplanan türkülerini,ağıtlarını dinledikçe,dinledim ve anladım bir insan evladı olarak kahreden bir zulmün oraları nasıl hercümerç ettiğini.
İnsan onurunun,kardeşliğin,hoşgörünün,kilometre taşları döşenirken,artık insanlığın unutmak ve unuturmak istediği bir insanlık dışı ideolojiyi kendilerine bayrak yapanları bu yaşanası gezegende hiç kimse affetmedi,affetmeyecaktir.
Türkiye'nin AB ile ilişkiler sürecinde,farklı sınıfsal duruşların ifadesi olarak 'iki' Avrupa açıkça görüldü.Avrupa'nın karanlık yüzü Hırıstıyanlık ve milliyetçilikle bezelidir.Aydınlık yüzü ise sosyalizm,insan hakları ve halkların kardeşliği ile yoğrulmutur.
Bir kutupta servet birikimi,diğer kutupta yani kendi emeğinin ürününü sermaya şeklinde üreten sınıfın tarafında,sefalatin,yorgunluk ve bezginliğin, cahilliğin,zalimliğin,akli yozlaşmanın birikimi aynı anda olur.
Ölü mü denir şimdi onlara
Kımıldamıyor gözbebekleri
Ölü mü denir peki
En büyük limanlara demirlemiş
En büyük gemiler gibi
Kımıldamıyor gözbebekleri
Ölü mü denir şimdi onlara
Unutulsun bir gövdeye duyulan hasret
Unutulsun bu alışılmış duyarlık
O kadar sade,o kadar kalabalık ki
Unutulmaya değer olanların insan gövdeleri
Ve unutmalı mutlaka
Dolsunlar diye yüreklere
Dolsunlar damarlara
Ölü mü denir
Ölü mü denir
Ölü mü denir şimdi onlara
Edip Cansever’den,/ Devrimcilere
1928’de Arap alfabesi yerine Latin alfabesi getirildi. İzleyen yıl Türkçe’yi
Yaygınlaştırmak için ve bazı durumlarda Türkçe sözcükler icat etmek üzere
TDK kuruldu. Dilin Türkçeleştirilmesi öylesine radikal bir şekilde yapildı ki,
Sonraki kuşaklar artık 1930 öncesinde yazılan hiçbir belgeyi okuyamaz hale
Gelmişti.Osmanlıca Cumhuriyet kuşağı için yabancı bir dil haline geldi.Bunun
Sonucu geçmişle bağların artık bu konuyla devletin istediği tarzda ilgilenen
Tarih profesörlerinin tanımladığı şekilde oldu.
Türküler,türkülerimiz Anadolu insanının zulmün firavunlarına karşı
Bir isyan çığlığıdır.Pir Sultanlar,Köroğlular, Dadaloğlular ve niceleri
Onlar,tarih yapanlar ve tarihe adlarını kazıyanlardır.Unutulmazlar.
Munzur'un suyundan içmedim.Ama Dersim'in, yüreğime bir ok misali saplanan türkülerini,ağıtlarını dinledikçe,dinledim ve anladım bir insan evladı olarak kahreden bir zulmün oraları nasıl hercümerç ettiğini.
Yapıldığı andan itibaren,geçmişin üzerine çekilen sünger,yaşanan tarihi,sosyal,siyasal olayların aydılamamasına neden olmuştur.
İnsan aklının yarattığı hiç bir ideoloji sonsuza kadar devam edemez.
İnsan onurunun,kardeşliğin,hoşgörünün,kilometre taşları döşenirken,artık insanlığın unutmak ve unuturmak istediği bir insanlık dışı ideolojiyi kendilerine bayrak yapanları bu yaşanası gezegende hiç kimse affetmedi,affetmeyecaktir.
İnsan,haklarıyla insandır.
Türkiye'nin AB ile ilişkiler sürecinde,farklı sınıfsal duruşların ifadesi olarak 'iki' Avrupa açıkça görüldü.Avrupa'nın karanlık yüzü Hırıstıyanlık ve milliyetçilikle bezelidir.Aydınlık yüzü ise sosyalizm,insan hakları ve halkların kardeşliği ile yoğrulmutur.