Zaten Türkiye’de yaşayan Kürt şarkıcıların en büyük hayali de bu yarışmada Irak’ı temsil etmek idi.Ama, maalesef o yazıdaki adı geçen devlet Avrupa Yayın Birliği’ne (EBU) Üye olmadığından böyle bir imkandan yoksun kaldılar.(!) Yoksa neden katılmasınlar(!) Aptal mı onlar?
Yürüdüğün vakit seninle birlikte yürüsün diye kentlerdeki daracık Sokaklar Geniş alanlarına çıksın diye alınterinin, Yürüdüğün vakit değişsin dünya Ve yaşam mutlu bir türkü olsun diye Dağlarda tek tek yakılan bu ateşler.
Ve Fatih Terim Milli takım teknik direktörlüğünü bıraktı.Takımına oynattığı sistem bağlamında teknik ve taktiksel hatalar yapmış olabilir kendince haklı nedeni de olabilir Ancak,bir İsviçre maçı sonrasında mağlubiyeti kabullenememenin vermiş olduğu karmaşık bir ruh haliyle adeta bir komutan edasıyla oyuncularını rakip misafir takım oyuncularının üzerine saldırtan dünyada eşi benzeri görülmemiş bir olayın anti-kahramanı olarak bu çok gecikmiş kararını o maçtan sonra vermeliydi.Ve hiçbir insana hak ettiğinden fazla değer biçilmemelidir.
Ülkem insanını,”Ulusal kebap savaşına”çağıran,onların yemeklerini yemeyin,kendi yemeklerinize sahip çıkın diye yazılar yazabilen bir dergi yazarının fikriyatıyla,evrensel olarak tanımlanan müziğe bile önyargılı yaklaşan insanlar arasında düşünce bağlamında çok fazla bir farklılık gözlenmez.Yapılma istenen insanları ötekileştirmekten başka bir şey değildir.
Kullanımı giderek yaygınlaşan yabancı sözcükler için de bir özenme duygusu içine sokuluyor gençler. “yes” evet’in yerini almak üzere,”O:K”, “alrigt”sıradanlaştı,bye yetmiyor,”cus”,cüs le vadalaşılıyor artık.Şayet bir dil yozlaşıyorsa tehlike çanları çalıyor demektir.
Hiçbir Kürt sanatçısı Türkiye’yi temsil etmek istemez demek önyargılı bir düşüncenin ürünüdür.bunu söyleyen insanlar ya ne söylediklerini bilmiyor ya da bu konularda bilgisiz ve cahildir.
Biz,toplum olarak konu cinsellik olunca ayıplarla,yasaklarla,günahlarla kuşatılmış bir milletiz.Ve bu nedenlerden dolayıdır ki,en tabii cinsel/insani duygularımızı bile söylemekte çoğu zaman çaresiz kalıyoruz. Bundan dolayıdır ki,cinsellik bağlamında ki küfür edebiyatımız(!) toplumsal bir fenomen olarak hayatımızdaki vazgeçemediğimiz unsurlardan biri olarak hala devam ediyor.
Bizim halk olarak bünyemiz sağlam,her yerinde enerji fışkıran bir milletiz.Günde üç öğün bulgur pilavı tarhana çorbası ve geniş yapraklı sebze yiyen bir millet elbette vurdu mu oturtturur.Hele haftada bir meydanlarda eşek sudan gelinceye kadardövülen bir halkın sırtı kolay kolay yere gelmez.Burada polis kardeşlerime bir önerim var; Sinemalarda,marketlerde halk günü yapılıyorsa,sizde halk günü yapın.Sağcı,solcu,türbanlı,çevreci,işçi,memur,.öğrencinin ayrı mitingleri ile uğraşacağınıza,haftanın belli bir gününü tespit edin,bütün halk katılsın.Sonda da coplayın gitsin.Toptan temiz iş,nasıl iyi fikir değil mi?
Zamanında 6.Filoya, patron ağa düzeninine,kompadaor burjuvaziye,zülme,haksızlıklara karşı çıkanlar,şimdi de IMF'ye karşı çıkıyorlar.Efendim bunlar anarşist(!) anarşist(!)
Zaten Türkiye’de yaşayan Kürt şarkıcıların en büyük hayali de bu yarışmada Irak’ı temsil etmek idi.Ama, maalesef o yazıdaki adı geçen devlet Avrupa Yayın Birliği’ne (EBU)
Üye olmadığından böyle bir imkandan yoksun kaldılar.(!) Yoksa neden katılmasınlar(!) Aptal mı onlar?
BİLDİRİ
Yürüdüğün vakit seninle birlikte yürüsün diye kentlerdeki daracık
Sokaklar
Geniş alanlarına çıksın diye alınterinin,
Yürüdüğün vakit değişsin dünya
Ve yaşam mutlu bir türkü olsun diye
Dağlarda tek tek yakılan bu ateşler.
Ve Fatih Terim Milli takım teknik direktörlüğünü bıraktı.Takımına oynattığı sistem bağlamında teknik ve taktiksel hatalar yapmış olabilir kendince haklı nedeni de olabilir Ancak,bir İsviçre maçı sonrasında mağlubiyeti kabullenememenin vermiş olduğu karmaşık bir ruh haliyle adeta bir komutan edasıyla oyuncularını rakip misafir takım oyuncularının üzerine saldırtan dünyada eşi benzeri görülmemiş bir olayın anti-kahramanı olarak bu çok gecikmiş kararını o maçtan sonra vermeliydi.Ve hiçbir insana hak ettiğinden fazla değer biçilmemelidir.
Ülkem insanını,”Ulusal kebap savaşına”çağıran,onların yemeklerini yemeyin,kendi yemeklerinize sahip çıkın diye yazılar yazabilen bir dergi yazarının fikriyatıyla,evrensel olarak tanımlanan müziğe bile önyargılı yaklaşan insanlar arasında düşünce bağlamında çok fazla bir farklılık gözlenmez.Yapılma istenen insanları ötekileştirmekten başka bir şey değildir.
Hiç bir kuvvet zamanı gelmiş düşünceye karşı koyamaz.
Victor hugo
Kullanımı giderek yaygınlaşan yabancı sözcükler için de bir özenme duygusu içine sokuluyor gençler. “yes” evet’in yerini almak üzere,”O:K”, “alrigt”sıradanlaştı,bye yetmiyor,”cus”,cüs le vadalaşılıyor artık.Şayet bir dil yozlaşıyorsa tehlike çanları çalıyor demektir.
Hiçbir Kürt sanatçısı Türkiye’yi temsil etmek istemez demek önyargılı bir düşüncenin ürünüdür.bunu söyleyen insanlar ya ne söylediklerini bilmiyor ya da bu konularda bilgisiz ve cahildir.
Biz,toplum olarak konu cinsellik olunca ayıplarla,yasaklarla,günahlarla kuşatılmış bir milletiz.Ve bu nedenlerden dolayıdır ki,en tabii cinsel/insani duygularımızı bile söylemekte çoğu zaman çaresiz kalıyoruz. Bundan dolayıdır ki,cinsellik bağlamında ki küfür edebiyatımız(!) toplumsal bir fenomen olarak hayatımızdaki vazgeçemediğimiz unsurlardan biri olarak hala devam ediyor.
Bizim halk olarak bünyemiz sağlam,her yerinde enerji fışkıran bir milletiz.Günde üç öğün bulgur pilavı tarhana çorbası ve geniş yapraklı sebze yiyen bir millet elbette vurdu mu oturtturur.Hele haftada bir meydanlarda eşek sudan gelinceye kadardövülen bir halkın sırtı kolay kolay yere gelmez.Burada polis kardeşlerime bir önerim var; Sinemalarda,marketlerde halk günü yapılıyorsa,sizde halk günü yapın.Sağcı,solcu,türbanlı,çevreci,işçi,memur,.öğrencinin ayrı mitingleri ile uğraşacağınıza,haftanın belli bir gününü tespit edin,bütün halk katılsın.Sonda da coplayın gitsin.Toptan temiz iş,nasıl iyi fikir değil mi?
Zamanında 6.Filoya, patron ağa düzeninine,kompadaor burjuvaziye,zülme,haksızlıklara karşı çıkanlar,şimdi de IMF'ye karşı çıkıyorlar.Efendim bunlar anarşist(!) anarşist(!)