çocuk, keder senin dargın ikizin midir? gelirsen gider de gidersen gelir. sanki keder denizi üstünde ay'sın, seninle oluyor onda med-cezir. berlin'i otobüsle geçerken -iki dilde anlatan rehber- ses ver çocuk, yoksa öte tarafta mısın bir dev tutsağı mısın kaf'ta mısın cennet'e mi uğradın, araf'ta mısın? sahi nerdesin lütfen bildir. ıslak ve soğuk da olsa bahar geldi... bir yelden mırıldanır şimdi dede efendi, sen yine bildiğin bestelere kapıl, seni bana duyuran eski mûsıkidir. gelmeyeceksin, bu düşü kim hayra yorsun? her öğleye doğru bekleniyorsun, cümle kocamış yârân eksiledursun, sensizlik kanıma sızan bir zehir.
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında...
Anıların kar topluyor inceden Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne. Ama yine de unutuş değil bu Sızlatıyor sensizliği tersine. Senin kim olduğunu bile bilmezken.
Kalbim Benim bir ormandı, İsimsiz, asude, Bir büyük orman; Ve gölgelerinde revan Olan hafi suların aks-i şevk-i müttaridi Dağıtırken sükutu bihude, Düşünürdüm ki, hangi gün, ne zaman, Ne zaman Girecektin o kalb-i mes'ude?
Hiç olmazsa unutmamak isterdim. Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar... Yalnız bırakmayın beni hatıralar. Az yanımda kal çocukluğum, Temiz yürekli uysal çocukluğum... Ah, ümit dolu gençliğim, İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim... -Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini... Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler. Güneş, getir bir bayram sabahını. Açılın açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar, Hepiniz benimsiniz: Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar... Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün, Rengine doymadığım o sema, Ahengine kanmadığım ırmak. Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum? Neler geçmişti aklımdan, Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm? Ah nasıldı yaşamak?
Dünyayı hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar dünyayı çocuklara verelim bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler
aşkım da değişebilir gerçeklerim de pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı yangelmişim diz boyu sulara hepinize iyi niyetle gülümsüyorum hiçbirinizle dövüşemem benim bir gizli bildiğim var sizin alınız al inandım morunuz mor inandım ben tam kendime göre ben tam dünyaya göre ama sizin adınız ne benim dengemi bozmayınız...
Şiirler yazdım, kitaplar okudum Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum Derinlerde kaldım bir zaman Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan Ey yağmur sonraları, boş bahçeler, akşam sefaları Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum...
insan dalgaları önünde susan derviş el sürer en parlak yerlerine hafızın sır olduğu aynaya bakar bedeni hala dayanır her nasılsa arkama dokunur titrer bir anın besileri işte o an geçmez ben de içinden geçmem hayat çözülür eriyen bir güç olur bir derviş kayalara oturan bir derviş saydam bir anda durup konuşur
bu nedir ki
bir derviş böyle bakar dünyaya zenginlik bir çizgi ve oyuncak bütün dekorlar ayağı yerde bakışı yakınında içindeki kuyunun dibini görür kılıçsız adımsız dayanır uzaklara avucuna sığan dünyaysa
çocuk, keder senin dargın ikizin midir?
gelirsen gider de gidersen gelir.
sanki keder denizi üstünde ay'sın,
seninle oluyor onda med-cezir.
berlin'i otobüsle geçerken
-iki dilde anlatan rehber-
ses ver çocuk, yoksa öte tarafta mısın
bir dev tutsağı mısın kaf'ta mısın
cennet'e mi uğradın, araf'ta mısın?
sahi nerdesin lütfen bildir.
ıslak ve soğuk da olsa bahar geldi...
bir yelden mırıldanır şimdi dede efendi,
sen yine bildiğin bestelere kapıl,
seni bana duyuran eski mûsıkidir.
gelmeyeceksin, bu düşü kim hayra yorsun?
her öğleye doğru bekleniyorsun,
cümle kocamış yârân eksiledursun,
sensizlik kanıma sızan bir zehir.
__ H. Hatemi __
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında...
__ Ümit Yaşar Oğuzcan __
Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.
Gözümüzün dilinden anlar,
elimizin sırrını bilirsin.
Namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.
O gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın
__ N. Hikmet
Anıların kar topluyor inceden
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.
Sevgiden caydığım yerde darıl bana...
_ Metin Altıok
Kalbim
Benim bir ormandı,
İsimsiz, asude,
Bir büyük orman;
Ve gölgelerinde revan
Olan hafi suların aks-i şevk-i müttaridi
Dağıtırken sükutu bihude,
Düşünürdüm ki, hangi gün, ne zaman,
Ne zaman
Girecektin o kalb-i mes'ude?
___ Ahmet Haşim
Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim...
-Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak?
____ Ziya Osman SABA
Dünyayı hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu
gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler
__ Nazım Hikmet
aşkım da değişebilir gerçeklerim de
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yangelmişim diz boyu sulara
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle dövüşemem
benim bir gizli bildiğim var
sizin alınız al inandım
morunuz mor inandım
ben tam kendime göre
ben tam dünyaya göre
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız...
___ Turgut Uyar
Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım bir zaman
Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, boş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum...
__ Edip Cansever
bu nedir ki
insan dalgaları önünde susan derviş
el sürer en parlak yerlerine
hafızın sır olduğu aynaya bakar
bedeni hala dayanır her nasılsa
arkama dokunur titrer bir anın besileri
işte o an geçmez ben de içinden geçmem
hayat çözülür eriyen bir güç olur
bir derviş kayalara oturan bir derviş
saydam bir anda durup konuşur
bu nedir ki
bir derviş böyle bakar dünyaya
zenginlik bir çizgi ve oyuncak bütün dekorlar
ayağı yerde bakışı yakınında
içindeki kuyunun dibini görür
kılıçsız adımsız dayanır uzaklara
avucuna sığan dünyaysa
bu nedir ki
__ E. EROĞLU