Önce besmele, en güzel kelime. Allahım, yol boyunca bırakma elimi, düşerim sonra. Allahım, niçin halkettinse beni, kalbime söyle iyice, engellerden arınsın. Allahım, O güzeller güzeli, hangi iyilik diledi senden, dilerim ben de öylelerini. Allahım, Peygamber efendimiz hangi şerlerden sığındıysa sana, upuzak tut benden de onları. Allahım, yol boyunca, tarih boyunca, başıboş bırakma bizi.
Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor. Sabahattin Ali
Zaman böyle bir şeydir; ileri geri döner durur. Yakınlıklar uzaklıklarla yer değiştirir. Sonra o uzaklıklar başka bir yerde, başka bir şekilde tekrar yakınlık haline gelir. Galiba olgunlaşmak diye buna diyorlar; her şeyi kabul etmeye başlıyorsun. İnsan beyni mükemmel bir çiftçi; durmadan ekip biçiyor. Sonunda olan biten her şeyi anlıyorsun...
Hayal kırıklığı insanı öldürmüyor..Yalnızca yaşama azmimiz bir parça eksiliyor, başka bir şey olmuyor. Bir defa daha ayağa kalkana kadar, eskisi gibi gülmeye başlayana kadar, günlük işlerin hengamesine tekrar dönene kadar, bir vakit bocalıyoruz. Sonra yara izi gibi bir şey kalıyor. Zamanla kabuk bağlıyor. Elin hep oraya gidiyor, kaşıyorsun. İnsanın, diliyle eksik dişini yoklamasına benziyor. Sonra kaşımamayı, yoklamamayı öğreniyorsun.
varlığında, \'koş\' diyorum içimdeki çocuğa durma! .. topla çiçekleri,çayırlarım yok ama yeter dağımda yaban güller... sende kalsın istersen, tak saçlarına...
tokluğunda, \'gül\' diyorum içimdeki çocuğa kendini tutma! .. söyle türkülerini,sesim yok ama al oyalı yazmamı! .. sende kalsın istersen, dola boynuna...
açlığında, \'ye\' diyorum içimdeki çocuğa acıkma! ... aç avuçlarını,ekmeğim yok ama doldur içine sevdamı! .. sende kalsın istersen, ekmek yap katığına...
yokluğunda, \'sus\' diyorum içimdeki çocuğa ağlama! ... sil gözlerini, mendilim yok ama tut elimin tersini! .. sende kalsın istersen, sakla koynuna...
“Bundan sonra, nasıl eskisi gibi konuşur, eskisi gibi güler ve ağlarım? Nasıl eskisi gibi görünür evren gözüme, hiçbir vasfı artık eski vasıflarının hiçbirine benzemiyorken? Nasıl aynı ağaç olur artık aynı olmayan ağaç, benim kalbimin üzerinden SEN geçmişken? ”
Görünmez bir mezarlıktır zaman
Şairler dolaşır saf saf
Tenhalarında şiir söyleyerek.
A.İlhan
Önce besmele, en güzel kelime.
Allahım, yol boyunca bırakma elimi, düşerim sonra.
Allahım, niçin halkettinse beni, kalbime söyle iyice, engellerden arınsın.
Allahım, O güzeller güzeli, hangi iyilik diledi senden, dilerim ben de öylelerini.
Allahım, Peygamber efendimiz hangi şerlerden sığındıysa sana, upuzak tut benden de onları.
Allahım, yol boyunca, tarih boyunca, başıboş bırakma bizi.
Cahit Zarifoğlu/Böyle Ol Böyle Söyle şiirinden
Hayal kurmak, gerçeğe ulaşmanın ilk adımıdır...
Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı.
Açık denizleri, etrafında duvar olmayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum.
Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor.
Sabahattin Ali
Mutlu olmak için çok şeye gerek yok..
Gözün görsün, kalbin anlasın..
Ve ruhun yaşasın...'
Ralph Waldo.
Zaman böyle bir şeydir; ileri geri döner durur.
Yakınlıklar uzaklıklarla yer değiştirir. Sonra o uzaklıklar başka bir yerde, başka bir şekilde tekrar yakınlık haline gelir.
Galiba olgunlaşmak diye buna diyorlar; her şeyi kabul etmeye başlıyorsun.
İnsan beyni mükemmel bir çiftçi; durmadan ekip biçiyor.
Sonunda olan biten her şeyi anlıyorsun...
Hayal kırıklığı insanı öldürmüyor..Yalnızca yaşama azmimiz bir parça eksiliyor, başka bir şey olmuyor.
Bir defa daha ayağa kalkana kadar, eskisi gibi gülmeye başlayana kadar, günlük işlerin hengamesine tekrar dönene kadar, bir vakit bocalıyoruz. Sonra yara izi gibi bir şey kalıyor.
Zamanla kabuk bağlıyor. Elin hep oraya gidiyor, kaşıyorsun. İnsanın, diliyle eksik dişini yoklamasına benziyor.
Sonra kaşımamayı, yoklamamayı öğreniyorsun.
'Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan! '
Cemal Safi
YOKLUĞUN İÇİMDE ÇOCUK
varlığında,
\'koş\' diyorum içimdeki çocuğa
durma! ..
topla çiçekleri,çayırlarım yok ama
yeter dağımda yaban güller...
sende kalsın istersen,
tak saçlarına...
tokluğunda,
\'gül\' diyorum içimdeki çocuğa
kendini tutma! ..
söyle türkülerini,sesim yok ama
al oyalı yazmamı! ..
sende kalsın istersen,
dola boynuna...
açlığında,
\'ye\' diyorum içimdeki çocuğa
acıkma! ...
aç avuçlarını,ekmeğim yok ama
doldur içine sevdamı! ..
sende kalsın istersen,
ekmek yap katığına...
yokluğunda,
\'sus\' diyorum içimdeki çocuğa
ağlama! ...
sil gözlerini, mendilim yok ama
tut elimin tersini! ..
sende kalsın istersen,
sakla koynuna...
Tayyibe Atay
“Bundan sonra, nasıl eskisi gibi konuşur, eskisi gibi güler ve ağlarım?
Nasıl eskisi gibi görünür evren gözüme, hiçbir vasfı artık eski vasıflarının hiçbirine benzemiyorken? Nasıl aynı ağaç olur artık aynı olmayan ağaç, benim kalbimin üzerinden SEN geçmişken? ”