'bir yaratık gördüm, çıplak, vahşi. çömelmiş oturuyor yüreğini ellerinde tutuyor yiyordu dedim ki: 'tadı güzel mi dostum? ' 'acı, acı,' diye karşılık verdi; 'ama seviyorum çünkü acı ve benim kalbim.'
insan ki anılardan bir buluttur hayatın sonsuzluğa akıp giden göğünde savruldukça çoğalır çözüldükçe birikir… düşmeden son damlası toprağın rahmine kim bilir kaç mevsim görür kaç rüzgar geçirir…
derine gitmiş bir yaradır. dokunsan kanatır, dokunmasan kanarsın. ne zaman nasıl ördüğünü bilmediğin duvarların da vardır. dokunsan yıkar, dokunmasan yıkılırsın. seni seviyorum baba, keşke hala sadece başparmağını tutabilecek kadar küçük olsa ellerim, ve keşke bunu sana da söyleyebilsem.
'duygular için “başarı” adlı bir düş vardır, akıl için de “çalışma” adlı bir gerçek.. biz başarı’yı severiz, çalışmayı değil. başarı’yı öyle çok severiz ki hırpalamaktan korkar, ona el yerine göz koyarız. yeryüzünde “çalışmak” kavramını bizlerinki kadar öpmüş ulus yoktur. çalışmak bizim dil’imizdir. “çalışmak” seni öpüyorum. belki bir gün sen de bizi öpersin! '
kimi zaman sinirlendiren, çıldırtan, kızdıran, kavga edilen, bağırılan... ama çoğu zaman sevilen, özlenen, başka hiç bir şeyle yaşanamayan duyguları yaşatan, hep akılda olan, koruma iç güdüsünü öne çıkaran, uzaktaysa; eğlenilen anlarda akla gelen, keşke burada olsaydı denen, sarılınca güven hissini veren, başarıları kendi başarınmış gibi sevindiren, hataları ve üzüntüleri kendi üzüntün ve hatan gibi kötü hissettiren, hiç bir şey demeden göz göze gelip gülünen, ne düşündüğü anlaşılan, bir bakışla ya da mimikle pek çok konuda anlaşılabilen, başına kötü bir şey geldiğinde insanın içini acıtan, pek belli edilmese de kendinden daha çok önem verilen, hayattaki en önemli ve benzersiz bağlardan birini birlikte paylaşılan, gerekirse hiç düşünmeden can feda edilebilen...
bir öğrenci odasında asılı bir posterde anlamını bulan kelime.
posterde nikeragua da çekilmiş bir fotoğraf var. sırtında iki üç yaşlarında bir çocuk taşıyan sekiz dokuz yaşlarında bir kız çocuğunun fotoğrafı. fotoğrafçı kız çocuğuna 'ağır bir yükün var' diyor. kız çocuğu cevap veriyor 'o yük değil, kardeşim'
asıl annenin yerini hiçbir zaman almak niyetinde olmayan; babayı şu an en seven kadın olan; iyi ki babayı yalnız bırakmamış olan; adını üvey anne değil de başka bir şey olması gereken kişi.
bu kavram üzerine üretilen sıfatlar hep masalların suçudur.
ayrıca; bazı çocukların iki annesi ve iki babası olması hayata çok renk getirir. mutsuz bir anne ve baba ile yaşamaktansa; mutlu bir baba - üvey anne mutlu bir anne - üvey baba evi çok daha iyidir bünyeye...
yanından ayrılırken anlamamıştım, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu, zor olacak falan diyordu, bense herhangi bir evlat gibi kendime odaklanmış hayatın ne kadar güzel olacağını, neleri değiştireceğimi anlatıyordum, yollar başladı, oradan oraya, oradan oraya, oysa sohbet etmenin tadını, bir insana sarılmanın içtenliğini, arkana bakma ihtiyacı duymamanın güvenini, yıpratmamayı ama yıpranmayı, sevgiyi, insanlığı, hassasiyeti, nezaketi üzerinde taşımayı başarmış bir insan varmış, işte o insan.
misafirim mi oldun şimdi, misafirin miyim ben senin?
günümüzde kadına yapılan en büyük haksızlıktır. tecavüz ve sonrası toplumun tutumu yüz karasıdır. kurbanın faille evlendirilerek çözüme gidilmesi ise gün ortasında geceyi indirmektir... tecavüze anlayışla yaklaşmak tecavüze müsebbib olmaktır...
tecavüz cinsel şiddetin en şiddetli biçimidir. ayrıca istenmeyen gebelik ve hiv/aids gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara da yol açmaktadır. ancak, tecavüz, içinde damgalanmayı barındırdığı için, büyük oranda gerçeğin altında belgelenmekte ve nadiren cezalandırılmaktadır.
dünya çapında
· her beş kadından biri hayatlarında tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı olacaktır (who 1997) .
· güney afrika’da her gün 147 kadın tecavüze uğramaktadır. (güney afrika irk ilişkileri enstitüsü 2003) .
· abd’de her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor (abd adalet bakanlığı, 2000) .
· fransa’da her yıl 25,000 kadın tecavüze uğruyor (avrupa kadınlar lobisi, 2001) .
· türkiye’de kadınların %35.6’sı bazen, %16.3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor (2000 yılında yayınlanan taramalar, müslüman toplumlarda kadın ve cinsellik, wwhr yayınları: istanbul, 2000) .
'bir yaratık gördüm, çıplak, vahşi.
çömelmiş oturuyor
yüreğini ellerinde tutuyor
yiyordu
dedim ki: 'tadı güzel mi dostum? '
'acı, acı,' diye karşılık verdi;
'ama seviyorum
çünkü acı
ve benim kalbim.'
hart crane
ayağımızın altından sürekli kaçıp giden koşu bandıdır hayat.
hızımızı ona göre ayarlayamazsak düşer, kalırız...
insan ki anılardan bir buluttur
hayatın sonsuzluğa akıp giden göğünde
savruldukça çoğalır çözüldükçe birikir…
düşmeden son damlası toprağın rahmine
kim bilir kaç mevsim görür
kaç rüzgar geçirir…
derine gitmiş bir yaradır.
dokunsan kanatır,
dokunmasan kanarsın.
ne zaman nasıl ördüğünü bilmediğin duvarların da vardır.
dokunsan yıkar,
dokunmasan yıkılırsın.
seni seviyorum baba, keşke hala sadece başparmağını tutabilecek kadar küçük olsa ellerim,
ve keşke bunu sana da söyleyebilsem.
'duygular için “başarı” adlı bir düş vardır, akıl için de “çalışma” adlı bir gerçek..
biz başarı’yı severiz, çalışmayı değil.
başarı’yı öyle çok severiz ki hırpalamaktan korkar, ona el yerine göz koyarız.
yeryüzünde “çalışmak” kavramını bizlerinki kadar öpmüş ulus yoktur.
çalışmak bizim dil’imizdir.
“çalışmak” seni öpüyorum.
belki bir gün sen de bizi öpersin! '
kimi zaman sinirlendiren, çıldırtan, kızdıran, kavga edilen, bağırılan... ama çoğu zaman sevilen, özlenen, başka hiç bir şeyle yaşanamayan duyguları yaşatan, hep akılda olan, koruma iç güdüsünü öne çıkaran, uzaktaysa; eğlenilen anlarda akla gelen, keşke burada olsaydı denen, sarılınca güven hissini veren, başarıları kendi başarınmış gibi sevindiren, hataları ve üzüntüleri kendi üzüntün ve hatan gibi kötü hissettiren, hiç bir şey demeden göz göze gelip gülünen, ne düşündüğü anlaşılan, bir bakışla ya da mimikle pek çok konuda anlaşılabilen, başına kötü bir şey geldiğinde insanın içini acıtan, pek belli edilmese de kendinden daha çok önem verilen, hayattaki en önemli ve benzersiz bağlardan birini birlikte paylaşılan, gerekirse hiç düşünmeden can feda edilebilen...
bir öğrenci odasında asılı bir posterde anlamını bulan kelime.
posterde nikeragua da çekilmiş bir fotoğraf var. sırtında iki üç yaşlarında bir çocuk taşıyan sekiz dokuz yaşlarında bir kız çocuğunun fotoğrafı. fotoğrafçı kız çocuğuna
'ağır bir yükün var' diyor.
kız çocuğu cevap veriyor
'o yük değil, kardeşim'
asıl annenin yerini hiçbir zaman almak niyetinde olmayan;
babayı şu an en seven kadın olan;
iyi ki babayı yalnız bırakmamış olan;
adını üvey anne değil de başka bir şey olması gereken kişi.
bu kavram üzerine üretilen sıfatlar hep masalların suçudur.
ayrıca; bazı çocukların iki annesi ve iki babası olması hayata çok renk getirir.
mutsuz bir anne ve baba ile yaşamaktansa;
mutlu bir baba - üvey anne
mutlu bir anne - üvey baba
evi
çok daha iyidir bünyeye...
yanından ayrılırken anlamamıştım, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu, zor olacak falan diyordu, bense herhangi bir evlat gibi kendime odaklanmış hayatın ne kadar güzel olacağını, neleri değiştireceğimi anlatıyordum, yollar başladı, oradan oraya, oradan oraya, oysa sohbet etmenin tadını, bir insana sarılmanın içtenliğini, arkana bakma ihtiyacı duymamanın güvenini, yıpratmamayı ama yıpranmayı, sevgiyi, insanlığı, hassasiyeti, nezaketi üzerinde taşımayı başarmış bir insan varmış, işte o insan.
misafirim mi oldun şimdi, misafirin miyim ben senin?
günümüzde kadına yapılan en büyük haksızlıktır. tecavüz ve sonrası toplumun tutumu yüz karasıdır. kurbanın faille evlendirilerek çözüme gidilmesi ise gün ortasında geceyi indirmektir... tecavüze anlayışla yaklaşmak tecavüze müsebbib olmaktır...
tecavüz cinsel şiddetin en şiddetli biçimidir. ayrıca istenmeyen gebelik ve hiv/aids gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara da yol açmaktadır. ancak, tecavüz, içinde damgalanmayı barındırdığı için, büyük oranda gerçeğin altında belgelenmekte ve nadiren cezalandırılmaktadır.
dünya çapında
· her beş kadından biri hayatlarında tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı olacaktır (who 1997) .
· güney afrika’da her gün 147 kadın tecavüze uğramaktadır. (güney afrika irk ilişkileri enstitüsü 2003) .
· abd’de her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor (abd adalet bakanlığı, 2000) .
· fransa’da her yıl 25,000 kadın tecavüze uğruyor (avrupa kadınlar lobisi, 2001) .
· türkiye’de kadınların %35.6’sı bazen, %16.3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor (2000 yılında yayınlanan taramalar, müslüman toplumlarda kadın ve cinsellik, wwhr yayınları: istanbul, 2000) .
özgürlük ve demokrasi sözlerinin ışıltısı altında dünyada giremediği çok az yer kalmıştır.