Kaderimin Oyunu Söz: Orhan Gencebay Müzik: Orhan Gencebay
Ne sevenim var, ne soranım var Öyle yalnızım ki Çilesiz günüm yok, dert arasan çok Öyle dertliyim ki Bana kaderimin bir oyunumu bu Aldı sevdiğimi verdi zulümu Dünyaya doymadan gideceğim Yoksa yaşamanın kanunu mu bu
Bıktım artık yaşamaktan Çekmekle biter mi bu hayat yolu Ah... Bu yalnızlık, bu dertler
Bekleyeceğim, bekleyeceğim Geri dönmese bile Alıştım kaderin zulmüne artık Bana gülmese bile
Geri dönmez artık giden sevgililer Her ümit ufkunda ağlıyor gözler Bitmeyen çilenin, derdin sarhoşuyum Kahredip geçiyor en güzel günler
KRALİN KIZI SARI GELİN 1130Lu yıllardan süre gelen bir efsaneye göre; 'Abdulkadir Geylani, müritlerini çeşitli yerlere göndererek onlardan İslamiyet'i yaymalarını istemiştir. Müritlerinden Şeyh Senani'ye (Sen de Penek'e gideceksin. Orada İslamiyet'i yayacaksın. Ola ki görevini aksatırsan, umarım ki domuzların ayakları senin omuzlarında olur) diyerek bir anlamda serzenişte bulunmuştur. Şeyh Senani, Penek'e gelir. Fakat buranın hakimi Gürcü Kralı'nın güzel ve sarışın kızına o arada aşık olur. Sık sık görüşürler. Birbirlerine daha yakın olmak için Şeyh Senani, kızın önerisi ile onların domuzlarına çobanlık etmeye başlar. Böylece aradan 7 yıl geçer. Bir gün domuz yavrusunu sırtlayıp getirirken, domuz yavrusunun ayakları Şeyh Senani'nin kulağına ve omzuna değer. Aniden Abdülkadir Gaylani'yi hatırlayan Şeyh Senani, onun kendisine, (şayet görevini aksatırsan dilerim ki domuzların ayakları omuzlarının üzerinde olur) sözlerini hatırlar. Şeyh Senani, Penek hakimi Gürcü Kralı'nın sarı saçlı kızına yani sevgilisine durumu anlatır. Ona hak veren ve kendisiyle aynı düşünceyi benimseyen sarı kız onunla gitme kararını bildirir. Durumu öğrenen Penek Kralı, kızını biraz da yaşlı olan Şeyh Senani'ye vermek istemez. Daha sonra Şeyh Senani, birkaç müridi ve sarı kız birlikte kaçarlar. Onların kaçtığı haberini alan Gürcü Kralı ise askerlerini gönderir. 500 Gürcü asker kaçanları Allahuekber dağlarında sıkıştırır, Şeyh Senani ve müritleri ile Sarı Kız askerlere karşı koysalar da sonuçta tümü öldürülür. Dağın alt tarafında müritler, zirvesinde de Şeyh Senani ve sevgilisi Sarı kız öldürülürler. Hatta Şeyh Senani son nefesinde, üç defa (Allahuekber) dediği için bu dağların (Allahuekber) adını aldığı rivayet ediliyor.'
Erzurum çarşı pazar Leylim aman aman leylim aman aman Leylim aman aman sarı gelin
İçinde bir kız gezer Hop ninen ölsün sarı gelin aman Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim
Elinde divit kalem Leylim aman aman leylim aman aman Leylim aman aman sarı gelin
Katlime ferman yazar Hop ninen ölsün sarı gelin aman Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim
Palandöken yüce dağ Leylim aman aman leylim aman aman Leylim aman aman sarı gelin
Altı mor sümbüllü bağ Hop ninen ölsün sarı gelin aman Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim
Seni vermem yadlara Leylim aman aman leylim aman aman Leylim aman aman sarı gelin
Nice ki bu canım sağ Hop ninen ölsün sarı gelin aman Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim
Yemek Yemek kesinlikle bir sanattır. :)))
Dünya üzerinde en çok korktuğum şey.Eğer yanlış anlaşıldıysam düzeltene kadar gözüme uyku girmez.
Size tavsiyem eğer kazık yiyip aç çıkmak istemiyorsanız sakın girmeyin :)))
BÜYÜK ACI
Dünya üzemez beni
Ölüm korkutabilir mi
Sen olmadan bu kalp hissedebilir mi
Güneş batmış bana ne
Ellerin yok kime ne
Yerine koyamadım
Razı olamadım sensizliğe
Kalpler yanmış yağmur ıslatmış
Tanrı korumuş ya sevenleri
Son nefesimde elimi sen tutacaksın
Son sözlerimi bir sen duyacaksın
Meleklerin sözü var
- Kızım ne içiyorsun?
- Winston light anne,
- iyi devam et zıkkımın kökünü iç.
- çıksın hemen başlıyacağım merak etme sen anneciğim :))
Malesef her bırakmak istediğimde tekrar başladığım sigara.
Bu öykü Malkara köylerinden alınmış olup belli bir
kişinin dilinden yazıya geçirilmiş değildir. Çevrede
herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Söylentiye
göre, çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok
güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında
Zeynep'i köylerindeki bir düğünde aşırı (yabancı)
köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali
Zeynep'i çok beğenir ve köyüne döndüğünde kızın
babasına hemen görücü gönderir. Zeynep'i Ali'ye
verirler. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali,
Zeynep'i alıp aşırı köyüne götürür.
Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç
gün üç gece çeker. Bu kadar uzak olduğundan dolayı
Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl
göremez. Bu özlem Zeynep'in yüreğinde her gün biraz
daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük
bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi
köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü
mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini
gidermeye çalışırmış.
Oysa kocası, Zeynep'in bu özlemine pek aldırış etmez.
Kaldı ki eski sevgisi de pek kalmadığından kendini
fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu
özlem ve kocasının horlaması Zeynep'i yataklara
düşürür.
Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için,
köyden gelip gidenler de anasının babasının
çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını
anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber
vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan
sonra bir akşam üstü Zeynep'in anası babası köye
gelirler, Zeynep'i yatakta bulurlar. Perişan bir halde
Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü
anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki
bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler.
Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır.
Zeynep hasretini giderir, giderir ama artık çok geç
kalınmıştır. Bir daha onmaz, sonu ölümle biter. Herkes
Zeynep için göz yaşı döker. İşte o gün bu gündür bu
türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse
Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
Burcum diye söylemiyorum ama en kalite burç :)))
Kaderimin Oyunu
Söz: Orhan Gencebay
Müzik: Orhan Gencebay
Ne sevenim var, ne soranım var
Öyle yalnızım ki
Çilesiz günüm yok, dert arasan çok
Öyle dertliyim ki
Bana kaderimin bir oyunumu bu
Aldı sevdiğimi verdi zulümu
Dünyaya doymadan gideceğim
Yoksa yaşamanın kanunu mu bu
Bıktım artık yaşamaktan
Çekmekle biter mi bu hayat yolu Ah...
Bu yalnızlık, bu dertler
Bekleyeceğim, bekleyeceğim
Geri dönmese bile
Alıştım kaderin zulmüne artık
Bana gülmese bile
Geri dönmez artık giden sevgililer
Her ümit ufkunda ağlıyor gözler
Bitmeyen çilenin, derdin sarhoşuyum
Kahredip geçiyor en güzel günler
KRALİN KIZI SARI GELİN
1130Lu yıllardan süre gelen bir efsaneye göre;
'Abdulkadir Geylani, müritlerini çeşitli yerlere göndererek onlardan İslamiyet'i yaymalarını istemiştir. Müritlerinden Şeyh Senani'ye (Sen de Penek'e gideceksin. Orada İslamiyet'i yayacaksın. Ola ki görevini aksatırsan, umarım ki domuzların ayakları senin omuzlarında olur) diyerek bir anlamda serzenişte bulunmuştur.
Şeyh Senani, Penek'e gelir. Fakat buranın hakimi Gürcü Kralı'nın güzel ve sarışın kızına o arada aşık olur. Sık sık görüşürler. Birbirlerine daha yakın olmak için Şeyh Senani, kızın önerisi ile onların domuzlarına çobanlık etmeye başlar.
Böylece aradan 7 yıl geçer. Bir gün domuz yavrusunu sırtlayıp getirirken, domuz yavrusunun ayakları Şeyh Senani'nin kulağına ve omzuna değer. Aniden Abdülkadir Gaylani'yi hatırlayan Şeyh Senani, onun kendisine, (şayet görevini aksatırsan dilerim ki domuzların ayakları omuzlarının üzerinde olur) sözlerini hatırlar.
Şeyh Senani, Penek hakimi Gürcü Kralı'nın sarı saçlı kızına yani sevgilisine durumu anlatır. Ona hak veren ve kendisiyle aynı düşünceyi benimseyen sarı kız onunla gitme kararını bildirir. Durumu öğrenen Penek Kralı, kızını biraz da yaşlı olan Şeyh Senani'ye vermek istemez.
Daha sonra Şeyh Senani, birkaç müridi ve sarı kız birlikte kaçarlar. Onların kaçtığı haberini alan Gürcü Kralı ise askerlerini gönderir. 500 Gürcü asker kaçanları Allahuekber dağlarında sıkıştırır, Şeyh Senani ve müritleri ile Sarı Kız askerlere karşı koysalar da sonuçta tümü öldürülür. Dağın alt tarafında müritler, zirvesinde de Şeyh Senani ve sevgilisi Sarı kız öldürülürler. Hatta Şeyh Senani son nefesinde, üç defa (Allahuekber) dediği için bu dağların (Allahuekber) adını aldığı rivayet ediliyor.'
Erzurum çarşı pazar
Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin
İçinde bir kız gezer
Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim
Elinde divit kalem
Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin
Katlime ferman yazar
Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim
Palandöken yüce dağ
Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin
Altı mor sümbüllü bağ
Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim
Seni vermem yadlara
Leylim aman aman leylim aman aman
Leylim aman aman sarı gelin
Nice ki bu canım sağ
Hop ninen ölsün sarı gelin aman
Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim