1965 Nüfus Sayımına göre Türkiye'de kaç kişi hangi dili kullanıyor? : Kürtçe: 2 milyon 219 bin 502 Arapça: 365 bin 340 Zazaca: 150 bin 644 Çerkesçe: 58 bin 339 Gürcüce: 34 bin 330 Lazca: 26 bin 7 Pomakça: 23 bin 138 Boşnakça: 17 bin 627 Arnavutça: 12 bin 832 Abazaca: 4 bin 563 Acemce: 948 Kırmança: 45 Kırdaşça: 42
Azınlık dilleri: Rumca: 48 bin 96 Ermenice: 33 bin 94 Yahudice: 9 bin 981
• NATO Susurluk kazası ile ülkemizde yaygın olarak gündeme gelen siyasi cinayet şebekelerinin merkez karargahıdır. Yalnızca ülkemizde değil, bütün Avrupa hatta dünyada karşı devrimci çeteler NATO'nun himayesindedir. • NATO tek tek ülkelerde ortaya çıkabilecek kitlesel anti-kapitalist ve anti-emperyalist hareketleri silahla bastırmak konusunda hazırlık yürütmektedir. Bu anlamda NATO iç savaş planlaması yapmaktadır. Bu kanlı operasyonların merkez üslerinden birisi Türkiye'de kurulacaktır. • NATO tekelci basınla, üniversitelerle, siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle tahmin edilemeyecek çap ve nitelikte ilişkilere sahiptir. Yalan haber üretimi, karşı görüştekilerin karalanması, genç kuşakların emperyalist ideolojinin etki alanına çekilmesi, toplumsal yaşamda kritik yerlerde bulunan kişilerin kuşatılması, NATO'nun faaliyetleri arasındadır. • NATO geçmişte birçok kanlı eyleme imza atmış, çok sayıda savaşın planlayıcısı ve yürütücüsü olmuştur. Örgüt yakın gelecekte yeni silahlı operasyonlara kalkışacağını açıkça ilan etmektedir. • NATO Türkiye'deki bütün bilimsel çalışmaları denetleyip, olanaklar ölçüsünde kendi bünyesine almaya çalışmaktadır. Üniversitelerin hemen hepsinde NATO'yla ortak proje üretilmektedir. TUBİTAK ve başka bazı kurumlar her geçen gün daha fazla NATO'nun ilgi alanına girmektedir. • NATO Türkiye'de “denetlenmeyen” üs ve silahlara sahiptir. Bunlara yenilerini eklemek konusunda AKP hükümeti Beyaz Saray'dan talimat beklemektedir. • NATO bir suç örgütüdür. Bu örgüt binlerce karşı devrimci sabotaj, süikast ve adam kaçırma gibi faaliyetler konusunda eğitmiştir. Örgütün çeteleri finanse etmek için uyuşturucu kaçakçılığı ağı kurdurduğu da belgelerle ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar sermaye sınıfı rahat etsin diyedir.
Büyükşehirlere olan yoğun göç nedeniyle son iki kuşak laz tarafından konuşulamayan ama doğu karadeniz kıyılarında, pazar (atina) , ardeşen (artejeni) , fındıklı (vi3e) , arhavi (arxavi) , ve hopa (xopa) 'da, ayrıca göçler sonucu 1800'ler sonu ve 1900'ler başında yerleşilmiş olan batı karadeniz kasabaları ve ilçelerinde, kaynaşlı, akçakoca ve bakacak'ta, sakarya ve kocaeli illerinde dağınık yerleşim yerlerinde konuşulan güney kartveli dil ailesinden, yazılı geçmişi bulunmayan fakat son yıllarda büyük gelişim kaydetmiş dil.
Bana kalırsa dünyayı sadece 'maddi' yorumlarla anlama girişimleri, eksik ve büyük ihtimalle de yanlış olmaya mahkumdurlar.
Gayet tabii ki ekonomik 'alt yapıya' dayalı sınıf mücadeleleri, emperyalist güç savaşları dünyayı anlamada önemli kavramlardır.
Ancak insanlar, ölümleri pahasına, canlarını ortaya koyarak, büyük tehlikeleri göze alarak sadece maddi amaçlar için mücadele edemezler.
Onları ateşleyen bir 'inanç', yaşamı kendilerine göre anlamlandırmaya yarayan bir nihai manevi amaç mutlaka olmalıdır.
Bu nedenle insanlık tarihini anlamak için mutlaka dinleri de iyi anlamamız, uzmanlık düzeyinde olmasa da teoloji konusunda bilgilenmek için uğraşmamız gerekiyor.
Bununla da yetinmeyip, ezoterik düşüncenin, batini inançların da gelişimini, anlamaya çalışmamız lazım.
Benim inancım o ki şu son derece maddi çıkarlara yönelik olarak gözüken Irak Savaşı'nı bile hayatın bu boyutundan habersiz olarak anlamamız mümkün değildir.
Dünyanın tarihi kendi inançları doğrultusunda insanlığa hükmetmeye çalışan yarı gizli örgütlerinin de tarihidir bir yönüyle.
Ve bazı bilgilerin gizlenmesiyle birlikte bu gizli bilgiler kullanılarak ilerde tarihin yeniden yazılacağı yolunda inançlar da yaratılmıştır bu dünyada.
Ben elimden geldiğince bu dünyayı anlamlandırmak, anlamak için durmadan okuyorum. Bugün de sizlere daha önce söz verdiğim gibi bir okuma önerisi listesini yayınlayacağım.
Bunların 'farklı dünyalara giriş' için çok iyi bir başlangıç olacağını düşünüyorum.
* * *
1-'Foucault Sarkacı', Umberto Eco
2-'The Secret Teachings of All Ages' Manly Palmer Hall
Savaş Süzal, çok uzun yıllardır Washington'da yaşayan (2 yılı aşkın süreyle ben de Washington'da aynı işi yaptım) , birçok gazetenin Washington temsilciliğini yürüten değerli bir gazetecidir, Savaş Bey ilaveten 'www.habergazete.com' adresinde bir elektronik gazete de hazırlıyor. Dün bu sitede çok önemli bir haber yayınlandı, yakın geleceğimiz adına ipuçlarının yer aldığı gizli bir toplantı haberi, aynen aktarıyorum, kayda geçin ey okur;
- 28 Mayıs'ta ABD Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen, beş uzmanın katıldığı 'gizli' toplantıda Kerkük'ün Kürtlere bırakılması ve Kürt devleti konusunda AKP hükümeti ile TSK'nın neler düşüneceği-tepkilerinin ne olacağı tartışıldı.
- Toplantıya katılan beş uzmandan üçünün Musevi asıllı olduğu, birinin Ulusal Savunma Enstitüsü'nde Irak uzmanı, ötekinin adı az bilinen bir üniversitede öğretim üyesi ve bir zamanlar PKK lideri ile görüşme talebinde bulunduğu ve diğerinin de ABD Kongresi'nde bir komisyonun yetkilisi olması dışında fazla bilgi vermek istemiyoruz. Yuvarlak masa etrafına toplanan bu kişiler konularında görüşlerini belirttikten sonra orada hazır bulunan 25 yetkilinin sorularını yanıtladılar. Tartışma sırasında yanıt aranan sorular şunlardı;
- SORULAR 1- Kerkük, Kürt eyaleti içinde kalırsa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisi ne olur? 2- Kürt milliyetçiliğine İslami çevrelerin bakışı ne? 3- AKP'nin İslam-Kürt milliyetçiliğine yaklaşımı nedir? 4 - AKP'nin TSK ile birlikte bölgedeki bir Kürt devletine yaklaşımı ne olur? 5- AKP'nin Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürt devletine bakışı ne olabilir? 6- AKP içindeki Kürt asıllıların Başbakan Erdoğan üzerindeki etkileri nedir? 7- Ve yaklaşan ekonomik kriz içinde AKP'nin geleceği ne olur? (Yaklaşan ekonomik kriz vurgusunu özellikle kayda geçiniz)
- Ve ayrıntılar; gizli toplantıda Kerkük'ün Kürt eyaleti içinde kalmasının Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisine yol açabileceği ve bu tepkinin Türk askerinin ABD'ye duyduğu güvensizliği daha da derinleştirebileceği vurgulandı. ABD'nin Kürtler yanında yer almaya devam etmesi halinde, TSK'nın güvenini tamamen kaybedilebileceği, bu nedenle Amerika'nın konuyla ilgili politikasını açıkça 'yürütme-me-si' önerildi.
- AKP'nin 'keskin-net' bir Irak politikası olmamasının parti içindeki hassas etnik dengeleri bozmamak amacına yönelik olduğuna işaret edilirken, AKP içindeki dinamiklerin Irak'taki gelişmeler yüzünden partiyi zor durumda bırakabileceği kaydedildi. Örneğin; partinin bu nedenle Türkmenlere yapılan baskıları gündeme taşıma-maya çalıştığı söylendi.
- Gizli toplantıda Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerin Kürt milliyetçiliği bilincinin yüksek olduğu, bunlardan Mir Dengir Fırat'ın parti içindeki ikinci adam ve siyasi işlerden sorumlu olduğu, ikinci yardımcı Adana Milletvekili Ömer Çelik'in de Başbakan üzerinde de büyük etkiye sahip olduğu, üçüncü yardımcının da iş dünyasıyla ilişkileri düzenleyen Cüneyt Zapsu olduğu belirtildi.
- Gizli toplantıda ayrıca İlnur Çevik ve Cengiz Çandar'a göre AKP hükümetinin Kürt Federasyonuna karşı olmadığı, asker ve MGK zorlamalarıyla Kürt etnik federasyonuna karşı çıkmak zorunda kaldığı ifade edildi.
- Evet, 28 Mayıs'ta Washington'da- ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan 'toplantı notları böyle, yorumunu da artık sizin 'yüksek bilincinize' bırakıyorum sevgili okur.
Türkiye'de 'birinin elinde Cumhuriyet gazetesi görüyorsan o adam dinsizdir' yada 'vakit gazetesi okuyorsa 'dinci/yobaz'dır' diye bir GENELLEME hep yapılır.Oysa siyasetle, ülke sorunlarıyla ilgilenen insanlar HER GAZETEYİ OKUMALIDIR.Çünkü ancak bu şekilde kendisinden farklı düşünenlerin düşüncelerinin ne olduğunu daha iyi anlayabilir.BAşkalarından duyduklarıyla(bu gazete dinsizdir, dincidir, şucudur, bucudur vb.) ne kadar doğru bir tahlil yapabilirki. Ayrıca örneğin Cumhuriyet yazarlarının hepsi dinsiz olmadığı gibi, dinci tabir edilen gazetelerin tüm yazarlarının da Atatürk düşmanı anti laik değillerdir.ÖN YARGILARDAN kurtulmalıyız.HERŞEYİ okumalıyız.
İngiltere'nin silah satışı yaptığı ülkeler arasında, politikalarını en çok eleştirdiği Suudi Arabistan bulunuyor.
İngiltere'nin silah satışı yaptığı ülkelerin listesinin açıklanmasının ardından, haberi yayımlayan The Guardian gazetesi, hükümeti 'ilkeli silah satışı' konusunda kendi verdiği karara ters düşmekle suçlarken, insan haklarını savunan gruplar da yaptıkları açıklamalarda, Endonezya, Kolombiya, Nepal gibi ülkelere silah satışı yapılmasını eleştirdi.
Suudi Arabistan'ın 189 milyon sterlinle birinci olduğu listede, ikinci büyük silah alıcısı da yıllık 116 milyon sterlinlik alımla ABD oldu. Malezya 97 milyon sterlinle üçüncü sırada yer aldı.
Türkiye ise İngiltere'den yaptığı 42 milyon 370 bin sterlinlik silah alımıyla sekizinci sıraya yerleşti.
1965 Nüfus Sayımına göre Türkiye'de kaç kişi hangi dili kullanıyor? :
Kürtçe: 2 milyon 219 bin 502
Arapça: 365 bin 340
Zazaca: 150 bin 644
Çerkesçe: 58 bin 339
Gürcüce: 34 bin 330
Lazca: 26 bin 7
Pomakça: 23 bin 138
Boşnakça: 17 bin 627
Arnavutça: 12 bin 832
Abazaca: 4 bin 563
Acemce: 948
Kırmança: 45
Kırdaşça: 42
Azınlık dilleri:
Rumca: 48 bin 96
Ermenice: 33 bin 94
Yahudice: 9 bin 981
• NATO Susurluk kazası ile ülkemizde yaygın olarak gündeme gelen siyasi cinayet şebekelerinin merkez karargahıdır. Yalnızca ülkemizde değil, bütün Avrupa hatta dünyada karşı devrimci çeteler NATO'nun himayesindedir.
• NATO tek tek ülkelerde ortaya çıkabilecek kitlesel anti-kapitalist ve anti-emperyalist hareketleri silahla bastırmak konusunda hazırlık yürütmektedir. Bu anlamda NATO iç savaş planlaması yapmaktadır. Bu kanlı operasyonların merkez üslerinden birisi Türkiye'de kurulacaktır.
• NATO tekelci basınla, üniversitelerle, siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle tahmin edilemeyecek çap ve nitelikte ilişkilere sahiptir. Yalan haber üretimi, karşı görüştekilerin karalanması, genç kuşakların emperyalist ideolojinin etki alanına çekilmesi, toplumsal yaşamda kritik yerlerde bulunan kişilerin kuşatılması, NATO'nun faaliyetleri arasındadır.
• NATO geçmişte birçok kanlı eyleme imza atmış, çok sayıda savaşın planlayıcısı ve yürütücüsü olmuştur. Örgüt yakın gelecekte yeni silahlı operasyonlara kalkışacağını açıkça ilan etmektedir.
• NATO Türkiye'deki bütün bilimsel çalışmaları denetleyip, olanaklar ölçüsünde kendi bünyesine almaya çalışmaktadır. Üniversitelerin hemen hepsinde NATO'yla ortak proje üretilmektedir. TUBİTAK ve başka bazı kurumlar her geçen gün daha fazla NATO'nun ilgi alanına girmektedir.
• NATO Türkiye'de “denetlenmeyen” üs ve silahlara sahiptir. Bunlara yenilerini eklemek konusunda AKP hükümeti Beyaz Saray'dan talimat beklemektedir.
• NATO bir suç örgütüdür. Bu örgüt binlerce karşı devrimci sabotaj, süikast ve adam kaçırma gibi faaliyetler konusunda eğitmiştir. Örgütün çeteleri finanse etmek için uyuşturucu kaçakçılığı ağı kurdurduğu da belgelerle ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar sermaye sınıfı rahat etsin diyedir.
En ince detaylarıyla, belgeleriyle, tarafsızca anlatan kitap
'Milli Kurtuluş Tarihi' (Doğan Avcıoğlu) 4 cilt - Tekin Yayınevi
Her Karadenizli, Laz değildir.(bakınız:Lazca)
TRT, 5 dilde(zazaca, kırmançi, arapça, çerkezce, boşnakça) program yaptığı halde LAZCA yı nedense atlamıştır.
Büyükşehirlere olan yoğun göç nedeniyle son iki kuşak laz tarafından konuşulamayan ama doğu karadeniz kıyılarında, pazar (atina) , ardeşen (artejeni) , fındıklı (vi3e) , arhavi (arxavi) , ve hopa (xopa) 'da, ayrıca göçler sonucu 1800'ler sonu ve 1900'ler başında yerleşilmiş olan batı karadeniz kasabaları ve ilçelerinde, kaynaşlı, akçakoca ve bakacak'ta, sakarya ve kocaeli illerinde dağınık yerleşim yerlerinde konuşulan güney kartveli dil ailesinden, yazılı geçmişi bulunmayan fakat son yıllarda büyük gelişim kaydetmiş dil.
Söz verdiğim kitap listesi
Bana kalırsa dünyayı sadece 'maddi' yorumlarla anlama girişimleri, eksik ve büyük ihtimalle de yanlış olmaya mahkumdurlar.
Gayet tabii ki ekonomik 'alt yapıya' dayalı sınıf mücadeleleri, emperyalist güç savaşları dünyayı anlamada önemli kavramlardır.
Ancak insanlar, ölümleri pahasına, canlarını ortaya koyarak, büyük tehlikeleri göze alarak sadece maddi amaçlar için mücadele edemezler.
Onları ateşleyen bir 'inanç', yaşamı kendilerine göre anlamlandırmaya yarayan bir nihai manevi amaç mutlaka olmalıdır.
Bu nedenle insanlık tarihini anlamak için mutlaka dinleri de iyi anlamamız, uzmanlık düzeyinde olmasa da teoloji konusunda bilgilenmek için uğraşmamız gerekiyor.
Bununla da yetinmeyip, ezoterik düşüncenin, batini inançların da gelişimini, anlamaya çalışmamız lazım.
Benim inancım o ki şu son derece maddi çıkarlara yönelik olarak gözüken Irak Savaşı'nı bile hayatın bu boyutundan habersiz olarak anlamamız mümkün değildir.
Dünyanın tarihi kendi inançları doğrultusunda insanlığa hükmetmeye çalışan yarı gizli örgütlerinin de tarihidir bir yönüyle.
Ve bazı bilgilerin gizlenmesiyle birlikte bu gizli bilgiler kullanılarak ilerde tarihin yeniden yazılacağı yolunda inançlar da yaratılmıştır bu dünyada.
Ben elimden geldiğince bu dünyayı anlamlandırmak, anlamak için durmadan okuyorum. Bugün de sizlere daha önce söz verdiğim gibi bir okuma önerisi listesini yayınlayacağım.
Bunların 'farklı dünyalara giriş' için çok iyi bir başlangıç olacağını düşünüyorum.
* * *
1-'Foucault Sarkacı', Umberto Eco
2-'The Secret Teachings of All Ages' Manly Palmer Hall
3-'Büyücülükten Felsefeye Masonluğun Tarihi' Reşat Numan
4-'Gül ve Haç Kardeşliği' Aytunç Altındal
5-'Ezoterik ve Batini Doktrinleri Tarihi' Cihangir Gener
6-'Dine Karşı Düşünce Tarihi' Albert Baye
7-'The Hiram Key' Christopher Knight ve Robert Lomas
8-'The Occult Conspiracy: The Seceret History of Mystics, Templars, Masons and Occult Societes' Michael Howard.
9-'Tapınak Şovalyeleri: Mabet ve Loca' Richard Leigh, Michale Baigent
10-'The Templar Revelation: Secret Guardians of the True Identity of Christ' Lynn Picknett, Clive Prince
11-'The Secret Boks of the Egyptian Gnostics' Jean Doresse
12- 'A History of Pagan Europe' Prudence Jones, Nigel Pennick
13-'America's Secret Destiny: Spiritual Vision and the Founding of a Nation' Robert Hieronimu
14- 'The Rose Cross and the Goddess' Gareth Knight
Serdar Turgut (4.6.2004)
Gizli toplantı
Savaş Süzal, çok uzun yıllardır Washington'da yaşayan (2 yılı aşkın süreyle ben de Washington'da aynı işi yaptım) , birçok gazetenin Washington temsilciliğini yürüten değerli bir gazetecidir, Savaş Bey ilaveten 'www.habergazete.com' adresinde bir elektronik gazete de hazırlıyor. Dün bu sitede çok önemli bir haber yayınlandı, yakın geleceğimiz adına ipuçlarının yer aldığı gizli bir toplantı haberi, aynen aktarıyorum, kayda geçin ey okur;
- 28 Mayıs'ta ABD Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen, beş uzmanın katıldığı 'gizli' toplantıda Kerkük'ün Kürtlere bırakılması ve Kürt devleti konusunda AKP hükümeti ile TSK'nın neler düşüneceği-tepkilerinin ne olacağı tartışıldı.
- Toplantıya katılan beş uzmandan üçünün Musevi asıllı olduğu, birinin Ulusal Savunma Enstitüsü'nde Irak uzmanı, ötekinin adı az bilinen bir üniversitede öğretim üyesi ve bir zamanlar PKK lideri ile görüşme talebinde bulunduğu ve diğerinin de ABD Kongresi'nde bir komisyonun yetkilisi olması dışında fazla bilgi vermek istemiyoruz. Yuvarlak masa etrafına toplanan bu kişiler konularında görüşlerini belirttikten sonra orada hazır bulunan 25 yetkilinin sorularını yanıtladılar. Tartışma sırasında yanıt aranan sorular şunlardı;
- SORULAR 1- Kerkük, Kürt eyaleti içinde kalırsa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisi ne olur? 2- Kürt milliyetçiliğine İslami çevrelerin bakışı ne? 3- AKP'nin İslam-Kürt milliyetçiliğine yaklaşımı nedir? 4 - AKP'nin TSK ile birlikte bölgedeki bir Kürt devletine yaklaşımı ne olur? 5- AKP'nin Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürt devletine bakışı ne olabilir? 6- AKP içindeki Kürt asıllıların Başbakan Erdoğan üzerindeki etkileri nedir? 7- Ve yaklaşan ekonomik kriz içinde AKP'nin geleceği ne olur? (Yaklaşan ekonomik kriz vurgusunu özellikle kayda geçiniz)
- Ve ayrıntılar; gizli toplantıda Kerkük'ün Kürt eyaleti içinde kalmasının Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisine yol açabileceği ve bu tepkinin Türk askerinin ABD'ye duyduğu güvensizliği daha da derinleştirebileceği vurgulandı. ABD'nin Kürtler yanında yer almaya devam etmesi halinde, TSK'nın güvenini tamamen kaybedilebileceği, bu nedenle Amerika'nın konuyla ilgili politikasını açıkça 'yürütme-me-si' önerildi.
- AKP'nin 'keskin-net' bir Irak politikası olmamasının parti içindeki hassas etnik dengeleri bozmamak amacına yönelik olduğuna işaret edilirken, AKP içindeki dinamiklerin Irak'taki gelişmeler yüzünden partiyi zor durumda bırakabileceği kaydedildi. Örneğin; partinin bu nedenle Türkmenlere yapılan baskıları gündeme taşıma-maya çalıştığı söylendi.
- Gizli toplantıda Erdoğan'ın en yakınındaki isimlerin Kürt milliyetçiliği bilincinin yüksek olduğu, bunlardan Mir Dengir Fırat'ın parti içindeki ikinci adam ve siyasi işlerden sorumlu olduğu, ikinci yardımcı Adana Milletvekili Ömer Çelik'in de Başbakan üzerinde de büyük etkiye sahip olduğu, üçüncü yardımcının da iş dünyasıyla ilişkileri düzenleyen Cüneyt Zapsu olduğu belirtildi.
- Gizli toplantıda ayrıca İlnur Çevik ve Cengiz Çandar'a göre AKP hükümetinin Kürt Federasyonuna karşı olmadığı, asker ve MGK zorlamalarıyla Kürt etnik federasyonuna karşı çıkmak zorunda kaldığı ifade edildi.
- Evet, 28 Mayıs'ta Washington'da- ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan 'toplantı notları böyle, yorumunu da artık sizin 'yüksek bilincinize' bırakıyorum sevgili okur.
Güler KÖMÜRCÜ (Akşam gazetesi-8.6.2004)
Türkiye'de 'birinin elinde Cumhuriyet gazetesi görüyorsan o adam dinsizdir' yada 'vakit gazetesi okuyorsa 'dinci/yobaz'dır' diye bir GENELLEME hep yapılır.Oysa siyasetle, ülke sorunlarıyla ilgilenen insanlar HER GAZETEYİ OKUMALIDIR.Çünkü ancak bu şekilde kendisinden farklı düşünenlerin düşüncelerinin ne olduğunu daha iyi anlayabilir.BAşkalarından duyduklarıyla(bu gazete dinsizdir, dincidir, şucudur, bucudur vb.) ne kadar doğru bir tahlil yapabilirki.
Ayrıca örneğin Cumhuriyet yazarlarının hepsi dinsiz olmadığı gibi, dinci tabir edilen gazetelerin tüm yazarlarının da Atatürk düşmanı anti laik değillerdir.ÖN YARGILARDAN kurtulmalıyız.HERŞEYİ okumalıyız.
İngiltere'nin silah satışı yaptığı ülkeler arasında, politikalarını en çok eleştirdiği Suudi Arabistan bulunuyor.
İngiltere'nin silah satışı yaptığı ülkelerin listesinin açıklanmasının ardından, haberi yayımlayan The Guardian gazetesi, hükümeti 'ilkeli silah satışı' konusunda kendi verdiği karara ters düşmekle suçlarken, insan haklarını savunan gruplar da yaptıkları açıklamalarda, Endonezya, Kolombiya, Nepal gibi ülkelere silah satışı yapılmasını eleştirdi.
Suudi Arabistan'ın 189 milyon sterlinle birinci olduğu listede, ikinci büyük silah alıcısı da yıllık 116 milyon sterlinlik alımla ABD oldu. Malezya 97 milyon sterlinle üçüncü sırada yer aldı.
Türkiye ise İngiltere'den yaptığı 42 milyon 370 bin sterlinlik silah alımıyla sekizinci sıraya yerleşti.