© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in bir aralar diline pelesenk ettiği deyim.
Şiirin nasıl okunmamasının kendisinden öğrenilebileceği zat. Hele A.Kadir'in 'Kayısı Ağacı' adlı şiirini bir katledişi vardır ki... sormayın. Şiiri yorumlamanın salya sümük ağlamak olduğunu sananların bol olduğu bir memlekette, elbette böylesi marazi duyarlıkların yoğunluğunda ve de torpilin gölgesinde yükselen kişilerin, yükselen değerleri belirlemesi de elzemdir.
Sesi detone olduğu halde, şarkı/türkü söylemekte ısrar eden adam. Bu Livaneli'den hoşlanmadığım anlamına gelmiyor. Bazı besteleri ve bazı film müziklerini severek dinliyorum.
Yalçın Küçük, Livaneli'nin sabetayist olduğunu söylüyor.
Nedendir bilemiyorum, yorumladığı şarkıları katlediyormuş gibi bir duygu oluşuyor bende. Ne kadar zorlasam da kendimi, dinleyemiyor ben bu kadını.
Morrison Sülü. Mason olduğu halde masonluğunu reddetmiştir. Hatta Masonlar Locası'ndan, mason olmadığına dair belge de almıştır. Fakat, İlhami Soysal tarafından Mason Locası'na üye olduğu belgeyle kanıtlanmıştır. Bu yüzden, İlhami Soysal'ı dövdürtmüştür Morrison Sülü.
Kullandığı soyadı gerçek soyadı değildir. Asıl soyadı Gündoğdu'dur. Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yönetimde etkin olan sabetayistlerin kulağına daha hoş geleceğini düşünerek 'Demirel' soyadını almış olabilir aile. (Tabii, sabetayist olma ihtimallerini de göz ardı etmemek gerek) .
'Süleyman Demirel' denilince,Türkiye topraklarının görüp göreceği en çirkef kişilerden biri geliyor aklıma.
Bel ölçüsü 81 cm olan insanların kullandığı kuşak. 81 kemeri olarak da adlandırıldığı durumlar vardır.
Bahçelievler denilince, aklıma Ankara geliyor. Şimdilerde zengin züppelerin mekan olarak belirlediği bir semt, bana Bahçelievler katliamını hatırlatıyor. Kendilerini milliyetçi sanan eli kanlı katiller, ODTÜ'lü yedi öğrenciyi katletmişti Bahçelievler semtinde. Unutmadık... Unutturmayacağız... Ve hesabını soracağız.
Neden zor bir durumda kalan bir kişi hakkında 'ayvayı yedi' denildiğini, fakat ne bileyim 'kirazı yedi', 'portakalı yedi' falan gibi bir şey denilmediğini anlamış değilim daha.
Taloji denilen nesnede oluşan pas. İngilizce konuşulan ülkelerde bu terim 'alojideki geçmiş' şeklinde yanlış anlaşılmıştır. Malum-u aliniz; past İngilizce'de geçmiş demektir. Fakat, terimin doğrusu yukarıda izah ettiğim mahiyettedir, efendim.
Ah nerde televizyonun siyah beyaz ve de tek kanallı olduğu dönemlerde oryantalist Nesrin Topkapı'nın attığı o göbek! Ah, ah!