:))))) haklısın şövalye..bence de insanları birbirine çeken 2 ana öge var. 1- sevgileri 2- zıtlıkları.. çelişkili gibi görünse de bence de böyle. ama bu iki kavramı birbirinden bağımsız olarak düşünmek değil de, iç içe geçmiş birbirini tamamlayan kavramlar olarak düşünmeli.
iki ayrı koltukta oturup, iki ayrı pencereden, iki ayrı dünyaya bakan iki ayrı insanın iki kere karşılaşmasıdır kii.. benim bildiğim iki sebebi vardır :))))))
Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelen İslamî terimdir. Anlamlı ve hikmetli (bilgece) amaçlarla, latîf bir şekilde birbirine yakışan ve birbiriyle ilişkili olan, uygunluk arz ederek bir düzenin varlığını gösteren, kısaca birbirine tevâfuk eden her şey, evrende tesâdüfe yer olmadığını işaret ve ispat eder.
Aynı şekilde; bir başıboşluk, belirsiz sebeplerle veya kendi kendine oluşma ya da doğa kanunları adı verilen bir 'tabiat hâkimiyeti' düşünülemez. Hiçbir şey Allah'ın bilgisi ve kudretinin dışında olmadığı gibi, idaresi dışında da değildir.
Tümel (bütünsel) ya da tikel (kısmî) her şeyde bir amaç ve bir irâdenin belirtisi vardır. Allah dilemedikçe hiçbir şey olmaz. Bütün bunlar gösterir ki: 'Kâinatta tesâdüf, hakîkî olarak yoktur.'
Esâsen bütün bilimler, evrendeki bu nizâmın düsturları, esaslarıdırlar. Bu yolda yapılan tüm bilimsel çalışmalar ve araştırmalar, asla tesâdüf ve mantıksızlığa yer olmadığı, her şeyde yüksek gâyeler ve yüce hikmetler bulunduğu ilkesini peşînen kabûl ile bunları keşfetme amacına yöneltilmiştir.
Bütün bu hakîkatler, tevâfuka; yani her şeyin birbirine denk gelip bir nizâm ve uygunluk içinde oluşunun anlamına işâret ederler. Buna göre tevafûk, akla 'perde arkasında birinin olduğunu' gösterir. O, Sultân-ı Kâinât'tır. Her şeyin anahtarı O'nun yanında, her şeyin dizgini O'nun elindedir. Her şey O'nun emriyle halledilir. Hiçbir şey başıboş olmayıp, onun iradesi dışında değildir.
En küçük fertleriyle dahi, bir bütünlük ve birliği muhâfaza ederek uyum içinde olma durumu, yani tevâfukat; Kur'ân'da dahi bulunmaktadır.
Tevafuk,sözlüklerde 'birbirine uyma,uygun gelme' anlamlarına gelir.Tevafuk mana itibariyle tesadüften farklıdır.Zira tesadüfte şuursuzluk, hesapsızlık ve başıboşluk vardır.Tevafukta ise muvafık olmak, münasip düşerek cereyan etmek, bir İlahi maksat, bir İlahi hikmet için cereyan etmiş olmak.
tevafuk ilginç bir terim nedense her yerde karşıma çıkıyor... sonunda o kazandı ve gün geldi ben tesadüf yoktur tevafuk vardır sözüne inandım... çağrısım olarak bakarsam da şöyle diyebilirim: bir şey olur o an anlamsız, önemsizdir ama sonra başka birşey olduğunda onun sadece bir tesadüf değil aslında bizim için ince düşünülmüş bir tevafuk olduğunu anlarım...
Tevafuk, iki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi demektir. Hususen tesadüfe verilme ihtimali olmayan ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere tevafuk denir.
Kur’an’daki tevafuk mucizesi ise, Kur’an’da bulunan toplam 2806 adet “Allah” lafzının bazı müstesnalar hariç birbiriyle tevafuk etmesidir. Kur’an’ın 604 sayfasının çoğunda “Allah” lafzı mükerrer olarak geçmektedir.
Kadere imanın tasdikini gösterir vaziyettedir.Tesadüfün olmadğnı, kainatta yaşanılan ya da kevni olan her sey nizam ıle oluştğnu gösterir.Çok şey anlatır aslı itibaryle.
Tevafuk Arapça bır kelıme oldugundan, müslümanlığı yeni keşfetmiş vitrin Müslümanlarımızın daha MAKBUL saydığı bır kelime, her ne kadar terim anlamı denk gelme olsa da
Tevâfuk, bu kelime lügatte; birbirine denk gelme, latîfâne bir âhenkle uyum içinde olma ma’nâlarını taşır. Evet, ma’nîdâr ve hikmetli gayelerle, güzel ve latîf bir tenâsüp, bir nisbetle birbirine bakan ve uygunluk arzetmekle bir nizâmı gösteren, yani birbirine tevâfuk eden her şey işâret ve isbât eder ki; kâinatta zerre kadar kör tesâdüfe yer yoktur. Kezâ; bir başıboşluk, şuûrsuz sebebler altında vücûda gelme veya kendi kendine oluş ya da doğa kanunları dedikleri tabiat hâkimiyeti düşünülemez. Hiç bir şey Cenâb-ı Hakk’ın dâire-i ilim ve kudretinden hâriç olmadığı gibi, dâire-i irâdesinden dahi hâriç değildir. Her şeyde; ister küllî, ister cüz’î olsun; bir kasıt ve bir irâdenin cilvesi vardır. Yani, Allah dilemedikçe hiç bir şey olmaz. Bütün bunlar gösterir ki: “Kâinatta tesâdüf, hakîkî olarak yoktur.” Esâsen bütün ilimler, kâinattaki bu hârika nizâmın düstûrları, esâslarıdırlar. Bu yolda yapılan tüm ilmî çalışmalar ve araştırmalar, işte bu; aslâ tesâdüf ve abesiyete yer olmadığı, her şeyde yüksek gâyeler ve ulvî hikmetler bulunduğu prensibini peşînen kabûl ile bunları keşfetme gâyesine ma’tûftur. Bütün bu hakîkatler, tevâfuka; yani her şeyin birbirine denk gelip bir nizâm ve uygunluk içinde oluşunun ma’nâsına işâret ederler. Şu halde, tevâfuk gösterir, akla kapı açar ki; perde arkasında biri var! Evet, O; Sultân-ı Kâinât’tır. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle halledilir. Hiçbir şey başıboş olmayıp, dâire-i meşîetinden (O’nun irâde ettiği dâireden) hâriç değildir. En küçük fertleriyle dahi, bir bütünlük ve birliği muhâfaza ederek uyum içinde olma hâdisesi, yani tevâfukat; bir kelime-i vâhide (tek kelime) hükmünde olan ve âyetleri birbirine bakan Kur’ân-ı Hakîm’de dahi, hârika bir sûrette vardır.
İki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi demektir. Hususen tesadüfe verilme ihtimali olmayan ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere tevafuk denir.
Tevafuk, Allah tarafından bir şeyin diğer bir şeye denk ve uygun görülmesi halidir. Tesadüf tam olarak bu kelimenin anlamını karşılamaz. Tesadüfte bir rastgelelik vardır. Tevafuk'ta ise bilinçli denk getirme durumu hakimdir.
Aslında Evrende Tesadüf diye bir şey de yoktur ya, neyse.
Öncelikle şunu belirtmek isterim tesadüf diye bir şey yoktur,ancak tevafuk vardır.Tevafuka gelince,Allah'ın birbirine uygun kılması veya uygun getirmesi demektir..
tevafuk tesadüf demek.. tesadüf kelimesini kullanmamak gerekir.. çünkü herşeyin bir yaratıcı olmadan(haşa) gerçekleştiğini ifade eder.. bu yüzden tevafuk kelimesini kullanmaya dikkat edelim derim..
:))))) haklısın şövalye..bence de insanları birbirine çeken 2 ana öge var.
1- sevgileri 2- zıtlıkları..
çelişkili gibi görünse de bence de böyle.
ama bu iki kavramı birbirinden bağımsız olarak düşünmek değil de,
iç içe geçmiş birbirini tamamlayan kavramlar olarak düşünmeli.
iki ayrı koltukta oturup, iki ayrı pencereden, iki ayrı dünyaya bakan
iki ayrı insanın iki kere karşılaşmasıdır kii..
benim bildiğim iki sebebi vardır :))))))
diye bir şey var, sebebini henüz bilmediğim.
...M.Ö..
Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelen İslamî terimdir. Anlamlı ve hikmetli (bilgece) amaçlarla, latîf bir şekilde birbirine yakışan ve birbiriyle ilişkili olan, uygunluk arz ederek bir düzenin varlığını gösteren, kısaca birbirine tevâfuk eden her şey, evrende tesâdüfe yer olmadığını işaret ve ispat eder.
Aynı şekilde; bir başıboşluk, belirsiz sebeplerle veya kendi kendine oluşma ya da doğa kanunları adı verilen bir 'tabiat hâkimiyeti' düşünülemez. Hiçbir şey Allah'ın bilgisi ve kudretinin dışında olmadığı gibi, idaresi dışında da değildir.
Tümel (bütünsel) ya da tikel (kısmî) her şeyde bir amaç ve bir irâdenin belirtisi vardır. Allah dilemedikçe hiçbir şey olmaz. Bütün bunlar gösterir ki: 'Kâinatta tesâdüf, hakîkî olarak yoktur.'
Esâsen bütün bilimler, evrendeki bu nizâmın düsturları, esaslarıdırlar. Bu yolda yapılan tüm bilimsel çalışmalar ve araştırmalar, asla tesâdüf ve mantıksızlığa yer olmadığı, her şeyde yüksek gâyeler ve yüce hikmetler bulunduğu ilkesini peşînen kabûl ile bunları keşfetme amacına yöneltilmiştir.
Bütün bu hakîkatler, tevâfuka; yani her şeyin birbirine denk gelip bir nizâm ve uygunluk içinde oluşunun anlamına işâret ederler. Buna göre tevafûk, akla 'perde arkasında birinin olduğunu' gösterir. O, Sultân-ı Kâinât'tır. Her şeyin anahtarı O'nun yanında, her şeyin dizgini O'nun elindedir. Her şey O'nun emriyle halledilir. Hiçbir şey başıboş olmayıp, onun iradesi dışında değildir.
En küçük fertleriyle dahi, bir bütünlük ve birliği muhâfaza ederek uyum içinde olma durumu, yani tevâfukat; Kur'ân'da dahi bulunmaktadır.
En küçük fertleriyle dahi, bir bütünlük ve birliği muhâfaza ederek uyum içinde olma durumu, yani tevâfukat; Kur'ân'da dahi bulunmaktadır.
Allah hepimize tevafuk nasib etsin.
Tesadüf yoktur tevafuk vardır
Tevafuk o muhteşem ahenk,kan donduran uyum..
eşyanın dahi maksatsız olmayacağını söyleyen çok kapsamlı kelimeledir
Tevafuk,sözlüklerde 'birbirine uyma,uygun gelme' anlamlarına gelir.Tevafuk mana itibariyle tesadüften farklıdır.Zira tesadüfte şuursuzluk, hesapsızlık ve başıboşluk vardır.Tevafukta ise muvafık olmak, münasip düşerek cereyan etmek, bir İlahi maksat, bir İlahi hikmet için cereyan etmiş olmak.
tesadüfi sanılan şeyleri kader ile örtüştürmek...
Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelen İslamî terimdir.
gerçegin bizi buldugu andır..
Tesadüf dağınıklığı, tevafuk düzeni işaret eder.
tevafuk ilginç bir terim nedense her yerde karşıma çıkıyor... sonunda o kazandı ve gün geldi ben tesadüf yoktur tevafuk vardır sözüne inandım... çağrısım olarak bakarsam da şöyle diyebilirim: bir şey olur o an anlamsız, önemsizdir ama sonra başka birşey olduğunda onun sadece bir tesadüf değil aslında bizim için ince düşünülmüş bir tevafuk olduğunu anlarım...
Tevafuk, iki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi demektir. Hususen tesadüfe verilme ihtimali olmayan ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere tevafuk denir.
Kur’an’daki tevafuk mucizesi ise, Kur’an’da bulunan toplam 2806 adet “Allah” lafzının bazı müstesnalar hariç birbiriyle tevafuk etmesidir. Kur’an’ın 604 sayfasının çoğunda “Allah” lafzı mükerrer olarak geçmektedir.
Kadere imanın tasdikini gösterir vaziyettedir.Tesadüfün olmadğnı, kainatta yaşanılan ya da kevni olan her sey nizam ıle oluştğnu gösterir.Çok şey anlatır aslı itibaryle.
Vefk in tefaul bab-ından içeri girip çıkmış hali...
Tevafuk Arapça bır kelıme oldugundan, müslümanlığı yeni keşfetmiş vitrin Müslümanlarımızın daha MAKBUL saydığı bır kelime, her ne kadar terim anlamı denk gelme olsa da
Tevâfuk, bu kelime lügatte; birbirine denk gelme, latîfâne bir âhenkle uyum içinde olma ma’nâlarını taşır. Evet, ma’nîdâr ve hikmetli gayelerle, güzel ve latîf bir tenâsüp, bir nisbetle birbirine bakan ve uygunluk arzetmekle bir nizâmı gösteren, yani birbirine tevâfuk eden her şey işâret ve isbât eder ki; kâinatta zerre kadar kör tesâdüfe yer yoktur. Kezâ; bir başıboşluk, şuûrsuz sebebler altında vücûda gelme veya kendi kendine oluş ya da doğa kanunları dedikleri tabiat hâkimiyeti düşünülemez. Hiç bir şey Cenâb-ı Hakk’ın dâire-i ilim ve kudretinden hâriç olmadığı gibi, dâire-i irâdesinden dahi hâriç değildir. Her şeyde; ister küllî, ister cüz’î olsun; bir kasıt ve bir irâdenin cilvesi vardır. Yani, Allah dilemedikçe hiç bir şey olmaz. Bütün bunlar gösterir ki: “Kâinatta tesâdüf, hakîkî olarak yoktur.” Esâsen bütün ilimler, kâinattaki bu hârika nizâmın düstûrları, esâslarıdırlar. Bu yolda yapılan tüm ilmî çalışmalar ve araştırmalar, işte bu; aslâ tesâdüf ve abesiyete yer olmadığı, her şeyde yüksek gâyeler ve ulvî hikmetler bulunduğu prensibini peşînen kabûl ile bunları keşfetme gâyesine ma’tûftur. Bütün bu hakîkatler, tevâfuka; yani her şeyin birbirine denk gelip bir nizâm ve uygunluk içinde oluşunun ma’nâsına işâret ederler. Şu halde, tevâfuk gösterir, akla kapı açar ki; perde arkasında biri var! Evet, O; Sultân-ı Kâinât’tır. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle halledilir. Hiçbir şey başıboş olmayıp, dâire-i meşîetinden (O’nun irâde ettiği dâireden) hâriç değildir. En küçük fertleriyle dahi, bir bütünlük ve birliği muhâfaza ederek uyum içinde olma hâdisesi, yani tevâfukat; bir kelime-i vâhide (tek kelime) hükmünde olan ve âyetleri birbirine bakan Kur’ân-ı Hakîm’de dahi, hârika bir sûrette vardır.
Tesadüf ile tevafuk arasında; kocaman bir KADERE İMAN farkı vardır...
İki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi demektir. Hususen tesadüfe verilme ihtimali olmayan ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere tevafuk denir.
Birbirine uygun gelmedir...
tevafuk tesadüf kelimesinin tam tersidir..
Tevafuk, Allah tarafından bir şeyin diğer bir şeye denk ve uygun görülmesi halidir. Tesadüf tam olarak bu kelimenin anlamını karşılamaz. Tesadüfte bir rastgelelik vardır.
Tevafuk'ta ise bilinçli denk getirme durumu hakimdir.
Aslında Evrende Tesadüf diye bir şey de yoktur ya, neyse.
Öncelikle şunu belirtmek isterim tesadüf diye bir şey yoktur,ancak tevafuk vardır.Tevafuka gelince,Allah'ın birbirine uygun kılması veya uygun getirmesi demektir..
rastlantı.(tesadüf) ün diğer adı tevaffuk.
tevafuk tesadüf demek.. tesadüf kelimesini kullanmamak gerekir..
çünkü herşeyin bir yaratıcı olmadan(haşa) gerçekleştiğini ifade eder..
bu yüzden tevafuk kelimesini kullanmaya dikkat edelim derim..