gökyüzü hep aynı kalır, hep orada...sinesinde taşırken bulutları, onların değişiminden etkilenmez, durur değışmeden... gökyüzü, bulutlar için 'mutlak' olandır, tıpkı kelimelerin kalabalığı için sessizlik neyse...
eğer devam edersen sıra sanada gelecek..... bakınız:bir ara çok söylenen şimdi telafuz bile edilmeyen slogan..... demek ki sıra bu slogana gelmiş..... onu da susturmuşlar.....
söz lumutsa sukut altındır derler ama bunla alakası yok tabı.. gonlun her dedıgını dıl soylememelı bazende yerınde susmak gerekır ve ınsan ıstedıkten sonra konusmakla anlatamadıgı çok seyı susarak anlatır..
Aynı şeyleri sevmek zorunda değildik elbette seninle.Ama aynı şeyleri neden sevmediğimizi konuşabilmeliydik.Olmadı.....Ve ben sustum..Sen konuştun.Senin olduğun her yerde sustum sevgili.Tartışmalarda,gitmelerde,kalmalarda,ayrılıklarda sustum...Ve o kadar çok sustum ki bir daha hiç konuşmasam da olur...
Susmak nedir ki yokluktan başka? İnsan, konuşulan konu hakkında söyleyeceği ya da söyleyebileceği artı bir şey yoksa susar, bilgisi yoksa susar, ya da konuşulanları çok basit buluyor ve katılmayı gereksiz ve boş bir iş olarak görüyorsa susar. Bir şey söylenemeyecek kadar abes durumlar karşısında susar, hayrete düşüren durumlar karşısında da öyle. Ve karşısındaki asla anlamak istemiyorsa susar insan, ya da söz bittiğinde, iletişim kesildiğinde susar. Söylenecek söz ya yalan, ya da karşıdakini kaybetmeye, ya da en azından incitmeye neden olacak bir şeyse susar. Sonra korktuğu için susar, çekindiği için susar. Sindirildiyse susar. Yanlış yaptıysa ve suçluysa susar. Doğru olduğuna inandığı halde, karşısındakine yanlış görünecek olayların açıklanması sırasında yetersiz kalacağına inanıyorsa susar. İçinden konuşmak gelmiyorsa susar. Konuyu değiştirmek istediğinde susar. 'Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşursa bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur.' (Albert Camus) Duymamış gibi yapar susar, aldırmıyormuş gibi yapar susar, bakışlarına bir önemsemezlik yerleştirip susar, kızgınlık anında söyleyecek bir söz bulamadığında susar; sana ne bundan, sen ne hakla sorabilirsin bana böyle bir şeyi demek istediğinde susar. İncindiğinde de susar insan, hem de en çok incindiği zaman susar. Ve tepki olarak susar insan bazen de, öfkeyle susar. Her susku bir şeyler anlatır. Her sessizliğin bir anlamı vardır. Susar insan ve susarak bir şeyler söyler, ben susuyorum sen anla demektir karşıdakine susularak anlatılan bazen, bazen de sana verilecek yanıtım yok demektir kısaca, ya da seni ilgilendirmez, her işe burnunu sokma demek. Susmak her zaman kırar insanları. En ağır sözden bile etkilidir bazen, en acı haberden bile daha üzücü, en keskin eylemden daha delici. İletişimin tıkandığı noktadır kiminde, tıkanıklığın başlangıcı, sonu hazırlayıcı nokta. İnsanlar suskuları çoğalttıkça boyutu artarak aralanır ilişkiler. Sözler yerini sessizliğe bırakmaya başladığında başlar çürümeye sevgiler, güvenler. Susulan noktalar ne kadar çoksa, paylaşım da o denli sekteye uğrar ve bir gün, sessizliğin ortasında tümden yiter sözcükler. Ne kadar çok karanlık nokta varsa iki insan arasında, o kadar da sorun var demektir. Başka nedenler aramaya gerek yoktur. Paylaşılmayanlarda gizlidir neden. Susmak, vurucu, vurduğunu öldürücü bir eylem biçimidir. Her insan kendi sözünü söyleme, dünyayı adlandırma hakkını kullanmalıdır. Ve sözün yeni bir güç kazanmasına katkı sağlamalıdır.
Ben hic susmadim,ama susturmaya calistilar ama nafile bak halen konusuyorum ama kime anlatiyorsun veya kim anliyor diyorsan? ? daglara veya taslara. Sen anlamadiktan sonra ne farkeder kimin anladigi.Hatta bir fermura aldim anneme diktirecektim olmese idi.
susmak için burayı boş bırakmak gerekirdi
amma ve lakin buna izin yok
insanlar yaralı
lisanlar yanlıştı
bir veda bulunmalıydı ama
kelime kalmamıştı
sustuk
susan kazanır nezdimde..
saldırıyı hazmetmek
o ayrı bir konu
büyük adamların işi
bazen...
en tehlikeli zamanım...
gökyüzü hep aynı kalır, hep orada...sinesinde taşırken bulutları, onların değişiminden etkilenmez, durur değışmeden... gökyüzü, bulutlar için 'mutlak' olandır, tıpkı kelimelerin kalabalığı için sessizlik neyse...
eğer devam edersen sıra sanada gelecek.....
bakınız:bir ara çok söylenen şimdi telafuz bile edilmeyen slogan.....
demek ki sıra bu slogana gelmiş.....
onu da susturmuşlar.....
içeride çığlık çığlığa bağırmak...
susmak cüsse işi
derin denizlerin yapabildiği birşey
ama okyanuslar bir konuştu mu..
...bir gidişi kabullenmektir.
kelimelerin ödediği bedeldir...........
susmak aşka hakarettir
belirsiz bir şikayettir
sanki gizli ihanettir
susma söyle söyle söyle! ..
karşılıklıysa ve her iki tarafta 'önce o kunuşsun' diye bekliyorsa sinir bozucu oluyor.
gerekli eylem.. :)
içine atmak, uzaklara dalmak, dile getirememek hisleri,
bazen ıslak bir bakış uzaktaki sevgiliye,
bazen dertlerin,
yüreğe akıtılan gözyaşların ifadesi,
bazen de
kelimelerin anlamsız kalıp,
gözlerin konuşması.........
söz lumutsa sukut altındır derler ama bunla alakası yok tabı..
gonlun her dedıgını dıl soylememelı bazende yerınde susmak gerekır ve ınsan ıstedıkten sonra konusmakla anlatamadıgı çok seyı susarak anlatır..
halimi hiç kimseye anlatamadım içim ezildi içim çare bulamadım
çelik abimizin bu şarkısı herşeyi dile getiriyo daha fazla yazmama gerek yok
Aynı şeyleri sevmek zorunda değildik elbette seninle.Ama aynı şeyleri neden sevmediğimizi konuşabilmeliydik.Olmadı.....Ve ben sustum..Sen konuştun.Senin olduğun her yerde sustum sevgili.Tartışmalarda,gitmelerde,kalmalarda,ayrılıklarda sustum...Ve o kadar çok sustum ki bir daha hiç konuşmasam da olur...
Susmak nedir ki yokluktan başka?
İnsan, konuşulan konu hakkında söyleyeceği ya da söyleyebileceği artı bir şey yoksa susar, bilgisi yoksa susar, ya da konuşulanları çok basit buluyor ve katılmayı gereksiz ve boş bir iş olarak görüyorsa susar. Bir şey söylenemeyecek kadar abes durumlar karşısında susar, hayrete düşüren durumlar karşısında da öyle. Ve karşısındaki asla anlamak istemiyorsa susar insan, ya da söz bittiğinde, iletişim kesildiğinde susar. Söylenecek söz ya yalan, ya da karşıdakini kaybetmeye, ya da en azından incitmeye neden olacak bir şeyse susar. Sonra korktuğu için susar, çekindiği için susar. Sindirildiyse susar. Yanlış yaptıysa ve suçluysa susar. Doğru olduğuna inandığı halde, karşısındakine yanlış görünecek olayların açıklanması sırasında yetersiz kalacağına inanıyorsa susar. İçinden konuşmak gelmiyorsa susar. Konuyu değiştirmek istediğinde susar. 'Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşursa bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur.' (Albert Camus)
Duymamış gibi yapar susar, aldırmıyormuş gibi yapar susar, bakışlarına bir önemsemezlik yerleştirip susar, kızgınlık anında söyleyecek bir söz bulamadığında susar; sana ne bundan, sen ne hakla sorabilirsin bana böyle bir şeyi demek istediğinde susar. İncindiğinde de susar insan, hem de en çok incindiği zaman susar.
Ve tepki olarak susar insan bazen de, öfkeyle susar.
Her susku bir şeyler anlatır. Her sessizliğin bir anlamı vardır. Susar insan ve susarak bir şeyler söyler, ben susuyorum sen anla demektir karşıdakine susularak anlatılan bazen, bazen de sana verilecek yanıtım yok demektir kısaca, ya da seni ilgilendirmez, her işe burnunu sokma demek.
Susmak her zaman kırar insanları. En ağır sözden bile etkilidir bazen, en acı haberden bile daha üzücü, en keskin eylemden daha delici.
İletişimin tıkandığı noktadır kiminde, tıkanıklığın başlangıcı, sonu hazırlayıcı nokta.
İnsanlar suskuları çoğalttıkça boyutu artarak aralanır ilişkiler. Sözler yerini sessizliğe bırakmaya başladığında başlar çürümeye sevgiler, güvenler. Susulan noktalar ne kadar çoksa, paylaşım da o denli sekteye uğrar ve bir gün, sessizliğin ortasında tümden yiter sözcükler.
Ne kadar çok karanlık nokta varsa iki insan arasında, o kadar da sorun var demektir. Başka nedenler aramaya gerek yoktur. Paylaşılmayanlarda gizlidir neden.
Susmak, vurucu, vurduğunu öldürücü bir eylem biçimidir. Her insan kendi sözünü söyleme, dünyayı adlandırma hakkını kullanmalıdır. Ve sözün yeni bir güç kazanmasına katkı sağlamalıdır.
kabullenmek bir gidişi...
içime atarım kimse bilmez halimi
mutluluk birer birer terkediyor yurdumu
o benim böyle hüzünlü halimi gördü mü
kanım dondu yüreğim sustu
09 mart 2004
Halil İbrahim Döne
http://www.antoloji.com/halil_ibrahim_done
insanin kendini kandirma amacli kullandigi bi savunma mekanizmasidir.ve ise yaradigi görülmemistir
kızgınlıktandır olsa olsa...
Bazen sesini duyurabilmen için susman gerekir.
ben susayım sen dinle...
..da yoktur ki sonu
En Buyuk Erdemliktir...Saygı Duyarım...
herseyi anlatır basen..
Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek...İleriiii.
çoğu zaman konuşmaktan daha zor..
ama gözlerle anlatılabilecek şeyler için daha kolay...
Susmak doğuda erdem, meziyet anlamında..
Batıda ise değersiz bir hak gibi...
Ben hic susmadim,ama susturmaya calistilar ama nafile bak halen konusuyorum ama kime anlatiyorsun veya kim anliyor diyorsan? ? daglara veya taslara. Sen anlamadiktan sonra ne farkeder kimin anladigi.Hatta bir fermura aldim anneme diktirecektim olmese idi.