SUSMAK..... Susmak hem bir başlangıçtır hemde bir bitiş... Susmak hem cevaptır hemde bir soru... Susmak hem bir yaşamdır hemde bir ölüm... SUSMAK HEM HER ŞEYDİR.... HEMDE HİÇBİR ŞEY...
Susmak: en can yakıcı cümlelerin içinde harmanlanması, en yoğun duyguların içinde nâralanmasıdır bazen. Boşa dememişler ' Söz gümüş ise, sukut altındır ' diye...
şu hayatta, en çok yaptığım şeydir. 'evde de i böylesin? ' sorusunun yöneltilmesine yol açan eylem(ya da eylemsizlik mi demeliyiz) fazlası zarardır, benim gibi asosyal olur çıkarsınız sonunda.
'Hâl ehli ve hikmet erbabı yanında dilini tutmak, edeble alâkalı bir samttır, hâle ve hikmete hürmetin ifadesidir. Şeyhülislâm Yahya Efendi bu hususla alâkalı şöyle der:
Sözün dinle, kelâm-ı ehl-i hâli gayra benzetme; Bilirsin vâizâ, çok fark vardır kâlden kâle.
Ayrıca, Hakk'a vâsıl olmuş maiyyet erleri yanında, murâkabe ölçüsünde bir sessizlik vardır ki, o da, hem mehbit‑ i ilham-ı ilâhî olan kalblere hem de o kalbleri doygunluğa ulaştıran Zât'a karşı bir tazim samtı ve kadirşinas gönül erlerinin sükûtudur. Bunlar, susmaları gerektiği yerde susar, ilham esintilerinin önünü açarlar; dünya nimetlerine bedel, Cennetlerin turfanda meyvelerine sofra sererler.
Bazen de anlatmaya esas teşkil eden konu bizim idrak ufkumuz ya da mevzuun derinliği bakımından o kadar aşkın olur ki, sesimizi keser, çevremizdekilere de 'Sus! ' der ve her şeyi samta emanet ederiz: 'Arza ne hâcet, hâlimiz ayândır..' veya bir kelâm-ı nefsîyle: 'Hâl-i pür-melâlimize bak, bizi yalnız bırakma! ' ifadeleri, böyle bir samtın sesi soluğu olduğu gibi, Hz. Mevlâna'nın:
چ َ ه ر ه ء ِ ز َ ر ْ د ِ م َ ر ا ب ِ ي ن و م ـ ر ا ه ي چ م گ ُ و د َ ر ْ د ِ ب ی ح َ د ّ ب ِ ن ِ گ ر ْ ب َ ه ْ ر ِ خ ُ د ا ه ي چ م گ ُ و د ِ ل ِ پ ُ ر ْ خ ُ و ن ْ ب ِ ن ِ گ َ ر ْ چ َ ش م ْ چ ُ و ج َ ي ح ُ و ن ْ ب ِ ن ِ گ َ ر ْ ه َ ر چ ِ ه و ب ِ ي ن ِ ی ب َ گ ُ ذ َ ر ْ چ ُ و ن ْ و چ َ ر ا ه ي چ م گ ُ و
'Sararmış solmuş yüzüme bak da, bana hiçbir şey söyleme! Sayısız dertlerimi gör, (ama) Hudâ aşkına bana bir şey söyleme! Kanla dopdolu gönlüme bak; ırmağa dönmüş gözyaşlarımı seyret; ne görürsen geç hepsinden; neymiş, nasılmış diye bir şey söyleme! ' şeklindeki beyanları da, böyle bir samt çağrısının ifadesidir.
Avam, dilini tutarak samt-ı sûrîde bulunur; ârifler, dil ile beraber kalblerini de kontrol ederek, sükût murâkabesi yaşarlar; muhibler de, aşk u iştiyaklarını gizleyerek, bir vefa samtı ortaya koyarlar. Birinciler, sükûtları ile beyan sakatâtından kurtulmuş ve muhtemel ta'n u teşnîden korunmuş olurlar. İkinciler, sükûtun vaadettiklerinin yanında tefekkür ve murâkabenin de vâridâtına mazhar olurlar. Üçüncüler, 'Âşıkım dersin, belâ-i aşktan âh eyleme/Âh edip, ağyârı âhından âgâh eyleme.' fehvâsınca, samt içinde sırlarını korur ve derin bir vefa örneği sergilerler. '
'Konuşmamak, sessiz kalmak ve sükût etmek demek olan samt; sofiyece, konuşmadan kaynaklanan ya da kaynaklanması muhtemel bulunan, faydasız, belki de bazen zararlı olan söz, beyan ve mütalâalara karşı م َ ا ي َ ل ْ ف ِ ظ ُ م ِ ن ْ ق َ و ْ ل ٍ إ ِ ل ّ َ ا ل َ د َ ي ْ ه ِ ر َ ق ۪ ي ب ٌ ع َ ت ۪ ي د ٌ 'Ağzından çıkan hiçbir söz yoktur ki, onun yanında hazır bulunan gözcüler (o ifadeleri) kaydetmiş olmasınlar.'
fehvâsınca, temkinli davranıp, düşüncelerini ifade etmeyi sadece ve sadece Allah rızasına ve mutlak gerekliliğe bağlayarak, Hakk'ın hoşlanmayacağı, hattâ çok defa lüzumsuz sayılan konularda dilini tutup konuşmamak demektir. Samtla alâkalı, Hz. Andelîb-i Zîşân'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) 'Ya hayır söyle veya sükût et.' mealiyle vereceğimiz beyanları bir 'kavl-i fasl' mahiyetindedir ve hem konuşma hem de susma adına bir çerçeve niteliğini taşımaktadır. 'Sözün hikmet, sükûtun da tefekkür olsun.' '
Küçükken çok koşardım, koştukça içim yanar; çok susardım Şimdi de hayallerimin peşinden koşuyorum. Varsın gerçek olmasın, ben yine çocukluğumdaki gibi yaparım. içim yandıkça sus'arım...
'..Dilsiz Değildir 'SUSKUNLUK'... ÇOK ŞEY ANLATIR ANLAYANA... Kelimelerin Anlatamadıklarını HAYKIRIR Aslında... BİR KAÇIŞ DEĞİLDİR, SUSKUNLUK... BİR BAKIŞTAN ÇOK DAHA FAZLASIDIR... Sessiz Çığlıkların Bir Adım Ötesidir... HAYATA Olan Öfkenin, İNSANLARA Olan Kırgınlığın ve Daha Nicesi Saklıdır İçinde Sükunetin... REST ÇEKMENİN EN ASİL HALİDİR...
Söylediklerinizi duyurmak için kimseyi kolundan tutmayınız; zira insanlar sizi dinlemeye arzulu değillerse, onları tutacak yerde çenenizi tutmanız daha hayırlıdır. -Chesterfield
Ey gönül! Madem Aşk'a düştün, Sus..! Gerçek Aşkın başrol oyuncusudur sükut! Sen kelamlarını çek ki geri, AŞK ta mertebeye eresin..! Dile getirdiğin kadar yanarsın, bir gönlündeki acı yakar, bide dile düşüşün yaralar..! Bırak gözlerinden anlasın yar, Bırak Yaradan gönlündeki Aşk ile seni katına alsın.. Bilmesede Yar, Biliyor ya Yaradan! ...... AŞK'A SUS.. SUS Kİ; AŞK'A ERESİN
Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder.
MONTESQUİEU
Kelime anlamı olarak baktığımız zaman; konuşmasını kesmek, kaçınmak, tepki göstermemek gibi anlamları mevcuttur. Beni ilgilendiren ise eylemin anlamından ziyade eylemin sebebidir. Karşımızdaki insan sustuğunda birbirinden çelişik duygular hisseder, ne yapacağımızı bilemeyiz. Sersemleriz. İnsanların neden sustuğunu düşündüğümde ise; - İlgilenmemenin en iyi işaretidir susmak ve susulur, - Söylenmeyen şeylerin kendisine zarar vermediğini düşünür insan ve susulur, - İlgisizliğini göstermenin en iyi yolunun susmak olduğunu düşünür, susulur, - Kendisine güvenmez, söyleyecek bir şey bulamaz insan, susulur, - Anlamsız ve gereksiz bulunur o an konuşmak, susulur, - Kelimeler anlamını kaybeder mutluluğun tarifsiz ortamında, tüm sözcükler yetersiz kalır ve susulur, - Bir ilişkide olumsuzlukların birikme noktasıdır, susulur, - Ne dense yanlış anlaşılır bir dönemdedir insanoğlu, susulur, - Korkarız konuşmaktan, söylediğimiz her kelime yenilgidir, kaybetmektir ve susulur, - Eylemsiz bir tepkidir susmak, susulur, - Dinlemek yeter bazen insana, susulur, - Süreci kabullenmiştir, söylenilen hiçbir şey değiştirmeyecektir ve de böyle olması gerekmektedir, susulur, - Doğru algılanmak için bir şans vermektir karşı tarafa, susulur,
gibi şeyler düşünebildim. Her ne kadar susmak eylemsiz ve durağan gibi gözüken bir insan davranışı gibi gözükse de her susma eylemi bir şeyler anlatır. İçinde fırtınalar kopan bir yığın ses, duygu hapseder her susuş…
İkiyüzlülük..
Aslında kızdığım zaman susar benim dilim,
sustuğum zaman da çok şeyler söyler gözlerim...
Ömürlü Aksoy
Bir türlü beceremedigim şey...
bir dünya laf hazırlayıp da tek kelime edememek..
SUSMAK.....
Susmak hem bir başlangıçtır hemde bir bitiş...
Susmak hem cevaptır hemde bir soru...
Susmak hem bir yaşamdır hemde bir ölüm...
SUSMAK HEM HER ŞEYDİR.... HEMDE HİÇBİR ŞEY...
Nereden baktığına bağlıdır susmak...
Susmak: en can yakıcı cümlelerin içinde harmanlanması, en yoğun duyguların içinde nâralanmasıdır bazen. Boşa dememişler ' Söz gümüş ise, sukut altındır ' diye...
şu hayatta, en çok yaptığım şeydir. 'evde de i böylesin? ' sorusunun yöneltilmesine yol açan eylem(ya da eylemsizlik mi demeliyiz) fazlası zarardır, benim gibi asosyal olur çıkarsınız sonunda.
...bazen onlarca duyguyu minicik bir 'peki'ye sığdırırsın...susarsın...
O kadar büyük erdemki susmak, güçlü bir insanın göstergesidir aslında.
Harflerin de sustuğu ülkeler var.
Kendi hür kitabelerinde,
Kendi hür sessizliklerinde,
Anlaşılmamak..Ne muhteşem saltanat....
samt
'Hâl ehli ve hikmet erbabı yanında dilini tutmak, edeble alâkalı bir samttır, hâle ve hikmete hürmetin ifadesidir. Şeyhülislâm Yahya Efendi bu hususla alâkalı şöyle der:
Sözün dinle, kelâm-ı ehl-i hâli gayra benzetme;
Bilirsin vâizâ, çok fark vardır kâlden kâle.
Ayrıca, Hakk'a vâsıl olmuş maiyyet erleri yanında, murâkabe ölçüsünde bir sessizlik vardır ki, o da, hem mehbit‑ i ilham-ı ilâhî olan kalblere hem de o kalbleri doygunluğa ulaştıran Zât'a karşı bir tazim samtı ve kadirşinas gönül erlerinin sükûtudur. Bunlar, susmaları gerektiği yerde susar, ilham esintilerinin önünü açarlar; dünya nimetlerine bedel, Cennetlerin turfanda meyvelerine sofra sererler.
Bazen de anlatmaya esas teşkil eden konu bizim idrak ufkumuz ya da mevzuun derinliği bakımından o kadar aşkın olur ki, sesimizi keser, çevremizdekilere de 'Sus! ' der ve her şeyi samta emanet ederiz: 'Arza ne hâcet, hâlimiz ayândır..' veya bir kelâm-ı nefsîyle: 'Hâl-i pür-melâlimize bak, bizi yalnız bırakma! ' ifadeleri, böyle bir samtın sesi soluğu olduğu gibi, Hz. Mevlâna'nın:
چ َ ه ر ه ء ِ ز َ ر ْ د ِ م َ ر ا ب ِ ي ن و م ـ ر ا ه ي چ م گ ُ و
د َ ر ْ د ِ ب ی ح َ د ّ ب ِ ن ِ گ ر ْ ب َ ه ْ ر ِ خ ُ د ا ه ي چ م گ ُ و
د ِ ل ِ پ ُ ر ْ خ ُ و ن ْ ب ِ ن ِ گ َ ر ْ چ َ ش م ْ چ ُ و ج َ ي ح ُ و ن ْ ب ِ ن ِ گ َ ر ْ
ه َ ر چ ِ ه و ب ِ ي ن ِ ی ب َ گ ُ ذ َ ر ْ چ ُ و ن ْ و چ َ ر ا ه ي چ م گ ُ و
'Sararmış solmuş yüzüme bak da, bana hiçbir şey söyleme! Sayısız dertlerimi gör, (ama) Hudâ aşkına bana bir şey söyleme! Kanla dopdolu gönlüme bak; ırmağa dönmüş gözyaşlarımı seyret; ne görürsen geç hepsinden; neymiş, nasılmış diye bir şey söyleme! ' şeklindeki beyanları da, böyle bir samt çağrısının ifadesidir.
Avam, dilini tutarak samt-ı sûrîde bulunur; ârifler, dil ile beraber kalblerini de kontrol ederek, sükût murâkabesi yaşarlar; muhibler de, aşk u iştiyaklarını gizleyerek, bir vefa samtı ortaya koyarlar. Birinciler, sükûtları ile beyan sakatâtından kurtulmuş ve muhtemel ta'n u teşnîden korunmuş olurlar. İkinciler, sükûtun vaadettiklerinin yanında tefekkür ve murâkabenin de vâridâtına mazhar olurlar. Üçüncüler, 'Âşıkım dersin, belâ-i aşktan âh eyleme/Âh edip, ağyârı âhından âgâh eyleme.' fehvâsınca, samt içinde sırlarını korur ve derin bir vefa örneği sergilerler. '
Samt
'Konuşmamak, sessiz kalmak ve sükût etmek demek olan samt; sofiyece, konuşmadan kaynaklanan ya da kaynaklanması muhtemel bulunan, faydasız, belki de bazen zararlı olan söz, beyan ve mütalâalara karşı م َ ا ي َ ل ْ ف ِ ظ ُ م ِ ن ْ ق َ و ْ ل ٍ إ ِ ل ّ َ ا ل َ د َ ي ْ ه ِ ر َ ق ۪ ي ب ٌ ع َ ت ۪ ي د ٌ 'Ağzından çıkan hiçbir söz yoktur ki, onun yanında hazır bulunan gözcüler (o ifadeleri) kaydetmiş olmasınlar.'
fehvâsınca, temkinli davranıp, düşüncelerini ifade etmeyi sadece ve sadece Allah rızasına ve mutlak gerekliliğe bağlayarak, Hakk'ın hoşlanmayacağı, hattâ çok defa lüzumsuz sayılan konularda dilini tutup konuşmamak demektir. Samtla alâkalı, Hz. Andelîb-i Zîşân'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) 'Ya hayır söyle veya sükût et.' mealiyle vereceğimiz beyanları bir 'kavl-i fasl' mahiyetindedir ve hem konuşma hem de susma adına bir çerçeve niteliğini taşımaktadır. 'Sözün hikmet, sükûtun da tefekkür olsun.' '
Beni sadece bilginizle susturabilirsiniz...Ama üzgünüm o bilgi de sizde yok...
Küçükken çok koşardım, koştukça içim yanar; çok susardım Şimdi de hayallerimin peşinden koşuyorum. Varsın gerçek olmasın, ben yine çocukluğumdaki gibi yaparım. içim yandıkça sus'arım...
ömrüm oldukça hatırlayacağım
gözlerimin taa içine bakıp
öylece sustuğunu...
Susmak; Bazen Asalet Bazen Nezakettir...
Hele de incitmekten korkuyorsan sevdiklerini, susmak o zaman unutulmak pahasina olsa da Ebedi Zerafettir....
sana anlattıklarım çok şey susuyor
ve sustuklarım neler söylüyor.
gittin değil mi?
şimdi ne desem kar yağıyor..
Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın,
Önce içine atarsın, sonra susarsın! ... (M.Mungan)
Ağzında lokma varken konuşmamak kolayda, yüreğinde sevda varken susmak çok zormuş...
' Sanki ask sustu ' dedim..
' Aşk hiç susar mı? ' dedi..
' Sen susuyorsun ya ' dedim..
' Ben ask mıyım ' dedi..
.. Asksın ' dedim..
... Sustu...
'..Dilsiz Değildir 'SUSKUNLUK'... ÇOK ŞEY ANLATIR ANLAYANA... Kelimelerin Anlatamadıklarını HAYKIRIR Aslında... BİR KAÇIŞ DEĞİLDİR, SUSKUNLUK... BİR BAKIŞTAN ÇOK DAHA FAZLASIDIR... Sessiz Çığlıkların Bir Adım Ötesidir... HAYATA Olan Öfkenin, İNSANLARA Olan Kırgınlığın ve Daha Nicesi Saklıdır İçinde Sükunetin... REST ÇEKMENİN EN ASİL HALİDİR...
Söylediklerinizi duyurmak için kimseyi kolundan tutmayınız; zira insanlar sizi dinlemeye arzulu değillerse, onları tutacak yerde çenenizi tutmanız daha hayırlıdır. -Chesterfield
'Her suskunluk,
Bir iç kanamasıdır ilişkilerde.'
Ey gönül! Madem Aşk'a düştün, Sus..! Gerçek Aşkın başrol
oyuncusudur sükut! Sen kelamlarını çek ki geri, AŞK ta mertebeye eresin..! Dile getirdiğin kadar yanarsın, bir gönlündeki acı yakar, bide dile düşüşün yaralar..! Bırak gözlerinden anlasın yar, Bırak Yaradan gönlündeki Aşk ile seni katına alsın.. Bilmesede Yar, Biliyor ya Yaradan! ...... AŞK'A SUS.. SUS Kİ; AŞK'A ERESİN
'İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar; ama en büyük ilim, nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir.'
Hiçbir dil; 'özlem'in aqırlıqını kaldıracak kadar qüclü deqildir.
O yüzden, insan özledikçe sessizleşir..
eğer bir gün susarsam, bu artık söylenecek hiçbirşey kalmadığı içindir. herşey söylenmiş hiçbirşey söylenmemiş olsa bile......
Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder.
MONTESQUİEU
Kelime anlamı olarak baktığımız zaman; konuşmasını kesmek, kaçınmak, tepki göstermemek gibi anlamları mevcuttur. Beni ilgilendiren ise eylemin anlamından ziyade eylemin sebebidir. Karşımızdaki insan sustuğunda birbirinden çelişik duygular hisseder, ne yapacağımızı bilemeyiz. Sersemleriz. İnsanların neden sustuğunu düşündüğümde ise;
- İlgilenmemenin en iyi işaretidir susmak ve susulur,
- Söylenmeyen şeylerin kendisine zarar vermediğini düşünür insan ve susulur,
- İlgisizliğini göstermenin en iyi yolunun susmak olduğunu düşünür, susulur,
- Kendisine güvenmez, söyleyecek bir şey bulamaz insan, susulur,
- Anlamsız ve gereksiz bulunur o an konuşmak, susulur,
- Kelimeler anlamını kaybeder mutluluğun tarifsiz ortamında, tüm sözcükler yetersiz kalır ve susulur,
- Bir ilişkide olumsuzlukların birikme noktasıdır, susulur,
- Ne dense yanlış anlaşılır bir dönemdedir insanoğlu, susulur,
- Korkarız konuşmaktan, söylediğimiz her kelime yenilgidir, kaybetmektir ve susulur,
- Eylemsiz bir tepkidir susmak, susulur,
- Dinlemek yeter bazen insana, susulur,
- Süreci kabullenmiştir, söylenilen hiçbir şey değiştirmeyecektir ve de böyle olması gerekmektedir, susulur,
- Doğru algılanmak için bir şans vermektir karşı tarafa, susulur,
gibi şeyler düşünebildim. Her ne kadar susmak eylemsiz ve durağan gibi gözüken bir insan davranışı gibi gözükse de her susma eylemi bir şeyler anlatır. İçinde fırtınalar kopan bir yığın ses, duygu hapseder her susuş…
Sahi Sizin susma sebebiniz ne?
Susmak mânâ eksikliğinden değil, belkide mânânın derinliğindendir...
- Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Zanlardan örülmüş malumat kırıntılarıyla yumurtlanan her hikmet(!) muhatapla hakikat arasın da yeni bir perde doğuruyor. SuSmak erdemdir.