Bolu'da Belediye Meydanı'nda havuzun yanında şahlanmış olan atının üzerinde elinde sazıyla heykeli bulunan, bu heykelin maketinin de Bolu'daki bütün önemli makamlarda masaların üzerinde bulunduğu ve bir dönem Bolu'da yaşayıp Bolu Bey'ine isyan ettiği rivayet olunan efsanevî eşkiya...
Heykelinden kıyasla yapılmış maketlerinin üzerinde 'Benden selam olsun Bolu Bey'ine! ..' diye devlete ve otoriteye meydan okuyan meşhur sözü yazılı olmasına rağmen bu maketleri devlet dairelerinde masalarda bir turizm aracı niyetiyle süs vazifesi gören eşkiya... Halbuki bana sorulsa madem eşkiyanın maketini koyuyorsunuz devlet makamlarına hiç olmazsa üzerine 'Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu' sözünü yazdırın diyeceğim kişi...
Benim bir gün meşhur Mecburiyet Caddesi'nde gezerken, yanımda yürüyen Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nden bir öğrencinin kendisini ziyarete gelmiş olan yakınına Bolu'yu anlatırken heykelini gösterip de 'Bu da Köroğlunun heykeli... Bakın atın üzerinde duruyor, elinde de tüfeği var! ..' dediği ve benim yanımdaki arkadaşıma 'ohaa yuh artık yahu tüfenk icat oldu mertlik bozuldu diyen adamı bu şekilde tanıtacağına yedi sülalesine sövse bundan iyiydi' şeklinde başlayıp 'bir de üniversite okuyorsunuz sizi üniversiteye alanın' diye devam eden yorumu yapmama sebep olmuş olan öğrenciyi ve üniversitelerdeki öğrenci kalitesini bir kez daha görmeme imkan sağlayan tarihi kişilik...
Bolu'daki birçok işyerine ve kuruma ismini vermiş olan efsanevi kişi: Köroğlu Devlet Hastanesi, Köroğlu İlköğretim Okulu, Köroğlu TV, Köroğlu Gazetesi, Köroğlu Tesisleri vs vs vs...
fikret kızılok un klasiklerinden olan (68 lerden) köroglu dagları,olaganüstüdür ve hala hiç sıkmadan bizleri mest etmektedir yaw..................köroglu daglarııııııı geçit vermiiiyooooooorrrr,aylar oldu sendeneeennnnnnnn haber gelmiyorrrrr......
Şerri kaidelerle yönetilen Osmanlı döneminde, şeriatı da kaideyi de çok iyi bilen ve klasik bir Osmanlı gibi keyfi için kullanan Bolu Bey'inin bir gün keyfi bozulur, birinden acısını çıkarmak için birini bulur ve kör eder. Bu kör adamın bir oğlu vardır. Bu da anasının (o dönemde anneler hep kin ve dava taşıyıcısıdır) sürekli öğrettiği intikam sözleri ile büyür.
Büyüyünce büyük bir zorro halk kahramanı olacaktır. Buna yemin eder. Büyür ve o zamanların legal başkaldırısı olan dağlara çıkarak, yol keserek ün salan eşkiya tanımlı bir halk kahramanı olur. Kısır çevresinde çabucak Robin Hood görüntüsü kazanır.
Bir gün iyice kuvvetlenince Bolu Bey'inden intikamını alır.
zulme karşı direnmiş,ayaklanmış,bir HALK KAHRAMANIDIR ! ! ! ..............................................................................................
BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİNE
Benden selam olsun Bolu beyine Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır Ok gıcırtısından gürzün sesinden Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi Alnımıza kara yazı yazıldı Tüfek icad oldu mertlik bozuldu Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu düşer mi yine şanından Ayırır çoğunu er meydanından Kır-At köpüğünden düşman kanından Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır
Ünlü bir destana konu olmuş bir halk kahramanıdır. Bu isimde 16. yüzyılda yaşamış bir halk şairi de vardır. Ama tarihî kişiliği bilinemeyen, asıl Köroğlu, 17. yüzyılda Bolu havalisinde yaşamış, sonradan ünü bütün Anadolu'ya yayılmıştır. Babası da Bolu beyi tarafından gözlerine mil çektirilerek cezalandırıldığı için Köroğlu diye tanınmıştır. Zulme karşı ayaklanarak halkın hakkını koruması, onu destansı bir kahraman haline getirir.
17. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde merkeze bağlı olmayan teşkilâtın iyice meydana çıktığı, buna karşılık, saraya bağlı, sadrâzama bağlı beylerin, valilerin de yer yer başlarına buyruk olarak halka zulmedebildikleri bir devirdir. İşte böyle bir devirde Bolu Beyi Süleyman Bey, kendisine bunca yıl hizmet etmiş seyislerinden birine fena halde kızarak gözlerine mil çekilmesini emretmişti. Bolu Bey'i son derece katı yürekli, zalim bir adamdı. Her ne kadar kendisini sevenler araya girdilerse de dediğinden dönmedi. Buyruğunu vaktinde yerine getirmemiş olan zavallı seyisin gözleri kör edildi ve sıska bir ata bindirilerek kaleden dışarı atıldı.
Yaralı seyis at sırtında yolda kalınca sesini çok iyi tanıyan atının kulağına eğildi ve: – Dünya bana zindan oldu, beni köyüme götür... dedi. Az gittiler, uz gittiler, dere tepe düz gittiler, sonunda seyisin köyüne vardılar. Uzaktan at sırtında yığılı babacığının geldiğini gören on beş yaşındaki oğlu, ermiş yetmiş bir insan gibi onun ıstırabını anladı, koşup attan indirdi, anasının yanına getirdi. Seyis olanları “Hal ve keyfiyet böyle böyle” diye bir bir anlattı, oğulcuğundan öcünün alınmasını vasiyet ederek oracıkta ruhunu teslim etti. Köroğlu, on beş yaşında ata bindi. Babasına verilen kır at canlandı, sıskalığı gitti, şahbaz bir hayvan oldu. Köroğlu, atına atladığı gibi dağlara çıktı. Kılıç kuşandı. Babasının intikamını almak üzere ant içti. Yolda rastladığı bir çobanın sazını alarak terkisine asmıştı. Kime rastlasa hayvanını durdurur, sazını eline alır, tıngırdatarak Bolu Beyinin zulmünü anlatırdı. Her yerde aradığı bu zâlim adama günün birinde rastlayacağını biliyordu. Giderek hayvanı rüzgâr kesildi. Nerede bir yolsuzluk olsa köylü Köroğlu'na haber salardı. O da gelir, ortalığı düzene kordu.
Bir gün Çamlıbel'de konaklamıştı. Bir kervancının, yolcularından bir genç adamı soyup döverek uçuruma attığını gördü. Bir kılıçta kervancının başını uçurdu. Öteki adamlar kendisine hayır dua ettiler. Uçurumdan çıkardığı genç yolcu ise: “Hayatımı kurtardın, gayri ben senin kulun kölenim” dedi. Köroğlu onun adının Ayvaz olduğunu, kervanın da Bolu, Beyine yük götürdüğünü öğrenince Ayvaz'ı yanına aldı. Beraber yola çıktılar.
Bir Köroğlu, bir Ayvaz, etrafı kasıp kavuran, fakir köylüyü haraca kesen zâlim Bolu Bey'ini bulmaya çıktılar. Şehre yaklaştıkları sırada bir kale vardı. Sabahın bir vaktinde kale mazgallarından hazin bir şarkı duydular. Bu şarkıyla bir genç kız kendisinin Bolu Beyi'nin kızı olduğunu, babasının sırf kimseyi sevmesin diye kendisini oraya kapadığını göz yaşları içinde anlatıyordu. Köroğlu sazı eline aldı, kıza sabırlı olmasını, dönüşte kendisini kurtaracağını söyledi.
Bolu'ya vardıklarında büyük bir alana halk toplanmıştı. Şenlikler yapılıyordu. Köroğlu elbise değiştirerek pehlivanlar arasına katıldı. Bir bir hepsini alt etti. Sonunda Bolu Bey'i huzuruna çağırttı onu ve: – Bre pehlivan, sen kimsin? Seni muhafızlarıma bey yaptım...dedi. Köroğlu da: “İşte ben o gözlerini kör ettirdiğin seyisin oğluyum” diyerek kılıcını çaldığı gibi herkesin dehşet dolu bakışları önünde Bolu beyinin kellesini uçurdu ve halkı bir zâlimden kurtardı. Ondan sonra hemen Ayvaz'ı gönderip kaleden Beyin kızını getirdi. Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle kendine nikâhladı. O tarihten sonra Bolu Bey'i olarak halka adaletle muamele etti.
Babasının kendisine vasiyeti şu sözler olmuş: 'Her daim nefsine sahip ol! Beline sıkı, yüreğine sıkı ol! İçki içmeyi zayıfa eziyet etmeyi haram belle! Her şeyin güzelini sev yavrum! Duygulu, akıllı, ve de ince yaşa! Zalime kılınç gibi, mazluma ümit gibi işlesin inceliğin! '
Muhanetlik etmek değil karımız, şehriyar sözüne uyanlardanız,
Meydana girende yoktur korkumuz, kazaya ırıza diyenlerdeniz.
Ödleklerle hoş değildir aramız, teke tek düşmana varmak töremiz.
Muhanete sardırmayız yaramız, yarayı kendimiz saranlardanız.
Bineyidim kıratımın üstüne, alayıdım hançerimi destime. Gafili
varmayız düşman üstüne, vakte hazır olun diyenlerdeniz.
KÖROĞLU.
keleoğlan
kor oglu kimdir?
babasinin gozlarini cikartmislar ona gore de ogluna koroglu adini koymuslar
Bolu'da Belediye Meydanı'nda havuzun yanında şahlanmış olan atının üzerinde elinde sazıyla heykeli bulunan, bu heykelin maketinin de Bolu'daki bütün önemli makamlarda masaların üzerinde bulunduğu ve bir dönem Bolu'da yaşayıp Bolu Bey'ine isyan ettiği rivayet olunan efsanevî eşkiya...
Heykelinden kıyasla yapılmış maketlerinin üzerinde 'Benden selam olsun Bolu Bey'ine! ..' diye devlete ve otoriteye meydan okuyan meşhur sözü yazılı olmasına rağmen bu maketleri devlet dairelerinde masalarda bir turizm aracı niyetiyle süs vazifesi gören eşkiya... Halbuki bana sorulsa madem eşkiyanın maketini koyuyorsunuz devlet makamlarına hiç olmazsa üzerine 'Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu' sözünü yazdırın diyeceğim kişi...
Benim bir gün meşhur Mecburiyet Caddesi'nde gezerken, yanımda yürüyen Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nden bir öğrencinin kendisini ziyarete gelmiş olan yakınına Bolu'yu anlatırken heykelini gösterip de 'Bu da Köroğlunun heykeli... Bakın atın üzerinde duruyor, elinde de tüfeği var! ..' dediği ve benim yanımdaki arkadaşıma 'ohaa yuh artık yahu tüfenk icat oldu mertlik bozuldu diyen adamı bu şekilde tanıtacağına yedi sülalesine sövse bundan iyiydi' şeklinde başlayıp 'bir de üniversite okuyorsunuz sizi üniversiteye alanın' diye devam eden yorumu yapmama sebep olmuş olan öğrenciyi ve üniversitelerdeki öğrenci kalitesini bir kez daha görmeme imkan sağlayan tarihi kişilik...
Bolu'daki birçok işyerine ve kuruma ismini vermiş olan efsanevi kişi: Köroğlu Devlet Hastanesi, Köroğlu İlköğretim Okulu, Köroğlu TV, Köroğlu Gazetesi, Köroğlu Tesisleri vs vs vs...
Kör oğlu ve onun Kır At'ı...
Her yanında çifte kanat, bilmezmiş yakını ırağı...
...
köroğlu sizce ne demektir köroğlu size neyi çağrıştırıyor
fikret kızılok un klasiklerinden olan (68 lerden) köroglu dagları,olaganüstüdür ve hala hiç sıkmadan bizleri mest etmektedir yaw..................köroglu daglarııııııı geçit vermiiiyooooooorrrr,aylar oldu sendeneeennnnnnnn haber gelmiyorrrrr......
köroğlu kimdir?
Köroğlu'na Mektup
Benden selâm olsun Koç Köroğluna
Şimdi devir başka, zaman değişti.
Karga konar kır atların beline
Arpa bulunmuyor, saman değişti.
Gayri ne Kenan var, ne Demircioğlu
Tarihe karıştı, Ayvazla Hoylu
Herkes Bolu Beyi, her taraf Bolu
Yiğitlik kalmadı, insan değişti.
Sır tutmuyor suya giden testiler
Kılınçları müzelere astılar
Çamlıbelin çamlarını kestiler
Dağlar çıplak kaldı, orman değişti.
Kale yoktur, ok atılmaz burçlardan
İnsanoğlu yüksek uçar kuşlardan
Boz tavşanlar haraç alır kurtlardan
Erlik başkalaştı, meydan değişti.
Kervan geçmez, uçurdular hanları
Hile satar asrın bezirgânları
Banka kurup biriktirdik kanları
Dertler yenilendi, derman değişti.
Günden güne küçülüyor Arz'ımız
Şimdi ise Ay'a gitmek arzumuz
Feza elbisesi diker terzimiz
Gökleri fethettik, mekan değişti.
Tad bozuldu, küp, kokutur turşular
Haydutlara yatak oldu çarşılar
Şişkin cüzdan bin belâyı karşılar
Boynuzlar gürz oldu, kalkan değişti.
Vur Emri(sh.246)
Abdurrahim Karakoç
Şerri kaidelerle yönetilen Osmanlı döneminde, şeriatı da kaideyi de çok iyi bilen ve klasik bir Osmanlı gibi keyfi için kullanan Bolu Bey'inin bir gün keyfi bozulur, birinden acısını çıkarmak için birini bulur ve kör eder.
Bu kör adamın bir oğlu vardır. Bu da anasının (o dönemde anneler hep kin ve dava taşıyıcısıdır) sürekli öğrettiği intikam sözleri ile büyür.
Büyüyünce büyük bir zorro halk kahramanı olacaktır. Buna yemin eder. Büyür ve o zamanların legal başkaldırısı olan dağlara çıkarak, yol keserek ün salan eşkiya tanımlı bir halk kahramanı olur. Kısır çevresinde çabucak Robin Hood görüntüsü kazanır.
Bir gün iyice kuvvetlenince Bolu Bey'inden intikamını alır.
zulme karşı direnmiş,ayaklanmış,bir HALK KAHRAMANIDIR ! ! !
..............................................................................................
BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİNE
Benden selam olsun Bolu beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından gürzün sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu düşer mi yine şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kır-At köpüğünden düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır
Kendisi eskiyadir. Devlete karsi cikmistir. Kasitli olarak kahraman gibi gösterilmektedir.
Şu sözleri yüzyıllar boyu dilden dile dolaşmıştır:
Bizden selâm olsun Bolu Beyi'ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından, kalkan sesinden
Dağlar sada verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.
**********************
Benden selam olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden kargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu düşer mi eski şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden düşman kanından
Çevre dolup şalvar ıslanmalıdır
**************
Kimisi pınar başında
Kimisi yolun dışında
Al giyen onbeş yaşında
İlle mavili mavili
Kimisi dağlarda gezer
Kimisi incisin dizer
Al giyen bağrımı ezer
İlle mavili mavili
Kimisi odun devşirir
Kimisi kahvesini pişirir
Al giyen aklım şaşırır
İlle mavili mavili
Köroğluyum derki’n olacak
Takdir yerini bulacak
Mavili benim olacak
İlle mavili mavili
Ünlü bir destana konu olmuş bir halk kahramanıdır. Bu isimde 16. yüzyılda yaşamış bir halk şairi de vardır. Ama tarihî kişiliği bilinemeyen, asıl Köroğlu, 17. yüzyılda Bolu havalisinde yaşamış, sonradan ünü bütün Anadolu'ya yayılmıştır. Babası da Bolu beyi tarafından gözlerine mil çektirilerek cezalandırıldığı için Köroğlu diye tanınmıştır. Zulme karşı ayaklanarak halkın hakkını koruması, onu destansı bir kahraman haline getirir.
17. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde merkeze bağlı olmayan teşkilâtın iyice meydana çıktığı, buna karşılık, saraya bağlı, sadrâzama bağlı beylerin, valilerin de yer yer başlarına buyruk olarak halka zulmedebildikleri bir devirdir.
İşte böyle bir devirde Bolu Beyi Süleyman Bey, kendisine bunca yıl hizmet etmiş seyislerinden birine fena halde kızarak gözlerine mil çekilmesini emretmişti. Bolu Bey'i son derece katı yürekli, zalim bir adamdı. Her ne kadar kendisini sevenler araya girdilerse de dediğinden dönmedi. Buyruğunu vaktinde yerine getirmemiş olan zavallı seyisin gözleri kör edildi ve sıska bir ata bindirilerek kaleden dışarı atıldı.
Yaralı seyis at sırtında yolda kalınca sesini çok iyi tanıyan atının kulağına eğildi ve:
– Dünya bana zindan oldu, beni köyüme götür... dedi.
Az gittiler, uz gittiler, dere tepe düz gittiler, sonunda seyisin köyüne vardılar. Uzaktan at sırtında yığılı babacığının geldiğini gören on beş yaşındaki oğlu, ermiş yetmiş bir insan gibi onun ıstırabını anladı, koşup attan indirdi, anasının yanına getirdi. Seyis olanları “Hal ve keyfiyet böyle böyle” diye bir bir anlattı, oğulcuğundan öcünün alınmasını vasiyet ederek oracıkta ruhunu teslim etti.
Köroğlu, on beş yaşında ata bindi. Babasına verilen kır at canlandı, sıskalığı gitti, şahbaz bir hayvan oldu. Köroğlu, atına atladığı gibi dağlara çıktı. Kılıç kuşandı. Babasının intikamını almak üzere ant içti. Yolda rastladığı bir çobanın sazını alarak terkisine asmıştı. Kime rastlasa hayvanını durdurur, sazını eline alır, tıngırdatarak Bolu Beyinin zulmünü anlatırdı.
Her yerde aradığı bu zâlim adama günün birinde rastlayacağını biliyordu. Giderek hayvanı rüzgâr kesildi. Nerede bir yolsuzluk olsa köylü Köroğlu'na haber salardı. O da gelir, ortalığı düzene kordu.
Bir gün Çamlıbel'de konaklamıştı. Bir kervancının, yolcularından bir genç adamı soyup döverek uçuruma attığını gördü. Bir kılıçta kervancının başını uçurdu. Öteki adamlar kendisine hayır dua ettiler. Uçurumdan çıkardığı genç yolcu ise:
“Hayatımı kurtardın, gayri ben senin kulun kölenim” dedi. Köroğlu onun adının Ayvaz olduğunu, kervanın da Bolu, Beyine yük götürdüğünü öğrenince Ayvaz'ı yanına aldı. Beraber yola çıktılar.
Bir Köroğlu, bir Ayvaz, etrafı kasıp kavuran, fakir köylüyü haraca kesen zâlim Bolu Bey'ini bulmaya çıktılar. Şehre yaklaştıkları sırada bir kale vardı. Sabahın bir vaktinde kale mazgallarından hazin bir şarkı duydular. Bu şarkıyla bir genç kız kendisinin Bolu Beyi'nin kızı olduğunu, babasının sırf kimseyi sevmesin diye kendisini oraya kapadığını göz yaşları içinde anlatıyordu. Köroğlu sazı eline aldı, kıza sabırlı olmasını, dönüşte kendisini kurtaracağını söyledi.
Bolu'ya vardıklarında büyük bir alana halk toplanmıştı. Şenlikler yapılıyordu. Köroğlu elbise değiştirerek pehlivanlar arasına katıldı. Bir bir hepsini alt etti. Sonunda Bolu Bey'i huzuruna çağırttı onu ve:
– Bre pehlivan, sen kimsin? Seni muhafızlarıma bey yaptım...dedi.
Köroğlu da: “İşte ben o gözlerini kör ettirdiğin seyisin oğluyum” diyerek kılıcını çaldığı gibi herkesin dehşet dolu bakışları önünde Bolu beyinin kellesini uçurdu ve halkı bir zâlimden kurtardı.
Ondan sonra hemen Ayvaz'ı gönderip kaleden Beyin kızını getirdi. Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle kendine nikâhladı. O tarihten sonra Bolu Bey'i olarak halka adaletle muamele etti.
Babasının kendisine vasiyeti şu sözler olmuş:
'Her daim nefsine sahip ol!
Beline sıkı, yüreğine sıkı ol!
İçki içmeyi zayıfa eziyet etmeyi haram belle!
Her şeyin güzelini sev yavrum!
Duygulu, akıllı, ve de ince yaşa!
Zalime kılınç gibi, mazluma ümit gibi işlesin inceliğin! '
Seyis Yusuf