Kültür Sanat Edebiyat Şiir

kabe sizce ne demek, kabe size neyi çağrıştırıyor?

kabe terimi Yakup Cagdas tarafından tarihinde eklendi

  • Sonra Sonra
    Sonra Sonra

    İnsanın Kabes'si olmadıkça insan değildir...

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    dünya üzerinde kurulan ilk mescit..ilk mabed..o diyarlara gidip de ilk görüldüğü an edilen dualar makbul dualardandır..bembeyaz mermerler üzerinde sıcak rüzgarın eşliğinde heyecanla ilerlersiniz harem-i şerifin kapısına doğru..devasa kapılardan içeri girer girmez serin rüzgarlar karşılar sizleri..heyecanla arar gözleriniz her dem hayalinizde silüetini koruyan yapıyı.yaklaşır yaklaşırsınız..merdivenin basamaklarında yığılr kalırsınız..selamlarla hasret son bulur..visaldir yaşanan..gül kokuları değer ruhunuza..
    *Rabbim misafirliğimizden hoşnut isen tekrar davetine talibiz..

  • Fırat Karahan
    Fırat Karahan

    Ali İmran(3) 96. ve 97. ayetlerin tefsiri:

    80. 'Beyt' (Ev) kelimesinde, Allah'ın onu kabul ettiğini ve 'Kendi Evi' olarak tayin ettiğini gösteren birçok ayetler vardır. Çok verimsiz bir yerde yapılmış olmasına rağmen, Allah orada yaşayanlara rızıkları için vesile kılmıştır. Bunun yanısıra, İslâm'ın gelişinden önce tüm Arabistan'da 2500 yıldan beri süregelen karışıklık ve düzensizliğe rağmen, Kâbe ve çevresinde barış ve güvenlik hüküm sürüyordu. Sadece bununla da kalmıyordu; Kâbe'nin varlığı nedeniyle yılda dört ay Arabistan'da barış yapılıyordu. Bir başka işaret de Kâbe'yi yıkmak için, Mekke'ye 50 yıl önce saldırdığında Ebrehe ve ordusunun Allah'ın azabına uğramasıydı. Bu ayeterin nazil oluduğu dönemde, her Arap bu olayı bütün ayrıntıları ile biliyordu; olayı bizzat yaşayanlar da vardı.
    81. Kâbe'nin kutsiyeti cehaletin en karanlık günlerinde bile o kadar saygı uyandırıyordu ki, kana susamış iki düşman bile onun içinde birbirlerine dokunmuyorlardı.
    97. Ayette geçen kefere kelimesi, Allah'ın emrine uymayan ve maddi imkânı olduğu halde hac ibadetini yapmayan kişinin, teknik anlamıyla kâfir olacağı anlamına gelmez. Bir kişinin Allah'a ve peygamberine inanıp şehadet getirdikten sonra bile, bir kâfirin davranışını benimsediği anlamına gelir. Bu çok açıktır; çünkü, hac emri kâfirlere değil, müslüman olduğunu ilân edenlere hitapetmektedir. O halde bir müslüman hâkim bu kimsenin İslâm'dan çıkıp, bu nedenle kâfir ve mürted olduğu hükmüne varamaz.
    'Allah... âlemlerden müstağnidir'. Allah'ın mümin olsun, kâfir olsun insanlardan hiçbirinin yardımına ihtiyacı yoktur. İhlaslı müminler olmak kulların kendi yararınadır. Diğer taraftan, Allah'ın emirlerini sözle veya fiille reddedenler, mümin olduklarını söyleseler bile, Allah tarafından mümin olarak kabul edilmeyeceklerdir

    Mevdudi

  • Gokhan Darlı
    Gokhan Darlı

    ELLERİN KABESİ VAR
    BENİM KABEM İNSANDIR
    KURAN DA KURTARAN DA
    DÜNYAYI İNSANLARDIR...

  • Depeche Mode
    Depeche Mode

    onlar dönüdönü versin kasalar doludolu versin..arkadaslar birakin artik su karacahil araplara para kazandirmayi..

  • Abdülbaki Kavlakoğlu
    Abdülbaki Kavlakoğlu

    İmansızlara eğer islamı anlamaları nasip olsa zaten Hz.Muhammed yeter başka söze ne hacet var.
    ANLAYANA SİVRİ SİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ.

  • Abdülbaki Kavlakoğlu
    Abdülbaki Kavlakoğlu

    Demogoji yapanlara rağmen dimdik ayakta duran bir kutsal merkez. İman öyle bir nimetki herkese nasip olmaz.

  • Emresaid
    Emresaid

    görmek nasip olur inşallah...

  • Zilzal Zelzele
    Zilzal Zelzele

    http://www.murathanhat.com/fotograf.asp

    bakınız! ..

  • Alperen Musa
    Alperen Musa

    verdıgınız degerlı bılgıler ıcın ALLAH c.c. hepınızden razı olsun.rabbım gormeden canımı alma o mubarek mekenları.

  • Fatih Öztütüncü
    Fatih Öztütüncü

    [ 2. Mescid-i Haram ]


    'Mescid-i Haram', Mekke’de ortasında Kâbe’nin bulunduğu büyük bir mabettir. Buna 'Harem-i Şerif' de denir. Mescid-i Haram, Hz. Peygamber döneminde, Kâbe’nin etrafındaki küçük bir alandan ibaret iken ilk olarak Hz. Ömer tarafından genişletilmiş ve etrafı bir duvarla çevrilmiştir. Daha sonraları Mescid-i Haram günümüze kadar pek çok defa genişletilmiştir.


    Bugün Mescid-i Haram, yüz binlerce insanın içinde ibadet edebileceği genişlikte bir alana sahiptir.



    Resim-1 Bugünkü Mescid-i Haram’dan bir görünüş


    Mescid-i Haram’ın içinde, Kâbe’den başka 'Makam-ı İbrahim' ve 'Zemzem' kuyusu bulunmaktadır.


    'Makam-ı İbrahim', yaygın görüşe göre, Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı ya da insanları hacca çağırırken üzerine çıktığı taşın bulunduğu yerdir. Burası 'Kâbe Kapısı' nın bulunduğu duvarın karşısında Kâbe’ye yakın bir yerde bulunmaktadır.


    'Zemzem', Allah’ın Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail’e ihsan ettiği suyun adıdır. Zemzem suyunun ortaya çıkışı şöyle olmuştur: Hz. İbrahim, Allah’ın emriyle eşi Hacer ve süt emmekte olan oğlu İsmail’i zemzemin bugünkü yerinde bulunan büyük bir ağacın altına yerleştirmişti. O sırada Kâbe yapılmamış ve Mekke şehri kurulmamıştı. Etrafta ne bir insan, ne su, ne de bir hayat belirtisi vardı. Bu şartlar altında yaşamaya devam eden Hacer, nihayet su ve yiyeceği bitince çaresiz kalmış, bir can yoldaşı görebilmek ve birkaç yudum su bulabilmek umuduyla önce 'Safa Tepesi' ne, sonra da 'Merve Tepesi' ne çıkmış ve bunu yedi defa tekrarlamış.(12) Merve Tepesi’ne son gelişinde oğlunu bıraktığı taraftan bir ses duymuş. Oğlunun yanına geldiğinde orada Cebrâil tarafından zemzem suyunun çıkarılmış olduğunu görmüş.


    Yeryüzündeki suların en üstünü olan 'Zemzem', halen Kâbe’nin 20 m. kadar doğusunda, 'Makam-ı İbrahim' e yakın bir yerde bulunan kuyudan çıkmaktadır. Bu kuyu tavaf alanının altındadır. Kuyuya biri bayanlara diğeri erkeklere ait olmak üzere iki ayrı yerden merdivenlerle inilmektedir. Zemzem suyu, içildiği gibi abdest ve gusülde de kullanılabilir.


    Hz. Peygamber zemzem hakkında şöyle buyurmuştur: 'Zemzem hangi niyet için içilirse o niyet içindir.'(13) Bu itibarla zemzem içerken dilek ve niyeti belirterek içmek uygundur.


    Zemzem içerken, 'Allah’ım! Senden yararlı ilim, bol rızık ve her türlü dert için şifa istiyorum.' diye dua edilir.


    Mescid-i Haram, yeryüzündeki tüm mescidlerden üstündür. Burada kılınan namaz da diğer mescidlerde kılınan namazlardan fazilet bakımından kat kat üstündür.(14)

  • Fatih Öztütüncü
    Fatih Öztütüncü

    [ 1. Kâbe ]


    Haccın sebebi ve namazlarda kıblegâhımız olan Kâbe, yeryüzünde alemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk binadır. Allah'ın emriyle Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından Mekke'de yapılmıştır.(11)

    1. Kâbe


    Haccın sebebi ve namazlarda kıblegâhımız olan Kâbe, yeryüzünde alemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk binadır. Allah’ın emriyle Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından Mekke’de yapılmıştır.(11)


    'Mescid-i Haram' denilen mabedin ortasında bulunan Kâbe, kuzeydoğu duvarı 12.63; kuzeybatı duvarı 11.03; güneybatı duvarı 13.10; güneydoğu duvarı 11.22 ve yüksekliği 13 m olan 145 m2 alan üzerine kurulmuş taş bir binadır. Üzeri siyah bir örtü ile örtülüdür. Örtüsü her sene hac mevsiminde yenilenmektedir.


    Kâbe’nin köşeleri yaklaşık olarak dört ana yönü gösterir. Köşelerden her birinin ayrı ismi vardır.


    Doğu köşesine 'Hacer-i Esved' veya 'Şarki', kuzey köşesine 'Irakî', batı köşesine 'Şâmî' ve güney köşesine de 'Yemânî' denir.



    Kâbe ölçüleri ve köşeleri


    'Hacer-i Esved', Kâbe’nin doğu köşesinde yerden 1.5 m yükseklikte bulunmaktadır. 'Hacer-i Esved' siyah taş demektir. Hz. İbrahim tarafından tavafa başlanacak yere işaret olmak üzere konulmuştur. Başlangıçta çevresi 18-19 cm olan bu taş, çeşitli yıkımlar sebebiyle birkaç defa kırılmıştır. Şimdi, ilk olarak konulduğu köşede, gümüş muhafazalı kurşun içine gömülü yedi parça halinde bulunmaktadır.


    Kâbe’nin, kuzeydoğu duvarında (Hacer-i Esved ile Irakî köşeleri arasında) Hacer-i Esved köşesine yakın ve yerden 1.97 m kadar yükseklikte bulunan altın kaplı bir kapısı vardır. Kapı 1.8 x 3.5 m boyutlarındadır. Kapı ile Hacer-i Esved köşesi arasında kalan bölüme 'Mültezem' denir.


    Kâbe’nin kuzeybatı duvarının (Irakî ile Şamî köşelerinin) karşısında, yerden 1.25 m yükseklikte yarım daire şeklinde bir duvar bulunur. Bu duvara 'Hatim' denir. Tavaf bu duvarın dışından yapılır. Bu duvar ile Kâbe arasında kalan boşluğa da 'Hicr-i Kâbe', 'Hicr-i İsmail' veya 'Hatîra' denir. Bu boşlukta Kâbe’ye yönelerek namaz kılınabilir, dua edilebilir. Ancak Kâbe’ye yönelindiği gibi buraya yönelip namaz kılınmaz.


    Kâbe’nin 'Hatîm'’e bakan duvarının üst ortasında altından yapılmış bir oluk bulunmaktadır. Halk arasında 'Altın Oluk' diye bilinen bu oluğa 'Mizab-ı Kâbe' denir.

  • F
    F

    Kur'an-ı Kerim'de adı geçen tek binadır.

    Kâbe'nin Hz.İbrahim'den önce inşa edilmiş olduğu hususunda hiçbir sahih rivayet yoktur. Kur'an-ı Kerim'deki
    'Hani bir zamanlar İbrahim'e Kâbe'nin yerini hazırlamış ve ona şöyle demiştik:...' (Hac, 26) ayetini; veya:
    'Hani bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Kâbe'nin temellerini yükseltiyor ve:...' ayetini (Bakara, 127) bu konuda delil olarak ileri sürenlerin kastettiği mana şudur:
    Kâbe'nin yeri Allah'ın ezeli ilminde takdir edilmiştir, dolayısıyla yeri bellidir; ancak Kâbe'nin inşası, Hz.İbrahim ile oğlu Hz.İsmail tarafından gerçekleştirilmiştir. Tarihi olarak bu zaman diliminden öncesine ait bilgi ve rivayetler Yahûdi ve Hristiyan kaynaklarından nakledilmektedir ki, kural olarak, İslam bunları ne doğrular ne de yalanlar.

  • F
    F

    Kâbe, kuzeydoğu duvarı 12.63; kuzeybatı duvarı 11.03; güneybatı duvarı 13.10; güneydoğu duvarı 11.22 ve yüksekliği 13 m olan 145 m2 alan üzerine kurulmuş taş bir binadır. Üzeri siyah bir örtü ile örtülüdür. Örtüsü her sene hac mevsiminde yenilenmektedir.

    Kâbe’nin köşeleri yaklaşık olarak dört ana yönü gösterir. Köşelerden her birinin ayrı ismi vardır. Doğu köşesine 'Hacer-i Esved' veya 'Şarki', kuzey köşesine 'Irakî', batı köşesine 'Şâmî' ve güney köşesine de 'Yemânî' denir.

  • F
    F

    Müslümanların kıblesidir. Mekke şehrinde Harem-i Şerif Camii'nin ortasında bulunur. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Hz. İbrahim tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. İslamiyetten önce de Araplar tarafından kutsal sayılan Kabe'de birçok put bulunmaktaydı. Mekke'nin fethinden sonra Kabe putlardan temizlenmiş ve onarılmıştır (630) .

    Kabe'nin duvarları siyah taşlardan yapılmıştır. 25 cm yükseklikte ve 30 cm kadar çıkıntılı bir mermer kaide üzerinde bulunmaktadır. Bu duvarlar yere kadar inen ve yer hizasında kaideye bakır halkalarla bağlanan siyah bir örtü ile örtülüdür. Tek parça olup her yıl yenilenen örtünün yalnız kapı ve damdaki oluğun hizasına gelen kısmı kesiktir. Örtü ipekli bir kumaştan dokunmuş olup, üzerine kelime-i şehadet işlenmiş, dama yakın kısmında çevresine altın işlemeli bir şerit geçirilmiş; kemer biçiminde olan bu şeride de Kur'an ayetleri işlenmiştir. Kabe'nin kuzey-batı duvarında yerden 2 m. kadar yükseklikte, yer yer yaldızlı, gümüş kaplı bir kapı bulunmaktadır. Kapıya özel olarak yapılmış tekerlekli bir merdivenle çıkılmakta ve kapı öyle açılmaktadır. Kabe'nin içinde tavana çıkmak için bir merdiven ve üç ağaç sütun bulunmaktadır. İç duvarlar ve yerler mermer kaplıdır. Tavanda altın ve gümüş kandiller asılıdır. Kapıya yakın bir yerde Hacer-i esved yerleştirilmiş ve gümüş bir çemberle çevrilmiştir. Hacer-i esved'in tam karşısında Zemzem kuyusunun bulunduğu bina vardır. Kabe'nin çevresindeki tavaf yeri mermer döşelidir.

    Kanuni Sultan Süleyman tarafından tavanı onarılan Kabe, beşinci onarımını I. Ahmed döneminde görmüş, IV. Murad döneminde çıkan sel baskını sonucunda üç cephesi yıkılmış ve yine aynı padişah tarafından onarılmıştır.