son 3 gündür 1-2 sattin içinde değişen yaşamlar gördüm:(((geldiği vakit ne bir adım ileri, ne bir adım geri....yatağında bile aldı götürdü...gece yattığı yataktan(gayet sağlıklı) sabah kalkamayanı da gördüm.......(gelin girmeyen ev olur da, azrailin girmediği ev olmaz derler...)
Azrail Dört büyük melekten birinin ismi olup, insanların canını olmakla görevlidir. Bu melek Kur’an ve sahih hadislerde, Azrâîl ismiyle değil, melekü’l-mevt (ölüm meleği) şeklinde geçmektedir. “De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde 32/11) Her insanın canını almakla görevli bir ölüm meleği vardır. Azrâîl bu meleklerin başıdır: “Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde kusur etmezler.” (En’am, 6/61, A’raf, 7/37) .
Süleyman Aleyhisselâm halkın sorunlarını ve sıkıntılarını çözmek amacıyla onları dinliyordu. Huzura bir adam gelmiş, o da dert ve sıkıntılarını arz ediyordu. İşte o esnada oraya gayet heybetli bir zat girdi. Ve Süleyman Aleyhisselâm'a arzuhalde bulunan adama gayet dikkatlice bakmaya başladı. Bunu fark eden adam bu zatın heybetli bakışlarından çok ürktü ve Hz. Süleyman'ın kulağına usulca 'Bana hışımla bakan bu zat kimdir? ' diye sordu. Bunun üzerine Hz. Süleyman onun Azrail Aleyhisselâm olduğunu, kendisini ziyaret kastıyla geldiğini belirtti. Adam Azrail lafını duyar duymaz benzi sarardı ve korkudan titremeye başladı, telaş ve endişeyle Süleyman Aleyhisselâm'a yalvarmaya başladı: – Ey Allah'ın Peygamberi! Azrail'in bana hışımla baktığını gördüm. Nerdeyse bakışıyla canımı alacaktı. Sen her şeye muktedirsin. Allah sana saltanat vermiş, kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgârlar senin emrinde… Ne olur rüzgârına emret de derhal beni buradan çok uzaklara, Hindistan'a götürsün. Gözlerden çok uzaklarda olunca belki Azrail Aleyhisselâm'ın hışmından emin olur, böylece canımı kurtarmış olurum! Hz. Süleyman, korkuyla tir tir titreyen bu adama acıdı. Ve emrindeki rüzgârlara talimat verip o adamı Hindistan'a götürmesini emretti. Rüzgar Süleyman Aleyhisselâm'ın emriyle o adamı aldı, esti, püstü ve Hindistan'da uzak bir adaya bıraktı. Daha sonra Hz. Süleyman, Azrail Aleyhisselâm'ı çağırıp: – Ey Azrail! Biraz evvel yanımda bulunan adama, neden hışımla ve heybetle baktın? Niçin o zavallıyı korkuttun? diye sorunca, Azrail Aleyhisselâm cevap verdi: – Ey Allah'ın Peygamberi! Ben o adama öfkeyle ve hışımla bakmadım. Hayret ve taaccüple baktım. Hayretimin sebebi ise, onun burada olmasıydı. Çünkü Allahu Teâlâ bana 'Birkaç dakika sonra o adamın canını Hindistan'da almamı' emretmişti; fakat onu burada görünce şaşırdım. Bu kadar kısa bir zamanda oraya nasıl gidecek? diye hayret ettim. Fakat senden Hindistan'a gitmesini isteyince mesele anlaşılmış oldu.
sonzsuzluğumuzda, yeni hayatımıza geçmemiz için bize diğer dünyanın kapısını aralayan melek diyelim. boşverin dostlar azraili, hayatı düşünün; iyi yaşamışsanız, faydalı şeyler yapmışsanız ve bir saniyenizi dahi boş geçirmeyey çalışmışsanaız; ölümü yatakta beklemeyecek kadar da cesaretiniz varsa, gerisi boş. 'ölüm nerdene ve ne şekilde gelirse gelsin, sefa geldi, hoş geldi' diyip gülümseyebilmek lazım hayata.
İnsanın ömrünün allah tarafından bilindiği ama kulların bunu bilmediği o kulun nefesinin kesileceği o gün, vakti saati gelince almakla görevli melektir.
Tereyağından kıl çeker gibi ruhlar Azrail tarafından kabzedilir(Alınır) Geriye sadece ceset kalır.
Dünyada hiç kimse kalmayıncaya kadar kulların canını almakla görevli melektir. En son sıra kendisine geldiğinde eğer yeryüzünde yaşayan bir canlı olsaydı onun bağırmasından çatlar ölürdü o derece şiddetli olacak kendi canını almak. İşte o zaman ölümün ne kadar zor olduğunu anlayacak kendiside.
güleryüzlü, sempatik ve görenin sevinçten boyut değiştirdiği en sevilen melek...
son 3 gündür 1-2 sattin içinde değişen yaşamlar gördüm:(((geldiği vakit ne bir adım ileri, ne bir adım geri....yatağında bile aldı götürdü...gece yattığı yataktan(gayet sağlıklı) sabah kalkamayanı da gördüm.......(gelin girmeyen ev olur da, azrailin girmediği ev olmaz derler...)
Yeni bir boyut farklı bir tekamül ve sonsuza dek huzur
elbet birgün tanışacağız kendileri ile...
diğer adı joe black:P
melakül mevt onu anlamak için anlamaya çalışmak lazım
azrailim gelir kendi,ne ağa der ne efendi,sayılı günler tükendi,yolun sonuu görünüyorrrrrrrrrrr....
Azrail Dört büyük melekten birinin ismi olup, insanların canını olmakla görevlidir. Bu melek Kur’an ve sahih hadislerde, Azrâîl ismiyle değil, melekü’l-mevt (ölüm meleği) şeklinde geçmektedir. “De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde 32/11) Her insanın canını almakla görevli bir ölüm meleği vardır. Azrâîl bu meleklerin başıdır: “Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde kusur etmezler.” (En’am, 6/61, A’raf, 7/37) .
Ecelin yeri ve zamanı değişmez
Süleyman Aleyhisselâm halkın sorunlarını ve sıkıntılarını çözmek amacıyla onları dinliyordu. Huzura bir adam gelmiş, o da dert ve sıkıntılarını arz ediyordu. İşte o esnada oraya gayet heybetli bir zat girdi. Ve Süleyman Aleyhisselâm'a arzuhalde bulunan adama gayet dikkatlice bakmaya başladı. Bunu fark eden adam bu zatın heybetli bakışlarından çok ürktü ve Hz. Süleyman'ın kulağına usulca 'Bana hışımla bakan bu zat kimdir? ' diye sordu. Bunun üzerine Hz. Süleyman onun Azrail Aleyhisselâm olduğunu, kendisini ziyaret kastıyla geldiğini belirtti. Adam Azrail lafını duyar duymaz benzi sarardı ve korkudan titremeye başladı, telaş ve endişeyle Süleyman Aleyhisselâm'a yalvarmaya başladı:
– Ey Allah'ın Peygamberi! Azrail'in bana hışımla baktığını gördüm. Nerdeyse bakışıyla canımı alacaktı. Sen her şeye muktedirsin. Allah sana saltanat vermiş, kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgârlar senin emrinde… Ne olur rüzgârına emret de derhal beni buradan çok uzaklara, Hindistan'a götürsün. Gözlerden çok uzaklarda olunca belki Azrail Aleyhisselâm'ın hışmından emin olur, böylece canımı kurtarmış olurum!
Hz. Süleyman, korkuyla tir tir titreyen bu adama acıdı. Ve emrindeki rüzgârlara talimat verip o adamı Hindistan'a götürmesini emretti. Rüzgar Süleyman Aleyhisselâm'ın emriyle o adamı aldı, esti, püstü ve Hindistan'da uzak bir adaya bıraktı.
Daha sonra Hz. Süleyman, Azrail Aleyhisselâm'ı çağırıp:
– Ey Azrail! Biraz evvel yanımda bulunan adama, neden hışımla ve heybetle baktın? Niçin o zavallıyı korkuttun? diye sorunca, Azrail Aleyhisselâm cevap verdi:
– Ey Allah'ın Peygamberi! Ben o adama öfkeyle ve hışımla bakmadım. Hayret ve taaccüple baktım. Hayretimin sebebi ise, onun burada olmasıydı. Çünkü Allahu Teâlâ bana 'Birkaç dakika sonra o adamın canını Hindistan'da almamı' emretmişti; fakat onu burada görünce şaşırdım. Bu kadar kısa bir zamanda oraya nasıl gidecek? diye hayret ettim. Fakat senden Hindistan'a gitmesini isteyince mesele anlaşılmış oldu.
Ölürken karşılaşacağımız melek.
ilahi azrail sen adamı öldürürsün :)
azrael beni yöneten kişi :)
ben allah denen o saçmalığa ininmıyorum.inananlar çok kafasız bence.yaşasın ateistler.........................
hiç unutmam bide bi azra vardır..yaradan can alsın diye yaratmış sanki...
sınıf arkadaşımın ismiydi...
dana babası koymuş
nufus müdürü de onaylamış...
melekül-mevt ve büyük kavuşma için aracı
Sadece Yaratan'ın verdiği görevi eksiksiz yerine getiren bir Melektir.
sevdiğimiz bir arkadaşımız; ancak pek şaka kaldırmıyomuş...
Emaneti bizden alacak melek! Allah bize onu kötü bir şekilde göndermesin.
sonzsuzluğumuzda, yeni hayatımıza geçmemiz için bize diğer dünyanın kapısını aralayan melek diyelim. boşverin dostlar azraili, hayatı düşünün; iyi yaşamışsanız, faydalı şeyler yapmışsanız ve bir saniyenizi dahi boş geçirmeyey çalışmışsanaız; ölümü yatakta beklemeyecek kadar da cesaretiniz varsa, gerisi boş. 'ölüm nerdene ve ne şekilde gelirse gelsin, sefa geldi, hoş geldi' diyip gülümseyebilmek lazım hayata.
AZRAİLİN GÖREVİ
İnsanın ömrünün allah tarafından bilindiği ama kulların bunu bilmediği o kulun nefesinin kesileceği o gün, vakti saati gelince almakla görevli
melektir.
Tereyağından kıl çeker gibi ruhlar Azrail tarafından kabzedilir(Alınır) Geriye sadece ceset kalır.
Dünyada hiç kimse kalmayıncaya kadar kulların canını almakla görevli melektir.
En son sıra kendisine geldiğinde eğer yeryüzünde yaşayan bir canlı olsaydı onun bağırmasından çatlar ölürdü o derece şiddetli olacak kendi canını almak.
İşte o zaman ölümün ne kadar zor olduğunu anlayacak kendiside.
Kaçma gel buraya.
sanada haksızlık ediliyo be melek seninde işin bu dimi napcan..
Beni şöyle sallamıştı.
neredesin eyy dostt...
Herkes tanıyacak
....
Üfle güneşi sönsün! ...Kalbim karakışın ayazına dönsün
Azrailim öpsün! ... Tek dönümsün ömrüm.
....
Bir gün gelecek diye devamli hazirda beklememiz gereken misafir.
benim kanka
'ölmek vakti gelmiş artık' diyen melek...
zamanı geldiğinde insan ruhunu bedenin den ayıran melek