Her açıklama Cumhuriyetin kazanımları diye başlıyor.Bu cumhuriyetin kazanımları neymiş çok merak ediyorum.şu ülkede 85 yılda yoksulluk,iç savaş,soygun,yasaklar,asılan başbakanlar,asılan devrimciler,çeteler,uyşturucuya bulaşmış devlet,rüşvet ağları,hastanelerde bakımsızlıktan ölen çocuklar,üniversite kapısına yığılan gençler,faili meçhul cinayetler dışında ne gördü. Yol yoktu da siz yaptınız değil mi, yolları bu ülkeyi sömürmek için,demiryolu yerine emperyalistler yapmadı,yaparken de sizin,dedelerinizin cebine rüşvet koymadı değil mi? Hangi taşın üzerine taş koydu sizin hiç kimsenin cumhuriyeti olamayan Cumhuriyetiniz.
İş Bankası’nın sermaye kesimine sağladığı olanaklar, eşraf, ve toprak ağalarına Ziraat Bankası eliyle sağlanacaktır,eşraf bu bankadan % 10 faizle aldığı krediyi %100, %200 faizle yoksul köylüye vercek duruma gelmiştir. Bu değerlendirme,İş Bankası’nın hangi sınıfa çıkar sağladığının delilidir.
Enver Paşa zamanında Türk milliyetçiliğinin simgesi haline getirilen “bozkurt” resimleri”posta pullarının,para bankotlarının üzerine konuyor; bozkurtlu bayraklar,flamalar Türk ocağı şubelerini ve daha sonra da Halk Evleri şubelerini süslüyordu.ve ocakların örgütler çerçevesinde faşist örgüt benzeri bir gençlik örgütü ülke çapında genişletiliyordu.
1927de resmen CHP’ye bağlanan Türk Ocağı’nın çizgisinde faşizm çok daha belirgin bir özellik kazanmıştı.1930’larda Türk Ocağı Genel Başkanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Şunları söylüyordu:Biz ile faşizm arasında içtimai ve siyasi fikrin bazı noktalarında müşterek olduğunu tespit edebiliriz. O hareket milliyetperverdir.; biz milliyetperveriz…
Küreselleşen kapitalizm insanlık açısında küresel çürüme anlamına geliyor.İnsan kendi emeğiyle robotlaşmayı,soysuzlaşmayı,yozlaşmayı yaşıyor.Kendi emeğinin,kendi yarattığı metaların kul-kölesi olan insan gittikçe özünden uzaklaşıp,kendine yabancılaşıyor.
Şu 86 yılda yoksulluk,iç savaş,asılan başbakanlar,asılan devrimciler,çeteler,uyuşturucuya bulaşmış devlet,rüşvet ağları, hastahanelarde bakımsızlıktan ölen çocuklar,üniversite kapısına yığılan gençler,faili meçhul cinayetler dışında ne gördü bu ülke? Bilgi veremediğimiz,kazara üniversite okusa bile işsiz kalacak çocuklara kanla bayrak yaptıran bir zihniyetten toptan kurtulmamız gerekiyor.buna rağmen, solun büyük bir bölümü hala Kemalizm’i sol ve anti-emperyalist zannediyor.
Her açıklama Cumhuriyetin kazanımları diye başlıyor.Bu cumhuriyetin kazanımları neymiş çok merak ediyorum.şu ülkede 85 yılda yoksulluk,iç savaş,soygun,yasaklar,asılan başbakanlar,asılan devrimciler,çeteler,uyşturucuya bulaşmış devlet,rüşvet ağları,hastanelerde bakımsızlıktan ölen çocuklar,üniversite kapısına yığılan gençler,faili meçhul cinayetler dışında ne gördü. Yol yoktu da siz yaptınız değil mi, yolları bu ülkeyi sömürmek için,demiryolu yerine emperyalistler yapmadı,yaparken de sizin,dedelerinizin cebine rüşvet koymadı değil mi? Hangi taşın üzerine taş koydu sizin hiç kimsenin cumhuriyeti olamayan Cumhuriyetiniz.
İş Bankası’nın sermaye kesimine sağladığı olanaklar, eşraf, ve toprak ağalarına Ziraat Bankası eliyle sağlanacaktır,eşraf bu bankadan % 10 faizle aldığı krediyi %100, %200 faizle yoksul köylüye vercek duruma gelmiştir. Bu değerlendirme,İş Bankası’nın hangi sınıfa çıkar sağladığının delilidir.
Enver Paşa zamanında Türk milliyetçiliğinin simgesi haline getirilen “bozkurt” resimleri”posta pullarının,para bankotlarının üzerine konuyor; bozkurtlu bayraklar,flamalar Türk ocağı şubelerini ve daha sonra da Halk Evleri şubelerini süslüyordu.ve ocakların örgütler çerçevesinde faşist örgüt benzeri bir gençlik örgütü ülke çapında genişletiliyordu.
1927de resmen CHP’ye bağlanan Türk Ocağı’nın çizgisinde faşizm çok daha belirgin bir özellik kazanmıştı.1930’larda Türk Ocağı Genel Başkanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Şunları söylüyordu:Biz ile faşizm arasında içtimai ve siyasi fikrin bazı noktalarında müşterek olduğunu tespit edebiliriz. O hareket milliyetperverdir.; biz milliyetperveriz…
Hiçbir şay insan hayatından daha değerli değildir.
Şu terkedilmiş toprak
Şu yanan köy
Şu devrilmiş araba
Şu tank altındaki
Senin sevdiklerin mi?
Enver Gökçe
Küreselleşen kapitalizm insanlık açısında küresel çürüme anlamına geliyor.İnsan kendi emeğiyle robotlaşmayı,soysuzlaşmayı,yozlaşmayı yaşıyor.Kendi emeğinin,kendi yarattığı metaların kul-kölesi olan insan gittikçe özünden uzaklaşıp,kendine yabancılaşıyor.
Şu 86 yılda yoksulluk,iç savaş,asılan başbakanlar,asılan devrimciler,çeteler,uyuşturucuya bulaşmış devlet,rüşvet ağları, hastahanelarde bakımsızlıktan ölen çocuklar,üniversite kapısına yığılan gençler,faili meçhul cinayetler dışında ne gördü bu ülke? Bilgi veremediğimiz,kazara üniversite okusa bile işsiz kalacak çocuklara kanla bayrak yaptıran bir zihniyetten toptan kurtulmamız gerekiyor.buna rağmen, solun büyük bir bölümü hala Kemalizm’i sol ve anti-emperyalist zannediyor.
Bumerangın çok geç kalmış dönüşüdür.
Bir kişinin,aşkları,yalnızlıkları vs kişiye ait olgulardır,anlatılamaz (anlatılsa da kimse anlamaz) yaşanır.