aklım hep gözlerine takılı kalmıştır..sorudur,cevaptır ve evet siz sadece parkamı ve yumruğumu alacaksınız ne için vazgeçtiğim umurunuzda olmayacak der gibi bakar.. yusuf aslan,hüsyin inan ve deniz gezmiş.. ama vazgeçmeyi bilmek ve inandığın şeyler için ölmek onurdur..onur sadece bir isim değildiri bilgilerinize. sunup gözler çok önemlidir diyerek..yüksek müsadelerinizle hani! ! !
İkinci Yeni akımının en kendine has örneklerini vermiştir. Yenilik, Pazar Postası, Yeni Dergi gibi yayınlarda şiirsel canlılığı besleyen şairlerden biri oldu. Şirinde zamanla sevinç yerini bunalıma, toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bırakmıştır.. Anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir tarzı vardır. imgeler herşey olsa da düşünceyi göz ardı etmedi.. hatta 'cümleyi parçaladınız,mahvettiniz' diyen bir zata 'ne güzel cümleye kimliğini geri verdik 'diyecek kadar hazırcevap ve inanandır.. cemal süreyya'nın deyişiyle'yeşil saten gömleğinin yakası geniş zamanlara açılan şair'..
çağrılmayan yakup
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine üç kere söyledi Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım Ben, yani Yakup, her türlü çagrılmanın olağan şekli Daha hiç çağrılmadım Biri olsun 'Yakup! ' diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim Ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım Sonra bir güzel yıkanayım da. Ben size demedim mi.
Evet, kurbağalara bakmaktan geliyorum Sanki böyle niye ben oradan geliyorum Telaslı, aç gözlü kurbağalara Bakmaktan Bilmiyorum Bilmiyorum, bilmiyorum Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup Bazen karıştırıyorum.
Bazen karıştırıyorum ya, çok uzun bir gündü Sonra bu çok uzun günün sıcak bir günü Kediler kırmızı alevler halinde koşuyordu Onlar işte hep boyuna koşuyordu Birileri çıkıyordu ordan burdan
Hiç çıkmamak halinde ve olgun Birileri çıkıyordu Geceden kalma bir lamba yanıyordu, açık Bir pencerenin sokağa doğru içinde Bu uyum korkunçtur Yakup! Yakubun olması korkunçluğudur bu Dünyanın insana doğru içinde Yakup, Yakup! Burdayım, yani ben.. evet, geliyorum Lambayı söndürmesinler, geliyorum Siz bütün lambaları yakın, evet Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? hayır, Yakup Bazen karıştırıyorum.
Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık Hep böyle istiyorum, ayıp degil ya Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum Bir gündü ve yaş
-kamikaze dalacaz abi -kime? -sana,bana,bize,size,ona,şuna,buna.. -tekil ve çoğul dalış diosun. -abi ne dediğimin önemi yok,dalalım işte.. -oğlum dalaman! ! -deneyelim en azından abi -kamikaze dalış bir kere denemeyi kaldırır babacan -abi o zaman sen dene ben bir bakam,nasıl oluyor? -bak gel beri,yaklaş.ben sana bir dalam kamikazeyi sonra çağırırız.
Bana susmayı ver, gecenin hücumlarına meydan okuyayım.
'İki kadın konuştuğunda hiç bir şey söylemezler. Bir kadın konuştuğunda bütün bir hayatı açıklar.'
aklım hep gözlerine takılı kalmıştır..sorudur,cevaptır ve evet siz sadece parkamı ve yumruğumu alacaksınız ne için vazgeçtiğim umurunuzda olmayacak der gibi bakar..
yusuf aslan,hüsyin inan ve deniz gezmiş..
ama vazgeçmeyi bilmek ve inandığın şeyler için ölmek onurdur..onur sadece bir isim değildiri bilgilerinize. sunup gözler çok önemlidir diyerek..yüksek müsadelerinizle hani! ! !
İkinci Yeni akımının en kendine has örneklerini vermiştir. Yenilik, Pazar Postası, Yeni Dergi gibi yayınlarda şiirsel canlılığı besleyen şairlerden biri oldu. Şirinde zamanla sevinç yerini bunalıma, toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bırakmıştır.. Anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir tarzı vardır. imgeler herşey olsa da düşünceyi göz ardı etmedi..
hatta 'cümleyi parçaladınız,mahvettiniz' diyen bir zata 'ne güzel cümleye kimliğini geri verdik 'diyecek kadar hazırcevap ve inanandır..
cemal süreyya'nın deyişiyle'yeşil saten gömleğinin yakası geniş zamanlara açılan şair'..
çağrılmayan yakup
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup
Bunu kendine üç kere söyledi
Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar
O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım
Ben, yani Yakup, her türlü çagrılmanın olağan şekli
Daha hiç çağrılmadım
Biri olsun 'Yakup! ' diye seslenmedi hiç
Yakup!
Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım
Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim
Ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım
Sonra bir güzel yıkanayım da.
Ben size demedim mi.
Evet, kurbağalara bakmaktan geliyorum
Sanki böyle niye ben oradan geliyorum
Telaslı, aç gözlü kurbağalara
Bakmaktan
Bilmiyorum
Bilmiyorum, bilmiyorum
Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup
Bazen karıştırıyorum.
Bazen karıştırıyorum ya, çok uzun bir gündü
Sonra bu çok uzun günün sıcak bir günü
Kediler kırmızı alevler halinde koşuyordu
Onlar işte hep boyuna koşuyordu
Birileri çıkıyordu ordan burdan
Hiç çıkmamak halinde ve olgun
Birileri çıkıyordu
Geceden kalma bir lamba yanıyordu, açık
Bir pencerenin sokağa doğru içinde
Bu uyum korkunçtur Yakup!
Yakubun olması korkunçluğudur bu
Dünyanın insana doğru içinde
Yakup, Yakup!
Burdayım, yani ben.. evet, geliyorum
Lambayı söndürmesinler, geliyorum
Siz bütün lambaları yakın, evet
Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? hayır, Yakup
Bazen karıştırıyorum.
Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya
Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun
Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık
Hep böyle istiyorum, ayıp degil ya
Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum
Bir gündü ve yaş
-kamikaze dalacaz abi
-kime?
-sana,bana,bize,size,ona,şuna,buna..
-tekil ve çoğul dalış diosun.
-abi ne dediğimin önemi yok,dalalım işte..
-oğlum dalaman! !
-deneyelim en azından abi
-kamikaze dalış bir kere denemeyi kaldırır babacan
-abi o zaman sen dene ben bir bakam,nasıl oluyor?
-bak gel beri,yaklaş.ben sana bir dalam kamikazeyi sonra çağırırız.
MELAHAT GEÇİLMEZ
1-Gazetelerde ak kara bir resmi otuz yıllık. Arkasında mülki taksimatlı bir harita.
Komiserin odasında ağırlanırmış.
2-Ve imparatoriçeliğinde bir vesikalık. Tombalacı Ceylan renkli çekmiş.
Delikleri balmumuyla örterler.
3-Gönderilen çelenklerde 'Geçilmez' yazılmıştı soyağacı. Küçük harflerle de
'fuhşun anısına'.
4-Çanakkaleli Melâhat'ın törenine polis bandosu da katılmıştır.
BİR ELİŞİ TANRISI İÇİN AĞIT
Peki nasıl oldu da hatırladı denizde boğulduğunu
nasıl oldu da peki anlatamıyorum biliyorsun
Öyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfır
bir şarkı yiyor şimdi şapkalarını orospular eksiliyor
Ama yok ne olur ağlama böyle ama yok
şunun şurasında tramvaysız, çocuk olmak turunç olmak
Kantocu peruz sahiden yaşadı mı patron?
anırmayan arıya eşşek, havlamayan balığa da köpek denir.
Şaşırdın mı? Kafan mı karıştı? Güzel işte.
ee abbas sayar..biz ne arıyoruz burda dcek kadar yıldığım dakikalardır..abbas saysın ben gidem..