Bermudsa şeytan üçgenine gelen araçların kaybolmasının bilimsel açıklaması şu; Okyanusun o bölümünde derin bir çukur var ve bu çukur içine herşeyi çekebiliyor... Bence saçma...Havadan gelen araçları nasıl çekiyor? O bölüme giren elektirikli aletler neden bozuluyor?
Bence (kendi teorim) orası ayrı bir boyut kapısına açılabilir diye düşünüyorum, yani ışınlanma gibi birşey...Çünkü mısırlılardan bir ırk bermuda şeytan üçgeni sayesinde ışınlanmayı gerçekleştirmişler... Bence bu daha mantıklı geliyor bana...
Bermuda şeytan üçgeni olarak bilinen yer, Batı Atlantik Okyanusu'nda, üçgen bir koordinat içinde kalan esrarengiz bir alan. Yaklaşık olarak 1,140,000 kilometrekare çapında. Bölge, Bermuda Adası ile Güney Florida arasında kalıyor. Bu bölgenin ilk raporları 15. yüzyıla ait. En önemli rapor ise 1945'teki Flight 19 denilen hava filosunun tamamen ve iz bırakmadan kaybolması. Bundan sonra bölge dikkati çekmeye başlıyor.1942'de Colombus, burada navigasyon cihazlarının iyi çalışmadığını, yanlış yönleri gösterdiğini söylüyordu. Bu konu ilk defa Vincent H. Gaddis adlı bir araştırmacı tarafından 1964 yılında bilimkurgu dergisi Argosy'de duyuruldu. C. Berlitz ise 1974'te bu bilgiler üzerine yazdığı kitabı ile bestseller ünvanına ulaşmıştı. Bu bölge üzerinde iz bırakmadan kaybolan araçların (deniz ve hava) adedi yaklaşık olarak 200. Henüz bir açıklama getirilmiş değil.Yani kaybolan uçakları bir kenara bırakın, buradaki gemileri bile sualtı araştırması ile bulmak mümkün olmamış. Daha sonraları yayınlanan 'The Bermuda Triangle Mystery Solved by Larry Kusche' adlı kitap da doğrusu hem ilgi görmedi hem de yazılan teoriye inanılmadı. Gelelim burası hakkındaki bazı teorilere: • USO veya UFO'lar tarafından insan ve araçlar kaçırıldılar. • Atlantis burada battı, bu sebeple halen bazı sualtı medeniyetleri var ve kaybolmalara sebep oluyorlar. Piri Reis Haritası'ndaki 'The Island of Hispaniola' aslında Atlantis'tir diyorlar. • Burada başka zamanlara açılan bilmediğimiz bir kapı var, bazı kondisyonlarda açılıyor ve araçlar buradan değişik bir mekân ve zamana atlıyorlar. Uçak Kaybolma Listesi • Piper Aztec N1435P, December 21,1979 • Beech 58 Baron N9027Q, February 11,1980 • Piper Turbo Arrow N505HP, July 5,1982 • Beech H35 Bonanza N5999, September 28,1982 • Piper Navajo N777AA, October 20,1982 • Beech Queen Air 65-B80, November 5,1982 • Cessna T-210-J N2284R, October 4,1983 • Cessna 340A N85JK, November 20,1983 • Cessna 402B N44NC, March 31,1984 • Cessna 337 N505CX, January 14,1985 • Cessna 210k Centurion N9465M, May 8,1985 • Piper Cherokee Lance N8341L, July 12,1985 • Piper Navajo N3527E, March 26,1986 • Twin Otter charter, August 3,1986 • Cessna 402C N2652B, May 27,1987 • Cessna 401 N7896F, June 7,1987 • Cessna 152 N757EQ, December 21,1987 • Beech Queen Air N884G, February 7,1988 • Cessna 152 N4802B, January 24,1990 • Piper Cherokee N7202F, June 5,1990 • Piper Comanche N8938P, April 24,1991 • Grumman Cougar N24WJ, October 31,1991 • Cessna 152 N93261, September 30,1993 • Piper Cherokee Six N69118, August 28,1994 • Piper Aztec N6844Y, September 19,1994 • Piper Cherokee II N5916V, December 25,1994 • Aero Commander 500-B N50GV, May 2,1996 • Piper Cherokee Archer N25626, August 19,1998 • Aero Commander 500 N6138X, May 12,1999 Gemi Kaybolma Listesi • Distant Horizons • Marine Sulphur Queen, A 504-foot T-2 Tanker • Poet, A 520-foot cargo ship • Silvia L. Ossa, A 590-foot ore carrier • Samkey, A 416-foot Liberty Ship • Witchcraft, December 22,1967 • Polymer III, A 43-foot power yacht,1980 • Kalia III, A 38-foot sailing yacht,1980 • Saba Bank, A 54-foot yacht,1974 • Drifters ve daha bir çoğu.
Kanun, yapmamız gereken şeyleri emreden, yapmamamız gerekenleri yasaklayan ve doğada bulunan en üst düzeydeki akıl yürütmedir. Bu akıl yürütme, insan aklında tam olarak geliştirildiğinde ve doğru bir şekilde kararlaştırıldığında, kanun olur. Bu nedenle en bilgili insanlar, doğal işlevi doğru eylemler yapmayı emretmek, yanlış yapmayı yasaklamak olan bir zeka olduğuna inanırlar. Bu niteliğinin, dilimizdeki ve Yunanca’daki her insana bahşedilen fikir anlamındaki kavramdan çıkarıldığı zannedilmektedir. Ben, ‘tercih etmek’ teriminden isimlendirildiğine inanıyorum. Kanun kelimesine adalet mevhumunu isnat ettiklerinden dolayı, her iki mevhum da kanuna ait ise de, bizler de bu kelimeye bu ayrımı veriyoruz. Benim genel olarak öyle zannettiğim gibi eğer bu doğru ise kanun doğal bir kuvvet olduğundan, adaletin kökeni hukukta bulunabilir. Adalet ve adaletsizliği tespit eden zeki insanın aklı ve muhakeme gücüdür.
Kanun, ne insanların fikirlerinin bir ürünüdür ne de halkın bir kararıdır, aksine yasak ve emirlerdeki dirayeti ile bütün evrene hükmeden ebedi ve ezeli bir şeydir. Kanun, her şeyi cebren ya da yasaklarla tanzim eden Tanrı’nın asıl ve en son iradesidir. Bu nedenle, Tanrı’nın insan ırkına bahşettiği kanunlar, hak ettiği biçimde övülmelidir, zira o emir ve yasaklara uygulanan bir bilge kanun koyucunun aklı ve muhakemesidir.
......Değişik şekillerde ve zamanının gerektirdiği ihtiyaçları karşılayan ve ulusların idaresi için formüle edilen bu kurallar kanun unvanını taşırlar. Bu ada gerçekten layık olan her kanun gerçek anlamda övülmeye layıktır, zira aşağıdaki varsayımın doğruluğunu ispat eder. Kanunların vatandaşların güvenliği, devletlerin korunması ve insanların mutluluğu ve huzuru için icad edildiği ve bu tip kuralları ilk defa uygulamaya koyan kişilerin kendi halkını bu tip kanunların yürürlüğe konulması suretiyle onlara şerefli ve mutlu bir hayat sağlamayı mümkün kıldıklarını söyleyerek ikna ettikleri ve bu tip kurallar oluşturulduktan ve uygulamaya konulduktan sonra insanların onlara “kanunlar” dedikleri kabul edilmektedir. Bu bakış açısından olaya bakıldığında, sözlerini ve anlaşmalarını bir kenara iterek, uluslar için kötü ve adil olmayan kuralları formüle edenlerin “kanunlar”dan başka bir şeyi uygulamaya koydukları kolayca anlaşılabilir. Bu nedenle “kanun” teriminin doğru bir şekilde tanımlanmasında doğru ve adil olanı seçme ilke ve fikrinin tabii olarak var olması gerektiği aşikardır.
Ulusların uygulamaya koydukları öldürücü ve ahlak bozucu kanunlar nelerdir? Bunlar, bir soyguncular çetesinin mecliste geçirdiği kurallar yerine kanunlar denilmesini hak etmemektedirler. Eğer cahil ve yeteneksiz insanlar ilaçlarla şifa vermek yerine ölümcül zehirleri salık verirlerse buna, muhtemelen, doktorların tedavisi denemez. Yıkıcı bir düzenleme olmasına rağmen bir ülke onu kabul etse bile bir ülkedeki bu tip bir kural kanun olarak adlandırılamaz. Bu nedenle, kanun, her şeyin en kadimi ve aslı olan doğa ile ve iyiyi savunan ve kötüyü cezalandıran doğanın standartlarıyla uyum içinde olmak koşuluyla, adil olanla adaletsiz olan arasındaki ayrımdır.
Ya sinir oluyorum kardeşim şu aleci, sunlu cart curt ayrımına! ! ! Kardeşim o da müslüman o da ne fark eder? Uğraşmayın böylr şeylerle ya insan insandır..Böyle ayrımlar hem insanlar arasında önyargılı tavırlara neden oluyor....
1904 ANTON ÇEHOV ÖLDÜ Ünlü Rus öykü ve oyun yazarı Anton Pavloviç Çehov, henüz 44 yaşındayken verem hastalığından dolayı öldü. Ailesine yardım etmek için mizah dergilerine hikayeler yazdı. Büyük bir yazar olarak gerçek ününü ‘Bozkır’ adlı uzun hikayesiyle kazandı. O yıllarda Rusya’da önemsiz görülen küçük ve büyük hikaye alanında alışılmış, köhnemiş ve gösterişçiliğe dayanan geleneklere son verdi.
Yerleşik dinlere ve kiliseye karşı sert tutumu, hastalıkları, temellendirmeye çalıştığı ahlak anlayışı, kendi çağından bir yüzyıl sonrasına ışık tutan aykırı fikir ve eserleriyle Nietzsche, çok beğenilen, tartışılan, eleştirilen ve hakkında ciltler dolusu kitap yazılan sıradışı bir felsefecidir. Başeseri 'Böyle buyurdu Zerdüşt' olmak üzere, tüm eserlerinde toplumun genel kabul gören ahlak anlayışına karşı çıkmış, bu kaderci ve teslimiyetçi anlayışı 'kölelerin ahlakı' olarak yorumlamıştır. 'Beni öldürmeyen şey, beni güçlü kılar.' diyerek tüm vücuduna musallat olan hastalıklara meydan okumuş, en iyi eserlerini uzun ve yorucu hastalık dönemlerinde yazmıştır. Bizzat kendi kızkardeşi ve bazı faşist çevrelerce fikirleri sömürülmüş, çarpıtılmış ve yıllar boyunca malesef güç ve ırkçılık taraftarı bir insan olarak tanıtılmıştır. Oysa Nietzsche 'üstün insan' derken yaşadığı dünyaya ve evrene cesaretle bakabilen ahlak sahibi bir insanı kastediyordu.
'Bir uçurumun içine baktığınızda, uçurum da sizin içinize bakar.'
2012' de dünyaya bir kuyruklu yıldız çarpması bekleniyor...
Bilim adamları bunun için ne yapıyor?
Kocaman bir atom bombası..
Bence iğrenç bir film...
Bir aşk hikayesi, oldukça banelleşmiş bir şey..
Ama müziğine laf yok, halada dinlerim...
Birazda benden...
Bermudsa şeytan üçgenine gelen araçların kaybolmasının bilimsel açıklaması şu;
Okyanusun o bölümünde derin bir çukur var ve bu çukur içine herşeyi çekebiliyor...
Bence saçma...Havadan gelen araçları nasıl çekiyor? O bölüme giren elektirikli aletler neden bozuluyor?
Bence (kendi teorim) orası ayrı bir boyut kapısına açılabilir diye düşünüyorum, yani ışınlanma gibi birşey...Çünkü mısırlılardan bir ırk bermuda şeytan üçgeni sayesinde ışınlanmayı gerçekleştirmişler...
Bence bu daha mantıklı geliyor bana...
Bermuda Şeytan Üçgeni
Bermuda şeytan üçgeni olarak bilinen yer, Batı Atlantik Okyanusu'nda, üçgen bir koordinat içinde kalan esrarengiz bir alan. Yaklaşık olarak 1,140,000 kilometrekare çapında. Bölge, Bermuda Adası ile Güney Florida arasında kalıyor. Bu bölgenin ilk raporları 15. yüzyıla ait.
En önemli rapor ise 1945'teki Flight 19 denilen hava filosunun tamamen ve iz bırakmadan kaybolması. Bundan sonra bölge dikkati çekmeye başlıyor.1942'de Colombus, burada navigasyon cihazlarının iyi çalışmadığını, yanlış yönleri gösterdiğini söylüyordu.
Bu konu ilk defa Vincent H. Gaddis adlı bir araştırmacı tarafından 1964 yılında bilimkurgu dergisi Argosy'de duyuruldu. C. Berlitz ise 1974'te bu bilgiler üzerine yazdığı kitabı ile bestseller ünvanına ulaşmıştı.
Bu bölge üzerinde iz bırakmadan kaybolan araçların (deniz ve hava) adedi yaklaşık olarak 200. Henüz bir açıklama getirilmiş değil.Yani kaybolan uçakları bir kenara bırakın, buradaki gemileri bile sualtı araştırması ile bulmak mümkün olmamış.
Daha sonraları yayınlanan 'The Bermuda Triangle Mystery Solved by Larry Kusche' adlı kitap da doğrusu hem ilgi görmedi hem de yazılan teoriye inanılmadı. Gelelim burası hakkındaki bazı teorilere:
• USO veya UFO'lar tarafından insan ve araçlar kaçırıldılar.
• Atlantis burada battı, bu sebeple halen bazı sualtı medeniyetleri var ve kaybolmalara sebep oluyorlar. Piri Reis Haritası'ndaki 'The Island of Hispaniola' aslında Atlantis'tir diyorlar.
• Burada başka zamanlara açılan bilmediğimiz bir kapı var, bazı kondisyonlarda açılıyor ve araçlar buradan değişik bir mekân ve zamana atlıyorlar.
Uçak Kaybolma Listesi
• Piper Aztec N1435P, December 21,1979
• Beech 58 Baron N9027Q, February 11,1980
• Piper Turbo Arrow N505HP, July 5,1982
• Beech H35 Bonanza N5999, September 28,1982
• Piper Navajo N777AA, October 20,1982
• Beech Queen Air 65-B80, November 5,1982
• Cessna T-210-J N2284R, October 4,1983
• Cessna 340A N85JK, November 20,1983
• Cessna 402B N44NC, March 31,1984
• Cessna 337 N505CX, January 14,1985
• Cessna 210k Centurion N9465M, May 8,1985
• Piper Cherokee Lance N8341L, July 12,1985
• Piper Navajo N3527E, March 26,1986
• Twin Otter charter, August 3,1986
• Cessna 402C N2652B, May 27,1987
• Cessna 401 N7896F, June 7,1987
• Cessna 152 N757EQ, December 21,1987
• Beech Queen Air N884G, February 7,1988
• Cessna 152 N4802B, January 24,1990
• Piper Cherokee N7202F, June 5,1990
• Piper Comanche N8938P, April 24,1991
• Grumman Cougar N24WJ, October 31,1991
• Cessna 152 N93261, September 30,1993
• Piper Cherokee Six N69118, August 28,1994
• Piper Aztec N6844Y, September 19,1994
• Piper Cherokee II N5916V, December 25,1994
• Aero Commander 500-B N50GV, May 2,1996
• Piper Cherokee Archer N25626, August 19,1998
• Aero Commander 500 N6138X, May 12,1999
Gemi Kaybolma Listesi
• Distant Horizons
• Marine Sulphur Queen, A 504-foot T-2 Tanker
• Poet, A 520-foot cargo ship
• Silvia L. Ossa, A 590-foot ore carrier
• Samkey, A 416-foot Liberty Ship
• Witchcraft, December 22,1967
• Polymer III, A 43-foot power yacht,1980
• Kalia III, A 38-foot sailing yacht,1980
• Saba Bank, A 54-foot yacht,1974
• Drifters ve daha bir çoğu.
MARCUS TULLIUS CICERO:
KANUNLARIN DOĞASI
Kanun, yapmamız gereken şeyleri emreden, yapmamamız gerekenleri yasaklayan ve doğada bulunan en üst düzeydeki akıl yürütmedir. Bu akıl yürütme, insan aklında tam olarak geliştirildiğinde ve doğru bir şekilde kararlaştırıldığında, kanun olur. Bu nedenle en bilgili insanlar, doğal işlevi doğru eylemler yapmayı emretmek, yanlış yapmayı yasaklamak olan bir zeka olduğuna inanırlar. Bu niteliğinin, dilimizdeki ve Yunanca’daki her insana bahşedilen fikir anlamındaki kavramdan çıkarıldığı zannedilmektedir. Ben, ‘tercih etmek’ teriminden isimlendirildiğine inanıyorum. Kanun kelimesine adalet mevhumunu isnat ettiklerinden dolayı, her iki mevhum da kanuna ait ise de, bizler de bu kelimeye bu ayrımı veriyoruz. Benim genel olarak öyle zannettiğim gibi eğer bu doğru ise kanun doğal bir kuvvet olduğundan, adaletin kökeni hukukta bulunabilir. Adalet ve adaletsizliği tespit eden zeki insanın aklı ve muhakeme gücüdür.
Kanun, ne insanların fikirlerinin bir ürünüdür ne de halkın bir kararıdır, aksine yasak ve emirlerdeki dirayeti ile bütün evrene hükmeden ebedi ve ezeli bir şeydir. Kanun, her şeyi cebren ya da yasaklarla tanzim eden Tanrı’nın asıl ve en son iradesidir. Bu nedenle, Tanrı’nın insan ırkına bahşettiği kanunlar, hak ettiği biçimde övülmelidir, zira o emir ve yasaklara uygulanan bir bilge kanun koyucunun aklı ve muhakemesidir.
......Değişik şekillerde ve zamanının gerektirdiği ihtiyaçları karşılayan ve ulusların idaresi için formüle edilen bu kurallar kanun unvanını taşırlar. Bu ada gerçekten layık olan her kanun gerçek anlamda övülmeye layıktır, zira aşağıdaki varsayımın doğruluğunu ispat eder. Kanunların vatandaşların güvenliği, devletlerin korunması ve insanların mutluluğu ve huzuru için icad edildiği ve bu tip kuralları ilk defa uygulamaya koyan kişilerin kendi halkını bu tip kanunların yürürlüğe konulması suretiyle onlara şerefli ve mutlu bir hayat sağlamayı mümkün kıldıklarını söyleyerek ikna ettikleri ve bu tip kurallar oluşturulduktan ve uygulamaya konulduktan sonra insanların onlara “kanunlar” dedikleri kabul edilmektedir. Bu bakış açısından olaya bakıldığında, sözlerini ve anlaşmalarını bir kenara iterek, uluslar için kötü ve adil olmayan kuralları formüle edenlerin “kanunlar”dan başka bir şeyi uygulamaya koydukları kolayca anlaşılabilir. Bu nedenle “kanun” teriminin doğru bir şekilde tanımlanmasında doğru ve adil olanı seçme ilke ve fikrinin tabii olarak var olması gerektiği aşikardır.
Ulusların uygulamaya koydukları öldürücü ve ahlak bozucu kanunlar nelerdir? Bunlar, bir soyguncular çetesinin mecliste geçirdiği kurallar yerine kanunlar denilmesini hak etmemektedirler. Eğer cahil ve yeteneksiz insanlar ilaçlarla şifa vermek yerine ölümcül zehirleri salık verirlerse buna, muhtemelen, doktorların tedavisi denemez. Yıkıcı bir düzenleme olmasına rağmen bir ülke onu kabul etse bile bir ülkedeki bu tip bir kural kanun olarak adlandırılamaz. Bu nedenle, kanun, her şeyin en kadimi ve aslı olan doğa ile ve iyiyi savunan ve kötüyü cezalandıran doğanın standartlarıyla uyum içinde olmak koşuluyla, adil olanla adaletsiz olan arasındaki ayrımdır.
Ya sinir oluyorum kardeşim şu aleci, sunlu cart curt ayrımına! ! !
Kardeşim o da müslüman o da ne fark eder?
Uğraşmayın böylr şeylerle ya insan insandır..Böyle ayrımlar hem insanlar arasında önyargılı tavırlara neden oluyor....
Ermeni soykırımı tabiki osmanlıya bağlanıcak, bu zamanda biz suçlanıyoruz çünkü ermeniler çirşeflik yapıyor, biz sus pus...
Bu dünya çirşeflerin....
1904
ANTON ÇEHOV ÖLDÜ
Ünlü Rus öykü ve oyun yazarı Anton Pavloviç Çehov, henüz 44 yaşındayken verem hastalığından dolayı öldü. Ailesine yardım etmek için mizah dergilerine hikayeler yazdı. Büyük bir yazar olarak gerçek ününü ‘Bozkır’ adlı uzun hikayesiyle kazandı. O yıllarda Rusya’da önemsiz görülen küçük ve büyük hikaye alanında alışılmış, köhnemiş ve gösterişçiliğe dayanan geleneklere son verdi.
Yerleşik dinlere ve kiliseye karşı sert tutumu, hastalıkları, temellendirmeye çalıştığı ahlak anlayışı, kendi çağından bir yüzyıl sonrasına ışık tutan aykırı fikir ve eserleriyle Nietzsche, çok beğenilen, tartışılan, eleştirilen ve hakkında ciltler dolusu kitap yazılan sıradışı bir felsefecidir.
Başeseri 'Böyle buyurdu Zerdüşt' olmak üzere, tüm eserlerinde toplumun genel kabul gören ahlak anlayışına karşı çıkmış, bu kaderci ve teslimiyetçi anlayışı 'kölelerin ahlakı' olarak yorumlamıştır.
'Beni öldürmeyen şey, beni güçlü kılar.' diyerek tüm vücuduna musallat olan hastalıklara meydan okumuş, en iyi eserlerini uzun ve yorucu hastalık dönemlerinde yazmıştır.
Bizzat kendi kızkardeşi ve bazı faşist çevrelerce fikirleri sömürülmüş, çarpıtılmış ve yıllar boyunca malesef güç ve ırkçılık taraftarı bir insan olarak tanıtılmıştır.
Oysa Nietzsche 'üstün insan' derken yaşadığı dünyaya ve evrene cesaretle bakabilen ahlak sahibi bir insanı kastediyordu.
'Bir uçurumun içine baktığınızda, uçurum da sizin içinize bakar.'
DENIZ
Bu aksam vakti deniz,
O bütün hasretimiz,
Sanki gelmis de dile,
Nedametin sesiyle,
Çarparak kayalara,
Yetmez mi, diyor deniz,
Karada çektiginiz?
Cahit Sitki Taranci
(Otuz Bes Yas,1964)