'Meyyitin yanında haykırıp, saçınızı başınızı yolmayın, ona eziyet edersiniz'
Ömer r.a. sordu:
Ya Rasûlullah... Hayatı olmayan cesedlere ne diye konuşursun? .
Rasûlullah aleyhisselâm şöyle cevab verdi:
Muhammed'in nefsi elinde olana yemin ederim ki, söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitmezsiniz! ..'
Soruluyor Hz. Peygamber'e...
'Ya Rasûlullah, müminlerin hangisi daha akıllı, şuurludur? ..
Ölümle başına geleceği en çok hatırlayan ve ölümötesi hayatı için en güzel şekilde hazırlananı... İşte onlar en akıllı- şuurlu olandır...'
Gene bir başka ifadesinde şöyle buyuruyor:
'En şuurlu, ileri görüşlü insan odur ki, nefsini ilâhî hükümlere tâbi kılar ölümden sonra yararını göreceği fiîlleri yapar... Aciz de nefsinin arzularına tâbi olur, sonra da bir şeyler umar, ALLAH'dan! ..'
Yukaridaki Resullullah´in aciklamalarindan ölümün bir son olmadigini apacik anliyoruz ve bize uyarisinda ölüm ötesi icin hazirlik yapin diyor.
Ölümü düsünmeden bile korkmak yerine ölüm ötesi yasama ne yapabilirim diye arastirip gayrete gelmek lazim.
Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. (Tevbe 128)
İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der; ”Varsayalım ki inanmayan ve inat edenlerin dediği gibi Allah, ahiret, cennet, hesap kitap vs yok. Ne inanana bir şey olur, ne de inanmamakta inat edene. Ama ya varsa? İnanana yine bir şey olmaz. Ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki bu da akıl karı değildir'
“Onlardan birine, ölüm geldiği zaman, Rabbim der, beni (dünyaya) geri döndürünüz ki, terkettiğim dünyada yararlı bir iş yapayım. Hayır bu onun söylediği (olmayacak) bir laftır. Önlerinde ta dirilecekleri kıyamet gününe kadar, (geriye dönmelerine engel olan) bir berzah vardır.” (Müminun 99.100)
'Şöyle de: Siz evlerinizde olsaydınız bile üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine şüphesiz öldürülecekleri yerlere çıkıp giderlerdi' (Âl-i İmrân, 3/154)
'Nerede olursanız olun, tahkîm edilmiş yüksek kalelerde bile bulunsanız ölüm sizi bulur' (en-Nisâ, 4/78)
Bir gün bakarsın ki, ölüm baygınlığı gerçek olarak gelmiş 'işte bu, senin kaçıp durduğun şey' denilmiştir' (Kâf, 50/19)
'Ölümü ve öldükten sonra kemiklerin ve cesedin çürümesini hatırlayın. Ahiret hayatını isteyen dünya hayatının süsünü terk eder' (Hadis)
O zaman hışmımızı gördüklerinde: 'Allah'ın BiRliğine inandık ve ona ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik! ' dediler.
Dediler ama, hışmımızı gördükleri zamanki imanları kendilerine fayda verecek değildi. Allah'ın kulları hakkındaki süregelen kanunu (bu) , işte hüsrana bu noktada düştü kafirler!
'Meyyit (ölümü tadmış kişi) , bedenini kimin yıkadığını, kimin kefenlediğini, namazını kimlerin kıldığını, ardından kimlerin geldiğini, lahde kimlerin indirdiğini ve kimlerin telkin verdiğini bilir.'
'Meyyitin yanında haykırıp, saçınızı başınızı yolmayın, ona eziyet edersiniz'
Ömer r.a. sordu:
Ya Rasûlullah... Hayatı olmayan cesedlere ne diye konuşursun? .
Rasûlullah aleyhisselâm şöyle cevab verdi:
Muhammed'in nefsi elinde olana yemin ederim ki, söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitmezsiniz! ..'
Soruluyor Hz. Peygamber'e...
'Ya Rasûlullah, müminlerin hangisi daha akıllı, şuurludur? ..
Ölümle başına geleceği en çok hatırlayan ve ölümötesi hayatı için en güzel şekilde hazırlananı... İşte onlar en akıllı- şuurlu olandır...'
Gene bir başka ifadesinde şöyle buyuruyor:
'En şuurlu, ileri görüşlü insan odur ki, nefsini ilâhî hükümlere tâbi kılar ölümden sonra yararını göreceği fiîlleri yapar... Aciz de nefsinin arzularına tâbi olur, sonra da bir şeyler umar, ALLAH'dan! ..'
Yukaridaki Resullullah´in aciklamalarindan ölümün bir son olmadigini apacik anliyoruz ve bize uyarisinda ölüm ötesi icin hazirlik yapin diyor.
Ölümü düsünmeden bile korkmak yerine ölüm ötesi yasama ne yapabilirim diye arastirip gayrete gelmek lazim.
Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. (Tevbe 128)
Ahiretini dünya ile satma. Bilmediğin şey hakkında konuşma.
Vazifen olmayan şeye karışma. Ve her işi kendi ehline bırak.
Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir.
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref olmaz.
Akıllı olan kemal, cahil olan mal ister.
Amelsiz sevâb dileyen, yaysız ok atmaya kalkan kişiye benzer.
Allah katında insanların en kötüsü, hayatında midesini ve şehvet güdüsünü doyurmaktan başka hedefi olmayan kismedir.
Allah seni özgür yaratmışken, başkasının kölesi olma.
Asıl yetimler, anadan ve babadan yoksun olanlar değil, akıldan yoksun
olanlardır.
Ayıbın en büyüğü, ona benzer bir ayıp sende de varken, başkasını ayıplamandır.
Bildiği halde susmak, bilmediği halde konuşmak kadar çirkindir.
Bilge insan çalışmasına, bilgisiz de boş hayallerine güvenir.
Bilgin bir söz ehli olamıyorsan, hiç olmazsa dikkatli bir dinleyici ol.
Bilgin ölü olsa bile diridir. Cahil ise diri olsa bile ölüdür.
Bilgisiz, bilmediğini sormaktan utanmasın. Alim, içinden çıkamayacağı bir meselede en iyisini Allah’u Teâlâ bilir’ demekten sakınmasın.
Can gözü kör olunca, gözle görüşün bir yararı yoktur.
İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der;
”Varsayalım ki inanmayan ve inat edenlerin dediği gibi Allah, ahiret, cennet, hesap kitap vs yok. Ne inanana bir şey olur, ne de inanmamakta inat edene. Ama ya varsa? İnanana yine bir şey olmaz. Ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki bu da akıl karı değildir'
“Onlardan birine, ölüm geldiği zaman, Rabbim der, beni (dünyaya) geri döndürünüz ki,
terkettiğim dünyada yararlı bir iş yapayım. Hayır bu onun söylediği (olmayacak) bir laftır.
Önlerinde ta dirilecekleri kıyamet gününe kadar, (geriye dönmelerine engel olan) bir
berzah vardır.” (Müminun 99.100)
'Şöyle de: Siz evlerinizde olsaydınız bile üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine şüphesiz öldürülecekleri yerlere çıkıp giderlerdi' (Âl-i İmrân, 3/154)
'Nerede olursanız olun, tahkîm edilmiş yüksek kalelerde bile bulunsanız ölüm sizi bulur' (en-Nisâ, 4/78)
Bir gün bakarsın ki, ölüm baygınlığı gerçek olarak gelmiş 'işte bu, senin kaçıp durduğun şey' denilmiştir' (Kâf, 50/19)
'Ölümü ve öldükten sonra kemiklerin ve cesedin çürümesini hatırlayın. Ahiret hayatını isteyen dünya hayatının süsünü terk eder' (Hadis)
Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
Mevlana
O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile.
İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
Mevlana
Kendinizde de; hala görmeyecek misiniz?
(Zariyat 21)
O zaman hışmımızı gördüklerinde: 'Allah'ın BiRliğine inandık ve ona ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik! ' dediler.
Dediler ama, hışmımızı gördükleri zamanki imanları kendilerine fayda verecek değildi. Allah'ın kulları hakkındaki süregelen kanunu (bu) , işte hüsrana bu noktada düştü kafirler!
(Mümin 84.85)
Gerçek hayat sahibi ancak O'dur.
(Mümin 65)