IMAMI AZAMI BUNDAN BELKI 15 YIL ONCE DUYDUGUM BABASININ BU OLAYI ILE HATIRLARIM SAGLAM KOKTEN ÇÜRÜK AGAÇ ÇIKMAZ
mâm-ı A'zam'ın babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi. Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu. Yüzünde bir nur vardı. Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Kendi kendine; 'Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı. Buna sebep ısırdığım elma olmalı.' dedi ve buna pişman oldu. Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti. Nihâyet ısırdığı elmanın ağacını buldu. Ağacın sâhibini aradı. Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi. Oradakiler; 'Çok cömert ve ihsân sâhibidir. Elma ağacındaki bütün elmaları alsan, alma demez. Bir tane elmadan ne çıkar.' dediler. Sâbit aramalardan sonra, bahçenin sâhibini buldu ve; 'Ya elmanın parasını al, yahut helâl et.' dedi. Bahçe sâhibi onun haramlardan ve şüphelilerden sakınma husûsundaki gayretini görüp, hareketinin doğru olup olmadığını kontrol etmek istedi. Sâbit'e; 'Helâl etmem için ne vereceksin? ' diye sordu. Sâbit; 'Altın istersen altın, gümüş istersen gümüş.' dedi. Bahçe sâhibi; 'Ben altın, gümüş istemem. Kıyâmet gününde senden dâvâcı olmamamı istiyorsan, bir teklifim var. Onu kabûl edersen hakkımı helâl ederim.' dedi. Sâbit; 'Teklifin nedir? ' diye sordu. Bahçe sâhibi; 'Benim bir kızım var; gözleri görmez, kulakları duymaz, dili söylemez, ayakları yürümez. Bunu sana nikâh etmek istiyorum. Kabûl edersen elmayı sana helâl ederim. Yoksa, yarın kıyâmet günü Allahü teâlânın huzûrunda seni mahcûb ederim.' dedi. Sâbit kendi kendine; 'Ey dîninde sâbit olan Sâbit! Kıyâmette tehlike ve sıkıntılara mâruz kalmaktansa buna dünyâda katlanmak daha iyidir.' deyip kabûl etti. Bahçe sâhibi, teklifinin kabûl edildiğini görünce, böyle bir kimseye kızını vereceği için çok sevindi. Nikâhı yapıldı. Gece olunca Sâbit üzüntü ile nikâhlısının bulunduğu odaya girdi. Orada, gâyet süslü, güzel, sağlam, görür, işitir, konuşur, yürür bir hanımla karşılaştı. Hanım efendi kalkıp Sâbit'i karşıladı. Saygı dolu ifâdelerle konuştu. Sâbit kendi kendine; 'Yâ Rabbî! Bu ne iştir. Hayal mi yoksa rüyâ mı? ' dedi. Hanımın kendi nikâhlısı olduğundan şüphelenip odadan geri çıkmak istedi. Hanımı; 'Niye çıkıyorsun ey Allahü teâlânın sevgili kulu? Senin helâlin benim! ' dedi. Sâbit ona; 'Baban seni bana kötüledi. Kördür, sağırdır, dilsizdir, kötürümdür.' diye târif etti. Sen ise ne güzel yürüyorsun ve ne iyi konuşuyorsun. Niçin böyle söyledi. Şaştım doğrusu. Muhakkak bunda bir hikmet vardır.' dedi. Nikâhlısı kız; 'Bu bir sırdır, izin ver açıklayayım. Babamın sözünde yalan yoktur. Dînini kayıran ve seven bir insandır. Seneler oluyor bu evden dışarı çıkmış değilim. Şimdiye kadar hiçbir yabancı, yüzümü görmedi. Ben de bir yabancı yüz görmedim. Bu sebeple gözlerim harama kördür. Kulağım bir yabancı sözü duymamış ve günâh işlememiştir. Bunun için günâha karşı sağırdır. Ayaklarım günah yerlerine gitmez, bunun için kötürümüm. Dilimden hiç kötü söz, günâha sebeb olan bir kelime çıkmadı. Onun için dilsizim. Babamın sözlerindeki hikmet budur.' dedi.
Bu sözleri duyan Sâbit bin Zûtâ Allahü teâlâya şükretti ve; 'Yâ Rabbî! Sen her şeye gücü yetensin.' dedi. Haramlardan ve şüphelilerden sakınma ve iffet esasları üzerine kurulan bu evlilikten; ilim, irfân ve takvâ sâhibi olacak olan Nûmân isminde bir çocuk dünyâya geldi
TARIKAT GIDILECEK YOL DEMEK DEGIL DOGRUYA GOTURECEK YOL DEMEK INSANLAR YANLIS YOLA SAPMAK ICIN BU KADAR MUCADELE EDERKEN KENDINILERINI NE DOGRUYA GOTURUR ARASTIRMASSA ELBETTE BUNDAN CIKAR UMACAK GURUPLARDA CIKACAK ALLAH TAN LAYIKIYLA KORKAN KIMSE KESINLIKLE BASKASINI YANLIS YOLA SOKMAZ HA UNUTMADAN SEYH HIC BIR ZAMAN UCMAZ MURITLERI UCURUR
ustad ıcın soyleyecek fazla soz yok ama sadece sunu soyleyeyım ÇÖLE İNEN NURU herkes okusun boyle bır anlatım mukemmelıyetı olamaz.gonlu genıs ınsan ben ANKARALI ragmen ABDULHAKIM ARVASI h.z. ıle onun sayesınde tanıstım.
baba demek merhametı baba demek sevgıyı saygıyı baba demek aıleye baglılıgı baba demek adam olmayı anlatır.
babası olmayanlar babasını baba gıbı goremeyenler baba sozunun ne anlam ıfade ettıgını bılmeyenler kendılerıne sanal babalar bulur suleyman demırel orhan gencebay muslum gurses bunlardan bazıları.kendı babası olan adam baskasına baba dıyemez arkadasım.
kıbrıs kıbrıs derler bır nazlı yardır su garıp gonlumde sevdası vardır kıbrıs benım ıcın namustur ardır kıbrısa goz dıkmısler duyarım goz dıkenın gozlerını oyarım
kıbrıs helalımdır TURKLUK OLMEZSE umrumdada degıl kımse bılmezse bız barıs dedık kavga denırse evelALLAH bız her yola uyarız goz dıkenın gozlerını oyarız.
davasına tam sahıp dava adamı sayın baskan kıbrıs dıyınce ılk aklıma sen gelıyon.
alemlere rahmet olarak gonderılen h.z.ADEMın yuzu suyu hormetıne afedıldıgı ALLAH c.c. habibim[sevgilim]dedıgı rahmet peygamberı
Büyük ANKARAGÜCÜ taraftar dernegi
IMAMI AZAMI BUNDAN BELKI 15 YIL ONCE DUYDUGUM BABASININ BU OLAYI ILE HATIRLARIM SAGLAM KOKTEN ÇÜRÜK AGAÇ ÇIKMAZ
mâm-ı A'zam'ın babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi. Zühdü, salahı ve ilmi pekçoktu. Yüzünde bir nur vardı. Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Kendi kendine; 'Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı. Buna sebep ısırdığım elma olmalı.' dedi ve buna pişman oldu. Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti. Nihâyet ısırdığı elmanın ağacını buldu. Ağacın sâhibini aradı. Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi. Oradakiler; 'Çok cömert ve ihsân sâhibidir. Elma ağacındaki bütün elmaları alsan, alma demez. Bir tane elmadan ne çıkar.' dediler. Sâbit aramalardan sonra, bahçenin sâhibini buldu ve; 'Ya elmanın parasını al, yahut helâl et.' dedi. Bahçe sâhibi onun haramlardan ve şüphelilerden sakınma husûsundaki gayretini görüp, hareketinin doğru olup olmadığını kontrol etmek istedi. Sâbit'e; 'Helâl etmem için ne vereceksin? ' diye sordu. Sâbit; 'Altın istersen altın, gümüş istersen gümüş.' dedi. Bahçe sâhibi; 'Ben altın, gümüş istemem. Kıyâmet gününde senden dâvâcı olmamamı istiyorsan, bir teklifim var. Onu kabûl edersen hakkımı helâl ederim.' dedi. Sâbit; 'Teklifin nedir? ' diye sordu. Bahçe sâhibi; 'Benim bir kızım var; gözleri görmez, kulakları duymaz, dili söylemez, ayakları yürümez. Bunu sana nikâh etmek istiyorum. Kabûl edersen elmayı sana helâl ederim. Yoksa, yarın kıyâmet günü Allahü teâlânın huzûrunda seni mahcûb ederim.' dedi. Sâbit kendi kendine; 'Ey dîninde sâbit olan Sâbit! Kıyâmette tehlike ve sıkıntılara mâruz kalmaktansa buna dünyâda katlanmak daha iyidir.' deyip kabûl etti. Bahçe sâhibi, teklifinin kabûl edildiğini görünce, böyle bir kimseye kızını vereceği için çok sevindi. Nikâhı yapıldı. Gece olunca Sâbit üzüntü ile nikâhlısının bulunduğu odaya girdi. Orada, gâyet süslü, güzel, sağlam, görür, işitir, konuşur, yürür bir hanımla karşılaştı. Hanım efendi kalkıp Sâbit'i karşıladı. Saygı dolu ifâdelerle konuştu. Sâbit kendi kendine; 'Yâ Rabbî! Bu ne iştir. Hayal mi yoksa rüyâ mı? ' dedi. Hanımın kendi nikâhlısı olduğundan şüphelenip odadan geri çıkmak istedi. Hanımı; 'Niye çıkıyorsun ey Allahü teâlânın sevgili kulu? Senin helâlin benim! ' dedi. Sâbit ona; 'Baban seni bana kötüledi. Kördür, sağırdır, dilsizdir, kötürümdür.' diye târif etti. Sen ise ne güzel yürüyorsun ve ne iyi konuşuyorsun. Niçin böyle söyledi. Şaştım doğrusu. Muhakkak bunda bir hikmet vardır.' dedi. Nikâhlısı kız; 'Bu bir sırdır, izin ver açıklayayım. Babamın sözünde yalan yoktur. Dînini kayıran ve seven bir insandır. Seneler oluyor bu evden dışarı çıkmış değilim. Şimdiye kadar hiçbir yabancı, yüzümü görmedi. Ben de bir yabancı yüz görmedim. Bu sebeple gözlerim harama kördür. Kulağım bir yabancı sözü duymamış ve günâh işlememiştir. Bunun için günâha karşı sağırdır. Ayaklarım günah yerlerine gitmez, bunun için kötürümüm. Dilimden hiç kötü söz, günâha sebeb olan bir kelime çıkmadı. Onun için dilsizim. Babamın sözlerindeki hikmet budur.' dedi.
Bu sözleri duyan Sâbit bin Zûtâ Allahü teâlâya şükretti ve; 'Yâ Rabbî! Sen her şeye gücü yetensin.' dedi. Haramlardan ve şüphelilerden sakınma ve iffet esasları üzerine kurulan bu evlilikten; ilim, irfân ve takvâ sâhibi olacak olan Nûmân isminde bir çocuk dünyâya geldi
SEN YOKTUN
Sen yoktun...
Hz Âdem’deydi nurun
Önce cenneti,
Sonra yeryüzünü şereflendirdin
KURATARICIMIZ EFENDIMIZ BIZI SEFAATINDEN MAHRUM ETME INSALLAH.AMIN
TARIKAT GIDILECEK YOL DEMEK DEGIL DOGRUYA GOTURECEK YOL DEMEK INSANLAR YANLIS YOLA SAPMAK ICIN BU KADAR MUCADELE EDERKEN KENDINILERINI NE DOGRUYA GOTURUR ARASTIRMASSA ELBETTE BUNDAN CIKAR UMACAK GURUPLARDA CIKACAK ALLAH TAN LAYIKIYLA KORKAN KIMSE KESINLIKLE BASKASINI YANLIS YOLA SOKMAZ HA UNUTMADAN SEYH HIC BIR ZAMAN UCMAZ MURITLERI UCURUR
BÜTÜN YAPTIKLARINI ADAM GIBI YAPAN BUYUK OZAN BUYUK USTA SEFAİ ALLAH RAZI OLSUN GURBAN
ustad ıcın soyleyecek fazla soz yok ama sadece sunu soyleyeyım ÇÖLE İNEN NURU herkes okusun boyle bır anlatım mukemmelıyetı olamaz.gonlu genıs ınsan ben ANKARALI ragmen ABDULHAKIM ARVASI h.z. ıle onun sayesınde tanıstım.
verdıgınız degerlı bılgıler ıcın ALLAH c.c. hepınızden razı olsun.rabbım gormeden canımı alma o mubarek mekenları.
baba demek merhametı
baba demek sevgıyı saygıyı
baba demek aıleye baglılıgı
baba demek adam olmayı anlatır.
babası olmayanlar babasını baba gıbı goremeyenler baba sozunun ne anlam ıfade ettıgını bılmeyenler kendılerıne sanal babalar bulur suleyman demırel orhan gencebay muslum gurses bunlardan bazıları.kendı babası olan adam baskasına baba dıyemez arkadasım.
kıbrıs kıbrıs derler bır nazlı yardır
su garıp gonlumde sevdası vardır
kıbrıs benım ıcın namustur ardır
kıbrısa goz dıkmısler duyarım
goz dıkenın gozlerını oyarım
kıbrıs helalımdır TURKLUK OLMEZSE
umrumdada degıl kımse bılmezse
bız barıs dedık kavga denırse
evelALLAH bız her yola uyarız
goz dıkenın gozlerını oyarız.
davasına tam sahıp dava adamı sayın baskan kıbrıs dıyınce ılk aklıma sen gelıyon.