'Sabır dediğimiz şey tahammül değildir yahut tahammülden ibaret değildir. Sabır dediğimiz şey, Allah'ın nurunun tamamlanacağı konusunda kesin imanı olan insanların kendilerine Allah'ın emri olarak ulaşan şeyleri yapmaları, Allah'ın emri olarak ulaşmayan şeyleri yapmamaları demektir. Çok mu karışık bir mesele? Hiç de değil! Bir şeye sabretmek, bir gün o sabrın sona ermesi ile anlam kazanır. Tıpkı oruç tutmakla sabretmenin benzeşmesi gibi... İftarı olmayan oruca, oruç der miyiz? Oruç tutulduğunda bunu imsaktan iftara kadar yaparız. Ne yaparız? Sabrederiz. Sabrun sonu selamettir, iftara ulaşırız. Sabrı taşmayan insan sabrediyor değildir. O sadece tahammül ediyor, razı oluyordur. Onun için biz sabrederken sadece Allah'ın mükafatını bekleriz. Nasıl bekleriz? Allah'ın emrini yerine getirerek. Yani, 'Efendim, başıma belalar geldi; işte ben de sabrediyorum, hiç birşey yapmıyorum.' Hayır! Başıma belalar geldi, ben bu belaları Allah'ın emirlerini yerine getirerek savabilirim. Ve bundan dolayı sabretmiş olarum ve bundan dolayı da teslimiyet duyamktan da son derece memnun olurum.'
'Rahatlık hissiyle içinde yan gelip yatacağımız bir dünyayı değil de insan haysiyetine yaraşır bir dünyayı özlüyorsak önce hayatımızın değerini düşüren bir yapaylıktan, bir zorlama sekinetten kurtulmalıyız. Hayatımızın din, düşünce, sanat, meslek, siyaset gibi bölgelerde birbirinden ayrı akışları olmadığın bildiğimiz halde bu saydığımız uğraşı alanlarından birbirinden bağımsız ilkelere sahip olarak yaşayabileceğimizi sanmak işimize gelir. Sanılardan başımızı alamıyoruz. İnsanlık başını sanılardan hiç alamamıştır. Yani hayatımızın yapar bir bölünmeye uğramasını yadırgamamaya çoktan beri alıştırılmışız. Oysa bizim böyle bir alıştırılmışlığa ses çıkarmayışımız bir zorlamaya boyun eğişten başka bir şey değildir. Kısmen, kısmi olarak yaşamaya rıza gösterişimiz başka türlüsünü görme gücünü yitirişimiz sebebiyledir. Başka türlüsünü göremiyoruz, çünkü yaşama tarzımızı baskı altına almış bir 'ortalama' görüş sahamızı daraltıyor.'
İsmet Özel/ Kırk Hadis
.......
Diye başlayan çok güzel bir kitap....
Bir çoklarının hayalini bile kurmayı isteyemeyeceği uçlarda yol almasını gayet iyi bilen, cesur, inatçı bir savaşçı İsmet Özel. Vardığı yerlerin yüksekliği, diline bulaşmamış, yalın, net ve öz biri İsmet Özel....
'İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi Duman dağılınca, tutuşan bir ateş olur aşıkların gözlerinde Keder indi mi bir kez aşıkların gözyaşlarıyla beslenen bir deniz oluverir Başka ne olabilir? En akıllıca çılgınlık, Soluk kesen bir zehir ve bir panzehir ölümden kurtaran'
'Aşk, kendi kişiliğimizi tanıma ve bunu yaparken de ondan kurtulup, varlığımızı başkasında gerçekleştirme yönünde bizi zorlayan ikili iç güdülerimizin en açık seçik örneğidir. Bu ikili iç güdülerimiz, ölüm ve yeniden yaratma, yalnızlık ve birlikteliktir.'
'Sabır dediğimiz şey tahammül değildir yahut tahammülden ibaret değildir. Sabır dediğimiz şey, Allah'ın nurunun tamamlanacağı konusunda kesin imanı olan insanların kendilerine Allah'ın emri olarak ulaşan şeyleri yapmaları, Allah'ın emri olarak ulaşmayan şeyleri yapmamaları demektir. Çok mu karışık bir mesele? Hiç de değil! Bir şeye sabretmek, bir gün o sabrın sona ermesi ile anlam kazanır. Tıpkı oruç tutmakla sabretmenin benzeşmesi gibi... İftarı olmayan oruca, oruç der miyiz? Oruç tutulduğunda bunu imsaktan iftara kadar yaparız. Ne yaparız? Sabrederiz. Sabrun sonu selamettir, iftara ulaşırız. Sabrı taşmayan insan sabrediyor değildir. O sadece tahammül ediyor, razı oluyordur. Onun için biz sabrederken sadece Allah'ın mükafatını bekleriz. Nasıl bekleriz? Allah'ın emrini yerine getirerek. Yani, 'Efendim, başıma belalar geldi; işte ben de sabrediyorum, hiç birşey yapmıyorum.' Hayır! Başıma belalar geldi, ben bu belaları Allah'ın emirlerini yerine getirerek savabilirim. Ve bundan dolayı sabretmiş olarum ve bundan dolayı da teslimiyet duyamktan da son derece memnun olurum.'
İsmet Özel / Kırk Hadis
'Rahatlık hissiyle içinde yan gelip yatacağımız bir dünyayı değil de insan haysiyetine yaraşır bir dünyayı özlüyorsak önce hayatımızın değerini düşüren bir yapaylıktan, bir zorlama sekinetten kurtulmalıyız. Hayatımızın din, düşünce, sanat, meslek, siyaset gibi bölgelerde birbirinden ayrı akışları olmadığın bildiğimiz halde bu saydığımız uğraşı alanlarından birbirinden bağımsız ilkelere sahip olarak yaşayabileceğimizi sanmak işimize gelir. Sanılardan başımızı alamıyoruz. İnsanlık başını sanılardan hiç alamamıştır. Yani hayatımızın yapar bir bölünmeye uğramasını yadırgamamaya çoktan beri alıştırılmışız. Oysa bizim böyle bir alıştırılmışlığa ses çıkarmayışımız bir zorlamaya boyun eğişten başka bir şey değildir. Kısmen, kısmi olarak yaşamaya rıza gösterişimiz başka türlüsünü görme gücünü yitirişimiz sebebiyledir. Başka türlüsünü göremiyoruz, çünkü yaşama tarzımızı baskı altına almış bir 'ortalama' görüş sahamızı daraltıyor.'
İsmet Özel/ Kırk Hadis
.......
Diye başlayan çok güzel bir kitap....
Bir çoklarının hayalini bile kurmayı isteyemeyeceği uçlarda yol almasını gayet iyi bilen, cesur, inatçı bir savaşçı İsmet Özel. Vardığı yerlerin yüksekliği, diline bulaşmamış, yalın, net ve öz biri İsmet Özel....
'Shakespeare'in dediği gibi, doğaları ne olursa olsun.... öz benliğine karşı dürüst olanlara içelim,' dedi Arkadin, kadehini kaldırarak.'
Orson Welles/Bay Arkadin
'Kadınların kolayca gözdağı verdiğini ama genellikle yavaş harekete geçtiğini biliyordum.'
Orson Welles/ Bay Arkadin
'Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek? '
Romeo
Shakesperare/ Romeo ve Juliet
'İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi
Duman dağılınca, tutuşan bir ateş olur aşıkların gözlerinde
Keder indi mi bir kez aşıkların gözyaşlarıyla beslenen bir deniz oluverir
Başka ne olabilir? En akıllıca çılgınlık,
Soluk kesen bir zehir ve bir panzehir ölümden kurtaran'
Romeo
Shakespeare/ Romeo ve Juliet
'Ah, uzaktan nazik görünen aşk
Nasıl da acımasız ve kaba denendiğinde! '
Benvolio
Shakespeare/ Romeo ve Juliet
'Aşk, kendi kişiliğimizi tanıma ve bunu yaparken de ondan kurtulup, varlığımızı başkasında gerçekleştirme yönünde bizi zorlayan ikili iç güdülerimizin en açık seçik örneğidir. Bu ikili iç güdülerimiz, ölüm ve yeniden yaratma, yalnızlık ve birlikteliktir.'
Octavio Paz/ Yalnızlık Dolambacı
'Sevgi, kendi içsel gökyüzünün farkına vardığın zaman yaşanır.'
Osho / Cesaret
'bilgili olmak, herşeyi etiketlemenin, kategorize etmenin yüce sanatıdır.'
Osho / Cesaret