Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • dost21.02.2005 - 13:04

    258- DOSTunuz, her şeyinizi açık açık söyleyebildiğinizdir! ..

    259- Menfaat ve maddiyattan soyunmamış olanlar, 'DOST' olamazlar! .

    601- Dostunun haliyle halleneceğine göre, bari dostun akıllı biri olsun

    612- Ya, sana gelirler; ya da, sendekine! .. Dostun, seni dileyendir!

    1294- Yaradılan ne vardır ki birbirine muhtaç olmasın? ..
    Ama onları Yaratan! ! ! ..İşte, Onu 'dost' seç kendine! .

    Ahmed Hulûsi
    DOST`TAN DOSTA kitabından
    www.ahmedhulusi.com

  • insana değer vermek19.02.2005 - 16:15

    'YNSAN', ALLAH'IN YERYÜZÜNDEKY HALYFESYDYR...

    Kur`ân-y Kerim’e göre,

    'Allah insany yeryüzünde halife olarak meydana getirmi?tir'...

    Kitap`taki bu açyk bildirime göre de, her insan, varly?yndaki, 'Allah`yn yeryüzünde halifesi' olma kemâlâtyny farketmeli; i?te bunun sonucu olarak da 'hilâfet'inin gere?ini ya?amalydyr! ..

    'Yslam Dini'nin kadyny ikinci synyf basit bir varlyk olarak gördü?ünü ileri sürenlerin ruhlarynyn bile Kur`ân de?erlerinden haberleri yoktur! ..

    Kadyn-erkek ayyrymy yapmadan, 'yeryüzünde insanyn halife' olarak meydana geldi?ini en açyk ?ekilde vurgularken Kitap, nasyl olur da ben bir kadyny ikinci synyf görebilirim..?

    Erkek de Allah`yn yeryüzündeki halifesidir! ...

    Kadyn da! ..

    Bu sebepledir ki, insan, en kysa zamanda bu 'hilâfet'in anlamyny farkederek, gere?ini ya?amak zorundadyr... Yoksa 'hilâfet'i ya?ayamamanyn ne demek oldu?unu kavrady?y anda, artyk telâfisi mümkün olmayan bir noktada olacaktyr! . Ki bunun da sonucu ebedî bir hüsrandyr! . Ölümötesinde bunu elde etme ?ansy olmayacaktyr! .

    Ben, 'hilâfet' yanlysyyym; ve herkesin, 'Allah halifesi' olmanyn sonuçlaryny ya?amasyny temenni ederim! .. Bütün çaly?malarym, insanlara bu yolda hizmet verme gayesine dönüktür..

    Bu 'hilâfet' insanyn Allah'yn güzel isimlerinin i?aret etti?i manalaryn toplamy olarak meydana getirilmesinin sonucudur! .. Tasavvufî tâbiriyle, Allah esmâsynyn zuhûruyla insan en ?erefli mahlûk olarak meydana getirilmi?tir! ..

    Dikkat edin! .. Allah, insany en ?erefli varlyk olarak yarattym derken gene kadyn-erkek ayyrymy yapmyyor! .. Erkek de en ?ereflidir; kadyn da en ?ereflidir! .. Allah`yn yaratty?y en ?erefli varlyktaki bu vasfy göremeyen ise, otursun kendi gafletine a?lasyn! ..

    Evet, insan, kapasite olarak, kadyn-erkek ayyrymy olmaksyzyn 'en ?erefli' mahlûk; ve ayny zamanda da yeryüzünde Allah 'halife'sidir! .. Bu da onun Allah'yn güzel isimlerinin özelliklerinden meydana getirili?inden dolayydyr..

    Kendini et-kemikten ibaret kabul edip, ölümle de yok olaca?yny sanan insansy, elbette ki 'Hakikat'yndan gelen ?erefini ve hilâfetini inkâr etmekte; bunun sonucunda da hiç bir de?erin ölçemeyece?i ?eyleri yitirmektedir! ..

    Ynsanyn, Allah`yn güzel isimlerinin mânâsyndan yaratylmasy ?u sonucu getirir..

    Ynsan, yok olmaksyzyn, sonsuza dek ya?amyna devam edecektir! ... De?i?ik boyutlardan ve a?amalardan geçerek! ..

    Y?te bu süreç içinde, insan, kendisindeki Allah`yn bah?i olan 'hilâfet' kökenli özellikleri ne kadar tanyr ve ortaya çykartyrsa; gere?ini dünyada ya?arken hissedebilirse; daha sonraki boyutlarda da o nisbette hayaty kolayla?acak, sykyntyly olaylardan kendini kurtarabilecektir..

    Buna kar?yn, ne kadar kendi hakikatyny bilmekten mahrum ya?arsa, o oranda ya?amy cehenneme dönecek, yany?y belki de hiç son bulmayacaktyr! ..

    Yster kadyn olsun ister erkek, insan olarak 'hilâfet'ini ya?ayabilmenin yolu da öncelikle kendi 'Hakikat'yny bilmekten, tanymaktan, gere?ini ya?amaktan geçer! . Bunu en kolayla?tyran yol da ilim ve ZYKYRDYR! ..

    Ylmi de?erlendirecek olan beyin, zikirle kapasitesini arttyrabilir. Ve o nisbette de 'Hakikat'yny farkederek 'ALLAH AHLÂKI ile AHLÂKLANIR'..

    'ALLAH gibi dü?ünmek' der Hz.Ysa Aleyhisselâm. Bununla Allah Rasûlü`nün 'Allah ahlâkyyla ahlâklanyn' i?areti ayny ?eydir! . Bu i?aretler hep, bizleri bulundu?umuz toplumun ?artlanmalaryndan ve de?er yargylaryndan arynarak, Allah`yn varly?y de?erlendiri?i gibi de?erlendirmeye yönlendirmektedir...

    Bütün bunlaryn gerçekle?mesi ise, yalnyzca beyin kapasitemizin arttyrylmasy ve bu kapasitenin gerçek ilimle de?erlendirilmesiyle mümkün olur..

    Ylmi de?erlendirmenin yolu da insanyn yeni ö?renmekte oldu?u her ?eye önyargysyz ve objektif olarak yakla?masyndan geçer! .

    KOZAYI delip, dy?aryya bakmak! . Yeni dü?üncelere açyk olmak! .

    'DÜN' KOZASINDAN ÇIKABYLMEK! ..

    YSLÂM - Ahmed Hulûsi
    kitaby ücretsiz pc.ize indirmek ve okumak için:www.ahmedhulusi.com

  • gıybet19.02.2005 - 12:56

    GIYBET

    ZİNADAN OTUZ ALTI DEFA DAHA ŞİDDETLİDİR


    Niye Rasûlullah aleyhi's-selâm bu mevzûda bu kadar şiddetli konuşmuş da şöyle buyurmuştur:

    -GIYBET ZİNADAN OTUZ ALTI DEFA DAHA ŞİDDETLİDİR.

    Câbir ve Ebû Said radıyallahu anh naklediyor

    “Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

    Gıybetten sakınınız! .. Zirâ gıybet zinâdan daha şiddetlidir! .. Çünki zinâ eden kimse tevbe eder, Allâh da afveder. Fakat gıybet eden, gıybeti yapılan afvedinceye kadar, afvedilmez! .. (Gazalî-İhya)



    SİZDEN HERHANGİ BİRİNİZ

    ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEKTEN HOŞLANIR MI?

    İŞTE BUNDAN TİKSİNDİNİZ! .


    Ve Kur'ân-ı Kerîm'de niçin son derece tiksindirici bir misâl kullanılmıştır dedikodu için. Şöyle ki:

    “EY İMAN EDENLER, ZANNIN BİR ÇOĞUNDAN KAÇININ! . ÇÜNKÜ, BAZI ZANLAR SUÇTUR! .

    BİRBİRİNİZİN KUSURUNU ARAŞTIRMAYIN! .

    KİMİNİZ DE KİMİNİZİN DEDİKODUSUNU YAPMASIN.

    SİZDEN HERHANGİ BİRİNİZ ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEKTEN HOŞLANIR MI? İŞTE BUNDAN TİKSİNDİNİZ! .” (Hucurât-12)
    Ebû Hureyre radıyallahu anh naklediyor:

    Hz. Rasûlullah aleyhisselâtü ve sellem'e sordular:

    -Gıybet nedir biliyor musunuz? ..

    Ashab cevabladı:

    -Kardeşini hoşuna gitmeyen şeyle anmandır! ..

    Birisi sordu:

    -Dediğim şeyler kardeşimde varsa, ne buyurursun? ..

    Resûlullâh:

    -Söylediğin şayet onda varsa, onu gıybet etmiş bulunursun! .. Ve eğer onda yoksa ona iftira etmiş olursun! .. (Müslim)

    Amribn-ül As radıyallahu anh'dan nakledilmiştir:

    Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem ölü bir katırın yanından geçerken ashabından bazılarına şöyle buyurmuştur:

    -Kişinin karnını doyuruncaya kadar şu (leşden) yemesi, elbette müslüman bir kişinin etini yemesinden (dedikodusunu yapmasından) daha hayırlıdır.” (ibni Hibbân)

    Allah bizleri birbirimizin dedikodusunu, gıybetini yapalım diye yaratmadı! .

    Bizim görevimiz; bir araya geldiğimiz zaman bildiklerimizi karşımızdakine-yanımızdakine anlatmak ve ondan sonra da onun hakkında hiç bir yerde konuşmamaktır! Çünkü Hz.Rasulullah buyuruyor ki;

    “Kim kardeşinin kulağına gittiği zaman üzüleceği bir şeyi bir başkasına söylerse, bu, gıybettir” Kurân‘daki anlatımla “ölmüş kardeşinin çiğ etini yemek”tir!

    Kim ölmüş kardeşinin çiğ etini yemek ister?


    KİŞİYE GÜNAH OLARAK SADECE DİLİ YETER..


    Evet, Kur'ân ifadesi ile, deyişi ile, kişinin dedikodusunu yapmak, ölü kardeşinin etini yemek kadar “tiksindirici” bir fiildir! ..

    Niçin? ..

    Başta da çeşitli vesileler ile anlattığımız üzere siz bir takım çalışmalar yapıyorsunuz, zikir yapıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz zekât sadaka veriyorsunuz, hatta yoldan bir taşı, bir çöpü kaldırıyorsunuz ve bu yaptığınız yararlı fiiler ile sevap yani, size ölümötesi yaşamda gerekli olan enerjiyi topluyorsunuz.

    Sonra? ..

    Falanca kişi dile geliyor ve başlıyorsunuz, duyduğu takdirde hoşnut kalmayacağı bir biçimde onun hakkında konuşmaya. dedikodusuna.işte o anda olan oluyor! ..

    O kişiden sözetmeye başladığınız anda, beyniniz ile o kişinin beyni arasında sizin bilinciniz dışında bir devre, bir bağlantı kuruluyor ve onun hakkında ne kadar hoşlanmayacağı bir biçimde konuşmuş iseniz; konuşmanızdan dolayı onun hoşnutsuzluğunu giderecek düzeyde sizin pozitif enerjiniz yani sevaplarınız onun beynine anında transfer oluveriyor! ..

    Nice emeklerle, nice gayretlerle ne kadar zamanınızı harcayarak elde ettiğiniz o pozitif enerjiniz, o sevablarınız, bir anda dedikodusunu yaptığınız kişiye bağışlanıp gidiveriyor! .

    Oysa siz, o pozitif enerjinizle milyonlarla yıl neler elde edebilecektiniz! .

    Ya da bundan daha kötüsü! .

    Verecek birikmiş pozitif enerjiniz yok. işte bu defa aynı kanalda tersine bir akış başlıyor ve. Onun eşdeğerdeki negatifleri bir anda sizin beyninize boşalıp, oradan da dalga bedeninize anında yüklemesi yapılıveriyor! ..

    Dilinizi tutamayıp, bir anlık geçici zevk için beyninizi fuzuliyâta harcamanızın; dünyanın en kıymetli cevheri beyninizi yerinde kullanmayıp boş şeylere harcamanızın “neticesinde” oluşan bir olay! .. Kendi kendinize verdiğiniz bir ceza! ..

    Nice insanlar vardır. Hayır hasenat yaparlar. Namaz kılarlar, oruç tutarlar. Zekât verirler. Ve âhırete “dolgun” gittiklerini sanırlar! .. Oysa tamtakır, tamamiyle müflis yani iflas etmiş bir şekilde oraya varmaktadırlar, bundan hiç haberleri yoktur.

    “KİŞİYE GÜNAH OLARAK SADECE DİLİ YETER”

    Hadîs-i şerîfinde anlatıldığı üzere, başkalarının dedikodusunu yapması, zan üzere başkaları hakkında konuşması, iftiralara âlet ve aracı olması yüzünden tüm sevablarını yani müsbet enerjisini onlara dağıtmaktan başka, bir de onların günâhlarını yani negatif yüklerini yüklenmiştir; üstelik bunun farkında bile değildir! ..

    Ahmed Hulûsi
    kitaplarından alınmıştır..ücretsiz okumak ve indirmek için tıklayın
    www.ahmedhulusi.com

  • ahmed hulusi19.02.2005 - 12:40

    ZİKİR konusunda halkımızın çok korktuğu bir husus vardır. Elbette bunda en büyük faktör de 'menfî şartlandırma'dır.

    'Çok tesbih çekme, deli olursun! ..'

    Türünden, kasıtlı ya da kasıtsız söylentilerin kesinlikle belli olan bir yönü vardır ki o da `BİLİNÇSİZLİK' olan şartlandırma, insanları ZİKİR konusunda son derece ürkütmüştür.

    Kur'ân-ı Kerîm her halûkârda, ayakta, otururken, yan yatarken sürekli zikir yapılmasını tavsiye ederken; maalesef, bu bilinçsiz çevreler, elden geldiğince insanları zikirden uzak tutmaya çalışmaktadırlar.

    'ALLAH'I AYAKTAYKEN, OTURURKEN, YATMIŞKEN ZİKREDERLER; GÖKLERİN VE YERİN YARADILIŞ HİKMETİNİ DÜŞÜNEREK, RABBİMİZ SEN BUNLARI HİKMETSİZ BOŞUNA YARATMADIN MÜNEZZEHSİN DERLER' (3-191)

    Evet, insan daima üç halden birindedir; Ya ayaktadır, ya oturuyordur, veyahud da yatmaktadır.

    İşte, yukarıda âyet, her üç halûkârda da zikredilmesi gerektiğini bize açık seçik vurgulamaktadır.

    Öyle ise, bize düşen, elden geldiğince, zikir yapmaktır! ..

    Nerede olursak olalım, ister abdestli, ister abdestsiz, olabildiğince zikir yapmak suretiyle beynimizi geliştirelim, Allah'a yakîn elde edelim.

    Bizim, nice içki içen ve hatta alkolik olan kişiye zikir tavsiyemiz vardır ki, bunlar meyhanede içki içerken zikre başlamışlardır.

    Bir elinde içki kadehi, diğer elinde tesbihle işe başlayan bu kişiler; zikrin beyinde yaptığı yeni açılımların sonucu; kendilerinde meydana gelen idrâk ile bir süre sonra içkiyi bırakmışlar; ve daha sonra da kendi içlerinden gelen bir şekilde, hiç bir dış baskı olmaksızın beş vakit namaz kılıp, Hacca gitmişlerdir.

    Biz diyoruz ki, ZİKİR insana en güzel geleceklerin yegâne anahtarıdır; çünkü beyin kapasitesini geliştirmeye yönelik yegâne ve en güçlü çalışmadır.


    Es-Seyyid AHMED HULUSİ
    DUA VE ZİKİR kitabından
    Hayatınızı değişterecek kitab ve Özel Zikir formülleri
    www.ahmedhulusi.com

  • ahmed hulusi17.02.2005 - 21:10

    Üstad Ahmed Hulusiyi övmek,yüceltmek gibi bir hamakate eminimki hiç bir OKUru düşemez eğer gerçekten anlamışsa öğretisini.. Onu övmek,yüceltmek, paye vermek haddimize gücümüze değil Onun hakkında sadece kendi tarifyle 'Düşünür ve Sufi bir Yazar' diyebeliriz en fazla..
    Üstad Ahmed Hulusinin eserlerinin samimiyetle objektif olarak okuyan insanlara enbüyük yararı Allah adıyla işaret edileni İslam Dinini Hz. Resulullahı ve Kuranı Kerimi araştırmaya tefekkür etmeye nefsini tanımaya ve bunun gereklerini yaşamaya yönlendirmesidir.. Üstad Ahmed Hulusi nin eserlerini okuyan insanlar sigara içki gibi kötü alışkanlıkları terk etmenin yanısıra en önemlisi Allahın vechini insanlarda görmeye ve Allah sevgisini Tekliğini ve kendi hiçliğini hisetmeye yönelendirmektedir.Birliği, bütünlüğü,hoşgörüyü,müslümanlık diye pazarlanan GERÇEK İSLAM dinini ve irfanlı yaşamayı öğrendik Üstad Ahmed Hulusiden..Okurları kısa zamanda kendilerindeki düşünsel ve manevi değişimi ve gelişimi son derece bariz bir şekilde yaşamaktadırlar. Onun eserlerinden gördüğümüz faydaları burda anlatmaya kalksak sayfalar yetmez, onun tavsiyeleriyle yaptığımız ibadetleri yazmaya kalksak Riya'ya girer.. iyisimi susmak ve seyretmek yorumsuz ve değer yargısız...son olarak şunuda belirtiyim..Üstad AHMED HULUSİ nin eserlerini OKUmayı başaranlar ÖZÜne erip,İNSAN GİBİ DÜŞÜNEN TANRI SANISINDAN,ALLAH GİBİ DÜŞÜNEN İNSAN ANLAYIŞINA yükselmektedir evvelALLAH...saygılarımla
    bir aciz Kul

  • allah (c.c)17.02.2005 - 20:37

    ALLAH, BİR GÖKTANRISI DEĞİLDİR!

    Semâda mekânı yoktur!

    İslam dinini bildiren Hazreti Muhammed kudsal kitap Kur'an-ı Kerim ile 'TANRI' kavramını reddeder; 'tanrı' nın varolmayıp 'sadece ALLAH'ın mevcud' olduğunu vurgular! . Bu gerçeğin farkında mıyız?

    Hazreti Muhammed aleyhisselam, 'ALLAH RESULU' olduğunu, almış olduğu vahiy sonucu olarak açıklayıp, artık insanların tanrıya tapmaması için elinden gelen gayreti göstermeye başladı…

    'TANRI YOKTUR, SADECE ALLAH VARDIR' mesajıyla insanlara gerçeği anlatmaya başlayan Hazreti Muhmmed'in vurguladığı bu gerçek, KELİME'İ TEVHİD şeklinde formüle edilmişti…

    İslam Dininin temelini, 'LA İLAHE İLLALLAH' sözünün manası oluşturur.

    'La İlahe İllallah' ne demektir?

    Bu söz basit olarak ele alınırsa;

    'TANRI yoktur sadece ALLAH vardır' anlamında değerlendirilir…

    Eğer kelimelerin anlamı üzerinde durursak…

    'La İlahe'; ' La' yoktur; 'İlahe', TANRI demektir, yani tapınılacak tanrı yoktur, demektir.

    Şimdi burada şu noktaya dikkat edelim…

    Kelime-i Tevhid, 'La ilahe' ile başlıyor… Ve başlangıçta, kesin bir hüküm vurgulanıyor. 'Yoktur tapınalacak varlık! '; 'la ilahe'! ..

    Akabinde, bir açıklama geliyor… 'İlla' 'sadece', 'ALLAH' vardır! ..

    'İLLA ALLAH' yani 'sadece ALLAH'! ..

    Birinci mana olarak, bu cümleden açığa çıkan gerçek şudur…

    'Tapınalacak TANRI yoktur'… Evet, burada, kesin olarak, tapınılacak bir öte tanrı olmadığını vurguladıktan sonra, 'İLLA ALLAH' diyor…

    Hazreti MUHAMMED'İN açıkladığı 'ALLAH' bir TANRI değildir! ..

    Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı 'ALLAH', AHAD'dır! ..

    Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı 'ALLAH', sonsuz manalara sahip olup, her an bunları seyir halindedir! ..

    İSLAM'ın 'Tevhid' inancı, yani, Hazreti Muhammed'in açıkladığı inanç sistemi, TAPILACAK TANRI OLMADIĞI; ALLAH'ın AHAD olduğu ve dolayısıyla bir TANRI'nın mevcut olmadığı; insanların, bütün yaşamları boyunca kendilerinden meydana gelecek fiillerin neticelerine katlanacağı esasına dayanır

    AHMED HULUSİ
    Hazreti Muhammed'in Açıkladığı ALLAH Kitabından alınmışır..

    “ALLAH” ismiyle işaret edilenin ne olduğunu açıklayan, günümüzün en önemli ve en aydınlatıcı eseri. İnanan ve inanmayan herkes tarafından okuması gerekli kitap.ücretsiz okumak ve downoald etmek için: www.ahmedhulusi.com

  • kuran-ı kerim17.02.2005 - 20:27

    KURÂN, BİLGİ KİTABIDIR!
    Yatak odasında başucu kitap olmak
    veya nihâvent makamından okunmak için gelmemiş;
    üzerinde düşünülüp anlaşılıp, içindeki gerçeklerin keşfedilmesi, idrak edilmesi, hissedilip yaşanması için gelmiştir!

    Kur'ân-ı Kerim,
    'RÛHU' ve HEDEFLERİ' îtibâriyle,
    insanlık yaşadıkça onlara ışık tutup yol gösterecek
    ZAMANÜSTÜ KİTAP'tır!

    Kur’ân-ı Kerim’i, geldiği toplumlara yaptırttığı aşamalarla bloke edip; “insanlığa edindirdikleri orada bitmiştir; dolayısıyla o çağa ait bir kitaptır”, diye kayıtlamak, Kur’ân ’a büyük zulûmdür; bu da “Kur’ân RÛHU”nu algılayamamaktan ve Kur’ân'ı “OKU”yamamaktan kaynaklanan bir olgudur! .

    AHMED HULUSİ ' nin eserlerinden alınmıştır.

    Kur'an ın evrensel kitap oluşunu ve sonsuza dek neden geçerli olduğunu çok farklı ve yepyeni bir bakış açısıyla okumak için tıklayın..www.ahmedhulusi.com

  • ahmed hulusi27.01.2005 - 18:15

    BEN 'MUHAMMEDÎ'YİM!

    Benim dinim, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın Dinidir! .
    Benim mezhebim, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın mezhebidir! .
    Benim tarikatım, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın tarikatıdır! ..
    Benim meşrebim, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın meşrebidir! ..
    Düşünerek, sorgulayarak, araştırarak ve öğrendiklerinin gereğini tek tek yaşamında uygulayarak geçen 30 küsur yıldan sonra; edindiğim bilgileri, bulguları ve deneyimi, Rasûlullah Aleyhisselâm’a hizmetim, insanlığa borcum anlayışıyla sizlere ulaştırıyorum.

    'Okur' - 'yazar' bir 'düşünür', olmamın dışında, hiç vasfım, ünvanım yoktur! .
    Kim, bize mürşitlik, şeyhlik, hocalık, önderlik, liderlik ve bu gibi pâye yakıştırırsa, bu o kişinin kendisini aldatan zannı ve tasavvuru dolayısıyladır! ... Biraz da Din ve tasavvuf konusundaki câhilliğindendir! .

    Benim dinim, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın Dini`dir! .
    Benim mezhebim, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın mezhebidir! .
    Benim tarikatım, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın tarikatıdır! ..
    Benim meşrebim, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın meşrebidir inşâallah! .

    Kısacası;
    Ahmed Hulûsi, MUHAMMEDÎ`dir! .

    Elden geldiğince 'okur'-'yazar' ve 'düşünürdür'! ... Ve düşündüklerini, arzu edenlerle paylaşandır; işte hepsi o kadar! ..

    Es-Seyyid AHMED HULUSİ
    'KENDİNİ TANI' kitabından

  • ahmed hulusi10.01.2005 - 23:22

    40 yıla yakındır “insan” olarak, “meslek” olarak değil; düşündüklerimi, sorguladıklarımı ve sonuçta keşfettiklerimi yalnızca paylaşmış olarak bu dünyadan çekip gitmenin huzuru içinde yazıyorum…

    Sonunda, yavaş yavaş düşünmeye başlayan, sorgulayan, neden, niçin, nasıl demesini öğrenen nesli görmeye başlıyorum.

    Bana, dün başarıya ulaşmışları taklit et, diyorlar; benim bir mukallit olmadığımı duyup, bunu yazdığım satırları gördükleri halde! .

    Benim amacım, insanlar arasında başarılı olarak nitelendirilmek değil ki! .

    Ben yalnızca düşündüklerimi paylaşıyorum! .

    Aklını mantığını kullanabilenler, bunları değerlendirir; sonra da dilediği gibi yaşar! . Ötesi benim umurumda mı! …

    Üç-beş gün sonra yaşamımın sona ereceği dünyanızda, en büyük pâyeyi almış olsam ne yazar? . Ben, bulmuşsam “Allah”ı, senin vereceğin pâye ya da mertebe nedir ki benim yanımda! .

    Sen, düşünemeyen, sorgulayamayan, yalnızca para ya da erkek veya dişi et peşinde koşan beyninle, bana bir mertebe ya da dereke biçsen ne değişir benim için! .

    Var git, kaç yüzyıllık “YAKIŞTIRMA”ları “DİN” sanarak kendini avutup; boyla sonucunu! .

    AHMED HULUSİ
    SİSTEMİN SESLENİŞİ-2