Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum
Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)
2003 Mart ayını gösterir tarihler Devletlerden bir devlet Kitle imha silahı bulundurur Süper güçler tehlikeye düşer Yetmiyormuş gibi kafa da tutar Gelin gelin geleceğiniz varsa Göreceğiniz de var Sizi çöle saplayalım da Görün gününüzü
Çağrıya uyulur gidilir Oraya kadar gidilmişken işgal edilir Diktatörlerin heykelleri halkla el ele Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde Kırılır parçalanır devrilir Halk conolarla elele gönül gönüle ne de olsa özgürler Masal bu ya
Aniden ciddi devlet adamları Sahtekar dolandırıcı yalancı Oluverir... Maskeler düşer kel görünür Akşam söyler sabah yalanlar Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu Yalanları kim söylüyor Devlet devlet değil Halk da halk değil Masal bu ya Yalan rüzgarı devam eder eder
Kitle imha silahları bulunmaz Oysa alet edavat zırzavat Onlardan gitmiş Bedeli nakit tahsil edilmiş Faturaları saklanmış Elma dersem çık Armut dersem çıkma Ne söylenirse söylensin Muzur silahlar çıkmaz ortaya Oyun bozan ya koca koca devletlerin Oyunlarını bozacak Kafaya koymuş bir kere Ne çare...... El Kaide Örgütünden Eser yok kıyı köşe bucak aranır Taşların tepelerin altlarına bile bakılır Ne gezer yeller esiyor yerlerinde Buhar olur uçar masal bu ya
O arada hesap da olmayan birşey olur Diktatör yakalanır perişan bitkin Yorgun hasta zavallı bir şekil de Güzelce saç baş Tepeden aşağı muayene edilir Medeni doktorlara emanet edilir Avukatlar tutulur özel adalar alınır Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar Elinde emniyette ne de olsa O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine
Masal bu ya her şey iyiye giderken Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir İşte tam o gece kadir gecesi Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür Ölenler sokak köpeklerine yem edilir Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz Bütün dünya yar alır rol alır
Kanlar donmuş Diller susmuş Gönüller kararmış Gözyaşları taşlaşmış Eller semaya açılmış Bir daha kapanmamış Masal burada kesilir Naziler Hitler Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık Diktatörler aranır aranır Rahmet okunmak için aranır Masal burada biter Zahmetin Rahmete Acının tatlıya ulaşacağı günler Beklenir beklenir dilenir dilenir
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anne ilk sevgili ilk öğretmen bizi dünyaya taşıyan bakan büyüten yetiştiren melek.
Anneme Şiir
Çoğul düşler diyarındaydım Dün gece anne Sen yoğun bakım ünitesinde Cihazlara bağlı gidip gelirken Ölümle yaşam arası mücadele verirken Ben neler yaşadım bilemezsin Bilemezsin anneciğim Soğuk hastane odasında ölümle burun buruna Çiçeklenmişken bahar dalları yeşermişken umutlar Ben vedaya henüz hazır değilmişim anneciğim
Umut ağacına sarılmış gönlüm Dallarına tutunmuş düşüncelerim Geçmişle gelecek arası mekik dokurken Asla bugünü yaşamıyordum anne Gözlerim, sıcacık beni tutan büyüten Korumaya çalışan ellerinde takılıydı Neler neler yaşadım ben anlatamam Sen anlayabilir misin bilmiyorum anneciğim Biliyorsun ben hemen ağlayamam Dün gece de ağlayamadım İçim kan ağlasa da gözlerimden yaş akmaz Ne zamanki normale dönüp odana getirdiler Verilen ilaçların tesirinden gözlerini yarı aralayıp Çimen yeşili her zaman çok beğendiğim gözlerinle Bana bakıp yanıma yat üstünü ört deyinceye kadar Unuttun mu ben de artık anneyim anne Bir anne için çocukları hep çocuk mu kalıyor Sahi öylemi anne söyler misin hala çocuklarını mı düşünüyorsun Hiç şüphem yok öyle yapıyorsun anne İşte o an için için gözyaşlarımı içime akıttım Damla damla boncuk boncuk herkesten sakladığım gözyaşlarımı Bunu biliyor musun anneciğim bilmeni de istemedim Kendin için değil bizim için yaşamak istediğini yeniden anladım
Sabah gözünü açar açmaz ben iyiyim sen yorgunsun Hasta olmayasın dedin anne neden kendini hiç düşünmezsin Oysa ben hiç bu kadar iyi olmamıştım sen yeniden hayata dönmüştün anne Hala gözlerimi üretken olan ellerinden sevecen gözlerinde ayıramıyorum Sen yorulmadan mı bizi büyütürken hiç gül benzin solmadı mı Bunları sana söylemek istedim oysa hiç konuşamadım Söyleyemediğim duygularımı hiç olmazsa yazıyorum Okyanusların gel gitleri gibi duygu seli duygu fırtınası içerisinde Sana neler anlatabilirdim neler söylemek isterdim bir bilsen Duygular neden gizlenir neden aramızda sırlar olur bilemedim anne Sen çiçekleri bitkileri ağaçları çok seversin bilirim Ama şunu biliyorum ki papatyalara aşıksın bana benzettiğin için İncileri de seversin oysa güzel kuğu boynuna asla takmadın onları Bizi incilere benzettip hep gurur duyduğun için seversin Gözlerin nemlendi kaçırıyorsun yine benden Merak etme ağlayabilirsin anne ben biliyorum ki Ağlarken de gülerken de bizim için atıyor tekleyen kalbin Duygularını neden saklıyorsun anne ben başucunda bu şiiri yazarken Sen yine daldın ilaçların tesirinden güzel gözlerini kapattın Ne olur anne bir daha kapatma aç gözlerini tut ellerimi Çoğul düşler diyarına yolculuğum bitecek birazdan Ama sana olan sevgim ihtiyacım hiç bitmeyecek Bitmeyecek canım anneciğim
Necmiye Sarpkaya
30-04-2005
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
En anlamlı en gizemli sözcük hayatın temeli herşeyin başı başlangıcı sevgi.Nesir denememi aşağıya alıyorum
Sevgi! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Sevgi; sihirli sözcük yeryüzündeki en anlamlı en gizemli en ilgi çekici ve geniş kapsamlı sözcük. İnce bir sızı ile bir çarpıntı bir kıpırtı ile sakin,uysal bir yürekte başlar evvela. Ansızın bir damla,bir katre bir zerre gibi başlayan sevgi süratle büyür.Gönül toprağında başlayan ince sızı havasını,suyunu ve gübresini gönül denen derya deniz geniş ortamda bulur ve adeta hormonlanır.Geriye sevgiliyi haberdar etmek kalır,sevgi büyümüş serpilmiş o geniş topraklar dar gelmeye dışa sızmaya dışarıya açılmaya hazırlanmıştır.Sevginin üstünü örten gizemli tül yavaş yavaş aralanmış,gözle görülmeye elle tutulmamaya başlanmış tam kıvama gelmiştir.İşte o an haberdar etme anı gelmiş geçmektedir.Özlemler,elem ve kederler acılar başlamıştır.Sevgiliyi görmeden sesini duymadan yaşamak çile ızdırap verir olmuştur.Onun her sözü her davranışı güzel ve özeldir.O muhteşemdir,o kusursuz o hatasız o her şeydir.Candır damarlar da dolaşan kandır.Yaşam ağacının kökü tek yaşam sebebi ve yegane gayedir.O manadır o özdür o biçimdir seven için sevgili herşeydir. Sevgi yavaş yavaş gönülden gönüle sızacak akacak bir yol bulur ve kabul görür.Canan canın sunmuş olduğu en güzel ve en özel armağanı nasıl reddedebilir ki? edemez alır kabul eder.Gönül diğer gönülle buluşmuş koklaşmış anlaşmıştır.Zaman ve mekan önemli değildir samanlık seyran olacaktır. Ve öyle olur gün gelir sevinir gün gelir ağlaşırlar ama beraberlerdir herşey paylaşılır,acılar sevinçler hüzünler herşey paylaşılır.Sevgilinin eline batan bir diken sevenin gönlüne batar kanatır yaralar.Izdırabı kelimelerle anlatılamaz. İfade edilemez. Ne olursa işte ondan sonra olur.Olaylar başlar; seven yitinemez,kanmaz ve doymaz sevgili tamemen onun olmalıdır bu ona verilmiş temel bir haktır. Sevgili aldığı her nefesi,söylediği her sözü onun için söylemeli,ona göre konuşmalı,ona göre davranmalı ona göre biçimlenmeli ve kılık kıyafetini ona göre düzenlemeli onun gönlünü hoş etmek hoş tutmak boynunun borcu olmalıdır.Halka takılmış,kement atılmış,bütün varlığı kelepçelenmiştir.Kalp parsellenmiş imarı yapılmış içerisine girip yerleşilmiştir.Gönüle daha önce kendisine sevgisine hayat veren yetiştiren,geliştiren gönüle ipotek konmuştur
Sevgi sihirli sözcük, Sevgi nerede gizemli örtün? Sevgi yaşamın temeli, Sevgi en manalı sözcük, Sevgi nasıl olmalıydın? Nasıl yola çıkmıştık nerelere ulaştık?
Büyümeli,şartsız kuralsız ve beklentisiz olunabilir miydi?
Yorumu sizlere bırakıyorum......
Şartsız ve kuralsız gerçek sevgilere gerçek sevgililere seven sevecek olan gönüllere selam olsun selam olsun.....
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minez-Zalimin
Balık Dostluğu İsimli Şiirimde onu anlatmaya çalıştım. Aşağıya alıyorum
Balık Dostluğu
Görkemli Ninova Şehri Dicle Nehri kıyılarında Gümüş rengi sularını Köpürte köpürte akan Dicle Mermerden taş binalar Devir Asurlular devri Devir Kral Şimşarişken devri Savaşlar ganimetler esirler Lüks hayatlar ihtişam Dönem savurganlık dönemi Kralım çok yaşa bin yaşa Kral Şimşarişken geçiyor Bütün haşmetiyle Çoluk çocuk genç yaşlı Tören de alkışta tezahüratta Temiz nurlu farklı ayrı bir insan Seyrediyor olup bitenleri Yüreği yanarak kan ağlayarak Yıllar yılı anlatıyor gerçekleri Hakkı ve hakikatı nafile Puta tapıcılık bütün hızıyla Yakın diyor yakın Helak olmanız felaketiniz yakın Citleriniz değişecek Renkleriniz değişecek Büyük azap büyük azap Üçü beşi geçmiyor inananların sayısı Haydi Yunus haydi tamam Ne olacaksa olsun artık Yunus peygamber kararlı Gidecek buralardan sapkın şehirden Denizler aşmalı Terşine ulaşmalı Nicedir düşünceler kemiriyor Denize doğru sürüklenir İşte harekete hazır bir gemi Kaptanla görüşülür Hareket edilir Güvertede sakin bir yerde Huzurlu değil Sakin hiç değil İzinsiz gidiyorum Halkımı terkediyorum Ne yapabilirdim ki inanmadılar Doğruları bulduramadım İlerler gemi mavi sularda Tıpkı martılar gibi süzülerek Tam yol ileri İstikamet Terşin Aradan çok geçmez Kapkara bulutlar kaplar Gökyüzünü Bir yağmur ki bardaktan Boşanırcasına Bir fırtına alabildiğince Dört bir yandan dev dalgalar Döver gemiyi şiddetle Her taraf zifiri karanlık Kudurur deniz çıldırır deniz Paralanır yelkenler Gemiciler telaş içinde Her kafadan bir ses Ağırlıkları atalım Bütün ağırlıklar atılır Fırtına daha da artar Ne yapılırsa yapılsın Boşu boşuna Can pazarı can derdi Anın cana vurduğu an Umutların tükendiği an Bir çare bir çare olmalı Kurtuluş için ne yapmalı Evet evet bir uğursuz Aramızda gazaba uğramış biri Onu bulmalı denize teslim etmeli Herkes suskun herkes korkulu O halde kura çekelim Kura çekilir Yunus Bir daha Yunus Bir daha Yunus Derin bir nefes Bir yudum ferahlama Ey insanlar ben suçluyum Gazabı ben çektim Cezayı da ben çekmeliyim Haydi beni denize atın Dalgalar döver yeniden Bu adamın yüzünden Ayaklanır tayfalar Daha ne bekliyoruz Kaldırırlar Yunus'u denize teslim Dev dalgalar alır onu yutar Ya Rabbi sen beni seçtin İyiler iyisi yaptın Ben bilemedim kıymet bilemedim Kaçtım izinsiz kaçtım Pişmanlık perişanlık bitkinlik Denizde de değilim artık Neredeyim ben nerede Zifiri bir karanlık Neredeyim ben nerede Allah'ım Cezayı hakettim Üç gün üç gece süren Gözyaşları pişmanlık La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minez-Zalimin Kaygan bir zemin Sonra o da ne Sert bir darbe Kıyılarda artık Gözlerini ışığa alıştırır Kocaman bir balık Evet evet bir balık Beni buraya getiren Beni içinde taşıyan Bir balık bir balık Sonra bir kabak Onu koruyan başının ucunda Neden sonra canlanır Kendine gelir Halkına dönmelisin onları Doğruya çağırmalısın Görevin henüz bitmedi Güneşin battığı yöne doğru Günler geceler boyu yürüyüş Nihayet işte Ninova Ey Ninovalılar durun beni dinleyin Etkileyici ürperten bir ses Başınıza gelenleri felaketi biliyorum Size acındı kaldırıldı ama yine gelecek Kırk gün içinde kırk gün içinde Azap yakın yakın Kral Şimşarişken yaklaşır Üzerinden altın elmas işlemeli İncili harmaniyi atar üzerinden Ey halkım beni dinleyin Bana kulak verin Yunus'a inandım Sefil ahlaksız hayatı terkediyorum Çöle ibadet etmeğe gidiyorum Benim gibi düşünen peşimden gelsin Ninova halkı artık doğruyu bulmuş İnanmış geç de olsa hakikatı anlamış Balık dostu Peygamberlerinin yanındalar
Hz.Muhammet gözümüzün nuru kalbimizin süsü efendimiz Allah şefaatine nail eylesin.
Şiirlerimi buraya alıyorum.
Nur Doğuyor
Karanlık zifiri karanlıklar Geceler aysız Geceler yıldızsız Geceler nursuz Geceler ışıksız Geceler mehtapsız Dipsiz kuyular gibi Zindanlar gibi karanlık Geceler gecelerrr
Afaklar karanlık Ufuklar umutsuz Kainat yasta İnsanlık hasta Küfür Şirk Yalan Hile Zulüm Zalim Günahlar diz boyu Günahlar Aydınlıkları boğmakta Karanlıklar karanlıklar Her taraf zifiri karanlık
Diller suskun Gönüller küskün Ruhlar mutsuz umutsuz
Şafak yaklaşmakta adım adım Güneş doğacak Karanlıkları boğacak Sonsuz nur doğacak
Selama durmuştu kainat Muştular sunmuştu Düşler Lal olmuştu diller Tatlı bir telaş Bir heyecan
Bütün alemler beklemede Alemlerin efendisini Güllerin efendisini Efendiler efendisini Nebiler nebisini beklemede Günlerden Pazartesi Kutlu bir gün Şafak vakti Bir yıldız doğar gök kubbeye Kisra Sarayında yıkılır burçlar Kabe de kırılır putlar Mecusi ateşleri söner Hasetinden Bir nur bir nur Kutlu bir nur görünür Asumanda
Nur çocuk açar gözlerini Sevince boğulur bütün dünya Şifa Hatun şaşar bu işe Şerbetler sunulur Muştular sunulur Beşer aklı şaşar
Göklerde Ahmet Yeryüzende Muhammet (s.a.v) Bir yıldız Bir güneş Bir umut Doğar Karanlıkları boğar Allah’ın selamı Allah’ın rahmeti Üzerine olsun
Necmiye Sarpkaya
Ne Olur Gel
Bir kerbela Hasrete çileye ateşe Vuslata kenetlenmiş Sevdalın çoktur Gittiğin yerlerde Gel ne olur gel
Kuru çorak topraklara Nisan yağmurları gibi Gel ne olur gel Sıtretil müntehadan bir ses gibi Güllerden gelen bir esinti gibi Sıcacık bir nefes gibi Yetmiş perdeden geçen Refref üzerinden Arş-ı Azamdan Gel ne olur gel Şafaklar yaklaşmakta Adım adımmmm Hasrete çileye ateşe Vuslata kenetlenmiş Sevdalılar gibi Gel ne olur gel
Necmiye Sarpkaya
(Her hakkı kendisen veya temsilcilerine aittir)
Seninle Güzel Herşey
Sana akar bütün sular Seninle ferahlar denizler Seninle dillenir gönüller Seninle şenlenir bülbüller Senin nefesinde açar güller Sana göz kırpar bütün yıldızlar
Sana hasret Fırat Dicle Sana hayran Nil Aras Seyhan Ceyhan Gözyaşları kurumaz Gittiğinden beri
Yakamozlar sana döner Ay güneş sana yanar Bütün sevdalar sana sana kanar Sil gözlerini ağlama ateşe kanan sular Göklere yanan sular sil ağlama Senin aşkınla sana yanan canlar
Okyanuslar taşların başını okşar Senin aşkından yanar Sana koşar martılar Kucaklar sana açılır Sana koşar kumrular nağmeler taşır güvercinler Senin için yanar senin için söner Coşkun ateşler çılgın ateşler
Yakınlar seninle yakın Uzaklar seninle uzak Tuzaklar seninle güle döner Sana akar bütün sevgiler Sil ağalama gözyaşlarını Sil sevgililer sevgilisi Ağlama ağlama Bütün alem sana ağlar Sana hasret sana yanar Sana sana yanar
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ben bu soruya bir şiirim ile karşılık vermek istiyorum
Beyaz Hüzün (Beyaz Ölüm)
ah ah durdurabilse zaman çarkları kanatlanılabilse uçulabilse varılabilse Enver Paşanın mağrur kulaklarına Fısıldanılabilse al paşa al emri dense Ne olur salma civanlarımı dense Dağlar dağlar ölümlü dağlar
Çileli dondurucu dağlar Yıl 13 ARALIK 1913 Yarbaylıktan Albaylığa Arkasından paşalık Başkumandan vekilliği Henüz 32 yaşında mağrur kumandan
25 ARALIK Mehmetçik çıkar yollara Marş marş istikamet Sarıkamış Kışlık parke içlik postal yok Ayaklarda çarıklar Yemenden yolculuklar Açlık yorgunluk yokluk Ağaç üzerinde geceler Mehmedim donmuş Mübarek bedenler Dökülür teker teker
Hırsın bürüdüğü Dengelerin öldüğü Liyakatın yok olduğu Tecrübelerin kovulduğu Yalancı şöhretin sardığı Beyinler ah o beyinler
Beyaz hüzün yürekleri dağlar Kara haber tez ulaşır Kalbleri yaralar vicdanları paralar Ah dağlar ah yürükleri dağlar mübarek 90 bin can 90 bin Mehmetim Beyaz kefenlerde Ruhlar havalanır ak güvercinler sonsuzluğu saran dağlar Cepheye çarıkla Cepheye yelekle Yollanan Mehmetimin Askerimin türküsü yankılanır Dağlar dağlar başı dumanlı Başı çileli dağlar
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.
Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)
Ölümlerden ölüm beğen felluce Gamlı yaslı bahtı kara felluce Muhammed Abbud anlatıyor Yüreği yanarak kan kusarak 'Şafak vakti evimiz bombalandı Oğlum karnından yaralandı Evden çıkamadım hastaneye Göteremedim gözümün önünde Kıvranarak can verdi Dokuz yaşındaki oğlumu Ellerimle bahçeye gömdüm'
İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı Dolu dizgin geliyor Asrın topu tüfeği uçakları Haçlar takılmış tankları Havan topları ile omuz omuza Geliyorlar 'Felluce'
Medeniyet adına (!) Özgürlük adına (!) Mutluluk adına(!) Demokrasi adına (!) İnsanlık adına (!) Hak savunma adına (!) Adalet adına(!) Geliyorlar taş üstünde taş Bırakmamaya ant ederek Geliyor Nemrut'lar geliyor Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar Tarihin tozlu sayfalarını Aralayarak geliyorlar
Büyük bir felaket yaşanıyor Yanı başımızda görülmemiş Duyulmamış bir katliam Bir dram yaşanıyor
Kulaklarınız çınlasın İnsan hakları savunucuları Nerelerdesiniz nerelerde Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz Üzerinize ölü toprağı mı serpildi Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı
Savun ma sen canını malını Namusunu vatanını Bırak bombalasınlar Bırak yağmalansın Bırak talan edilsin Sen özgür olacaksın (!) Nasılsa demokrasi gelecek (!) Ülkene sana çocuklarına Ölsün çoluk çocuk Genç ihtiyar bebeler ana karnında Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi
Sami El Cumali Iraklı bir doktor Ağlıyor bağırıyor Sesini hiç kimse duymuyor Yaralı ziyaretine gittiği evden Dış dünyaya telefon ediyor 'Bir ambulansım vardı vuruldu Dokorum yaralandı Onlarca yaralı evlerinde çaresiz Elimiz kolumuz bağlı Onüç yaşındaki kız çocuğuna Ulaşamadık vakitlice Ellerimde öldü' diyor
Binlerce ölü Felluce sokaklarında Tekmelenen dövülen sürüklenen Iraklı komşularımız kapı komşularımız Korkunç görüntüleri seyrediyoruz Sadece seyrediyoruz
Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak Yaralar nasıl sarılacak İnsanlık suçunu kim Engelleyecek ağla bahtı kara Felluce ağla Ne Ramazan durdurabilir onları Ne Kadir Gecesi Ne Bayram durdurabilir Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri Kara elleri kirli elleri kanlı elleri Ölümlerden ölüm beğen Felluce Elbet uzanır Hakk'ın eli Doğar ak günler
Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı geliyor aklıma.
Ateşde Açan Hüzün Çiçekleri
Minik bir serçe havalandı Felluce sokaklarında Umutsuzca kanat çırptı bir tozak düşürdü Bir fidan bir çınar devrildi Bir ana bir yürek bir can yandı
Daha soğumamış sıcacık bir ten Gülyüzlü delikanlı solan bir can Bir gülümseme dudaklarında Zalim kurşunla devrilen çınarın
Top sesleri uzaktan uzağa Feryad-ı fiğanlar ahlar vahlar Oğlunun başını okşayamayan yanık ana Elleri nasırlı gözleri hüzünlü gönlü kahırlı Eşine doya doya bakamayan kadın ana İşgali zulmü omuzlayan sırtlayan ana Kara iri gözleri çakmak çakmak Göğsünde bir yara bir yumru Birkaç gün önce devrilen taze fidan Hüzün çiçeği gözbebeği can çiçeği
Babalar ölür yetim canlar Oğullar ölür kanadı kırık analar Eşler ölür kınası ellerinde gelinler Çocuklar ölür gözü yaşlı kırk gönüllü Hicranlı acılı çileli analar babalar
Havalanır minik serçe Karşı tepelerden yükseklerden İkindi kısmetini aramak üzere Zavallı yumuk yumuk mini minicik
Nasırlı ellerle duada ana Süzülür hasretini arayan çocuk Usul usul ölümlü odadan Ellerinde tane tane bulgur Yüreğinde umutlar bulgur bulgur
Havalanır tepelerden minik serçe Ölümlü odadan bir çocuk süzülür Kanatlar ve adımlar yüzyüze Suçlar ve suçlular cezasız Zulümler cezalar cefalar çekilen
Kanat çırpar minik serçe Bir tozak düşürür boşluğa Bir çocuk ayak yalın çıplak Üstü param parça lime lime Elleri dizleri kan revan
Ana yaslı ölümlü odada Hangi baharlarda baba Kara gözlü ablacığım Zorla götürülür zorbalarca Derken bir ölüm tarlası Kimliksiz yığın yığın Yanyana elele dizdize
Yoklar elleriyle dizlerini çocuk Yaşlar gözlerde korku minik yürekte Bilemez kime nereye gidecek Gelişleri gidiş kılan zalimlerin Silahların Bombaların gölgesinde İçli bir rüya gibi Bir kabus Bir karabasan gibi Minik bir çırpınış Kapanır toprağa çocuk Hala şaşkın bitkin Ellerinde tozak Saçılır sağa sola bulgurlar
Dışarda içerde ölüler İçeride dışarıda canlar Ölü canlar ölü canlar Anaların babaların Abilerin ablaların Kardeşlerin arkadaşların İnsanların insanların İnsanlığın ölümü ölümüü Minik bir serçenin ölümü Minik bir yüreğin ölümü
Kalk doğrul çocuk kalk Kuş seslerine gömülesi çocuk Gülücüklere boğulası çocuk Öpülesi öpülesi çocuk
Kahrolası savaş uçakları parçalanası namlu Kırılası eller tetik çeken Harama uzanan eller Kahrolası haramiler
Dilinin üstünde kalan bulgur tanesi Yutkunur çocuk usul usul tatlı tatlı Mor ikindilere uçası minik serçe
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy anısına aşağıya şiirimi alıyorum.
Gönüller İnsanına Selam Olsun! ! ! ! !
Alperenler otağı doruklardan Selam olsun Alperenlere Mesafeler uzun yolculuk meçhul Bir düş gördüm yar bir düş Meçhulden gelen meçhule giden Hayra yor yorabilirsen erenler
Selam olsun Sancılı dönemlerin şairine Sarsar hassas ruhu çalkantılar Ataların dedelerin ninelerin Ahu vahları feryadı figanları Duyulur kesik kısık sesinde Savaş meydanlarında Er meydanlarında Vatanın sesi olur Mazlumun nefesi olur
Selam olsun Alperenlere Kuran ahlakı ile ahlaklanan Ömürünce mütevazı yaşayan Dostlarına dosttan dost olan Haksızlık etmeyen Haksızlığa uğramayı yeğleyen Örnek insana Gönül insanına Selam olsun
Milletin ızdırabını ızdırabı bilen Hiçbir şeye asla başeğmeyen Hiçbir değerle satın alınamayan Cami ezanlar mabetler Ahiret kader tevekkül Tema olan Konu olan Hayat olan Hayat şekli olan Gönüllerde bestelenen şarkıların Törenlerde söylenen marşın Ahlâk seciye idael insanına Gönüller insanına Kalblerde yaşayan İman dolu yüreklerde yaşayan Alperenlere selam olsun Selam olsun.......
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kuşatmalar altında kanı çekilmiş Şiddetlerle canından bezdirilmiş Boğaz tokluğuna mahkum edilmiş Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin
Hz.İsanın doğduğu kutsal toprak Necef bozkırlarından ılık esintiler Şaron Ovalarından Sevinç yaşları Golan Tepelerinden muştular Sil kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin
Peygamberlerimin mübarek izleri Atalarımın kazınmış ayak izleri Peygamberimin alın teri Ecdadımızın sıcacık nefesleri Ovalarında vadilerinde tepelerinde
Turkuvaz renkli uzun geceler Gümüş renkli manalı şafaklar Pırıl pırıl ufuklar getir ufuklar Muştular sun Ey Gazi Filistin
Kutlu bir burak gelir bir gece Resûl'ü-Kibriya'yı alır götürür Mescidi Aksadan semavata Oradan Sidretül Münteha'ya Ayak izleri mübarek gül teri Kutlu nefesi ter_ü taze Ey Gazi Filistin Ey Şehit Filistin Ey Kutsal Filistin
Her karış toprağı sulanmış kanla Her karış toprağı savunulmuş canla Bir muştu bir muştu bir muştu Sil Kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin
Elleri kınalı yüreği yaralı Utanç telleri ile çevrili Medeniyetlerin işgali Zalimlerin zulmü Sil gözyaşlarını Gazi Filistin
Ey kıblem mabedim gökkubbem Peygamberimin kutlu durağı Atalarımın uzun duaları Miracım kutlu beldem Gönül tacım baştacım Ey Filistin Can Filistin
İlk kurbanım kesilir Sabır metanet sadakat Hacer-i Muallak da İlk kurban kesilir Ey Gazi Filistin
Zalimlerce işgal edilir haince Evin başına yıkılır acımasızca Şeria,gazze,bekan,lübnan Kampları utanç tablosu zalimce Şabra,Şetila yüzkarası insanlığın Baskın aniden soykırım hayasızca Elleri kanlı utanmaz zalimler Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını
İnsana olan saygımı,inancımı İnsana insanlığa olan güvencimi Geri kazanmak istiyorum Senden çöl rüzgarları Senden muştular Senden kutlu mutlu Haberler istiyorum Ey Gazi Filistin
Boynu bükük analar Bağrı yanık rengi soluk Eli kolu kopup babalar Masum mahsun öpülesi bebeler Alkanlara bürünmüş gelinler Analar babalar,dedeler nineler Sil sil kanlı gözyaşlarını Ey Filistin
İşgal altında silahların gölgesinde Yahudi kolonileri altında Seçim anlı şanlı Senin tercihin baştacımız Mahmut Abbas seçilir Ey vefalı cefalı Filistin
Baskıya işgale zulüme son Acılara cefaya çilelere son Bağımsız Filistin Devleti Sil sil gözyaşlarını Gazi Filistin Sil sil gözyaşlarını Şehit Filistin Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını Zahmetin Rahmete,acının tatlıya Ulaşacağı günler yakın yakın Sil Kanlı gözyaşlarını
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım
sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum
Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)
2003 Mart ayını gösterir tarihler
Devletlerden bir devlet
Kitle imha silahı bulundurur
Süper güçler tehlikeye düşer
Yetmiyormuş gibi kafa da tutar
Gelin gelin geleceğiniz varsa
Göreceğiniz de var
Sizi çöle saplayalım da
Görün gününüzü
Çağrıya uyulur gidilir
Oraya kadar gidilmişken işgal edilir
Diktatörlerin heykelleri halkla el ele
Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde
Kırılır parçalanır devrilir
Halk conolarla elele gönül gönüle
ne de olsa özgürler
Masal bu ya
Aniden ciddi devlet adamları
Sahtekar dolandırıcı yalancı
Oluverir...
Maskeler düşer kel görünür
Akşam söyler sabah yalanlar
Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu
Yalanları kim söylüyor
Devlet devlet değil
Halk da halk değil
Masal bu ya
Yalan rüzgarı devam eder eder
Kitle imha silahları bulunmaz
Oysa alet edavat zırzavat
Onlardan gitmiş
Bedeli nakit tahsil edilmiş
Faturaları saklanmış
Elma dersem çık
Armut dersem çıkma
Ne söylenirse söylensin
Muzur silahlar çıkmaz ortaya
Oyun bozan ya koca koca devletlerin
Oyunlarını bozacak
Kafaya koymuş bir kere
Ne çare......
El Kaide Örgütünden
Eser yok kıyı köşe bucak aranır
Taşların tepelerin altlarına bile bakılır
Ne gezer yeller esiyor yerlerinde
Buhar olur uçar masal bu ya
O arada hesap da olmayan birşey olur
Diktatör yakalanır perişan bitkin
Yorgun hasta zavallı bir şekil de
Güzelce saç baş
Tepeden aşağı muayene edilir
Medeni doktorlara emanet edilir
Avukatlar tutulur özel adalar alınır
Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum
İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar
Elinde emniyette ne de olsa
O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine
Masal bu ya her şey iyiye giderken
Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar
İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde
Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar
Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda
İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır
Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir
İşte tam o gece kadir gecesi
Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır
Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir
Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür
Ölenler sokak köpeklerine yem edilir
Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir
Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır
Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz
Bütün dünya yar alır rol alır
Kanlar donmuş
Diller susmuş
Gönüller kararmış
Gözyaşları taşlaşmış
Eller semaya açılmış
Bir daha kapanmamış
Masal burada kesilir
Naziler Hitler
Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık
Diktatörler aranır aranır
Rahmet okunmak için aranır
Masal burada biter
Zahmetin Rahmete
Acının tatlıya ulaşacağı günler
Beklenir beklenir dilenir dilenir
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anne ilk sevgili ilk öğretmen bizi dünyaya taşıyan bakan büyüten yetiştiren melek.
Anneme Şiir
Çoğul düşler diyarındaydım
Dün gece anne
Sen yoğun bakım ünitesinde
Cihazlara bağlı gidip gelirken
Ölümle yaşam arası mücadele verirken
Ben neler yaşadım bilemezsin
Bilemezsin anneciğim
Soğuk hastane odasında ölümle burun buruna
Çiçeklenmişken bahar dalları yeşermişken umutlar
Ben vedaya henüz hazır değilmişim anneciğim
Umut ağacına sarılmış gönlüm
Dallarına tutunmuş düşüncelerim
Geçmişle gelecek arası mekik dokurken
Asla bugünü yaşamıyordum anne
Gözlerim, sıcacık beni tutan büyüten
Korumaya çalışan ellerinde takılıydı
Neler neler yaşadım ben anlatamam
Sen anlayabilir misin bilmiyorum anneciğim
Biliyorsun ben hemen ağlayamam
Dün gece de ağlayamadım
İçim kan ağlasa da gözlerimden yaş akmaz
Ne zamanki normale dönüp odana getirdiler
Verilen ilaçların tesirinden gözlerini yarı aralayıp
Çimen yeşili her zaman çok beğendiğim gözlerinle
Bana bakıp yanıma yat üstünü ört deyinceye kadar
Unuttun mu ben de artık anneyim anne
Bir anne için çocukları hep çocuk mu kalıyor
Sahi öylemi anne söyler misin hala çocuklarını mı düşünüyorsun
Hiç şüphem yok öyle yapıyorsun anne
İşte o an için için gözyaşlarımı içime akıttım
Damla damla boncuk boncuk herkesten sakladığım gözyaşlarımı
Bunu biliyor musun anneciğim bilmeni de istemedim
Kendin için değil bizim için yaşamak istediğini yeniden anladım
Sabah gözünü açar açmaz ben iyiyim sen yorgunsun
Hasta olmayasın dedin anne neden kendini hiç düşünmezsin
Oysa ben hiç bu kadar iyi olmamıştım sen yeniden hayata dönmüştün anne
Hala gözlerimi üretken olan ellerinden sevecen gözlerinde ayıramıyorum
Sen yorulmadan mı bizi büyütürken hiç gül benzin solmadı mı
Bunları sana söylemek istedim oysa hiç konuşamadım
Söyleyemediğim duygularımı hiç olmazsa yazıyorum
Okyanusların gel gitleri gibi duygu seli duygu fırtınası içerisinde
Sana neler anlatabilirdim neler söylemek isterdim bir bilsen
Duygular neden gizlenir neden aramızda sırlar olur bilemedim anne
Sen çiçekleri bitkileri ağaçları çok seversin bilirim
Ama şunu biliyorum ki papatyalara aşıksın bana benzettiğin için
İncileri de seversin oysa güzel kuğu boynuna asla takmadın onları
Bizi incilere benzettip hep gurur duyduğun için seversin
Gözlerin nemlendi kaçırıyorsun yine benden
Merak etme ağlayabilirsin anne ben biliyorum ki
Ağlarken de gülerken de bizim için atıyor tekleyen kalbin
Duygularını neden saklıyorsun anne ben başucunda bu şiiri yazarken
Sen yine daldın ilaçların tesirinden güzel gözlerini kapattın
Ne olur anne bir daha kapatma aç gözlerini tut ellerimi
Çoğul düşler diyarına yolculuğum bitecek birazdan
Ama sana olan sevgim ihtiyacım hiç bitmeyecek
Bitmeyecek canım anneciğim
Necmiye Sarpkaya
30-04-2005
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Annem
Bereketsin soframda annem
Rahmet iksirisin yeryüzünde
Merhamet timsalisin gözümde
Güçsün kuvvetsin dermansın dizimde
Hayatımı saran sarmalayan fermansın
İçimi ısıtan sıcacık güneş
Dünyayı aydınlatan en parlak yıldız
Havamsın suyumsun huyumsun
Toprağımsın bahçemsin çiçeğimsin annem
Dostum sırdaşım yoldaşım
Cefalı kahırlı vefalı
Zarif kırılgan naifsin
İlimsin irfansın öğütsün örneksin
Evsin barksın tüten ocaksın
Köşesin bucaksın daima açık kucaksın
Gülümseyen gülen bilensin
En uzun bir nefessin annem
Sevensin sevilensin sevdirensin
Bir öpücüksün en tatlısından
Bir sessin en güzelinden
Bir nefessin en temizinden
Annem canım annem
08.05.2005
(Anneler günü dolayısıyla bütün annelere armağanımdır)
Necmiye Sarpkaya
En anlamlı en gizemli sözcük hayatın temeli
herşeyin başı başlangıcı sevgi.Nesir denememi
aşağıya alıyorum
Sevgi! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Sevgi; sihirli sözcük yeryüzündeki en anlamlı en gizemli en ilgi çekici ve geniş kapsamlı sözcük.
İnce bir sızı ile bir çarpıntı bir kıpırtı ile sakin,uysal bir yürekte başlar evvela. Ansızın bir damla,bir katre bir zerre gibi başlayan sevgi süratle büyür.Gönül toprağında başlayan ince sızı havasını,suyunu ve gübresini gönül denen derya deniz geniş ortamda bulur ve adeta hormonlanır.Geriye sevgiliyi haberdar etmek kalır,sevgi büyümüş serpilmiş o geniş topraklar dar gelmeye dışa sızmaya dışarıya açılmaya hazırlanmıştır.Sevginin üstünü örten
gizemli tül yavaş yavaş aralanmış,gözle görülmeye elle tutulmamaya başlanmış tam kıvama gelmiştir.İşte o an haberdar etme anı gelmiş geçmektedir.Özlemler,elem ve kederler acılar başlamıştır.Sevgiliyi görmeden sesini duymadan yaşamak çile ızdırap verir olmuştur.Onun her sözü her davranışı güzel ve özeldir.O muhteşemdir,o kusursuz o hatasız o her şeydir.Candır damarlar da dolaşan kandır.Yaşam ağacının kökü tek yaşam sebebi ve yegane gayedir.O manadır o özdür o biçimdir seven için sevgili herşeydir.
Sevgi yavaş yavaş gönülden gönüle sızacak akacak bir yol bulur ve kabul görür.Canan canın sunmuş olduğu en güzel ve en özel armağanı nasıl reddedebilir ki? edemez alır kabul eder.Gönül diğer gönülle buluşmuş koklaşmış anlaşmıştır.Zaman ve mekan önemli değildir samanlık seyran olacaktır. Ve öyle olur gün gelir sevinir gün gelir ağlaşırlar ama beraberlerdir herşey paylaşılır,acılar sevinçler hüzünler herşey paylaşılır.Sevgilinin eline batan bir diken sevenin gönlüne batar kanatır yaralar.Izdırabı kelimelerle anlatılamaz. İfade edilemez.
Ne olursa işte ondan sonra olur.Olaylar başlar; seven yitinemez,kanmaz ve doymaz sevgili tamemen onun olmalıdır bu ona verilmiş temel bir haktır. Sevgili aldığı her nefesi,söylediği her sözü onun için söylemeli,ona göre konuşmalı,ona göre davranmalı ona göre biçimlenmeli ve kılık kıyafetini ona göre düzenlemeli onun gönlünü hoş etmek hoş tutmak boynunun borcu olmalıdır.Halka takılmış,kement atılmış,bütün varlığı kelepçelenmiştir.Kalp parsellenmiş imarı yapılmış içerisine girip yerleşilmiştir.Gönüle daha önce kendisine sevgisine hayat veren yetiştiren,geliştiren gönüle ipotek konmuştur
Sevgi sihirli sözcük,
Sevgi nerede gizemli örtün?
Sevgi yaşamın temeli,
Sevgi en manalı sözcük,
Sevgi nasıl olmalıydın?
Nasıl yola çıkmıştık nerelere ulaştık?
Büyümeli,şartsız kuralsız ve beklentisiz olunabilir miydi?
Yorumu sizlere bırakıyorum......
Şartsız ve kuralsız gerçek sevgilere gerçek sevgililere
seven sevecek olan gönüllere selam olsun selam olsun.....
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hz.Yunus bir peygamberdir
La İlahe İlla Ente Sübhaneke
İnni Küntü Minez-Zalimin
Balık Dostluğu İsimli Şiirimde onu anlatmaya çalıştım.
Aşağıya alıyorum
Balık Dostluğu
Görkemli Ninova Şehri
Dicle Nehri kıyılarında
Gümüş rengi sularını
Köpürte köpürte akan Dicle
Mermerden taş binalar
Devir Asurlular devri
Devir Kral Şimşarişken devri
Savaşlar ganimetler esirler
Lüks hayatlar ihtişam
Dönem savurganlık dönemi
Kralım çok yaşa bin yaşa
Kral Şimşarişken geçiyor
Bütün haşmetiyle
Çoluk çocuk genç yaşlı
Tören de alkışta tezahüratta
Temiz nurlu farklı ayrı bir insan
Seyrediyor olup bitenleri
Yüreği yanarak kan ağlayarak
Yıllar yılı anlatıyor gerçekleri
Hakkı ve hakikatı nafile
Puta tapıcılık bütün hızıyla
Yakın diyor yakın
Helak olmanız felaketiniz yakın
Citleriniz değişecek
Renkleriniz değişecek
Büyük azap büyük azap
Üçü beşi geçmiyor inananların sayısı
Haydi Yunus haydi tamam
Ne olacaksa olsun artık
Yunus peygamber kararlı
Gidecek buralardan sapkın şehirden
Denizler aşmalı Terşine ulaşmalı
Nicedir düşünceler kemiriyor
Denize doğru sürüklenir
İşte harekete hazır bir gemi
Kaptanla görüşülür
Hareket edilir
Güvertede sakin bir yerde
Huzurlu değil
Sakin hiç değil
İzinsiz gidiyorum
Halkımı terkediyorum
Ne yapabilirdim ki inanmadılar
Doğruları bulduramadım
İlerler gemi mavi sularda
Tıpkı martılar gibi süzülerek
Tam yol ileri
İstikamet Terşin
Aradan çok geçmez
Kapkara bulutlar kaplar
Gökyüzünü
Bir yağmur ki bardaktan
Boşanırcasına
Bir fırtına alabildiğince
Dört bir yandan dev dalgalar
Döver gemiyi şiddetle
Her taraf zifiri karanlık
Kudurur deniz çıldırır deniz
Paralanır yelkenler
Gemiciler telaş içinde
Her kafadan bir ses
Ağırlıkları atalım
Bütün ağırlıklar atılır
Fırtına daha da artar
Ne yapılırsa yapılsın
Boşu boşuna
Can pazarı can derdi
Anın cana vurduğu an
Umutların tükendiği an
Bir çare bir çare olmalı
Kurtuluş için ne yapmalı
Evet evet bir uğursuz
Aramızda gazaba uğramış biri
Onu bulmalı denize teslim etmeli
Herkes suskun herkes korkulu
O halde kura çekelim
Kura çekilir
Yunus
Bir daha Yunus
Bir daha Yunus
Derin bir nefes
Bir yudum ferahlama
Ey insanlar ben suçluyum
Gazabı ben çektim
Cezayı da ben çekmeliyim
Haydi beni denize atın
Dalgalar döver yeniden
Bu adamın yüzünden
Ayaklanır tayfalar
Daha ne bekliyoruz
Kaldırırlar Yunus'u denize teslim
Dev dalgalar alır onu yutar
Ya Rabbi sen beni seçtin
İyiler iyisi yaptın
Ben bilemedim kıymet bilemedim
Kaçtım izinsiz kaçtım
Pişmanlık perişanlık bitkinlik
Denizde de değilim artık
Neredeyim ben nerede
Zifiri bir karanlık
Neredeyim ben nerede Allah'ım
Cezayı hakettim
Üç gün üç gece süren
Gözyaşları pişmanlık
La İlahe İlla Ente Sübhaneke
İnni Küntü Minez-Zalimin
Kaygan bir zemin
Sonra o da ne
Sert bir darbe
Kıyılarda artık
Gözlerini ışığa alıştırır
Kocaman bir balık
Evet evet bir balık
Beni buraya getiren
Beni içinde taşıyan
Bir balık bir balık
Sonra bir kabak
Onu koruyan başının ucunda
Neden sonra canlanır
Kendine gelir
Halkına dönmelisin onları
Doğruya çağırmalısın
Görevin henüz bitmedi
Güneşin battığı yöne doğru
Günler geceler boyu yürüyüş
Nihayet işte Ninova
Ey Ninovalılar durun beni dinleyin
Etkileyici ürperten bir ses
Başınıza gelenleri felaketi biliyorum
Size acındı kaldırıldı ama yine gelecek
Kırk gün içinde kırk gün içinde
Azap yakın yakın
Kral Şimşarişken yaklaşır
Üzerinden altın elmas işlemeli
İncili harmaniyi atar üzerinden
Ey halkım beni dinleyin
Bana kulak verin
Yunus'a inandım
Sefil ahlaksız hayatı terkediyorum
Çöle ibadet etmeğe gidiyorum
Benim gibi düşünen peşimden gelsin
Ninova halkı artık doğruyu bulmuş
İnanmış geç de olsa hakikatı anlamış
Balık dostu Peygamberlerinin yanındalar
Necmiye Sarpkaya
Her hakkı kendisine veya temsilcilerine aittir.
Hz.Muhammet gözümüzün nuru kalbimizin süsü
efendimiz Allah şefaatine nail eylesin.
Şiirlerimi buraya alıyorum.
Nur Doğuyor
Karanlık zifiri karanlıklar
Geceler aysız
Geceler yıldızsız
Geceler nursuz
Geceler ışıksız
Geceler mehtapsız
Dipsiz kuyular gibi
Zindanlar gibi karanlık
Geceler gecelerrr
Afaklar karanlık
Ufuklar umutsuz
Kainat yasta
İnsanlık hasta
Küfür
Şirk
Yalan
Hile
Zulüm
Zalim
Günahlar diz boyu
Günahlar
Aydınlıkları boğmakta
Karanlıklar karanlıklar
Her taraf zifiri karanlık
Diller suskun
Gönüller küskün
Ruhlar mutsuz umutsuz
Şafak yaklaşmakta adım adım
Güneş doğacak
Karanlıkları boğacak
Sonsuz nur doğacak
Selama durmuştu kainat
Muştular sunmuştu
Düşler
Lal olmuştu diller
Tatlı bir telaş
Bir heyecan
Bütün alemler beklemede
Alemlerin efendisini
Güllerin efendisini
Efendiler efendisini
Nebiler nebisini beklemede
Günlerden Pazartesi
Kutlu bir gün
Şafak vakti
Bir yıldız doğar gök kubbeye
Kisra Sarayında yıkılır burçlar
Kabe de kırılır putlar
Mecusi ateşleri söner
Hasetinden
Bir nur bir nur
Kutlu bir nur görünür
Asumanda
Teker teker
Salkım salkım
Dökülür yıldızlar
Gökyüzünden
Nur çocuk açar gözlerini
Sevince boğulur bütün dünya
Şifa Hatun şaşar bu işe
Şerbetler sunulur
Muştular sunulur
Beşer aklı şaşar
Göklerde Ahmet
Yeryüzende Muhammet (s.a.v)
Bir yıldız
Bir güneş
Bir umut
Doğar
Karanlıkları boğar
Allah’ın selamı
Allah’ın rahmeti
Üzerine olsun
Necmiye Sarpkaya
Ne Olur Gel
Bir kerbela
Hasrete çileye ateşe
Vuslata kenetlenmiş
Sevdalın çoktur
Gittiğin yerlerde
Gel ne olur gel
Kuru çorak topraklara
Nisan yağmurları gibi
Gel ne olur gel
Sıtretil müntehadan bir ses gibi
Güllerden gelen bir esinti gibi
Sıcacık bir nefes gibi
Yetmiş perdeden geçen
Refref üzerinden
Arş-ı Azamdan
Gel ne olur gel
Şafaklar yaklaşmakta
Adım adımmmm
Hasrete çileye ateşe
Vuslata kenetlenmiş
Sevdalılar gibi
Gel ne olur gel
Necmiye Sarpkaya
(Her hakkı kendisen veya temsilcilerine aittir)
Seninle Güzel Herşey
Sana akar bütün sular
Seninle ferahlar denizler
Seninle dillenir gönüller
Seninle şenlenir bülbüller
Senin nefesinde açar güller
Sana göz kırpar bütün yıldızlar
Sana hasret Fırat Dicle
Sana hayran Nil Aras
Seyhan Ceyhan
Gözyaşları kurumaz
Gittiğinden beri
Yakamozlar sana döner
Ay güneş sana yanar
Bütün sevdalar sana sana kanar
Sil gözlerini ağlama ateşe kanan sular
Göklere yanan sular sil ağlama
Senin aşkınla sana yanan canlar
Okyanuslar taşların başını okşar
Senin aşkından yanar
Sana koşar martılar
Kucaklar sana açılır
Sana koşar kumrular
nağmeler taşır güvercinler
Senin için yanar senin için söner
Coşkun ateşler çılgın ateşler
Yakınlar seninle yakın
Uzaklar seninle uzak
Tuzaklar seninle güle döner
Sana akar bütün sevgiler
Sil ağalama gözyaşlarını
Sil sevgililer sevgilisi
Ağlama ağlama
Bütün alem sana ağlar
Sana hasret sana yanar
Sana sana yanar
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ben bu soruya bir şiirim ile karşılık vermek istiyorum
Beyaz Hüzün (Beyaz Ölüm)
ah ah durdurabilse zaman çarkları
kanatlanılabilse uçulabilse varılabilse
Enver Paşanın mağrur kulaklarına
Fısıldanılabilse al paşa al emri dense
Ne olur salma civanlarımı dense
Dağlar dağlar ölümlü dağlar
Çileli dondurucu dağlar
Yıl 13 ARALIK 1913
Yarbaylıktan Albaylığa
Arkasından paşalık
Başkumandan vekilliği
Henüz 32 yaşında mağrur kumandan
25 ARALIK Mehmetçik çıkar yollara
Marş marş istikamet Sarıkamış
Kışlık parke içlik postal yok
Ayaklarda çarıklar
Yemenden yolculuklar
Açlık yorgunluk yokluk
Ağaç üzerinde geceler
Mehmedim donmuş
Mübarek bedenler
Dökülür teker teker
Hırsın bürüdüğü
Dengelerin öldüğü
Liyakatın yok olduğu
Tecrübelerin kovulduğu
Yalancı şöhretin sardığı
Beyinler ah o beyinler
Bize yanık türküler bırakır
Mazinin kucaklarında günahlar
Mazinin kucaklarında sevaplar
Karbeyazı elbiseler yiğitlerim
Yanık türküler sesleri keser
Bülbüller susar
Güller ağlar
Dağlar taşlar ağlar
Kurtlar kuşlar yas tutar
Kara buza keser
Beyaz hüzün yürekleri dağlar
Kara haber tez ulaşır
Kalbleri yaralar vicdanları paralar
Ah dağlar ah yürükleri dağlar
mübarek 90 bin can
90 bin Mehmetim
Beyaz kefenlerde
Ruhlar havalanır ak güvercinler
sonsuzluğu saran dağlar
Cepheye çarıkla
Cepheye yelekle
Yollanan Mehmetimin
Askerimin türküsü yankılanır
Dağlar dağlar başı dumanlı
Başı çileli dağlar
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına
dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.
Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)
Ölümlerden ölüm beğen felluce
Gamlı yaslı bahtı kara felluce
Muhammed Abbud anlatıyor
Yüreği yanarak kan kusarak
'Şafak vakti evimiz bombalandı
Oğlum karnından yaralandı
Evden çıkamadım hastaneye
Göteremedim gözümün önünde
Kıvranarak can verdi
Dokuz yaşındaki oğlumu
Ellerimle bahçeye gömdüm'
İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı
Dolu dizgin geliyor
Asrın topu tüfeği uçakları
Haçlar takılmış tankları
Havan topları ile omuz omuza
Geliyorlar 'Felluce'
Medeniyet adına (!)
Özgürlük adına (!)
Mutluluk adına(!)
Demokrasi adına (!)
İnsanlık adına (!)
Hak savunma adına (!)
Adalet adına(!)
Geliyorlar taş üstünde taş
Bırakmamaya ant ederek
Geliyor Nemrut'lar geliyor
Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar
Tarihin tozlu sayfalarını
Aralayarak geliyorlar
Büyük bir felaket yaşanıyor
Yanı başımızda görülmemiş
Duyulmamış bir katliam
Bir dram yaşanıyor
Kulaklarınız çınlasın
İnsan hakları savunucuları
Nerelerdesiniz nerelerde
Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor
Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz
Üzerinize ölü toprağı mı serpildi
Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı
Savun ma sen canını malını
Namusunu vatanını
Bırak bombalasınlar
Bırak yağmalansın
Bırak talan edilsin
Sen özgür olacaksın (!)
Nasılsa demokrasi gelecek (!)
Ülkene sana çocuklarına
Ölsün çoluk çocuk
Genç ihtiyar bebeler ana karnında
Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi
Sami El Cumali Iraklı bir doktor
Ağlıyor bağırıyor
Sesini hiç kimse duymuyor
Yaralı ziyaretine gittiği evden
Dış dünyaya telefon ediyor
'Bir ambulansım vardı vuruldu
Dokorum yaralandı
Onlarca yaralı evlerinde çaresiz
Elimiz kolumuz bağlı
Onüç yaşındaki kız çocuğuna
Ulaşamadık vakitlice
Ellerimde öldü' diyor
Binlerce ölü Felluce sokaklarında
Tekmelenen dövülen sürüklenen
Iraklı komşularımız kapı komşularımız
Korkunç görüntüleri seyrediyoruz
Sadece seyrediyoruz
Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak
Yaralar nasıl sarılacak
İnsanlık suçunu kim
Engelleyecek ağla bahtı kara
Felluce ağla
Ne Ramazan durdurabilir onları
Ne Kadir Gecesi
Ne Bayram durdurabilir
Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri
Kara elleri kirli elleri kanlı elleri
Ölümlerden ölüm beğen Felluce
Elbet uzanır Hakk'ın eli
Doğar ak günler
Necmiye Sarpkaya
Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir
medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı
geliyor aklıma.
Ateşde Açan Hüzün Çiçekleri
Minik bir serçe havalandı
Felluce sokaklarında
Umutsuzca kanat çırptı bir tozak düşürdü
Bir fidan bir çınar devrildi
Bir ana bir yürek bir can yandı
Daha soğumamış sıcacık bir ten
Gülyüzlü delikanlı solan bir can
Bir gülümseme dudaklarında
Zalim kurşunla devrilen çınarın
Top sesleri uzaktan uzağa
Feryad-ı fiğanlar ahlar vahlar
Oğlunun başını okşayamayan yanık ana
Elleri nasırlı gözleri hüzünlü gönlü kahırlı
Eşine doya doya bakamayan kadın ana
İşgali zulmü omuzlayan sırtlayan ana
Kara iri gözleri çakmak çakmak
Göğsünde bir yara bir yumru
Birkaç gün önce devrilen taze fidan
Hüzün çiçeği gözbebeği can çiçeği
Babalar ölür yetim canlar
Oğullar ölür kanadı kırık analar
Eşler ölür kınası ellerinde gelinler
Çocuklar ölür gözü yaşlı kırk gönüllü
Hicranlı acılı çileli analar babalar
Havalanır minik serçe
Karşı tepelerden yükseklerden
İkindi kısmetini aramak üzere
Zavallı yumuk yumuk mini minicik
Nasırlı ellerle duada ana
Süzülür hasretini arayan çocuk
Usul usul ölümlü odadan
Ellerinde tane tane bulgur
Yüreğinde umutlar bulgur bulgur
Havalanır tepelerden minik serçe
Ölümlü odadan bir çocuk süzülür
Kanatlar ve adımlar yüzyüze
Suçlar ve suçlular cezasız
Zulümler cezalar cefalar çekilen
Kanat çırpar minik serçe
Bir tozak düşürür boşluğa
Bir çocuk ayak yalın çıplak
Üstü param parça lime lime
Elleri dizleri kan revan
Ana yaslı ölümlü odada
Hangi baharlarda baba
Kara gözlü ablacığım
Zorla götürülür zorbalarca
Derken bir ölüm tarlası
Kimliksiz yığın yığın
Yanyana elele dizdize
Yoklar elleriyle dizlerini çocuk
Yaşlar gözlerde korku minik yürekte
Bilemez kime nereye gidecek
Gelişleri gidiş kılan zalimlerin
Silahların
Bombaların gölgesinde
İçli bir rüya gibi
Bir kabus
Bir karabasan gibi
Minik bir çırpınış
Kapanır toprağa çocuk
Hala şaşkın bitkin
Ellerinde tozak
Saçılır sağa sola bulgurlar
Dışarda içerde ölüler
İçeride dışarıda canlar
Ölü canlar ölü canlar
Anaların babaların
Abilerin ablaların
Kardeşlerin arkadaşların
İnsanların insanların
İnsanlığın ölümü ölümüü
Minik bir serçenin ölümü
Minik bir yüreğin ölümü
Kalk doğrul çocuk kalk
Kuş seslerine gömülesi çocuk
Gülücüklere boğulası çocuk
Öpülesi öpülesi çocuk
Kahrolası savaş uçakları
parçalanası namlu
Kırılası eller tetik çeken
Harama uzanan eller
Kahrolası haramiler
Dilinin üstünde kalan bulgur tanesi
Yutkunur çocuk usul usul tatlı tatlı
Mor ikindilere uçası minik serçe
Solmasın vakitsiz tomurlar
Devrilmesin fideler
Yeni gelinlerin ölümleri
Hicranlı anaların ölümleri
Aşkların aşıkların ölümleri
Şaşkın kardeşlerin ölümleri
Sabilerin bebelerin ölümleri
Bir oyun daha biter
Sahne kapanır
Dekorlar toplanır
Oyuncular yollara dizilir
Başka Fellucelere
Başka Kentlere
Gidilmek üzere yola dizilir
Ölüm melekleri yine gelecek
Yarın yine gelecek kimbilir kime
Kalk çocuk kalk
Bekler acılı anan
Yüreği yanık
Kanadı kırık
Kalk çocuk kalk
Seni bekler bacın
Kardeşin arkadaşın
Kalk çocuğum kalk
Seni bekler vatanın
Sende umutlar sende
Kalk Çocuk kalk
Hüzün çiçeklerini
Söndürmeye ant içerek
(Hainlere zalimlere işgalcilere kalbsizlere
ithaf olunur)
Necmiye Sarpkaya
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy anısına aşağıya şiirimi alıyorum.
Gönüller İnsanına Selam Olsun! ! ! ! !
Alperenler otağı doruklardan
Selam olsun Alperenlere
Mesafeler uzun yolculuk meçhul
Bir düş gördüm yar bir düş
Meçhulden gelen meçhule giden
Hayra yor yorabilirsen erenler
Selam olsun
Sancılı dönemlerin şairine
Sarsar hassas ruhu çalkantılar
Ataların dedelerin ninelerin
Ahu vahları feryadı figanları
Duyulur kesik kısık sesinde
Savaş meydanlarında
Er meydanlarında
Vatanın sesi olur
Mazlumun nefesi olur
Selam olsun Alperenlere
Kuran ahlakı ile ahlaklanan
Ömürünce mütevazı yaşayan
Dostlarına dosttan dost olan
Haksızlık etmeyen
Haksızlığa uğramayı yeğleyen
Örnek insana
Gönül insanına
Selam olsun
Milletin ızdırabını ızdırabı bilen
Hiçbir şeye asla başeğmeyen
Hiçbir değerle satın alınamayan
Cami ezanlar mabetler
Ahiret kader tevekkül
Tema olan
Konu olan
Hayat olan
Hayat şekli olan
Gönüllerde bestelenen şarkıların
Törenlerde söylenen marşın
Ahlâk seciye idael insanına
Gönüller insanına
Kalblerde yaşayan
İman dolu yüreklerde yaşayan
Alperenlere selam olsun
Selam olsun.......
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sil Kanlı Gözyaşlarını Gazi Filistin
Kuşatmalar altında kanı çekilmiş
Şiddetlerle canından bezdirilmiş
Boğaz tokluğuna mahkum edilmiş
Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin
Hz.İsanın doğduğu kutsal toprak
Necef bozkırlarından ılık esintiler
Şaron Ovalarından Sevinç yaşları
Golan Tepelerinden muştular
Sil kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin
Peygamberlerimin mübarek izleri
Atalarımın kazınmış ayak izleri
Peygamberimin alın teri
Ecdadımızın sıcacık nefesleri
Ovalarında vadilerinde tepelerinde
Turkuvaz renkli uzun geceler
Gümüş renkli manalı şafaklar
Pırıl pırıl ufuklar getir ufuklar
Muştular sun Ey Gazi Filistin
Kutlu bir burak gelir bir gece
Resûl'ü-Kibriya'yı alır götürür
Mescidi Aksadan semavata
Oradan Sidretül Münteha'ya
Ayak izleri mübarek gül teri
Kutlu nefesi ter_ü taze
Ey Gazi Filistin
Ey Şehit Filistin
Ey Kutsal Filistin
Her karış toprağı sulanmış kanla
Her karış toprağı savunulmuş canla
Bir muştu bir muştu bir muştu
Sil Kanlı gözyaşlarını Ey Gazi Filistin
Elleri kınalı yüreği yaralı
Utanç telleri ile çevrili
Medeniyetlerin işgali
Zalimlerin zulmü
Sil gözyaşlarını Gazi Filistin
Ey kıblem mabedim gökkubbem
Peygamberimin kutlu durağı
Atalarımın uzun duaları
Miracım kutlu beldem
Gönül tacım baştacım
Ey Filistin Can Filistin
İlk kurbanım kesilir
Sabır metanet sadakat
Hacer-i Muallak da
İlk kurban kesilir
Ey Gazi Filistin
Zalimlerce işgal edilir haince
Evin başına yıkılır acımasızca
Şeria,gazze,bekan,lübnan
Kampları utanç tablosu zalimce
Şabra,Şetila yüzkarası insanlığın
Baskın aniden soykırım hayasızca
Elleri kanlı utanmaz zalimler
Sil kanlı gözyaşlarını Gazi Filistin
Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını
İnsana olan saygımı,inancımı
İnsana insanlığa olan güvencimi
Geri kazanmak istiyorum
Senden çöl rüzgarları
Senden muştular
Senden kutlu mutlu
Haberler istiyorum
Ey Gazi Filistin
Boynu bükük analar
Bağrı yanık rengi soluk
Eli kolu kopup babalar
Masum mahsun öpülesi bebeler
Alkanlara bürünmüş gelinler
Analar babalar,dedeler nineler
Sil sil kanlı gözyaşlarını Ey Filistin
İşgal altında silahların gölgesinde
Yahudi kolonileri altında
Seçim anlı şanlı
Senin tercihin baştacımız
Mahmut Abbas seçilir
Ey vefalı cefalı Filistin
Baskıya işgale zulüme son
Acılara cefaya çilelere son
Bağımsız Filistin Devleti
Sil sil gözyaşlarını Gazi Filistin
Sil sil gözyaşlarını Şehit Filistin
Sil sil ne olur sil kanlı gözyaşlarını
Zahmetin Rahmete,acının tatlıya
Ulaşacağı günler yakın yakın
Sil Kanlı gözyaşlarını
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.