Söz çizgiseldir. Yataydır. Yatay diziliş giderek küçülür ve noktaya dönüşür. Artık orada boyut çözülmüş ve nokta boyutuna girilmiştir. Boyutsuzluk, boyut olmuştur. Zaman mekana dönüştüğü gibi mekan da birliğe dönüşmüştür. Yükseklik ve alçaklıklar yok olmuştur. Allah’ın Evi’nde Hacer vardır. Karadır. Taştır. Hicr-i İsmail vardır. Ne Adem vardır, ne Nuh vardır, ne İbrahim vardır, ne Musa vardır, ne İsa vardır! Fakat, yalnız ve yabancı, köle ve siyah, sürgün ve cariye, susuz ve yorgun kuma Hacer oradadır. İsmail’in annesi Hacer’dir o. Allah’ın Evi’ne komşudur. İsmail Muhammed’(a.s) in dedesidir. Muhammed(a.s) bir siyahi kölenin soyundandır. Ne güzeldir o köle. Allah’ın Evi’nin dibinde uyur. Allah ile komşudur. Ve orada söz yalnızca geldim’dir.
aynalarda griye calan ve kapkara zirhlar giymeye heveslenen golgemin pesinden kosmaya yoruldum. olu odalarina dadanan dinc bir beden olarak gorunmekten de.. beynimin karanlik odalarinda beni yalniz biraksaydi,yahut hic olmazsa bir kez olsun dokunulmayi mihnet sayan ve bir kosede unutulmus bir ask gibi, kendimin kiyisina ilismemi cok gormeseydi... kac zamandir ellerimde ki titremelerle sarsilmamis, burusuk bedenlerden arta kalan bir donuklukla aynalara bakmamistim. gecenin ipin ucunu biraktigi, maskelerden payini yuzsuzce isteyen soguk betonlarina coktandir yaslanmamis, bir firca darbesiyle kapaniverecek bir kapinin onunde kalmamis, oylece sokaklarda dolasmamistim. basibos sessiz ve ugultulu.. kirkincisinin onunde durdugunu unutmaksizin otuz dokuz kapiyi acan masal kahramani ben degildim. bunu biliyorum. ama olan olmustu.. kirkinci kapida ardindan suruklenmisti.. bir beklenen ve bekleyen vardi.. bunuda biliyordum.. saatlerce gunlerce bu kapinin onunde bekledim.. suskunluk banamisin demiyordu.. acan olmadi.. aynalarda yuzume kapanmisti..
Saçlar genel de kısa.. iki santim kadar.. ama uzatma hevesini kalbinin derinliklerinde hiç yitirmediği biliniyor.. burun yapısını incelemeye kalkarsak.. müşkül duruma düşeriz.. buna rağmen yazıcı bireyin kendi kendine olan saygısı.. irdelemeyi gerekli kılmıştır.. tanıyanlar onu bir haftalık sakallarıyla tanıdılar.. yüzü ne uzun ne kısa idi.. kulakları orta boyutta olup kafa yapısıyla uyumludur.. yukarıya doğru biraz sivrildiği gerçeğini gizlemek ahlaklı bir insana yakışmaz.. yüzünü ve genişçe alnını incelerseniz kafayla beraber sağlam bir yapıya sahip olduğunu anlarsınız.. kalın ve alın boyunca uzuyan kaşları yüzüne biraz fazlaca bir ciddiyet ve piskopatlık katmıştır .. bundan rahatsız olup olmadığı bilinmemekle beraber bundan rahatsız olması gerekir gibi bir kanıya da varılmamıştır.. konudan sapma olarak görülse bile yorgunluğumdan ötürü konuyu saptırarak aynı çöplüğü paylaşan kimi insancıkların kimi dialoglarını sunuyorum..
al mowahhid: ne önemi var.. on yıl daha geçti.. ben tevhide inanırım.. haşim: ne alakası var.. sana çok ölümcü soru soracam.. ali şeriatinin mezarına gittinmi al mowahhid: mezarlarla aram yok baba kimsenin mezarına da gitmedim.. mezar neymiş dağın başına gomecen adamı haşim: olurmu.. ben istiyomki çocuklarım gelip dua okusunlar.. al mowahhid: ne faydası olacak.. sen aydın bir insansın.. bunu nasıl savunuyon.. kamışlıya(surıyede kürt nufusun yogunlukta oldugu bır vilayet) geri dön.. haşim: Allah isterse duyurur.. hadis var... üç şeyin faydası mezar da.. al mowahhid: çeşme yaptır ulaşırmı babana.. yuh be yani.. kamışlıya geri dön.. haşim: sen kamışlıyı niye büyüttün.. kamışlı ne güzel bilmiyon.. rabıta da ne varki.. seyhe ulaşıyon al mowahhid: nasıl alim olacan sen.. senden ıyı kamyon soforu olur haşim: sen bana müstahabbın tanımını söyle al mowahhid:sen onu bunu bırakta peygamberimizin süt kardeşini söyle haşim: hamza al mowahhid: salladın ha haşim: git sireye bak.. al mowahhid: sire okudunmu haşim: boti ninkini okudum al mowahhid: git seyyit kutubu oku haşim:: ne alakası var.. bende derim kutup adam değildir.. aslında ne boti nede kutup okunur.. büyük alimlerden okuycan.. bunlar ne anlar al mowahhid: git ibni kesir oku (haşim yüzünü ekşitti)
... biraz sessizlik..
al mowahhid: memet ne güzel çay dolduruyon sen ya.. acaip yakışıyo abi.. Memet: ne ilgisi var
al mowahhid: alparslan kürt biliyonuzmu.. Haşim: selahaddin eyyubinin amcası varmış.. çok cesurmuş..bıde hıkaye var al mowahhid: sam tatlisi yiyemedik gitti.. Haşim. dinlemesende memete anlatacam.. çok hoştur bu.. tikritte olmuş bu.. kürtler yapmis.. al mowahhid: tikrit şeytan üçgenidir Haşim: beni sabotaj etme.. şeytan meytan yok.. şerefname de geçiyor bu.. Bir kadın bunlara yardım et falan diyor.. adam farsça anşlatmış bunu.. getireyimmi sana.. Rüyamda gördüm.. valla yalan söyledim.. günah yazmasınlar (söyleriz yazmazlar) bu olayı anlatacam ben.. bırakın yav.. valinin dostu kadını öldürmüş.. vali çok pismiş.. al mowahhid: ümmetçilik lazım .. kürtçülük yapma kürt ol Haşim: kürtler olmasaydı burda yaşıyamazdınız.. 98 yıl kaldı kudüs.. burayı kürtler aldı al mowahhid: ne kürdü.. bal gibi arap selahaddin. memet: abi turk gibisi varmi? ermenileride bu kurtler oldurdu.. bizi komsumuzla kotu ettiler. al mowahhid: sebepler allahın elinde dir Haşim: sen kadirisin.. senin iraden nerde kaldı.. yemesen yıyemezsin mandelinayı.. al mowahhid: sen acayip derece de eşkalcisin.. ikincisi egzizantiyalizmden etkilenmişsin Senden oryantelist olur.. çok güzel kıvırıyon.. evine yurduna dön bence vallaa..
*eksikler ve atlamalar, yazan bireyden kaynaklanmistir. konusanlar tamamen habersızdır yazıldıgından.
butun yasadiklarimin bir ruya olmasini dileyerek, gozlerimi yeniden aciyorum. elimde olmadan bir yildiz kaysin istiyorum. bu genis bosluk, sozlerimi duymus gibi diledigimi yerine getiriyor. bir yildiz daha.. bir yildiz daha, derken gok yuzunde ki butun yildizlari tuketiyorum. insanlar yildizlarini bitirdim diye uzerime geliyorlar. sokaklar hincahinc!
bir kargasayla onceden kurgulanan kosuda, yedegime azik olarak sadece solugumu aliyorum. kimseye bir hesap vermeksizin kiyisina vardigim, ancak yabancisi oldugum bu golgeler denizine dair haritalar artik hic bir ipucu vermiyor. butun mazlumlugumla suskun kalmak, alinir satilir tek servetim oldu. baslangiclarin varislar kadar zor oldugu soylenseydi belki bileklerim kanamazdi. belki alni gul kokan ve bes vakit sularina egildigim cesmelerde islanirdi saclarim. ama nihayetinde varistan beride ayna kiriklarinin korebesi bir mali, bezirganlardan baska soracak kimse kalmamis. yilginim.. usuyorum.. ey,..hicaz ve mahurun ahengi neredesiniz? ha elif mi? pier lotide, bir selvinin dibinde kaldi..
iste boyle sevgili humeyni seni pink floyd'un bir sarkisiyla anmak da varmis how I wish you were yere bu bes yildizli otelde rulet masasinin dibinde islam felsefesini tartisirken ustadlarimiz pat diye peydah olmaliydin sen yerde, eski bir seccadenin ustunde oturup oylece susmaliydin bir de mehdi hasimi olmaliydi yaninda bre gafiller diye gurlemeliydi kursun gecirmez camlardan halkin sesi gecer mi? ah hurma dallari yoksul mescidim
ters cevirilmis kaplumbagalara rastlar bazi insanlar, bilmem o kaplumbaga nasil ters donmustur ama, hemen tutar duz cevirir 'hadi yoluna devam et tatli kaplumbege he he...' gibisinden laflar ederek, muthis bir (gonenc) e ulasirlar. halbuki bre andaval, bre denyo limited, belki ters donmek kaplumbaganın tek hayali, zar zor becerebilmis hayvan, hic bunu dusunuyor musun? ninca olanlarina cizgi filmlerde rastlanilan ve saadethanelerini sirtlarinda tasiyan dini butun hayvanlar bunlar..
dava adamı diye kime denir? davasına hayatını adayana mı? emeğini, bedenini, zihnini? seyyid kutuba dava adamı demeyeceğim. davalarının ne olduklarını bile açıklayamayan adamlara dava adamı dendiği sürece ona dava adamı deyip hakkını yiyemem. seyyid kutub yolun sonunda idamı görüp ona koşan bir adam. o yolun her türlü işkenceyle zulümle dolu olduğunu bile bile ilerleyen bir adam. dünyanın müslümanlara putlar sunduğu, sözümona müslümanların da 'hangisine tapsak? ' diye düşünüğü bir devirde 'la ilahe! ' diyen bir adam. her geçen gün biraz daha haklı çıkarıyor onu. putperestlerin, müşriklerin, kafirlerin söylediği her söz, attığı her adım, sıktığı her kurşun, söylediği her yalan onu bir kez daha haklı çıkarıyor. bundan doğal ne olabilir? kuranla arınan, kuranla beslenen kuranı anlatan bir zihin nasıl olur da yanılır? yürüdüğü yolu çıkar hesaplarından, basit kurnazlıklardan, tavizden ve ikiyüzlülükten arındıran bir yolcu o. yolu kolaylaştırmak gibi bir gayesi yok. sevilmek gibi, bilinmek gibi bir gayesi yok. yolu hakkında aklında bir soru işareti yok. yolunu biliyor, yolunun adını biliyor, yolun nasıl olduğunu ve sonunda ne olduğunu biliyor. gayesi belli... 'ılıman müslüman', 'modern islam' yalanlarının dillerden düşmediği yeni bir binyılda bunların aslında `ben müslümanın ezik korkak ve aynı zamanda pısırığını severim` zihniyetinin güzel ambalajları olduğunu biliyoruz. ama bakan kor olmak ayri bir meziyet degilmi? seyyid kutub dava adamı mı? seyyid kutub profesör mü? seyyid kutup sosyalist islamcı mı? bunları geçin. seyyid kutub alim, seyyid kutub şehid, seyyid kutup müslüman, ehl-i iman! bilgisayari basinda, hamburger cips yiyip, download ettigi iki islami eseri okuyarak kendilerini bir sey zanneden ve o aziz sehide iftira atanlara sozum; gidin taslarin onunde bayrak sallayin.
'neden? ' anlaminda bir soru hodosu. 'ne icin''in kisaltilmis uyuz bi halidir. 'niicin niiicin' diye konusanlar toplumda saygi gormez, bunlara otobuslerde yer verilmez. ayrica felsefe sinavlarinda karsiniza cikabilecek sorulardan biri. neden olmasin cevabi yirtmaniza yeter..
Söz çizgiseldir. Yataydır. Yatay diziliş giderek küçülür ve noktaya dönüşür. Artık orada boyut çözülmüş ve nokta boyutuna girilmiştir. Boyutsuzluk, boyut olmuştur. Zaman mekana dönüştüğü gibi mekan da birliğe dönüşmüştür. Yükseklik ve alçaklıklar yok olmuştur.
Allah’ın Evi’nde Hacer vardır. Karadır. Taştır. Hicr-i İsmail vardır. Ne Adem vardır, ne Nuh vardır, ne İbrahim vardır, ne Musa vardır, ne İsa vardır! Fakat, yalnız ve yabancı, köle ve siyah, sürgün ve cariye, susuz ve yorgun kuma Hacer oradadır.
İsmail’in annesi Hacer’dir o. Allah’ın Evi’ne komşudur. İsmail Muhammed’(a.s) in dedesidir. Muhammed(a.s) bir siyahi kölenin soyundandır. Ne güzeldir o köle. Allah’ın Evi’nin dibinde uyur. Allah ile komşudur. Ve orada söz yalnızca geldim’dir.
aynalarda griye calan ve kapkara zirhlar giymeye heveslenen golgemin pesinden kosmaya yoruldum.
olu odalarina dadanan dinc bir beden olarak gorunmekten de..
beynimin karanlik odalarinda beni yalniz biraksaydi,yahut hic olmazsa bir kez olsun dokunulmayi mihnet sayan ve bir kosede unutulmus bir ask gibi, kendimin kiyisina ilismemi cok gormeseydi...
kac zamandir ellerimde ki titremelerle sarsilmamis, burusuk bedenlerden arta kalan bir donuklukla aynalara bakmamistim. gecenin ipin ucunu biraktigi, maskelerden payini yuzsuzce isteyen soguk betonlarina coktandir yaslanmamis, bir firca darbesiyle kapaniverecek bir kapinin onunde kalmamis, oylece sokaklarda dolasmamistim. basibos sessiz ve ugultulu..
kirkincisinin onunde durdugunu unutmaksizin otuz dokuz kapiyi acan masal kahramani ben degildim. bunu biliyorum.
ama olan olmustu..
kirkinci kapida ardindan suruklenmisti..
bir beklenen ve bekleyen vardi..
bunuda biliyordum..
saatlerce gunlerce bu kapinin onunde bekledim..
suskunluk banamisin demiyordu..
acan olmadi..
aynalarda yuzume kapanmisti..
Ben saygı değer anlatıcı birey
Konu: al-mowahhid
Yaş: sakalsiz yirmi uc ve on yıl daha gitti..
Ağırlık: 71 ve kaldırılamıyacak bir bünye
Saçlar genel de kısa.. iki santim kadar.. ama uzatma hevesini kalbinin derinliklerinde hiç yitirmediği biliniyor.. burun yapısını incelemeye kalkarsak.. müşkül duruma düşeriz..
buna rağmen yazıcı bireyin kendi kendine olan saygısı.. irdelemeyi gerekli kılmıştır.. tanıyanlar onu bir haftalık sakallarıyla tanıdılar..
yüzü ne uzun ne kısa idi.. kulakları orta boyutta olup kafa yapısıyla uyumludur..
yukarıya doğru biraz sivrildiği gerçeğini gizlemek ahlaklı bir insana yakışmaz..
yüzünü ve genişçe alnını incelerseniz kafayla beraber sağlam bir yapıya sahip olduğunu anlarsınız.. kalın ve alın boyunca uzuyan kaşları yüzüne biraz fazlaca bir ciddiyet ve piskopatlık katmıştır .. bundan rahatsız olup olmadığı bilinmemekle beraber
bundan rahatsız olması gerekir gibi bir kanıya da varılmamıştır..
konudan sapma olarak görülse bile yorgunluğumdan ötürü konuyu saptırarak aynı çöplüğü paylaşan kimi insancıkların kimi dialoglarını sunuyorum..
al mowahhid: ne önemi var.. on yıl daha geçti.. ben tevhide inanırım..
haşim: ne alakası var.. sana çok ölümcü soru soracam.. ali şeriatinin mezarına gittinmi
al mowahhid: mezarlarla aram yok baba kimsenin mezarına da gitmedim.. mezar neymiş
dağın başına gomecen adamı
haşim: olurmu.. ben istiyomki çocuklarım gelip dua okusunlar..
al mowahhid: ne faydası olacak.. sen aydın bir insansın.. bunu nasıl savunuyon.. kamışlıya(surıyede kürt nufusun yogunlukta oldugu bır vilayet) geri dön..
haşim: Allah isterse duyurur.. hadis var... üç şeyin faydası mezar da..
al mowahhid: çeşme yaptır ulaşırmı babana.. yuh be yani.. kamışlıya geri dön..
haşim: sen kamışlıyı niye büyüttün.. kamışlı ne güzel bilmiyon.. rabıta da ne varki.. seyhe ulaşıyon
al mowahhid: nasıl alim olacan sen.. senden ıyı kamyon soforu olur
haşim: sen bana müstahabbın tanımını söyle
al mowahhid:sen onu bunu bırakta peygamberimizin süt kardeşini söyle
haşim: hamza
al mowahhid: salladın ha
haşim: git sireye bak..
al mowahhid: sire okudunmu
haşim: boti ninkini okudum
al mowahhid: git seyyit kutubu oku
haşim:: ne alakası var.. bende derim kutup adam değildir.. aslında ne boti nede kutup okunur.. büyük alimlerden okuycan.. bunlar ne anlar
al mowahhid: git ibni kesir oku
(haşim yüzünü ekşitti)
... biraz sessizlik..
al mowahhid: memet ne güzel çay dolduruyon sen ya.. acaip yakışıyo abi..
Memet: ne ilgisi var
al mowahhid: alparslan kürt biliyonuzmu..
Haşim: selahaddin eyyubinin amcası varmış.. çok cesurmuş..bıde hıkaye var
al mowahhid: sam tatlisi yiyemedik gitti..
Haşim. dinlemesende memete anlatacam.. çok hoştur bu.. tikritte olmuş bu.. kürtler yapmis..
al mowahhid: tikrit şeytan üçgenidir
Haşim: beni sabotaj etme.. şeytan meytan yok.. şerefname de geçiyor bu..
Bir kadın bunlara yardım et falan diyor.. adam farsça anşlatmış bunu.. getireyimmi sana..
Rüyamda gördüm.. valla yalan söyledim.. günah yazmasınlar (söyleriz yazmazlar) bu olayı anlatacam ben.. bırakın yav.. valinin dostu kadını öldürmüş.. vali çok pismiş..
al mowahhid: ümmetçilik lazım .. kürtçülük yapma kürt ol
Haşim: kürtler olmasaydı burda yaşıyamazdınız.. 98 yıl kaldı kudüs.. burayı kürtler aldı
al mowahhid: ne kürdü.. bal gibi arap selahaddin.
memet: abi turk gibisi varmi? ermenileride bu kurtler oldurdu.. bizi komsumuzla kotu ettiler.
al mowahhid: sebepler allahın elinde dir
Haşim: sen kadirisin.. senin iraden nerde kaldı.. yemesen yıyemezsin mandelinayı..
al mowahhid: sen acayip derece de eşkalcisin.. ikincisi egzizantiyalizmden etkilenmişsin
Senden oryantelist olur.. çok güzel kıvırıyon.. evine yurduna dön bence vallaa..
*eksikler ve atlamalar, yazan bireyden kaynaklanmistir. konusanlar tamamen habersızdır yazıldıgından.
butun yasadiklarimin bir ruya olmasini dileyerek, gozlerimi yeniden aciyorum.
elimde olmadan bir yildiz kaysin istiyorum.
bu genis bosluk, sozlerimi duymus gibi diledigimi yerine getiriyor.
bir yildiz daha..
bir yildiz daha, derken gok yuzunde ki butun yildizlari tuketiyorum.
insanlar yildizlarini bitirdim diye uzerime geliyorlar.
sokaklar hincahinc!
bir kargasayla onceden kurgulanan kosuda, yedegime azik olarak sadece solugumu aliyorum. kimseye bir hesap vermeksizin kiyisina vardigim, ancak yabancisi oldugum bu golgeler denizine dair haritalar artik hic bir ipucu vermiyor. butun mazlumlugumla suskun kalmak, alinir satilir tek servetim oldu.
baslangiclarin varislar kadar zor oldugu soylenseydi belki bileklerim kanamazdi. belki alni gul kokan ve bes vakit sularina egildigim cesmelerde islanirdi saclarim.
ama nihayetinde varistan beride ayna kiriklarinin korebesi bir mali, bezirganlardan baska soracak kimse kalmamis.
yilginim..
usuyorum..
ey,..hicaz ve mahurun ahengi neredesiniz?
ha elif mi?
pier lotide, bir selvinin dibinde kaldi..
kimleri unutmadik ki?
kardelenlerin yanaginda ki ciy tanesini avutmaktansa, unutmak en iyisi..
hem cocuklari..hem yurekleri.. hem yuruyenleri..
iste boyle sevgili humeyni
seni pink floyd'un bir sarkisiyla anmak da varmis
how I wish you were yere
bu bes yildizli otelde
rulet masasinin dibinde
islam felsefesini tartisirken ustadlarimiz
pat diye peydah olmaliydin sen
yerde, eski bir seccadenin ustunde
oturup oylece susmaliydin
bir de mehdi hasimi olmaliydi yaninda
bre gafiller diye gurlemeliydi
kursun gecirmez camlardan halkin sesi gecer mi?
ah hurma dallari
yoksul mescidim
ters cevirilmis kaplumbagalara rastlar bazi insanlar, bilmem o kaplumbaga nasil ters donmustur ama, hemen tutar duz cevirir 'hadi yoluna devam et tatli kaplumbege he he...' gibisinden laflar ederek, muthis bir (gonenc) e ulasirlar.
halbuki bre andaval, bre denyo limited, belki ters donmek kaplumbaganın tek hayali, zar zor becerebilmis hayvan, hic bunu dusunuyor musun?
ninca olanlarina cizgi filmlerde rastlanilan ve saadethanelerini sirtlarinda tasiyan dini butun hayvanlar bunlar..
dava adamı diye kime denir? davasına hayatını adayana mı? emeğini, bedenini, zihnini? seyyid kutuba dava adamı demeyeceğim. davalarının ne olduklarını bile açıklayamayan adamlara dava adamı dendiği sürece ona dava adamı deyip hakkını yiyemem.
seyyid kutub yolun sonunda idamı görüp ona koşan bir adam. o yolun her türlü işkenceyle zulümle dolu olduğunu bile bile ilerleyen bir adam. dünyanın müslümanlara putlar sunduğu, sözümona müslümanların da 'hangisine tapsak? ' diye düşünüğü bir devirde 'la ilahe! ' diyen bir adam.
her geçen gün biraz daha haklı çıkarıyor onu. putperestlerin, müşriklerin, kafirlerin söylediği her söz, attığı her adım, sıktığı her kurşun, söylediği her yalan onu bir kez daha haklı çıkarıyor. bundan doğal ne olabilir? kuranla arınan, kuranla beslenen kuranı anlatan bir zihin nasıl olur da yanılır?
yürüdüğü yolu çıkar hesaplarından, basit kurnazlıklardan, tavizden ve ikiyüzlülükten arındıran bir yolcu o. yolu kolaylaştırmak gibi bir gayesi yok. sevilmek gibi, bilinmek gibi bir gayesi yok. yolu hakkında aklında bir soru işareti yok. yolunu biliyor, yolunun adını biliyor, yolun nasıl olduğunu ve sonunda ne olduğunu biliyor.
gayesi belli...
'ılıman müslüman', 'modern islam' yalanlarının dillerden düşmediği yeni bir binyılda bunların aslında `ben müslümanın ezik korkak ve aynı zamanda pısırığını severim` zihniyetinin güzel ambalajları olduğunu biliyoruz. ama bakan kor olmak ayri bir meziyet degilmi?
seyyid kutub dava adamı mı? seyyid kutub profesör mü? seyyid kutup sosyalist islamcı mı? bunları geçin. seyyid kutub alim, seyyid kutub şehid, seyyid kutup müslüman, ehl-i iman!
bilgisayari basinda, hamburger cips yiyip, download ettigi iki islami eseri okuyarak kendilerini bir sey zanneden ve o aziz sehide iftira atanlara sozum; gidin taslarin onunde bayrak sallayin.
'neden? ' anlaminda bir soru hodosu. 'ne icin''in kisaltilmis uyuz bi halidir. 'niicin niiicin' diye konusanlar toplumda saygi gormez, bunlara otobuslerde yer verilmez.
ayrica felsefe sinavlarinda karsiniza cikabilecek sorulardan biri. neden olmasin cevabi yirtmaniza yeter..