'İnsanlar, güvenlik ve başarı için, eğitim, adalet gibi temel kurumlara inanır ve bu kurumların yozlaşması gelecek hakkındaki umutları yok eder.Umutsuzluk ise mutsuz ve kavgacı bireylerden oluşan bir topluma yol açıyor. ' (Emre Kongar/Cumhuriyet/26.01.2016)
insanın kurduğu hayellerinin birer birer kırılmasıdır. insan böylelikle hayalkırıklığından ilk hayalkırıklığındaki gibi etkilenmemeyi öğreniyor,alışıyor.ölümü hayatı görevim ne nerden geliyorum nereye gidiyorum, bunları sorgulamaya başlıyor.
Bitkisel hayata giren bir hastadır...Bedendeki organların felçliği beynin tünelde gezinirken ne tünelin sonunu ne ışığı ne de gelen treni görmemesidir...Yani yaşamışlığın dibe vurmasıdır...ve korkularından karamsarlığından eyleme başlayamayan bu kavramı umutla buluşturamayan, kendini keşfedememiş kaşifin kendine acıma evresidir....
umutsuzluk...karamsarlığın bir eşidir.hayatta tutunacak bir dalı olmayanların sığındığı liman.bardağın dolu tarafına bakmamız gerekirmiş...öyle derler...gün gelirki bardağı bile göremez olur çaresiz gözler....önce umudu aramak gerekir...umut herzaman vardır....mutlaka bi şeyler vardır her derdin çaresi.... ama umudu kaybettiysen kaybettiğin herşey gibi.....ozaman sonumuz gelmiştir işte.... herşey bitmiştir kendi içinde.....hayat işte bizde insanlar....en ufak şeyde bile herşeyini kaybedercesine bırakırız kendimizi....bıraktığımız yerde yalnızlık ve karamsarlık...aslında sığındığımız tek liman ALLAH (C.C) OLMALI bundan serin limanmı olur gönlümüzün yüreğimizin sahibi....yanarsa yüreğiniz birgün....yüce rabbimizin denizine atın kendinizi....serinlememek sönmemeye imkan yok.... umut demek allaha sığınmak demek.....
bir insanın hayatında alabileceği en büyük ceza. çünkü umutsuzluk bir bakıma bir sondur. belki kişi kendini bu duruma sokmuştur belkide şartlar. fakat her nasıl olursa olsun artık taakat kalmamıştır. çünkü umutlar yanılmış, gerçekleşmemiştir. kimi zaman depresyonda geçer bu dönem, kimi zaman yaşamsal ihtiyaçları yaparak fakat yinede yaşama denemeyecek bir şekilde yaşayarak.. kimi zamanda çabalamayla geçer. ne kadar umutsuz olursa olsun son bir çarpışma için. en azından ayakta yok olmak için.
Bazen anlamazsın hayatı Üst üste yaşanır kırgınlıkların Karanlık çöker kente, Uçurumun kıyısında susarsın.
Bir papatyayı anımsatır hayatın Kırlardan uzak saksıda susuz bir papatya. Tekrar tekrar canlanırken çocukluktan kalma korkuların. Umutsuzluğunun yansımasıdır aslında aynada karşılaştığın..
Yaşama küsme hakkınız yoktur. Neden böylesine mutsuzsunuz? Nasıl bu denli karamsar olabiliyorsunuz? Belki işinizden memnun değilsiniz, belki çevrenizden... Maaşınızı az buluyor, ya da kendinizi beğenmiyorsunuz...
Oysa... Öylesine değerlisiniz ki. Örneğin gözleriniz... Gözlerinizi kaça satarsınız? 1 trilyon? 2 trilyon? 5 trilyon? Satarsınız... İşte zenginsiniz...
Ama... Bu servetle erişeceğiniz dünyayı görmedikten sonra, paranın bir değeri var mı?
Ya da derdiniz para değil... Başarı ve saygınlık.
Size gözlerinizin karşılığında bulunduğunuz şirketin genel müdürlüğünü verseler kabul eder misiniz? Cevabınız 'Hayır' değil mi?
O halde siz, aslında hem zengin, hem başarılısınız. Yeter ki, size verilmiş bu değerlerin bilincinde olun. Bunları görebileceğiniz bir başarı için hayata geçiriniz. O halde.... Asla umutsuzluk yok!
Minicik ellerinde bebeklerin Aşılmaz dağlar görüyorum Kısık gözlerinde bir ihtiyarın Yıkılmış dağlar çiziyorum Hayat bu ya gelir geçer İyi günler kötü günler gelir geçer Herşeye rağmen gökyüzüne bakıp Güzel bir şeyler hissetmek ne güzel Umutsuzluk en büyük günah Bunu bil böyle bak hayata .
kaybetmek ulaşamamak çalışıp elde edememek yaşamdan birşey beklememek sevip sevilmemek kavuşamamak yani nekadar olumsuzluk varsa umutsuzlukla karıştırıp hayat kadehimize zehirli bir şarap gibi koymak şimdi o şaraba bakıp düşünüyorum acaba gerçekten unutuldummu beni insanların unutması üzmüyor ya TANRI UNUTTUYSA ozaman umutsuzluk olumsuzluk ve mutsuzluk yeni yaşamımı olacak
umutsuzluk insanın kendinden, hayattan ve çevresindekilerden bıkması ve yaşama umudu kalmamasıdır ama çoğu insanlar için umutsuzluk sadece gelip geçicib bir duygudur ama bilmiyorlar ki insan umutsuz olduğumu umudun gelmesi zor iştir. Ama her zaman için herkes için bir umut daha vardır ama ben haric çünkü benim yaşama umudum kalmadi başka bir umudum olsun.
UMUTSUZLUK BENCE HAYATIN İCİNDE KENDİMİZİ BOŞTA HİSSETTİGİMİZ VE HAYELLERİMİZİN SONA ERDİGİ ZAMAN İCİNDE OLDUGUMUZ PSİKOLOJİK BİR DURUMDUR ŞU ANDA BENİM YAŞADIGIM GİBİ...
Işığı kapalı boş bir oda sigaranın külüyle aydınlanmakta. Dışarıdaki şehrin ışıkları yıldızların kini engelemekte. O kadar çok istedim ki o yıldızları görmeyi. Bu soğuk odada üzerime çektiğim battaniyede pis lekeler midemi bulandırıyor, sanırım kan. Belki de intihar. Kimbilir kesik bir bilek vardı belki de zamanında bu odada. Küflenmiş duvarda tırnakla yazılmış kelimeler kimbilir ne hayatlar, ne acılar anlatmakta. Yatağın yaslandığı duvara da, en okunaklı yazılmış bi kaç satır yazı dökülen bir başka gözyaşlarını, hatta kesilen bi bileği yada ipe geçen bi boynu hatırlatmakta. 'Hüzünlü bir sevişmenin hemen ardından girilen alkol komasının ertesi günüdür aşk... ve başınıza giren şiddetli ağrının sonsuza dek süreceğini sanmaktır tuttuğun eli bırakmak. vesselam bu bir kederdir; ıslak mı ıslak,salya sümük... Ağladığım son nağmesine. Bu kederin süresi, sebebim alkolün yasaklanmasına yani yeni bir Kafka'nın doğmasına bağlıdır... Tüm hakları yalnızlığıma aittir.' Ne yaşamlar yazılmış bu duvara, ne hayaller çizilmiş. Bu yüksek tavanlara bağlanan ipe kaç boyun geçirildi. Ne umutlar tükendi, gözyaşları dökülüp ne hıçkırıklara boğuldu bu oda kim bilir. Kesik bilekler, ipe geçen boyunlar... Hepsi gözümde canlanmakta, belki de hepsi hala bu odada sıradakini bekliyorlar. Sanırım beni... Bi cam kırığı kalmış yatağın ucunda, sanırım kesilen bir bileğe ait, eminim ipte bu dolapta bi yerdedir...
Umutsuzluk yolun sonu demektir
'İnsanlar, güvenlik ve başarı için, eğitim, adalet gibi temel kurumlara inanır ve bu kurumların yozlaşması gelecek hakkındaki umutları yok eder.Umutsuzluk ise mutsuz ve kavgacı bireylerden oluşan bir topluma yol açıyor. '
(Emre Kongar/Cumhuriyet/26.01.2016)
Kaygı,korku,umutsuzluk:Sosyal etkilerle ruhsal dengelerimizin bozulması sonucu oluşan baş belalarımız.
insanın kurduğu hayellerinin birer birer kırılmasıdır. insan böylelikle hayalkırıklığından ilk hayalkırıklığındaki gibi etkilenmemeyi öğreniyor,alışıyor.ölümü hayatı görevim ne nerden geliyorum nereye gidiyorum, bunları sorgulamaya başlıyor.
Bir misafirliğe gitsem,
Bana temiz yatak yapsalar;
Her şeyi, adımı bile unutup
Uyusam...
Melih Cevdet
Bitkisel hayata giren bir hastadır...Bedendeki organların felçliği beynin tünelde gezinirken ne tünelin sonunu ne ışığı ne de gelen treni görmemesidir...Yani yaşamışlığın dibe vurmasıdır...ve korkularından karamsarlığından eyleme başlayamayan bu kavramı umutla buluşturamayan, kendini keşfedememiş kaşifin kendine acıma evresidir....
umutsuzluk...karamsarlığın bir eşidir.hayatta tutunacak bir dalı olmayanların sığındığı liman.bardağın dolu tarafına bakmamız gerekirmiş...öyle derler...gün gelirki bardağı bile göremez olur çaresiz gözler....önce umudu aramak gerekir...umut herzaman vardır....mutlaka bi şeyler vardır her derdin çaresi.... ama umudu kaybettiysen kaybettiğin herşey gibi.....ozaman sonumuz gelmiştir işte.... herşey bitmiştir kendi içinde.....hayat işte bizde insanlar....en ufak şeyde bile herşeyini kaybedercesine bırakırız kendimizi....bıraktığımız yerde yalnızlık ve karamsarlık...aslında sığındığımız tek liman ALLAH (C.C) OLMALI bundan serin limanmı olur gönlümüzün yüreğimizin sahibi....yanarsa yüreğiniz birgün....yüce rabbimizin denizine atın kendinizi....serinlememek sönmemeye imkan yok.... umut demek allaha sığınmak demek.....
hissizliği çağırır.
ilk adımlarsa, tepkisizlik, herşeyi olağan kabul edebilmekir...
bir insanın hayatında alabileceği en büyük ceza. çünkü umutsuzluk bir bakıma bir sondur. belki kişi kendini bu duruma sokmuştur belkide şartlar. fakat her nasıl olursa olsun artık taakat kalmamıştır. çünkü umutlar yanılmış, gerçekleşmemiştir. kimi zaman depresyonda geçer bu dönem, kimi zaman yaşamsal ihtiyaçları yaparak fakat yinede yaşama denemeyecek bir şekilde yaşayarak.. kimi zamanda çabalamayla geçer. ne kadar umutsuz olursa olsun son bir çarpışma için. en azından ayakta yok olmak için.
ben büyüyünce...
diye baslayip devam eden cümlelerle hayal kuramamaktır artik çünkü zaten büyümüşsündür...
murphy kanunları..
Bazen anlamazsın hayatı
Üst üste yaşanır kırgınlıkların
Karanlık çöker kente,
Uçurumun kıyısında susarsın.
Bir papatyayı anımsatır hayatın
Kırlardan uzak saksıda susuz bir papatya.
Tekrar tekrar canlanırken çocukluktan kalma korkuların.
Umutsuzluğunun yansımasıdır aslında aynada karşılaştığın..
Yaşama küsme hakkınız yoktur.
Neden böylesine mutsuzsunuz?
Nasıl bu denli karamsar olabiliyorsunuz?
Belki işinizden memnun değilsiniz,
belki çevrenizden...
Maaşınızı az buluyor, ya da kendinizi beğenmiyorsunuz...
Oysa...
Öylesine değerlisiniz ki.
Örneğin gözleriniz...
Gözlerinizi kaça satarsınız?
1 trilyon?
2 trilyon?
5 trilyon?
Satarsınız...
İşte zenginsiniz...
Ama...
Bu servetle erişeceğiniz dünyayı görmedikten sonra,
paranın bir değeri var mı?
Ya da derdiniz para değil...
Başarı ve saygınlık.
Size gözlerinizin karşılığında bulunduğunuz şirketin
genel müdürlüğünü verseler kabul eder misiniz?
Cevabınız 'Hayır' değil mi?
O halde siz, aslında hem zengin, hem başarılısınız.
Yeter ki, size verilmiş bu değerlerin bilincinde olun.
Bunları görebileceğiniz bir başarı için hayata geçiriniz.
O halde....
Asla umutsuzluk yok!
(Leo Buscaglia)
arkadaşlar bu umusuzluğu sevgi çözer diye düşünüyorum...
Umut varken umutusluğa yer yok
hayır...oradakiler.............penceresiz 4 duvar...............tek kişi............yalnızlık...............canı sıkılan gardiyanların dayagı............haberleşememk,mektuplaşamamak,konusamamak............kısaca yasarken ölmek................
f tipi cezaevi........
karamsarlık
Bu kadar farktan sonra artık hiç bir beklentisi kalmamak 63-36
Umutsuzluk
Minicik ellerinde bebeklerin
Aşılmaz dağlar görüyorum
Kısık gözlerinde bir ihtiyarın
Yıkılmış dağlar çiziyorum
Hayat bu ya gelir geçer
İyi günler kötü günler gelir geçer
Herşeye rağmen gökyüzüne bakıp
Güzel bir şeyler hissetmek ne güzel
Umutsuzluk en büyük günah
Bunu bil böyle bak hayata
.
.
kaybetmek ulaşamamak çalışıp elde edememek yaşamdan birşey beklememek sevip sevilmemek kavuşamamak yani nekadar olumsuzluk varsa umutsuzlukla karıştırıp hayat kadehimize zehirli bir şarap gibi koymak şimdi o şaraba bakıp düşünüyorum acaba gerçekten unutuldummu beni insanların unutması üzmüyor ya TANRI UNUTTUYSA ozaman umutsuzluk olumsuzluk ve mutsuzluk yeni yaşamımı olacak
umutsuzluk insanın kendinden, hayattan ve çevresindekilerden bıkması ve yaşama umudu kalmamasıdır ama çoğu insanlar için umutsuzluk sadece gelip geçicib bir duygudur ama bilmiyorlar ki insan umutsuz olduğumu umudun gelmesi zor iştir. Ama her zaman için herkes için bir umut daha vardır ama ben haric çünkü benim yaşama umudum kalmadi başka bir umudum olsun.
rodaroremar@hotmail.com
umutsuzluk insan için yaşanan ve aradığını bulamayıp kendinden ve bir başkasından uzaklaşıp yalmızlıklar içinde çare aramaktır.
galiba hayatın büyük bir bölümünü
çaresizligi
UMUTSUZLUK BENCE HAYATIN İCİNDE KENDİMİZİ BOŞTA HİSSETTİGİMİZ VE HAYELLERİMİZİN SONA ERDİGİ ZAMAN İCİNDE OLDUGUMUZ PSİKOLOJİK BİR DURUMDUR ŞU ANDA BENİM YAŞADIGIM GİBİ...
Işığı kapalı boş bir oda sigaranın külüyle aydınlanmakta. Dışarıdaki şehrin ışıkları yıldızların kini engelemekte. O kadar çok istedim ki o yıldızları görmeyi. Bu soğuk odada üzerime çektiğim battaniyede pis lekeler midemi bulandırıyor, sanırım kan. Belki de intihar. Kimbilir kesik bir bilek vardı belki de zamanında bu odada. Küflenmiş duvarda tırnakla yazılmış kelimeler kimbilir ne hayatlar, ne acılar anlatmakta. Yatağın yaslandığı duvara da, en okunaklı yazılmış bi kaç satır yazı dökülen bir başka gözyaşlarını, hatta kesilen bi bileği yada ipe geçen bi boynu hatırlatmakta.
'Hüzünlü bir sevişmenin hemen ardından girilen alkol komasının ertesi günüdür aşk...
ve başınıza giren şiddetli ağrının sonsuza dek süreceğini sanmaktır tuttuğun eli bırakmak.
vesselam bu bir kederdir; ıslak mı ıslak,salya sümük...
Ağladığım son nağmesine. Bu kederin süresi, sebebim alkolün yasaklanmasına yani yeni bir Kafka'nın doğmasına bağlıdır...
Tüm hakları yalnızlığıma aittir.'
Ne yaşamlar yazılmış bu duvara, ne hayaller çizilmiş. Bu yüksek tavanlara bağlanan ipe kaç boyun geçirildi. Ne umutlar tükendi, gözyaşları dökülüp ne hıçkırıklara boğuldu bu oda kim bilir. Kesik bilekler, ipe geçen boyunlar... Hepsi gözümde canlanmakta, belki de hepsi hala bu odada sıradakini bekliyorlar. Sanırım beni... Bi cam kırığı kalmış yatağın ucunda, sanırım kesilen bir bileğe ait, eminim ipte bu dolapta bi yerdedir...
umutsuzluk mikrop saçar dünyaya..
ağzına kadar dolu bi bardak...